Boş arama ile 597 sonuç bulundu
- Elif Kılıç: Atıktan Sanata, Gönülden Geleceğe Uzanan Bir Başarı Hikâyesi
Amasya’nın Merzifon ilçesinde yaşayan moda tasarımcısı Elif Kılıç, modayı yalnızca bir estetik alanı değil; aynı zamanda çevresel, sosyal ve kültürel dönüşümün güçlü bir aracı olarak kullanıyor. Altı yıldır hiçbir maddi beklenti olmadan tamamen gönüllülük esasına dayalı yürüttüğü çevre temelli çalışmalarıyla, Türkiye’nin en sıra dışı tasarımcılarından biri haline geldi. Plastik atıklar, metal kapaklar, çöp poşetleri, pet şişeler… Birçoğumuzun gözünde "çöp" olarak görülen bu malzemeler, Elif Kılıç’ın ellerinde hayat buluyor. Türkiye’deki en büyük atık kostüm koleksiyonlarından birini oluşturan Kılıç, bu kostümleriyle üniversitelerde ve eğitim kurumlarında gençlere hem çevre bilinci aşılıyor hem de sanat yoluyla ilham veriyor. “Modanın çevreye verdiği zararı anlatmak için yeteneğimi kullanıyorum,” diyor. Elif Kılıç, TOBB Amasya Kadın Girişimciler Kurulu’nda başkan yardımcısı olarak da görev yapıyor. Aynı zamanda İstanbul Rumeli Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Ekonomi üzerine yüksek lisans yapıyor. Bir TEDx konuşmacısı olan Kılıç, “Best of Year Awards” gibi prestijli ödüllerle de onurlandırıldı. Ancak onu diğerlerinden ayıran en önemli şey, sosyal duyarlılığı. Topladığı atıkları lisanslı kurumlar aracılığıyla gelire çeviriyor ve elde edilen tüm kazancı doğrudan kaymakamlık hesabına aktarıyor. Bu gelirle şimdiye dek şiddet mağduru annelere bebek arabaları, köy çocuklarına bayram harçlıkları ulaştırıldı. Elif Kılıç, “Biriken geliri üçe katlayıp ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaya çalışıyorum,” diyor ve ekliyor: “İnanın kendi eşyalarım için kullandığım deponun bile büyük kısmı atık biriktirmek için ayrıldı.” İlk başlarda çevresinden “çöp toplayan kadın” olarak tepki gördü, ama zamanla halkın desteği çığ gibi büyüdü. Bugün, bölgedeki insanlar artık atıklarını çöpe değil, Elif Kılıç’a ulaştırıyor. O da bu atıkları sanatla geri dönüştürerek toplum için bir kaynak hâline getiriyor. Kendi sözleriyle: “Evet, çöpçülük yapıyorum... Ama bu çöp, geleceğe umut oluyor.” Elif Kılıç, hem doğaya hem de insanlığa katkı sunan çok yönlü bir başarı hikâyesi yazıyor. Onun hikâyesi, moda dünyasına çevresel farkındalık, dayanışma ve vicdan kazandırıyor.
- Konya'da gök taşından takı ve bıçak üreten girişimci hobisini sektöre taşıyor
Konya'da yaşayan gök taşı meraklısı Adem Aktaş, koleksiyonluk meteorit parçalarını değerli eşyalara dönüştürerek takı ve hediyelik eşya sektörüne yenilik kazandırmayı amaçlıyor. Aktaş, gök taşı merakının hobiye dönüştüğünü söyledi. Gök taşlarının ekonomik değerine işaret eden Aktaş, taşların CNC tezgahlarında işlenerek değerli aksesuarlara dönüştürüldüğünü dile getirdi. Meteoritlerden yüzük, kolye ve saat gibi ürünler yapılabildiğini dile getiren Aktaş, "Örneğin, şu an elimdeki bir saatin kadranı tamamen demir grup gök taşından yapılmış. Fiyatlar 500 dolardan başlayıp 2 bin 500 dolara kadar çıkabiliyor. Demir grup gök taşları, kırılganlık göstermedikleri için CNC ve özel atölyelerde rahatlıkla işlenebiliyor. Bu taşlardan saat, kolye ve bıçak gibi yüksek dayanıklılık isteyen ürünler yapılabiliyor." diye konuştu. Aktaş, şu ana kadar 12 parça ürün hazırladığını, bunlar arasında bıçaklar, kolyeler, bileklikler, alyans ve tespihlerin yer aldığını kaydetti. 30 bin dolara bıçak, 750 dolara kolye Aktaş, sosyal medya ve müzayede salonları üzerinden ürünlerini satışa çıkaracağını belirterek, şöyle konuştu: "Özel bir koleksiyonluk bıçağımız 30 bin dolar, başka bir bıçağımıza ise 20 bin dolar değer biçtik. Kolye ve bileklik 750'şer dolardan satışa sunulacak. Ayrıca bir alyansımız da 500 dolardan satışta olacak. Tüm ürünler uluslararası sertifikalı ve orijinalliği kanıtlanmış. Ürünleri sosyal medya üzerinden tanıtıyorum. Yayınlarda hem taşların hikayesini hem de ürünlerin detaylarını anlatıyorum. Aynı zamanda Türkiye'de büyük müzayede salonlarında açık artırmayla da satışa sunmak için girişimlerde bulunuyorum. Gök taşı sektörü Türkiye için yeni bir alan. Hem estetik hem ekonomik değeri var."
- Türkiye'nin ilk lisanslı otizmli e-spor takımı Konya'da kuruldu
Selçuklu Otizmli Bireyler Eğitim (SOBE) Vakfı, "Farklılıklarıyla Kazanıyorlar" projesi kapsamında, Türkiye'nin ilk lisanslı otizmli e-spor takımı olan Spectrum Warriors'ı (Spektrum Savaşçıları) kurdu. SOBE'den yapılan yazılı açıklamada, "Farklılıklarıyla Kazanıyorlar" projesiyle otizmli bireylerin sosyal yaşama aktif katılımını artırmak, özgüvenlerini desteklemek ve iletişim becerilerini geliştirmenin hedeflendiği belirtildi. Otizmli bireylerin ilgi duyduğu görsel detaylar, strateji geliştirme ve dijital oyunlar üzerinden sosyal becerilerini pekiştirecek motive edici ve kontrollü bir ortam için Türkiye'nin ilk lisanslı otizmli e-spor takımı Spectrum Warriors'ın Konya'da kurulduğu bilgisi aktarıldı. Spectrum Warriors takımına dahil edilen bireylerin, yaşıtlarıyla oyun oynayabilen, kurallara uyum sağlayabilen ve stratejik düşünme becerilerine sahip olan otizmli bireyler arasından uzman ekiplerce belirlendiği kaydedildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Özel eğitimciler, psikologlar ve profesyonel e-spor koçlarının gözetiminde yürütülen profesyonel eğitim süreci, bireylere hem sosyal hem de dijital gelişim imkanı sunuyor. Her oyuncu bireysel gelişim programları, atölye çalışmaları ve birebir mentorluk desteği ile çok yönlü olarak destekleniyor. Spectrum Warriors’ın önümüzdeki dönemde ulusal ve uluslararası e-spor turnuvalarına katılması, medya görünürlüğü kazanması ve çeşitli farkındalık etkinliklerinde aktif rol üstlenmesi hedefleniyor." Açıklamada ifadelerine yer verilen SOBE Vakfı Başkanı Mustafa Ak da e-sporun artık sadece bir eğlence ya da rekabet platformu olmadığını, otizmli bireyler için önemli fırsatlar sunduğunu belirterek, şunları kaydetti: "E-spor, eğitim, sosyalleşme ve bireysel gelişim için güçlü bir araç. Özellikle otizmli bireyler için strateji geliştirme, dikkat süresi, görsel hafıza ve takım çalışması gibi alanlarda çok ciddi faydalar sağlıyor. Biz de bu potansiyeli görerek ‘Spectrum Warriors’ adlı özel e-spor takımımızı kurduk. E-spor sayesinde otizmli bireyler takım çalışmasını öğreniyor, kurallara uyum sağlıyor, karar verme becerilerini geliştiriyor, sosyal iletişimlerini artırıyor ve en önemlisi özgüven kazanıyor. Spectrum Warriors yalnızca bir takım değil, aynı zamanda bir toplumsal dönüşümün simgesi." diye konuştu.
- Çukurova’nın kalbinde doğan bir cesaret hikayesi: Sercan Çelik
Çukurova bölgesinin verimli toprakları kadar umut dolu bir şehirde, Adana’da dünyaya geldi Sercan Çelik. Hayatın içinde erken yaşta sorumluluklarla tanıştı. 2014’te Gazi Üniversitesi’nde Mimarlık ve Şehir Planlama eğitimi için Ankara’ya gitti. Aynı yıl ailesiyle birlikte Mersin’e taşındı. Üniversite yıllarının ardından, gençliğin taşıdığı heyecanla iş dünyasına atılmak istedi. Ancak kapılar kolayca açılmadı. Herkesin “bekle biraz daha” dediği yerde, o harekete geçmeyi seçti. İş hayatına spor salonlarında özel dersler vererek başladı. İnsanlara ilham vermek, güç katmak onun ilk adımıydı. Ancak pandemiyle birlikte hayat durdu. Spor salonları kapandı, umutlar belirsizliğe gömüldü. İşsiz kaldı. Ama yılmadı. Kısa süreli iş deneyimleriyle hayatını sürdürdü. Ancak o günler, onun için bir hazırlıktı. Çünkü içinde her zaman kendine dair bir inanç vardı: “Kendi işimi daha iyi yaparım.” Bugün Sercan Çelik; 📌 Sigorta ve yazılım alanlarında faaliyet gösteren Çelik Group’un kurucusu, 📌 Türkiye-Irak Sanayici ve İş İnsanları Derneği çatısı altında kurulan Genç TİSİAD’ın kurucu başkanı, 📌 Genç girişimcilere yol gösteren, ilham veren bir lider. Kurduğu şirketle yalnızca sektörüne değil; gençlere, dostlarına, hatta ülkesine katkı sunmayı hedefliyor. Onun iş anlayışında sadece kâr değil; dürüstlük, bağlılık ve sorumluluk var. “Ben sadece kendi yolumu değil, başkalarının yolunu da aydınlatmak istiyorum.” Sercan Çelik’in hikayesi, bir yolculuktan fazlası. O, “yapamazsın” diyenleri sessizce geride bırakıp, kendi dağını kendi elleriyle aşanlardan biri. Ve bugün; o dağların zirvesinde sadece kendi adını değil, başkalarının umudunu da taşıyor.
- İki çocuk annesi 44 yaşındaki kadın, üniversiteden birincilikle mezun oldu
Hitit Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Moda Tasarımı Bölümünden birincilikle mezun olan 44 yaşındaki Ümmü Gemici, 25 yıllık hayalini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyor. Çeşitli nedenlerle lise öğrenimini yarıda bırakan Gemici, daha sonra evlenip 2 çocuk sahibi oldu. Eğitim idealinden vazgeçmeyen Gemici, liseyi dışarıdan bitirdikten sonra girdiği Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nda (YKS) 2023'te Hitit Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Moda Tasarımı Bölümüne yerleşti. Bölümünü birincilikle bitiren Gemici, mezun olmanın mutluluğunu yaşadı. Gemici, gazetecilere, okuma hayalinin peşinden koşmayı hiç bırakmadığını söyledi. Üniversite sürecinde eşinin ve çocuklarının desteğini aldığını belirten Gemici, "Çok heyecanlı ve mutluyum. 2 yıldır çok yoruldum. 25 yıllık geç kalmış bir mezuniyetti. İçimde kalmıştı üniversitede okumak, mezun olmak, diploma almak ama başardım." dedi. Liseyi dışarıdan bitirdikten sonra daha fazlasını yapmayı istediğini dile getiren Gemici, "Lise döneminde de çok başarılı bir öğrenciydim. Pandemi sürecinden önce dikiş kursuna başladım. Sonra baktım bana yetmiyor. 'Daha fazlasını yapmak istiyorum.' dedim. Üniversite sınavına hazırlandım. Moda tasarımı bölümünü kazandım. Çok mutluyum. Hayallerimin peşinden koştum ve başardım." ifadelerini kullandı. Gemici, birinciliğin ayrı gururu olduğunu vurgulayarak, "Öğrenci olmak çok güzel bir şey ama hem anne hem öğrenci olmak, aynı zamanda oğlumu evlendirdim bu süreçte, kayınvalide olmak, düğün yapmak hepsi bir arada çok yorucuydu ama en büyük destekçim tabii ki eşim, çocuklarım. Bana çok destek oldular, hepsine çok teşekkür ediyorum." diye konuştu.
- Genç girişimcinin tasarladığı akıllı gözlük görme engellilere sesli rehberlik yapacak
Çukurova Kalkınma Ajansının (ÇKA) desteğiyle Mersin Teknopark'ta şirket kuran 23 yaşındaki girişimci Serkan Işıklı, geliştirdiği sesli bildirim özelliğine sahip akıllı gözlükle, görme engellilerin yaşamını kolaylaştırmayı amaçlıyor. İskenderun Teknik Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri Bölümü'nden geçen yıl mezun olan bilişim uzmanı Işıklı, görme engellilerin yaşam konforunu artıracak gözlük tasarlamak için öğrenci olduğu 2021'de proje çalışmalarına başladı.Işıklı, bölümde görevli Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emine Uçar'ın akademik danışmanlığında tamamladığı projesinin prototipiyle katıldığı TEKNOFEST 2021'in İnsanlık Yararına Teknoloji Yarışması'nda finale kalma başarısı gösterdi. Projesini geliştirmek isteyen Işıklı, ÇKA'nın "Genç Girişimci Destek Programı" ve Bilgiyi Ticarileştirme Merkezinin "Depremzede Girişimci Desteği"ne başvurdu. Aldığı destekle 2023'te Mersin Teknopark'ta şirket kurup çalışmalarını ilerleten genç girişimci, geliştirdiği yapay zeka tabanlı akıllı gözlüğe "Heysem" adını verdi. Yüz ve görsel tanıma özelliğine sahip kameralı gözlük, sesli bildirim özelliği sayesinde görme engelli bireylerin çevresini algılamasına katkı sağlıyor. "Sisteme entegre edilen kişilerin yüzlerini algılıyor" Serkan Işıklı, ürünü seri üretime hazır hale getirdiklerini söyledi. Engellilerin yaşamını kolaylaştırmayı hedeflediklerini dile getiren Işıklı, "Akıllı gözlük sayesinde kullanıcılar dijital, sosyal ve iş hayatında özgür, bağımsız şekilde hareket edebilecek." dedi. Işıklı, akıllı gözlüğün bazı özelliklerinin internetsiz ortamda da kullanılabildiğini belirterek, şöyle konuştu: "Daha önce sisteme entegre edilen kişilerin yüzleri, tanıma özelliği sayesinde algılanıyor ve gözlük kullanıcısının kulağına örneğin 'Önünde Serkan var' şeklinde sesli bildirim yapılıyor. Görme engelli kişiler, kaldırımlardaki sarı şeritlerden geçerken park halindeki araç, tabela, sarkan ağaç dalları ve hatalı belediyecilik uygulamaları gibi birçok sorunla karşı karşıya kalabiliyor. Geliştirdiğimiz üründeki yapay zeka destekli sistem, kullanıcının önündeki tabela gibi bilgileri görüp sesli olarak iletiyor." TEKNOFEST kuşağı genç mühendislerin önemli çalışmalar yaptığını ifade eden Işıklı, savunma sanayisi, eğitim ve turizm gibi birçok alanda kullanılabilecek yeni akıllı gözlükler geliştirmeyi planladıklarını anlattı. Görme Engelliler Federasyonu Başkan Yardımcısı Dursun Arslan da projenin görme engellilere umut olacağını belirtti. Gözlüğün Türkiye'de üretilmesinden gurur duyduklarını kaydeden Arslan, "Gözlük sayesinde birinin yardımına muhtaç olmayacağım. Gözlük, çevredeki nesneleri tanıyarak çok daha rahat ve bağımsız hareket etmemi sağlayacak, hem sosyal hem de iş hayatımda birçok sorunumu ortadan kaldırmış olacak." ifadelerini kullandı.
- Kızına örnek olmak isteyen 48 yaşındaki kadın üçüncü üniversitesini tamamladı
Edirne'de oturan 48 yaşındaki emekli Ülkü Kaya, kızıyla üniversite sınavına hazırlanarak kazandığı Trakya Üniversitesi Mütercim ve Tercümanlık Bölümü'nü başarıyla tamamladı. Kamudaki görevinden 2020 yılında emekli olan Kaya, üniversiteye hazırlanan kızı Öykü'ye hem destek hem de örnek olmak amacıyla yeniden sınavlara hazırlandı. Kızı Orta Doğu Teknik Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nü kazanırken, Kaya da Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Mütercim ve Tercümanlık Bölümü'ne yerleşti. Kızıyla aynı dönem üniversite okumanın gururunu yaşayan Kaya, eğitim hayatını sürdürerek ziraat alanında bir bölümde daha okumayı hedefliyor. "Eğitim aşkı çok güzel bir duygu" Kaya, hazırlık sınıfı dahil 5 yıl süren eğitimin ardından mezun olmanın mutluluğunu yaşadığını söyledi. Aynı dönemde kızının da mezun olmasıyla duygularının daha da anlam kazandığını ifade eden Kaya, "Yabancı dil öğrenmek çok eskiden beri isteğimdi. Bu üçüncü üniversitem, üçüncü lisansımı bitiriyorum. Çok mutluyum." dedi. Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü'nü 2009'da tamamladıktan sonra aynı bölümde yüksek lisans yaptığını anlatan Kaya, 2015'te ise Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü'nü bitirdiğini dile getirdi. Eğitim aşkının sürdüğünü ve okumayı çok sevdiğini belirten Kaya, şunları kaydetti: "Bu bölüme giriş hikayem kızımla ilgili. Kızım üniversite sınavına girecekti, emekli olmuştum. Üniversite sınavında yanında olmak için onunla birlikte sınava hazırlandım. Kızıma 'Üniversite sınav sorularını seninle okumak, aynı anda bunu hissetmek istiyorum.' dedim. Ben de sınava girdim. Kızım Ankara'da, ben Edirne'de okudum. Eşim bizimle çok gurur duyuyor, ben de çok mutluyum. Eğitim aşkı çok güzel bir duygu, herkese tavsiye ederim." Kendisindeki eğitim aşkının, hayatının her döneminde kızına örnek olduğunu dile getiren Kaya, "Kızıma okuma yazmayı ben öğretmiştim, üniversite sınavına birlikte hazırlandık, aynı dönemde okuduk, şimdi ise onunla aynı dönemde üniversiteden mezun olduk. Çok güzel, gurur verici bir duygu." diye konuştu. Kaya, Trakya Üniversitesinin kendisine çok şey kattığını anlatarak, "Hem hocalarımız hem de arkadaşlarımız çok yardımseverdi. Herkese tavsiye ederim. Üniversitenin hayalini kuranlar, olanakları varsa bunu gerçekleştirsin. Güçlü olsunlar, içlerindeki eğitim hevesini hiç kırmasınlar." ifadelerini kullandı.
- Sosyal Medyanın Sıradanlığına Sanatsal Bir Direniş: Boyalı Kelimeler
Günümüz dijital dünyasında hız, gösteriş ve yüzeysellik öne çıkarken; bu düzene sanatsal bir başkaldırı yükseliyor: Boyalı Kelimeler. Şair Erdem YILMAZ öncülüğünde kurulan bu özgün oluşum, sosyal medyada anlam arayanlara umut oluyor. “Anlamsızlığın ortasında bir anlam, gürültünün içinde bir ses olmak” mottosuyla yola çıkan Boyalı Kelimeler, sadece içerik üretmekle kalmıyor; şiir, ses, resim ve sanatla bir direniş inşa ediyor. Her şey bir şiirle başlıyor. Şair dizeleri yazıyor, ses sanatçısı bu şiirleri ruhla buluşturuyor. Ardından ressamlar bu sesleri tuvale taşıyor, marka yüzü projeye kimlik kazandırıyor, sosyal medya ekibi ise bu kolektif emeği dijital dünyayla buluşturuyor. Her içerik, bir haftada değil; bir duygunun izini süren uzun bir yolculukta doğuyor. Kadın-erkek eşitliği, eski bayramlar, aşk, toplumsal meseleler… Her projede bir tema, her temada bir mesaj var. Boyalı Kelimeler, sosyal medyada sadece göze değil, kalbe de hitap eden bir alan açıyor. Kurucusu Erdem YILMAZ’ın sözleriyle: “Bu sadece bir oluşum değil. Bu, içinde şiir, resim, ses ve umut olan bir direniş. Amaçsızlığa, sıradanlığa ve suskunluğa karşı renkli bir başkaldırı.” Ve büyük bir adım daha: Boyalı Kelimeler çok yakında basılı dergi formatıyla da okurlarıyla buluşacak! Sanatı sadece dijitalde değil, sayfalarda da yaşatacak olan ekip, edebi ve görsel üretimlerini daha da geniş kitlelere taşımaya hazırlanıyor. Sen de bu direnişe ortak ol! Boyalı Kelimeler’i sosyal medyada takip et, içeriklerini paylaş, sanata ve emeğe destek ver! Takip etmek için tıkla
- Sevil Arslan – Dijital Dünyada Kendi Markasını Yaratan Kadın
Bir telefondan fazlası… Sevil Arslan’ın dijital başarı hikayesi Sevil Arslan, yalnızca içerik üretmedi — bir ilham kaynağına dönüştü. “sevil_cancer” kullanıcı adıyla Instagram’da 30 binden fazla takipçiye ulaşan Arslan, hem güçlü bir dijital içerik üreticisi hem de kendi kitlesini oluşturmayı başarmış bir marka sahibi. 112 gönderisiyle samimiyet, özgünlük ve tutarlılıkla inşa ettiği bu dijital yolculuk; genç içerik üreticilerine ve kadın girişimcilere örnek olacak nitelikte. Her paylaşımında ruh halini ve içtenliğini yansıtan Arslan, doğaçlama tarzıyla özgünlüğü ön planda tutuyor. Sürekli üretim zorlayıcı olsa da, bu süreci sabır, disiplin ve hayal gücüyle aştığını belirtiyor. En büyük destekçisi ise müzik: Ona göre her yeni içerik bir duygunun dışa vurumu. Sevil Arslan, sosyal medya kampüsü eğitimleriyle profesyonelleşmiş, artık sadece bir “içerik üreticisi” değil — dijital dünyada tanınan bir isim. Şimdi hedefi daha da büyük: Kendi markasını büyütmek ve daha fazla kadına ilham vermek. Bugün reklam ve işbirlikleri için talep gören bir profil haline gelen Sevil Arslan, www.diyetkocu.net/sevila üzerinden de dijital etkileşimini büyütüyor. Onun hikayesi, sabrın, tutkunun ve özgünlüğün neler başarabileceğini gösteriyor.
- "Eğitim Ailede Başlar" Diyerek Yola Çıktı, Binlerce Hayata Dokundu. Nurgül Budak Çınar’ın İlham Veren Başarı Öyküsü
Rehber öğretmen, eğitim danışmanı, aile ve evlilik danışmanı… Ama hepsinden önce; bir hayalin, bir gayretin ve bir idealin adı: Nurgül Budak Çınar. O, öğrencilerin sadece sınavlara değil; hayata hazırlanması gerektiğine inananlardan. 10 yıldır severek sürdürdüğü mesleğinde, binlerce öğrencinin ve ailenin hayatına rehberlik etti. Eğitim yolculuğu Anadolu Üniversitesi’nde başladı, Aksaray Üniversitesi’nde yüksek lisansla devam etti. Şimdi psikoloji lisansını da tamamlamak üzere. Bu azim, onun en güçlü yönlerinden biri. Çünkü başarıyı sadece başkalarına öğretmekle kalmıyor; her gün kendisi de yeniden öğreniyor, gelişiyor. Nurgül Budak Çınar’ın ilkokul öğretmeni ona nasıl ilham olduysa, o da şimdi aynı şekilde birçok öğrenciye ilham veriyor. Kendi üniversite tercih sürecinde yanlış yönlendirilen bir öğrenci olarak başladığı bu yolda, bugün doğru rehberliğin nasıl hayat değiştirdiğini kanıtlıyor. YKS, LGS, KPSS, polislik ve askerlik gibi birçok sınava hazırlanan öğrencilerle çalışan Çınar, hızlı okuma eğitimi ve zaman yönetimi gibi kişisel gelişim alanlarını da sürecin ayrılmaz bir parçası olarak görüyor. Öğrencilerini sadece bilgiyle değil, öz güvenle donatıyor. “Potansiyel var ama kullanılmıyor. Ben o potansiyeli ortaya çıkarıyorum,” diyor. Danışmanlık verdiği alan sadece eğitimle sınırlı değil. Aile içi iletişim, evlilikte denge ve empati gibi konularda da bireylere destek oluyor. Aynı zamanda Aksaray Aile ve Evlilik Danışmanlığı Derneği Başkanı olarak bu alanda kurumsal bir misyon da üstleniyor. Onun için “mutlu çocuk, mutlu aile; mutlu aile, mutlu toplum” demek sadece bir söz değil, bir vizyon. Bugün Aksaray’da açtığı kendi eğitim merkezinde, eşiyle birlikte yürüttüğü bu yolculuk artık daha da fazla insana ulaşmaya başladı. Ve şunu her danışanına söylüyor: “Ben sizinle bu yolda yan yanayım… İster yüz yüze ister online, yeter ki siz bir adım atın.”
- Emekli doktor, tüm birikimini yatırdığı mavi yemiş yetiştiriciliğini 14 yıldır sürdürüyor
Zonguldak'ta uzun yıllar doktorluk yaptıktan sonra emekli olan ve kiraladığı arazide mavi yemiş yetiştirmeye başlayan Tomris Özeler, 14 yıldır organik üretim yapıyor. Kentte 35 yıl çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı olarak görev yaptıktan sonra emekli olan Tomris Özeler, bir seyahati sırasında tanıştığı mavi yemişi yetiştirmeye karar verdi. 2011'de Zonguldak-Karadeniz Ereğli kara yolunda bozuk orman arazisini kiralayan Özeler, burada çalışarak araziyi tarıma hazır hale getirdi. Özeler, daha sonra Polonya'dan ithal ettiği mavi yemiş fidanlarını araziye dikerek üretime başladı. İlk başlarda verimlilik açısından sonuç alamasa da sürdürülebilir üretim teknikleri uygulayarak kalitesini ve miktarını artıran Özeler, organik ürünlerinin tanıtımı için fuar ve organizasyonlara katıldı. Zamanla stant açarak doğrudan tüketiciyle buluşan ve pazarlama ağını genişleten Özeler, 21 dönüm bahçesinde geçen yıl 500 kilogram mavi yemiş hasat etmesinin yanı sıra kestane ve kara yemiş de yetiştiriyor. "Örnek bir çalışma yapmak istedim" Tomris Özeler, gazetecilere, bahçe kurma hayalinin bulunduğunu ve bir seyahatinde tanıdığı mavi yemişi yetiştirmeye karar verdiğini anlattı. "Örnek bir çalışma yapmak istedim." diyen Özeler, kentte tarımın sadece fındık olarak düşünüldüğünü, alternatif olması amacıyla kestane, kara yemiş ve mavi yemiş yetiştirdiğini aktardı. Özeler, tüm emekli ikramiyesini harcayıp üzerine de harcama yaparak fidanları Polonya'dan getirttiğine değinerek, "Belki daha fazla ürünüm ve daha fazla gösterişi olabilirdi ancak doğal tarım, organik olsun diye ısrar ettim." diye konuştu. İklim koşullarının üretimi çok etkilediğine işaret eden Özeler, ne kadar sulasa da yağmurun bitki üzerindeki etkisinin çok fazla olduğunu vurguladı. Özeler, parayla çalışan bulsalar da kendilerinin gösterdiği özeni göstermediğini, o nedenle tırpanından sulamasına kadar her şeyle kendisinin ilgilendiğini dile getirerek, bu işi yapacak kişilerin doğayı sevmesi gerektiğini, sırf para kazanmak için yapılamayacağını sözlerine ekledi.
- Serap Yaman Çay: Afrika’dan İsviçre’ye, Kalbinden Kaleme Uzanan İlham Verici Bir Başarı Hikâyesi
Serap Yaman Çay… Hayatı boyunca inanç, disiplin ve aile değerlerini pusula edinmiş bir kadın. İsviçre’nin Moudon Vaud kantonunda doğan Serap Yaman, dört yaşına kadar Afrika’da, Togo’da büyüdü. Henüz çocuk yaşlarda kıtalar arası bir hayatla tanıştı. Aslen Kastamonulu olan yazar, dedesi Hasan Yaman’ın İsviçre’ye ilk gelen Türklerden olmasıyla da ailesinde öncü bir ruhun mirasını taşıdı. Hayatı boyunca eğitim ön plandaydı. Evde Türkçe konuşulurken, tüm eğitimini Fransızca aldı. Pazartesiden cumaya okul, cumartesi günleri Türkçe okul, pazarları ise dini eğitim... Üstelik evlerine gelen özel öğretmenlerden de bire bir dersler aldı. Yurtdışında büyümüş olmasına rağmen Türk kimliğini ve değerlerini hiç kaybetmedi. Disiplinli ve çok yönlü bu eğitim, onun ilerideki duruşunun temellerini attı. Serap Yaman’ın ilk mesleki adımları moda dünyasında oldu. HES Eracom Üniversitesi Moda Tasarımı Bölümü’nü tamamladıktan sonra, İsviçre’nin en prestijli moda okullarından SWISS MODE’da yüksek lisans eğitimini başarıyla tamamladı. İsviçre’nin ünlü moda markalarına styling hizmeti verdi, vitrin tasarımı ve kreatif danışmanlık yaptı. Ancak bu parlak moda kariyerini genç yaşta aldığı bir karar değiştirdi: Kalbini dinledi, aşka düştü. Bu aşk, onu sadece kişisel değil, ruhsal olarak da dönüştürdü. Ve bu dönüşüm, “Aşk mı? Zarar mı?” adlı ilk kitabına hayat verdi. “Aşk mı? Zarar mı?”: Aşkın Gölgesinde Kadının Sessiz Çığlığı Serap Yaman Çay’ın kaleminden çıkan “Aşk mı? Zarar mı?”, basit bir aşk romanı değil. Bu eser, aşkın ardına gizlenen psikolojik şiddeti, duygusal manipülasyonu ve kadının yaşadığı içsel fırtınaları gözler önüne seren güçlü bir farkındalık çalışması. Kitap, Seran ve Beyzade karakterleri üzerinden iki kıtaya yayılan bir hikâye sunsa da, asıl mesele “Aşkta sınır nerede başlar? Zarar nerede görünür?” sorularına cesurca cevap aramak. Yayımlandığı ilk andan itibaren sosyal medyada dikkat çeken kitap, özellikle kadın okuyucularda derin izler bıraktı. Psikolojik çözümlemeleri, sade ama etkileyici dili ve gerçekçi karakterleriyle kısa sürede ilgi odağı oldu. Bu ilgiyi fark eden medya dünyası da sessiz kalmadı. Serap Yaman ilk olarak Seyhan Soylu’nun Business Channel programına davet edildi. Ardından Show Türk ekranlarında seyircilerle buluştu. Bu süreçte yanında olan ve ona destek veren Seyhan Soylu ile Bilal Özbilge’ye özel teşekkürlerini de her fırsatta dile getiriyor. Yazar, Rol Model, İlham Kaynağı Serap Yaman Çay’ın başarı hikâyesi yalnızca kitap satmakla, ekranlara çıkmakla sınırlı değil. Onun başarısı, kadınlara cesaret vermesinde, yaşadıkları travmaları anlamlandırmaları için bir yol arkadaşı olmasında ve aşkın yüceltilmiş yönlerinin yanında zarar veren taraflarını da görünür kılmasında yatıyor. “Aşk mı? Zarar mı?” sadece bir edebi eser değil, aynı zamanda bir toplumsal uyanış metni… Kadın cinayetlerinin ve psikolojik şiddetin arttığı bir dönemde, Serap Yaman bu kitabı kaleme alarak hem bireysel hem toplumsal düzeyde önemli bir mesaj verdi. Kadınlara “susma, fark et, güçlen” diyor. Şimdi ise eserinin dizi/film uyarlaması gündemde. Yapımcılarla görüşmeler sürerken, bu güçlü hikâyenin daha geniş kitlelerle buluşması hedefleniyor. Serap Yaman, kalemiyle olduğu kadar karakteriyle de ilham veren bir kadın olarak yoluna devam ediyor. Afrika’nın topraklarından İsviçre’nin vitrinlerine, oradan Türkiye’nin kadın yüreklerine uzanan bir hayat Serap Yaman’ınki… Onun hikâyesi; inancın, emeğin, sevdanın ve dönüşümün hikâyesi. Bugün birçok kadın onun kaleminde kendini buluyor, onun sözlerinde kendi sessizliğini duyuyor. Ve bu başarı; yalnızca bir kitapta değil, bir hayat duruşunda yazılıyor…