Emine Öztürk: Zor Bir Hayattan, Şiirin ve Kalemin Gücüne Yolculuk
- @başarıhikayeleri0
- 23 Haz
- 1 dakikada okunur
Yıllarca kendi sesini bastırmak zorunda kalan bir kadın düşünün… Geleneksel rollerin gölgesinde, toplumsal ve ailevi sorumlulukların yüküyle kendi isteklerini ertelemek zorunda kalmış biri…

Emine Öztürk tam da böyle bir yolculuktan geçti. Ve bu yolculuğu, kelimelerle yeniden inşa etti.
Yazar Emine Öztürk, edebiyat dünyasında şiirleriyle tanınan ve gün geçtikçe daha geniş bir okuyucu kitlesine ulaşan güçlü bir kadın yazar. İlk kitabı “Aşk Yalnızlığı Sever” ile kaleme aldığı içsel kırılmaları, aşkın, sitemin ve yalnızlığın iç içe geçtiği duyguları anlatmaya başladı. Ardından gelen “Viraneyi Hor Görme” adlı eseri ise bir anlamda yazarlık yolculuğunun olgunluk dönemi oldu.
Bu iki kitapta da dikkat çeken ortak tema, insanın içsel arayışları… Öztürk’ün şiirleri; aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil, ilahi bir özlem, bir arayış olarak işlerken, acıyı düşman değil; ruhun olgunlaşmasında bir öğretmen olarak sunuyor. Onun dizelerinde yalnızlık, bir zayıflık değil; derin düşünmenin, kendine dönmenin ve ruhsal yolculuğun anahtarı olarak karşımıza çıkıyor.

Hayatında uzun yıllar boyunca çeşitli engellerle karşılaşan, toplumsal baskılar ve aile içi dayatmalarla kendi benliğini ertelemek zorunda kalan Emine Öztürk, tüm bu zorlukların ardından yazarlıkla kendi yolunu çizmeyi başardı. “Kendim olmayı, özgür olmayı 40 yaşından sonra öğrendim” diyen yazar, hem kadınlara hem de geç kalmışlıklardan korkan herkese umut veren bir örnek.
Şu sıralar ise Öztürk’ün bir roman projesi üzerinde çalıştığı biliniyor. Bu yeni proje, şiirle örülü yolculuğundan sonra onun anlatı dilinde nasıl bir evrim geçirdiğini de gösterecek. İçinde yine aşk, inanç, sorgulama ve kadınlık halleri olacak ama bu kez düz yazının anlatım gücüyle…
Emine Öztürk için yazmak, bir meslek değil; bir terapi, bir ibadet, bir direniş biçimi.
Kendi deyimiyle: “Her şiirim, içimdeki susan kadının fısıltısıdır.”
Comments