Boş arama ile 491 sonuç bulundu
- Genç Yazar Enes Saraç’ın Yükselişi: Tarih, Aşk ve İnsani Değerlerle Dolu Eserleri
Edebiyat dünyasında genç yaşına rağmen kendine sağlam bir yer edinen Enes Saraç, yazdığı eserlerle hem okuyucuların hem de eleştirmenlerin dikkatini çekmeye devam ediyor. Tarihi olaylardan, insani duygulara kadar geniş bir yelpazede kalem oynatan Saraç, son dönemde yayınladığı eserlerle büyük beğeni topladı. Eserlerinde Tarihin ve İnsanlığın İzleri Enes Saraç, Doğu Türkistan’ın dramatik tarihini ele aldığı "Bir Doğu Türkistan" kitabı ile büyük yankı uyandırdı. Bu eserinde, bölgedeki insanlık dramını ve tarihsel gerçekleri okuyucularına güçlü bir dille aktaran Saraç, edebiyatseverlerin ilgisini çekmeyi başardı. Tarih bilincini canlı tutan bu eser, aynı zamanda insan haklarına duyarlı okuyucular için de önemli bir kaynak olarak öne çıkıyor. Saraç’ın eserleri sadece tarihi konularla sınırlı kalmıyor. Aşkın derin anlamını keşfettiği son kitabı ise yazarın edebi yelpazesini genişleten bir diğer önemli çalışma. Gerçek aşkı konu alan bu eser, okuyucularına duygusal bir yolculuk sunarak, aşkın evrensel boyutlarını sorguluyor ve aşkın farklı yüzlerini keşfetmeye davet ediyor. Kitabı Satın almak için tıklayın Yazar Enes Saraç’ın Portresi Enes Saraç, yazarlık kariyerine genç yaşta adım atan ve kısa sürede büyük bir okur kitlesine ulaşan bir isim olarak öne çıkıyor. Antalya'lı olan yazar, küçük yaşlardan itibaren edebiyata duyduğu ilgiyle tanınıyor. İlk yazılarını lise yıllarında kaleme alan Saraç, üniversite eğitimi sırasında edebi yeteneklerini daha da geliştirerek profesyonel yazarlık kariyerine başladı. Yazdığı eserlerle edebiyat dünyasında hızlı bir çıkış yakalayan Enes Saraç, özellikle tarih ve insani değerler üzerine yazdığı kitaplarıyla tanınıyor. Eserlerinde derin bir insan sevgisi ve tarih bilinci barındıran yazar, okuyucularına her zaman anlamlı ve düşündürücü içerikler sunmayı hedefliyor. Gelecekteki Projeleri ve Etkisi Enes Saraç, yazarlık kariyerinde emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor. Tarihi ve toplumsal olayları ele aldığı eserlerinin yanı sıra, insani duyguları keşfettiği kitaplarıyla da geniş bir okuyucu kitlesine hitap ediyor. Gelecekteki projeleri merakla beklenen Saraç, edebiyat dünyasında kalıcı bir iz bırakmayı amaçlıyor. Yazarın, edebiyat dünyasında elde ettiği başarılar ve yazdığı kitaplar, genç yazarlara da ilham kaynağı oluyor. Enes Saraç, kalemiyle yeni ufuklar açmaya ve okuyucularını derin düşüncelere sevk etmeye devam ediyor. Tüm kitaplarını Gör Enes Saraç: Genç Bir Kalemin Büyük Yolculuğu Enes Saraç, genç yaşına rağmen edebiyat dünyasında adını duyurmayı başarmış yetenekli bir yazar. Antalya'da doğup büyüyen Enes, küçük yaşlardan itibaren kitaplara olan ilgisi ve yazma tutkusuyla tanınırdı. Lise yıllarında kaleme aldığı kısa hikayeler ve denemelerle edebiyat dünyasına ilk adımını atan Saraç, üniversite eğitimi sırasında bu yeteneğini daha da geliştirdi. Saraç’ın yazarlık kariyerindeki en önemli dönüm noktalarından biri, "Bir Doğu Türkistan" adlı eserini yayımlaması oldu. Bu kitap, Doğu Türkistan’ın dramatik tarihini ve bölgedeki insanların yaşadığı zorlukları anlatan etkileyici bir eser olarak öne çıkıyor. Enes Saraç, tarihi olayları derinlemesine ele alarak, okuyucularına hem bilgilendirici hem de duygusal bir okuma deneyimi sunmayı başardı. Eser, kısa sürede büyük ilgi gördü ve edebiyat eleştirmenleri tarafından övgüyle karşılandı. Enes Saraç’ın başarısı sadece bu kitapla sınırlı kalmadı. Gerçek aşkı konu alan ve aşkın evrensel anlamını sorgulayan son kitabı, onun edebi yelpazesini genişleten bir diğer önemli çalışma oldu. Bu eser, genç yaşta derin duyguları ve insani değerleri keşfetme yeteneğine sahip olan bir yazarın gücünü bir kez daha ortaya koydu. Saraç, yazdığı her eserde insana dair derin bir anlayışı ve toplumsal bilinci yansıtarak, okuyucularına yeni perspektifler sunmayı hedefliyor. Onun kalemi, tarihin izlerini taşıyan hikayelerden, aşkın ve insanlığın en saf halleriyle dolu eserlere kadar geniş bir yelpazede okuyucularını etkiliyor. Gelecekteki projeleri merakla beklenen Enes Saraç, edebiyat dünyasında kalıcı bir iz bırakmayı amaçlıyor. Yazarlık yolculuğunda emin adımlarla ilerleyen Saraç, genç yaşına rağmen kazandığı başarılarla, sadece kendi nesline değil, gelecek kuşaklara da ilham vermeye devam ediyor.
- Küçük Bir Köyden Dünya Pazarına: Asıl Ailesinin Manda Yoğurduyla Yükselen Başarı Hikayesi
Tokat’ın Pazar ilçesine bağlı Çiftlik köyü, tarih boyunca doğallığı ve geleneksel üretim yöntemleriyle bilinen bir yer olmuştur. Bu köy, son yıllarda özellikle manda yoğurdu üretimiyle adından söz ettirmeye başladı. Bu başarı hikayesinin arkasında ise Asıl ailesi bulunuyor. Yaklaşık dört yıl önce, Murat Asıl ve ailesi, köylerinde sahip oldukları küçük bir mandıra ile manda yoğurdu üretmeye başladı. Bu girişimin arkasında yatan temel motivasyon ise hem ekonomik kalkınmayı sağlamak hem de yerel istihdama katkıda bulunmaktı. Ancak, küçük bir aile işletmesi olarak başladıkları bu yolculuk, kısa sürede büyük bir başarı hikayesine dönüştü. Murat Asıl, işletmenin kuruluş sürecini şu sözlerle anlatıyor: “Köyümüzdeki imkanları en iyi şekilde değerlendirerek, doğal ve katkısız bir ürün sunmayı hedefledik. Başlangıçta sadece yerel pazarlara yönelik bir üretim planımız vardı, ancak ürünümüzün kalitesi kısa sürede talebi artırdı ve bu da bizi daha geniş bir pazara açılmaya yönlendirdi.” İlk yıllarda sadece Tokat ve çevresindeki pazarlara ürün sağlayan Asıl ailesi, manda yoğurdunun yoğun talep görmesiyle birlikte üretim kapasitelerini artırdı. Günde yaklaşık 1 ton süt işleyen işletme, kısa sürede hem bölgesel hem de ulusal çapta tanınır hale geldi. 2023 yılı ise Asıl ailesi için bir dönüm noktası oldu. Yoğurtlarının lezzeti ve doğallığı, uluslararası pazarda da dikkat çekti. Bu dönemde Dubai'deki bir gıda distribütörü, Asıl ailesiyle iletişime geçerek ürünlerini Birleşik Arap Emirlikleri’ne ithal etmeye başladı. İlk başta aylık 250 kilogram olan ihracat miktarı, kısa süre içinde 750 kilograma kadar çıktı. Murat Asıl, Dubai’ye açılmalarının ardındaki süreci şöyle anlatıyor: “Dubai’den gelen talep, bizim için büyük bir sürprizdi. Ürünlerimizin yurt dışında da beğenilmesi, doğru yolda olduğumuzun bir göstergesiydi. Bu başarı, bizi daha büyük hedeflere yönlendirdi. Şimdi, 2024 yılında yurt dışına daha fazla ürün göndermeyi ve yeni pazarlar keşfetmeyi planlıyoruz.” Asıl ailesinin bu başarı hikayesi, sadece bir aile işletmesinin değil, aynı zamanda bir köyün de kalkınma hikayesi olarak değerlendirilebilir. Çiftlik köyünde yaşayan diğer aileler de bu başarıdan ilham alarak kendi girişimlerini hayata geçirmeye başladılar. Köydeki istihdam oranı artarken, gençler de köyde kalarak çalışmayı tercih ediyor. Asıl ailesi, gelecekte organik ürün sertifikası almayı ve üretimlerini daha da genişletmeyi planlıyor. Ayrıca, manda yoğurdunun yanı sıra farklı süt ürünleri üretimi için de araştırmalar yapıyorlar. Bu başarı hikayesi, küçük bir köyden dünya pazarına açılmanın, azim, kalite ve doğru strateji ile mümkün olduğunu gösteriyor. Asıl ailesi, bu yolda ilerlemeye ve Çiftlik köyünün adını dünya çapında duyurmaya kararlı.
- Hukukun Gücüyle Başarıya Ulaşan Avukat: Burçin Tekin'in İlham Veren Hikayesi
Başarı, çoğu zaman kararlılık, azim ve doğru ilkelere bağlılık gerektirir. Bu nitelikleri bir araya getirerek kendi alanında iz bırakan biri de Avukat Burçin Tekin’dir. Hukukun sadece bir meslek değil, aynı zamanda toplumsal adaletin sağlanması için bir araç olduğuna inanan Tekin, başarıya ulaşmanın sınırlarını adaletle yeniden tanımlayan bir isimdir. Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olan Burçin Tekin, genç yaşta avukatlık mesleğine adım attı. Henüz kariyerinin başındayken gösterdiği kararlılık ve işine duyduğu tutku, onu kısa sürede tanınan bir avukat haline getirdi. Kariyeri boyunca kazandığı davalarla dikkat çeken Tekin, hukukun karmaşık yollarında adaleti arayanların rehberi oldu. Burçin Tekin, yalnızca bireysel davalarla ilgilenmekle kalmadı; aynı zamanda toplumsal sorunlara da duyarlı bir avukat olarak tanındı. Özellikle kadın hakları, çocuk istismarı ve dezavantajlı grupların haklarının savunulması gibi konularda aktif rol aldı. Bu alanlarda yürüttüğü çalışmalar, ona yalnızca hukuki başarı değil, aynı zamanda toplumsal saygı da kazandırdı. Avukatlık kariyerinde elde ettiği tecrübeleri bir adım öteye taşımak isteyen Tekin, kendi hukuk bürosunu kurma cesaretini gösterdi. Bu, onun için sadece bir iş değil, aynı zamanda adaletin daha geniş kitlelere ulaşması için bir platform oldu. Kendi ofisinde, hukuk hizmetlerini daha erişilebilir hale getirmek için çalıştı ve bu sayede birçok insanın haklarını savunma şansı buldu. Burçin Tekin’in kariyerindeki başarıları, sayısız ödül ve takdir ile taçlandırıldı. Mesleki başarılarının yanı sıra toplumsal sorunlara duyarlılığı, ona "Yılın Avukatı" gibi prestijli unvanlar kazandırdı. Bu ödüller, onun hukuk camiasındaki yerini daha da sağlamlaştırdı. Burçin Tekin, hukuk alanındaki çalışmalarını sürdürürken, aynı zamanda genç avukatlara ilham vermeye ve onlara mentorluk yapmaya devam ediyor. Gelecek için en büyük hedeflerinden biri, hukuk sistemindeki adaletsizlikleri ortadan kaldırmak ve toplumsal eşitliği sağlamak için daha geniş kapsamlı projeler yürütmektir. Burçin Tekin’in hikayesi, hukuk kariyerinde başarılı olmanın ötesinde, toplumsal adaletin savunucusu olmanın önemini de vurguluyor. Onun azmi, kararlılığı ve adalete olan bağlılığı, genç avukatlar ve hukuka ilgi duyan herkes için ilham verici bir örnek teşkil ediyor.
- Taha Arben Vurgun: Genç Yaşında Global Başarılar Elde Eden Bir Deha
Taha Arben Vurgun, 14 yaşında Bergama Bilim ve Sanat Merkezi ve Bergama Fen Lisesi öğrencisi olup, sanat ve bilimde olağanüstü başarılar elde etmiştir. Karikatür sanatıyla başladığı yolculuğunda, ulusal ve uluslararası alanda birçok ödül kazanmış, özellikle Birleşmiş Milletler'den aldığı "Zero Project Awardee" ödülüyle adını tarihe altın harflerle yazdırmıştır. Teknofest'teki birincilikleri, sosyal sorumluluk projelerine katkıları ve dünya genelinde farkındalık yaratmaya yönelik çabaları, Taha'yı genç yaşta büyük bir rol model haline getirmiştir. Taha Arben Vurgun, Bergama Bilim ve Sanat Merkezi ve Bergama Fen Lisesi’nde eğitim gören, 14 yaşında genç bir dahi. Küçük yaşlardan itibaren sergilediği başarılarla dikkat çeken Taha, dünya çapında adını duyurmayı başarmış bir isim. Karikatüre olan ilgisi beş yaşında başladı ve bu alandaki yeteneği, çocuk dergilerinde ve mizah dergilerinde yayımlanan eserleriyle kısa sürede fark edildi. Manisa ve Bergama’da açtığı kişisel sergilerle sanat dünyasına da adım atan Taha, ulusal haberlerde sıkça yer aldı.Taha Arben Vurgun’un başarıları yalnızca sanatla sınırlı değil. Sosyal sorumluluk projelerine olan katkıları ve farkındalık yaratma çabalarıyla da adından söz ettiriyor. "Dünyada Sıfır Açlık" hedefi kapsamında çizdiği posterle Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) Açlığa Son kampanyasına destek veren Taha, bu çabasıyla FAO’dan teşekkür belgesi aldı. İklim değişikliğiyle mücadele etmek amacıyla yürüttüğü projeler ulusal basında defalarca yer aldı ve farkındalık yaratmak için ortaya koyduğu çalışmalarıyla takdir topladı. En büyük başarısı ise, Birleşmiş Milletler Viyana’da düzenlenen The Zero Project Conference 2024’te “Zero Project Awardee” (Dünyanın En İyi Erişilebilir Projesi) ödülünü kazanması oldu. Bu ödülü 97 ülkeden 523 aday arasından alarak, Birleşmiş Milletler’de gerçekleştirilen Zero Konferansı’na katılan ve ödül kazanan en genç katılımcı olarak tarihe geçti. Engelsiz bir dünya için çalışan projeleriyle dikkat çeken Taha, farklılığı olan çocukların eğitimine erişimlerini kolaylaştıran teknolojik altyapılar geliştirmekte. Teknofest 2022’de Engelsiz Yaşam Teknolojileri alanında Türkiye birincisi, 2023’de ise İstanbul’da Türkiye ikincisi ve İzmir’de Türkiye birincisi oldu. Geliştirdiği Erişilebilir Zekâ Oyunları projesi, dünyada bu alanda bir ilk olma özelliğini taşıyor.Taha Arben Vurgun, “Türkiye Kapsayıcılık Takımı” olarak yürüttükleri sosyal sorumluluk projesiyle, Türkiye’nin yanı sıra 15 Afrika ülkesi, Pakistan, ABD ve Japonya’da projelerini uygulamaya başladı. Toplumsal konulara olan duyarlılığı, farklılıkların bir arada eğitim alması için gösterdiği mücadele, geliştirdiği engelsiz yaşam teknolojilerine ait eğitim projeleri ve sanat alanındaki başarılarıyla yaşıtlarına ve topluma örnek olmaya devam ediyor. Taha’nın bu etkileyici çalışmaları, dünya genelinde Autism Speaks gibi önemli uluslararası organizasyonlar tarafından da tanınıyor ve sosyal medya hesaplarında paylaşılıyor.Taha Arben Vurgun, uluslararası arenada bilim, sanat ve spor alanlarında ülkemizi başarıyla temsil eden genç bir deha olarak, gelecekte de adından sıkça söz ettirecek gibi görünüyor. Onun başarıları, farklılıklara rağmen neler başarılabileceğinin en güzel örneklerinden biri olarak tarihe geçmeye devam ediyor.
- Arkadaş ziyareti için geldiği Osmaneli'yi beğenince konak satın alıp işletmeci oldu
Bursa'da bankacılıktan emekliye ayrıldıktan sonra arkadaş ziyareti için geldiği Bilecik'in Osmaneli ilçesinin mimari dokusunu beğenen Serpil Karaboğa, belediyenin restore ettirdiği konaklardan ikisini satın alarak butik otel işletmeciliğine başladı. Geçmişi milattan önce 5000'li yıllara dayanan, tarihi İpek Yolu üzerinde ve Osmanlı Devleti'nin temellerinin atıldığı coğrafyada yer alan ilçenin Osmanlı döneminden kalma konakları turizme kazandırılıyor. Mimari özellikleriyle dikkati çeken, kapıları, motifleri, işleme stilleri ve yapı şekilleri itibarıyla kayıt altına alınan konaklardan bazıları belediye tarafından başlatılan çalışma kapsamında mülk sahiplerinden alınarak restore ediliyor. Osmaneli Belediyesinin "Tarihi Lefke Çarşısı İş Geliştirme Merkezi Projesi" kapsamında ilçenin eski adıyla anılan Lefke Çarşısı'nda Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansının (BEBKA) destekleriyle restore edilen 15 yapıdan "Fadıl Bozkurt", "Bekir Güven", "İrfan Yılmaz" ve "Necati Kurul" konaklarını ihaleyle satın alan işletmeciler, butik otel hizmeti veriyor. Karşılıklı konumlanan "Fadıl Bozkurt" ve "Bekir Güven" konakları, Bursa'da özel bir bankadan geçen sene emekli olan Karaboğa tarafından satın alınarak butik otele dönüştürüldü. Serpil Karaboğa, eşiyle girişimci bir ruha sahip olduklarını, bankacılığın yanı sıra yaklaşık 10 yıl önce zeytin ve zeytinyağı üretimine başladıklarını söyledi. Sebze ve meyve üreticiliği de yaptıklarını belirten Karaboğa, geçen yıl arkadaşını ziyaret etmek için geldiği Osmaneli'deki tarihi konakların doku ve yapılarından, kentin sakin ve huzurlu olmasından etkilendiğini anlattı. Hayalindeki girişimcilik fikrini bu ilçede gerçekleştirebileceğini görüp, tesadüfen geldiği Osmaneli'de belediyenin ihaleyle satışa çıkardığı iki konağı aldığını dile getiren Karaboğa, şöyle devam etti: "Aslında turizm alanında hep ileriye dönük gerçekleştirmek istediğimiz projeleri eşimle değerlendiriyorduk, bu alanda kendime bir işletme açmayı çok istiyordum. Doğal ve özgün bir restoran ya da kafe ama kişiye özel hizmet sunan butik konseptte özel bir dokusu olan işletme istiyordum. Osmaneli'ye geldiğimizde tarihi konakları, şehrin dinginliğini, iklimi ve tarım üretimini çok beğendik. İsteğimi burada gerçekleştirmiş oldum. Aile, ev konseptinde otel açma imkanım oldu. (Fadıl Bozkurt Konağı) 1800'lü yıllardan kalma Osmanlı mimarisine sahip tarihi bir konak. Binanın özgün yapısı ve çevresinin tarihi dokusuna göre işletmeye dönüştürdük." "Kendilerini evlerinde hissedebileceği hale getirdik" Karaboğa, sanayi bölgelerinin de bulunduğu Osmaneli'nin gelişmeye açık bir ilçe olduğunu vurguladı. İş insanlarını, doğa gezisi gruplarını, kısa süreli turizm amacıyla gelen yerli ve yabancı turistleri tarihi konakta ağırladıklarını kaydeden Karaboğa, "Ahşap karkas üzerine kerpiç örgü ile inşa edilmiş konağımızın odalarında konaklayıp, çeşitli ağaçların bulunduğu çiçeklerle süslü geniş avlusunda çayını kahvesini yudumlarken tarihin derinliklerine dalabiliyorlar. Tarihi dokusuna sadık kalarak misafirlerimizin kendilerini evlerinde hissedebileceği hale getirdik. Misafirlerimiz kendilerini o kadar rahat hissediyorlar ki bazen kendimizi hep birlikte mutfakta yemek yaparken sofralar kurarken bulabiliyoruz." diye konuştu.
- Halil Onur Ezcan - Hayaller ve Gerçeklerin Harmanında Yükselen Bir Yazar
Edebiyat dünyasında yetenekli kalemlerden biri olan Halil Onur Ezcan, yazdığı eserlerle okurlarının gönlünde taht kurmayı başarmış bir yazar. İstanbul Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü'nden mezun olan Halil Onur Ezcan, edebiyata olan ilgisini hiç kaybetmeden, mühendislik kariyerinin yanı sıra yazarlıkta da önemli başarılara imza attı. Yaptığı çalışmalarla dikkat çeken Halil Onur Ezcan Kimdir? Çalışmaları neler? haberimizde yer almaktadır. Halil Onur Ezcan Kimdir? 1986 tarihinde Bitlis-Tatvan doğumlu yazar, 2009 yılında İstanbul Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun olmuştur. 2013 yılında Türk Standartları Enstitüsü kurumunda uzman yardımcısı olarak göreve başladı. Uzmanlık sınavının ardından TSE uzmanı olarak çalışmaya başladı ve hâlâ devam etmektedir. 2017 yılında uluslararası kaynak mühendisliğini bitirmesinin ardından 2019 yılında Gebze Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde yüksek lisansımı tamamlamıştır. Ezcan’ın yazarlık kariyeri, 2012 yılında kaleme aldığı ve 2013 yılında yayımlanan “Kar Tanesi Sakladınsa Beni Kalbinde” adlı romanıyla başladı. Bu psikolojik kurgu, çağdaş Türk edebiyatında kendine sağlam bir yer edindi. Kitap, insanlara önyargılarından arınarak gerçek sevgiye ulaşmaları için bir rehber niteliği taşıyor. 2021 yılında ise üçlemenin ikinci kitabı olan “Bir Nefes Mavi” okuyucularla buluştu. Ezcan’ın yazarlık yolculuğu, hayaller ile gerçekler arasında sıkıştığı bir dönemde başladı. O, bu sıkışmışlık hissini, hayallerini ve gerçeklerini birleştirerek yaratıcı bir dünyaya dönüştürdü. Bu dünya, iyilik ve yükselişin seçimiyle şekillenen bir renk paleti gibiydi. Ezcan, bu yolculuğunda cesareti ve kalbi rehber edindi. Çünkü ona göre, geleceği inşa edecek olanlar, kalplere dokunabilen cesur insanlar olacaktır. “Kar Tanesi Sakladınsa Beni Kalbinde” ve “Bir Nefes Mavi” adlı eserleriyle büyük beğeni toplayan Ezcan, üçlemenin son kitabı üzerinde çalışmaya devam ediyor. Bu son kitap, okuyucularını hayal ve gerçeğin sınırlarını zorlayan bir yolculuğa çıkaracak ve Ezcan’ın edebiyat serüvenini taçlandıracak. Halil Onur Ezcan, hayallerin ve gerçeklerin harmanlandığı bu uzun yolculukta adım adım ilerleyen bir yazar. Onun hikayesi, yazar olmanın yalnızca kelimelerle değil, aynı zamanda kalple de yazıldığını gösteren bir örnek. Ezcan’ın yolu uzun ve belirsiz olabilir, ancak bu yolda attığı adımlar, onun başarısını her geçen gün daha da pekiştiriyor.
- Diyetisyen Muhammed Şahin: Azim ve Başarı ile Yoğrulmuş Bir Kariyer
Beslenme Ve Diyet alanındaki uzmanlığı ile verdirdiği kilolarla işindeki başarıları ve eğitimleri ile öne çıkan Muhammed Şahin, her geçen gün daha da fazla adından söz ettiriyor. Peki, Diyetisyen Muhammed Şahin kimdir? Nereli, Ne iş yapar haberimizde yer almaktadır. Diyetisyen Muhammed Şahin, Diyarbakır’da başladığı kariyer yolculuğunda, sağlıklı yaşam ve kilo yönetiminin öncülerinden biri olarak tanınmaktadır. Sivas’ta doğup, muhtelif şehirlerde ve bir süre yurtdışında yaşayan başarılı diyetisyen ardından, 2000’li yılların başında mutfak ve beslenme dünyasına adım atmıştır. İnancı, azmi ve tutkusuyla, inatçı kilolarından kurtulmak isteyen binlerce kişiye rehberlik etmiştir. Muhammed Şahin'in başarı hikayesi, geliştirdiği yasaksız kilo verme metotları ile 10.000’den fazla kişinin hayatına dokunması ile dikkat çekiyor. Şahin, sosyal medya üzerinden geniş bir kitleye ulaşarak, 99.6 bin takipçisi ile sağlıklı yaşam ve beslenme konularında bilgi paylaşmaktadır. Şahin’in kariyerindeki dönüm noktası 2020 covit-19 pandemi dönemi olmuştur. O zamana kadar gerek çalıştığı Türkiye’nin en çok poliklinik sayına sahip özel hastane gerek çalıştığı büyük catering firmaları ve kendi kliniğinde edindiği bilgi ve tecrübeyi adeta bir süzgeçten geçirerek çok özel bir eğitim (optimum kilo programı) haline getirmesi onu mesleğinde bambaşka bir yere getirmiştir. Diyetsiz de kilo verilebileceğini kanıtlayan optimum kilo programı eğitimi binlerce insana rehberlik etmiştir. Ancak, onun hikayesi sadece bu eğitimle bitmeyeceğe benziyor. Kendisi aynı zamanda bir girişimci olarak da tanınmaktadır ve sürekli kendini geliştirerek en güncel beslenme bilimini takip ederek eğitimini güncelliyor ve yeni eğitimler geliştiriyor. Muhammed Şahin, başarı hikayesini daha geniş kitlelere ulaştırmak için kendi web sitesi www.sahinmuhammed.com ve Nove Academy üzerinden çeşitli eğitimler vermektedir. Bu eğitimler arasında Kişisel gelişim, Davranış Değişikliği, Girişimcilik , Motivasyon ve Disiplin eğitimi, Alışkanlık Rehberi Eğitimi, EFT Eğitimi gibi konular bulunmaktadır. Bu eğitimler, katılımcıların kariyerlerini ve kişisel gelişimlerini desteklemektedir. Gelecek hedefleri arasında kendi beslenme akademisini kurmak ve bu akademide geleceğin diyetisyenlerini yetiştirme hedefi bulunan Şahin zaten hali hazırda çok fazla diyetisyen tarafından takip edilmektedir. Sürekli eğitimle kendini geliştiren ve bilgi paylaşımını sürdüren Diyetisyen Muhammed Şahin'in hikayesi, sağlıklı yaşamın ve azmin gücünü gösteren ilham verici bir örnek olarak öne çıkmaktadır. Sağlıklı yaşama adım atmak isteyen herkes için büyük bir ilham kaynağıdır. Bu başarı hikayesi, Diyetisyen Muhammed Şahin'in azmi ve çalışkanlığı ile şekillenmiş bir hayatın özetidir. Sağlıklı yaşam ve kişisel gelişim konusunda ilham verici bir örnek oluşturan Şahin, gelecekte de adından sıkça söz ettireceğe benziyor. Hedefleri arasında kendi restoranını açmak ve kendi tarifleriyle lezzet tutkunlarıyla buluşmakta olan Şahin, bu hayaline adım adım yaklaşmaktadır. Sürekli eğitimle kendini geliştiren ve bilgi paylaşımını sürdüren Diyetisyen Muhammed Şahin'in hikayesi, sağlıklı yaşamın ve azmin gücünü gösteren ilham verici bir örnek olarak öne çıkmaktadır. Sağlıklı yaşama adım atmak isteyen herkes için büyük bir ilham kaynağıdır. Bu başarı hikayesi, Diyetisyen Muhammed Şahin'in azmi ve çalışkanlığı ile şekillenmiş bir hayatın özetidir. Sağlıklı yaşam ve kişisel gelişim konusunda ilham verici bir örnek oluşturan Şahin, gelecekte de adından sıkça söz ettireceğe benziyor.
- YASED: Yılın ilk yarısında Türkiye'ye 4,7 milyar dolarlık doğrudan yatırım geldi
Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 13 Ağustos 2024’te paylaştığı Ödemeler Dengesi İstatistiklerinden derleyerek hazırladığı “Rakamlarla Uluslararası Doğrudan Yatırımlar Bültenine” göre, 2024 yılının ilk 6 ayında, 4 milyar 692 milyon dolarlık Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY) girişi gerçekleşti. Güncel istatistikle beraber, yılın ilk 6 ayında 2023’ün aynı dönemine kıyasla yüzde 5’lik düşüş kaydedildi. 13 Ağustos’ta paylaşılan güncel resmi verilere göre, 2024 yılının ilk 6 ayında, Türkiye’ye, 4 milyar 692 milyon dolar değerinde UDY girişi gerçekleşti. Güncel bu istatistikle beraber, yılın ilk 6 ayında 2023’ün aynı dönemine kıyasla yüzde 5’lik bir düşüş kaydedilirken 2024’ün ilk altı ayında çekilen UDY, aynı dönem içerisindeki cari açığın yüzde 28’ine karşılık geldi. 2002 yılından itibaren Türkiye’ye gelen UDY girişlerinin toplam değeri ise 268 milyar doları aştı. 2024 yılının ilk 6 ayında gerçekleşen toplam UDY girişi 4 milyar 692 milyon dolar olarak hesaplanırken bu yatırımların 2 milyar 846 milyon doları yatırım sermayesi şeklindeydi. Yılın ilk 6 ayındaki toplam UDY’nin 1 milyar 535 milyon doları yabancı uyruklulara gayrimenkul satışı yoluyla, 754 milyon doları borçlanma araçları yoluyla kaydedildi. Aynı dönem içerisinde yatırım tasfiyelerinin 443 milyon dolar değerinde aşağı yöndeki etkisiyle, yılın ilk 6 ayındaki toplam UDY girişi 4 milyar 692 milyon dolar oldu. En fazla yatırım toptan ve perakende ticaret ve finansal gerçekleşti 2024’ün ilk altı ayında, toplam yatırım sermayesi girişleri 2846 milyon dolar olur iken 664 milyon dolarlık yatırım girişi ile “toptan ve perakende ticaret” yüzde 23’lük bir pay aldı. Finans faaliyetleri, aynı dönem içerisinde gerçekleşen yatırım sermayesi girişlerinin yüzde 12’sini çekti. Sektöre gerçekleşen 346 milyon dolarlık yatırımın 274 milyon dolarlık kısmı bankacılık ve sigortacılık haricinde kalan diğer finansal hizmet faaliyetleri ile ilişkili olarak kaydedildi. En fazla yatırımın gerçekleştiği diğer sektörler yüzde 11’lik pay ile ulaştırma ve depolama, yüzde 9’luk pay ile bilgisayarların, elektrik-elektronik ve optik ürünlerin imalatı ve yüzde 6’lık pay ile madencilik ve taş ocakçılığı oldu. Hollanda, ABD, Almanya, İrlanda, Norveç ve Birleşik Krallık, Türkiye’nin 2024’ün ilk altı ayında en çok yatırım sermayesi çektiği ülkeler oldu. 2002-2023 dönemi toplamında yatırımların tarihsel olarak yüzde 59’unu gerçekleştiren Avrupa Birliği (AB-27) ülkeleri, 2024’ün ilk altı ayında yüzde 51’lik bir paya sahip oldu. 2002-2023 döneminin ikinci en büyük yatırımcısı olan AB üyesi olmayan Avrupa ülkeleri ise yılın aynı döneminde yüzde 21’lik bir pay aldı. 2024’ün ilk altı ayında ülkeler özelinde, Hollanda yüzde 20 ile en büyük paya sahip olurken, onu yüzde 13 ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD), yüzde 10 ile Almanya, yüzde 9 ile İrlanda, yüzde 8 ile Norveç ve yüzde 8 ile Birleşik Krallık (BK) takip etti.
- Tıbbi Aromatik Bitki Üretimi: Türkiye’nin Yeşil Hazinesi
Dünya genelinde tıbbi ve aromatik bitkilerin ekonomik değeri 150 milyar doları bulurken, Türkiye bu alanda büyük bir potansiyele sahip. 12 bin farklı bitki türüne ev sahipliği yapan ülkemiz, biyoçeşitlilik açısından adeta bir hazine. Ancak bu zenginlikten elde ettiğimiz döviz geliri yalnızca 400 milyon dolar civarında. Türkiye, 11 bini aşkın bitki çeşitliliği ile bu alanda büyük bir avantaja sahipken, doğadan toplanan ve ticarete konu olan bitki sayısı yaklaşık 350'yi buluyor. Bu bitkilerden 100 kadarı ihraç edilmekte. Ülkemizde 20 çeşit tıbbi ve aromatik bitkinin 1,3 milyon dekar alanda tarımı yapılmakta ve özellikle siyah çay, kırmızıbiber, haşhaş, kimyon, nane, kekik, yağlık gül ve anason gibi bitkiler üretim miktarı bakımından ön sıralarda yer almakta. Ege, Akdeniz, Marmara ve İç Anadolu Bölgeleri’nde yoğunlaşan bu bitkilerin ihracatında ise kekik, defne, kimyon, anason, rezene tohumu, ardıç kabuğu, mahlep, çemen, biberiye, meyan kökü, nane, sumak, adaçayı ve ıhlamur çiçeği öne çıkıyor. Türkiye’nin bu yeşil hazinesinden daha fazla faydalanmak, hem iç hem de dış piyasalarda daha etkin olmak için adımlar atılmalı! Bazı kurumlarımız bu işe yoğunlaşsa da hala yeterli düzeyde değil... Türkiye’de Bir İlk Pursaklar’da Endemik Vadi Pursaklar Belediyesi, ilçede yeşil alanların sayısını artırmak ve Endemik bitki çalışması ile endemik fauna merkezi olarak Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdi. Kültürel değerlerin korunması ve yaşatılması bağlamında, Endemik Vadi’yi hizmete açtı. Endemik bitkilerin gelecek nesillere aktarılması amacıyla kurduğu vadi’de, Ankara Keçisi, Ankara Kedisi, Ankara Güvercini ve Ankara Tavşanının bulunuyor. Pursaklar Belediyesi, ilçede yeşil alanların sayısını artırmak ve Endemik bitki çalışması ile endemik fauna merkezi olarak Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdi. Kültürel değerlerin korunması ve yaşatılması bağlamında, Endemik Vadi’yi hizmete açtı. Endemik bitkilerin gelecek nesillere aktarılması amacıyla kurduğu vadi’de, Ankara Keçisi, Ankara Kedisi, Ankara Güvercini ve Ankara Tavşanı’nın bulunuyor. Keşfedilmeyi bekleyen bir güzellik haline dönüşen Endemik Vadi, Pursaklar Belediyesi ve Gazi Üniversitesi işbirliği ile birlikte Ankara’nın endemik bitkileri, endemik hayvanları ve tıbbi aromatik bitkilerin korunması yaşatılması üretilmesi ve bunlarla ilgili bilimsel çalışmaların yapılması hedefleniyor. Pursaklar Belediyesi, ilçe halkına nefes alanı sağlayacak olan ve birbirinden göz alıcı güzelliğiyle kendisine bakanları hayran bırakacak olan Endemik Vadi içerisinde bulunan kaybolmaya yüz tutmuş “Endemik bitkiler, Ankara Keçisi, Ankara Kedisi, Ankara Güvercini ve Ankara Tavşanı” gelecek nesillere aktarmayı amaçlıyor. İlçe’de estetik açıdan güzel bir görünüme sahip olması yanı sıra kaybolmaya yüz tutmuş endemik bitkiler, nesilleri tükenme tehlikesinde olan Ankara Keçisi, Ankara Güvercini, Ankara Kedisi ve Ankara Tavşanını gelecek nesillere aktarmayı amaçlayan Pursaklar Belediyesinin bu yeni vizyon projesi Endemik Vadiyi görmenizi öneriyoruz.
- Dr. Burak Uyanık: Türkiye’nin İlk İşitme Engelli Doktora Mezunu
Kocaeli Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Anabilim Dalı’nda doktora tez savunma sınavını başarıyla tamamlayan Dr. Burak Uyanık, Türkiye'de doktora derecesini alan ilk işitme engelli birey olarak tarihe geçti. 35 yaşındaki Uyanık, dört yıllık zorlu bir süreci azim ve kararlılıkla tamamlayarak büyük bir başarıya imza attı. Burak Uyanık, 2019 yılında Kocaeli Üniversitesi'nde başladığı doktora eğitimini, dört yıl süren zorlu bir süreç sonunda başarıyla tamamladı. Doğuştan işitme engelli olan Uyanık, "Web Tabanlı Uygulamalar için Kullanıcı Etkileşimli Otomatik Kod Üretimi" başlıklı tezini savunarak, Türkiye’de doktora derecesini alan ilk işitme engelli birey oldu. Dr. Burak Yılmaz mutluluğunu şu ifadelerle açıklamıştı: “23 Kasım, işitme engelli bir birey olarak Türkiye’de bir ilki gerçekleştireceğim tarihtir. Bu gün, uzun yıllar süren akademik çabalarımın ve araştırmalarımın zirvesi olarak, doktora tez savunma sınavımı içeriyor. Bu sınav, benim için sadece bir akademik prosedür değil, aynı zamanda kişisel azmimin ve kararlılığımın bir simgesidir. Bu süreçte en büyük destekçisi, eşinin tercümanlığı ve işaret dili desteği sağladığı Gizem Uyanık oldu. Süreci anlatan Burak Uyanık'ın eşi Gizem Uyanık, "2019 yılında Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi ''Ahmet Sayar ile bu yola başladık. İlk olarak ben devreye girmek istemedim çünkü alanım elektrik elektronik olduğu için anlamıyordum. Eşim bana derdini anlatamadığını ve strese girdiğini söyledi. Bu sefer bilgisayar ile ilgili her şeyi eşimle çalışarak öğrenmeye çalıştım. Günde 50 defa çalıştık. 4 sene boyunca bin defa çalışmış olabiliriz çünkü anlamak için büyük çaba gerekiyor'' Gizem Uyanık, hem bir mühendis hem de bir eş olarak Burak’ın en büyük destekçisi oldu. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi işaret dili tercümanı Betül Avcı da Uyanık’a bu zorlu süreçte eşlik etti. Burak'ın tez danışmanı Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Ahmet Sayar, "Burak bu kapıyı açtı, artık insanlar koşa koşa bu kapıdan içeri girecek. Birçok kişi bu konuda yapabileceğini görüyor olacak ve yapacak. Dr. Burak Uyanık, başarısını sadece kendisi için değil, tüm sağır toplumu adına kazandığını belirterek, "Doktora unvanı almış olabilirim ama bu başarı bir 'biz' başarısıdır," dedi. Uyanık, engelli bireylere seslenerek, hedeflerinden asla vazgeçmemelerini ve imkansız diye bir şey olmadığını gösterdi. Dr. Burak Uyanık’ın bu tarihi başarısı, Türkiye’deki işitme engelli bireyler için büyük bir ilham kaynağı oldu. Onun azmi, kararlılığı ve aldığı destekle tüm engelleri aşması, engelli bireyler için umut verici bir örnek teşkil ediyor
- 60 yaşında kendi işini kurdu, komşularını istihdam etti
Remziye Bayındır, annesinden öğrendiği ve yıllarca ailesi için hazırladığı meşhur cevizli ekmeği, şimdi Türkiye’nin dört bir yanına gönderen Bayındır, Ankara'nın Nallıhan ilçesindeki iş yerinde komşularını istihdam ediyor. Çalışkanlığıyla gençlere taş çıkaran 70 yaşındaki Bayındır, siparişlere yetişemeyince kendi gibi ev hanımı olan komşularını iş yerinde istihdam etti. Odun ateşinde pişirdikleri cevizli ekmeklerin ünü Türkiye’ye yayılan kadınlar, Nallıhan’ın tanıtımına da katkı sağlıyor. Yarım asırlık tecrübesiyle bu işi yapmaya karar verdiğini belirten Remziye Bayındır, iş yerinde temizliğe büyük önem veriyor. Müşteriler ise gönül rahatlıkla alışveriş yapıyor. Fırında 800 ekmek pişiriliyor bu sayı sipariş durumlarında ikiye katlanıyor. HAMUR BİTİNCE MESAİ DE BİTİYOR. Mesaiye sabah 7 de başlayan kadınlar, akşam da hamurları ne zaman biterse akşam 6-7 arasında paydos ediyor. Köyde yetiştiği için çok küçük yaşlarda ekmek yapımına başladığını kaydeden Bayındır, “Küçüklüğümden beri ekmek yapıyorum. Bu fırında ekmek yapıyoruz, börek yapıyoruz, içli ekmeklerimiz oluyor. Nallıhan’ın meşhur katmerli cevizli ekmeği şimdi fırın çok olduğu için her yerde kolaylıkla bulunuyor. Şehir dışından isteyen olursa da kargo ile gönderimini sağlıyoruz. FIRINDA 3 KADIN İSTİHDAM EDİLİYOR. Bu ekmek şu şekilde hazırlanıyor; ekmek içinde ceviz var, soğan var, maydanoz var, pul biber var tuz var. Üç pazı hamurdan oluyor bu ekmek. Ekmek pazılarını açarak içlerini hamura seriyoruz ardından hamuru toplayarak bir kat oklava yardımı ile yazarak topluyoruz ve pişmesi için fırına gönderiyoruz. Hal böyle olunca sipariş de çok oluyor. Bu fırında 3 kadın istihdam ediyor. Gününe göre 4 kadının da çalıştığı oluyor." dedi. "ÖNCEDEN AİLEMİZ İÇİN YAPTIĞIMIZ EKMEKLER ŞİMDİ TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANINA GİDİYOR" Talep edildiğinde farklı ekmekler hazırladıklarını belirten Bayındır, "Çeşidimiz çok ekmekte haşhaşlı, kıymalı, soğanlı, peynirli, patatesli Herkes ne arzu ederse onları da yapıyoruz. Bu fırında biz her şeyi deniyoruz. En çok patatesli peynirli haşhaşlı, kaşarlı, sucuklu her çeşit ekmeğimiz var ama en özeli katmerli ekmeğimiz tabi ki. İşimizi büyütme konusunda bize bazı teklifler geliyor Ankara Eskişehir’den ama burası bize yetiyor 2 dükkanımız olduğu için." diye konuştu.
- Pizza Sanatçısı ve Dövüş Sanatı Ustası: Chef Osman Son’un İlham Veren Hikayesi
Gastronomi dünyasında adından sıkça söz ettiren bir isim olan Chef Osman Son, sadece mutfakta değil, aynı zamanda spor alanında da büyük başarılar elde etmiş çok yönlü bir şef. Hem lezzetleriyle hem de dövüş sporlarındaki başarılarıyla İstanbul’da bir fenomen haline gelen Osman Son, mutfaktaki yolculuğunu tutkuyla sürdürüyor. Chef Osman, 2000'li yılların başında İstanbul'un arka sokaklarında bir restoranın bulaşıkhanesinde çalışırken, mutfağın büyülü dünyasına ilk adımını attı. Her gün mutfakta çalışarak, hamur işlerinde ustalaşmaya başladı ve zamanla yaratıcı pizza tarifleriyle kendini geliştirdi. Azmi ve tutkusu onu, 2017 yılında Türkiye’nin en prestijli yemek yarışmalarından birinde 'En İyi Pizza Ustası' seçilmesine kadar götürdü. Mutfakta edindiği deneyim ve karate disiplini, Chef Osman'ı başarıya doğru sürükledi. Point Otel, Hayat Centric Otel ve Maki Otel gibi prestijli yerlerde pizza şefi olarak Serüven 2000'li yıllarda başlamış.... Chef Osman Son, ilk olarak bulaşıkçı olarak başladığı bu yolculukta asla pes etmedi. Tutkusu ve azmiyle her günü mutfakta bir adım ileriye taşıdı. Ancak Chef Osman'ın hikayesi sadece mutfakla sınırlı değil. Karate tutkusuyla da tanınan Chef Osman, hem Türkiye hem de Avrupa şampiyonluklarına çalıştı. Her bir deneyim, onun için birer öğrenme fırsatıydı. Chef Osman, 2017 yılında, Türkiye'nin en prestijli şef yarışmalarından biri olan Pizza Türkiye Şampiyonası'nda birincilik elde ederek adını duyurdu. Ancak Chef Osman için bu sadece bir başlangıçtı. Küçük yaşlardan itibaren mutfakta vakit geçirmeye başlayan Chef Osman Son, lezzet arayışında geçen yılların ardından kendi Pizza tariflerini oluşturdu. Geleneksel yöntemleri modern tekniklerle birleştirerek benzersiz bir tat deneyimi sunuyor. Her bir yemeği el emeğiyle özenle hazırlanan tarifler ile müşterilerin damaklarında unutulmaz bir iz bırakıyor. Chef Osman Son'un özel tarifleri, lezzet yolculuğuna çıkanları memnuniyetle dolduruyor. Başarısının sırrı, Chef Osman Son'un tutkulu çalışması ve lezzet konusundaki hassasiyetidir. Çocukluğundan beri karateye olan ilgisi, onu bu alanda da bir şampiyon yaptı. Karate disiplininden öğrendiklerini mutfakla birleştirerek, her yemeği bir sanat eseri gibi sunmaya başladı. Karate ve mutfaktaki ustalığını harmanlayarak, hem fiziksel hem de zihinsel disiplinin gücünü gösterdi. "Bedenimizdeki engel değil yeter ki ruhumuzda engel olmasın" Dereli, ömrü yettiğince müzikle ilgilenmek, düğünlere panayırlara giderek mesleğini sürdürmek istediğini dile getirdi. Bir gözünü, bacağını kullanamamasının işini yapmasına engel olmadığını söyleyen Dereli, şunları kaydetti: "Bu beden bizim dünya elbisemiz, bedenimizdeki engel değil yeter ki ruhumuzda engel olmasın. Ruhunda engel olan adam gerçekten engellidir. Gençlerimiz işe yaramaz oyunlarla, videolarla vakit geçireceğine tarihimizi anlatan türkülerimizi öğrensin. Biz 'Ciklet aldım çarşıdan, yar geliyor karşıdan' gibi güncel parçalara çok bakmayız. Bizim repertuvarımıza girecek olan parçaların bir hikayesi olacak. O parçalar bize geçmişimizi anlatır. Bizim vazifemiz öğrendiğimiz türkülerin orijinalini bozmadan gençlerimize aktarmaktır. Kimse engelinden dolayı kendisine küsmemeli. Bizim bu işteki en büyük kazancımız maddiyat değil, düğünlere gidip eş dost kazandık. Bizim en büyük karımız budur." Malzemeleri taşıyarak, davul çalarak babasına eşlik eden Mustafa Dereli de baba mesleğini sürdürmeyi hedeflediğini ifade ederek, "Düğün hazırlığımızı yaparak malzemelerimizi aracımıza yükleyip gidiyoruz. Babamla çok gurur duyuyorum, engeline rağmen bu yaşımıza kadar bizi büyüttü besledi. Allah ondan razı olsun. Ben de evladı olarak her zaman onun yanındayım." diye konuştu. Dursunbey ilçesi Yunuslar Mahallesi'nde Dereli'nin saz çaldığı düğünün sahibi Murat Demir ise Dereli'yi eskiden beri tanıdığını ve severek dinlediğini söyledi. Dereli'nin engeline rağmen yörenin değerlerini türkülerle yaşattığını ifade eden Demir, "Süleyman ağabey yöremizde bağlamayı bırakıp kemanıyla söze giren tek sanatçıdır." dedi. Chef Osman'ın gelecek hayali ise bir restoran açmak. Kendi tarifleriyle, kendi markası altında lezzet tutkunlarıyla buluşmak istiyor. Chef Osman, bu hayaline adım adım yaklaşmak için sürekli olarak kendisini geliştiriyor ve ilhamını, başarı hikayesini paylaşarak gelecek nesillere aktarmak istiyor. Chef Osman Son'un başarı hikayesi, sadece bir mutfak ustasının değil, aynı zamanda bir tutku ve azmin simgesi. Onun hikayesi, herkese, hayallerini gerçekleştirmek için azimle çalışmanın ve asla vazgeçmemenin önemini hatırlatıyor. Onun hikayesi, hayallerin peşinden gitmenin ve hiçbir zaman vazgeçmemenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor. Chef Osman Son, mutfakta ustalaşmış bir sanatçı ve dövüş sporlarında kendini kanıtlamış bir şampiyon olarak, gelecek nesillere ilham vermeye devam ediyor. Geleceğin lezzet dünyasında onun adı çok daha büyük başarılarla anılacak.