top of page

Boş arama ile 670 sonuç bulundu

  • Bulgaristan’dan Gökyüzüne Uzanan Bir Başarı Hikâyesi: Nevin Hacıoğlu

    13 Eylül 1974’te Bulgaristan’ın Razgrad kentinde dünyaya gelen Nevin Hacıoğlu, 1978 yılında ailesiyle birlikte göç ederek Çanakkale’ye yerleşti. İlk, orta ve lise öğrenimini burada tamamladı. 1992 yılında, 1958’den sonra ilk kez kadın öğrenci alımı yapılan Hava Harp Okulu’na girerek tarihi bir adım atan Hacıoğlu, 1996’da Endüstri Mühendisi olarak mezun oldu. Havacılık tutkusunu daha da ileri taşıyan Hacıoğlu, 1998’de UH-1H Arama Kurtarma Helikopter Pilotu unvanıyla Çiğli Uçuş Okulu’ndan mezun oldu ve aynı yıl İstanbul’da görevine başladı. 2001-2003 yılları arasında ABD’de Air Force Institute of Technology’de Sistem Mühendisliği üzerine yüksek lisansını tamamladı. Ardından sivil havacılığa adım atan başarılı pilot, 2005-2009 yılları arasında Onur Hava Yolları’nda, 2010-2018 yılları arasında ise Türk Hava Yolları’nın A320 filosunda görev yaptı. Gökyüzüne olan bağlılığı, onu 2018-2023 yılları arasında gönüllü olarak yeniden Hava Kuvvetleri’ne taşıdı. Çiğli 2. Ana Jet Üs Uçuş Eğitim Merkez Komutanlığı’nda KT-1T uçağında uçuş öğretmenliği yaparak yeni nesil pilotların yetişmesine katkı sundu. 2023 yılından bu yana THY A330/350 Filosu’nda Sorumlu Kaptan Pilot olarak görevine devam eden Nevin Hacıoğlu, hem askerî hem sivil havacılıkta kazandığı deneyimlerle Türk havacılığına ilham veren isimlerden biri olmayı sürdürüyor.

  • Genç Finans Uzmanından Uluslararası Vizyon: Adnan Fatih Gören’in Yükselişi

    AGD Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Fatih Gören, genç yaşta finans dünyasında fark yaratarak 2025’te uluslararası arenaya açılmayı hedefliyor. 1993 İstanbul-Kadıköy doğumlu Adnan Fatih Gören, finans dünyasında gösterdiği başarılarla dikkat çekiyor. Doğuş Üniversitesi Ekonomi ve Finans bölümünden 2017’de mezun olan Gören, 25 yaşında Sermaye Piyasası Kurulu’nun en prestijli belgeleri Düzey 3 ve Türev Araçlar Lisansını alarak sektörde uzmanlığını kanıtladı. 2015’ten itibaren finans piyasalarında aktif görev alan Gören, 2020 yılında AGD Danışmanlık’ı kurdu. Kısa sürede sektörde güvenilir bir marka haline gelen şirket, bireysel yatırımcılara borsa danışmanlığı, portföy yönetimi, yatırım analizi ve finansal eğitim seminerleri sunuyor. “Minimum risk, maksimum getiri” prensibiyle yola çıkan Gören, yönetim kurulu başkanı olarak yatırımcılara kazandıran stratejiler geliştiriyor, çeşitlendirilmiş portföyler ile riskleri minimize ediyor. Şimdi ise gözünü daha yükseğe diken genç finans lideri, 2025 yılına kadar AGD Danışmanlık’ı uluslararası bir finans markasına dönüştürme hedefiyle çalışmalarını sürdürüyor. Adnan Fatih Gören, azmi, bilgi birikimi ve vizyoner liderliğiyle Türkiye’nin finans dünyasında parlayan isimlerinden biri olarak yoluna devam ediyor. AGD Danışmanlık: Kazandıran Stratejilerin Adresi; 2020 yılında kurulan AGD Danışmanlık, kısa sürede bireysel yatırımcılara güvenilir finansal rehberlik sunan saygın bir firma haline geldi. Şirket; Borsa danışmanlığı Portföy yönetimi Yatırım analizi Finansal eğitim seminerleri alanlarında hizmet veriyor. Misyonu “Minimum risk – maksimum getiri” olan AGD Danışmanlık, yatırımcıların finansal hedeflerine ulaşması için çeşitlendirilmiş portföyler ve kazandıran stratejiler geliştiriyor. Müşteri memnuniyetini en yüksek seviyede tutarak sektörde güven inşa eden şirket, 2025 yılına kadar uluslararası pazarlara açılmayı hedefliyor.

  • Nil Yurda Yurtseven: Dijital Medyanın Düşünen Kalemi, Kültür ve Sanatın Sesi

    Bazı insanlar, dünyayı kelimelerle şekillendirir. Onlar için yazmak yalnızca bir meslek değil, bir yaşam biçimidir. Nil Yurda da o insanlardan biri. İstanbul’da, Sivas Zaralı bir ailenin kızı olarak dünyaya gelen Yurtseven, kelimelerle olan bağını çok küçük yaşlarda keşfetti Henüz ilkokuldayken teneffüslerde gizlice gazete okuyan, haber başlıklarından dünyayı anlamaya çalışan bir çocuktu. Üç yaşındayken evde Ecevit ve Erdal İnönü’nün konuşulduğu siyasi sohbetler arasında büyüyen Yurda, “sağ” ve “sol” kavramlarını ilk kez beden eğitimi dersinde değil, gazete manşetlerinden öğrendi. Henüz 16 yaşında bir reklam ajansında çalışmaya başlayarak iş hayatına adım attı. Metin yazarlığıyla başlayan bu yolculuk, reklamcılık, makale yazarlığı, haber üretimi ve blog içerikleriyle devam etti. Yazmak onun için yalnızca bir ifade aracı değil; bir terapi, bir nefes alma biçimiydi. “Yazmak benim yaşam kaynağım” diyen Yurda, bu tutkuyu her geçen gün daha da derinleştirdi. Akademik yolculuğunda Anadolu Üniversitesi’nde Halkla İlişkiler ve Felsefe eğitimi aldı. Pandemi döneminde ise kendini geliştirmeye devam etti; Harvard Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden “Justice” (Adalet) programını, Edinburgh Üniversitesi’nden dijital pazarlama, Valencia Politeknik Üniversitesi’nden İspanyolca eğitimi aldı. Reuters Haber Ajansı’nın dijital gazetecilik eğitimini başarıyla tamamladı. Bu birikimlerini kendi dijital platformu Leparole.net’te bir araya getirerek okuyucularla buluşturdu. Nil Yurda Yurtseven, yalnızca içerik üreten biri değil; düşünce inşa eden bir yazar. Onun kaleminde, kelimeler bilgi taşırken, aynı zamanda anlam ve vizyon oluşturuyor. Sosyal medyada yaptığı felsefi ve politik paylaşımlar, yalnızca Türkiye’de değil, uluslararası düzeyde de ilgi görüyor. Sosyalist Enternasyonal’e üye siyasetçilerin dikkatini çekmiş olması, onun fikirlerinin sınırları aşabildiğinin göstergesi. Siyasi ve toplumsal alanda da aktif bir figür olan Yurda, Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanlığı Kültür ve Sanat Komisyonu’nda görev yapıyor. Sanatın birleştirici gücüne, kültürün dönüştürücü etkisine inanıyor. CHP’nin demokratik, çağdaş ve özgürlükçü çizgisini sanata ve kültüre yansıtarak, toplumsal barışa katkı sağlamak için çalışıyor. Nil Yurda Yurtseven'e göre bilgiye ulaşmak bir ayrıcalık değil, bir merak meselesi. Onun şu sözleri, hem yazarlık anlayışını hem de yaşam felsefesini özetliyor: “Herkes benim yazılarımı okumak zorunda değil. Bir fikir, ancak zamanla değer kazanırsa kıymetlidir. Kalıcılık, kalabalıktan daha değerlidir.” Bugün Yurtseven, yalnızca bir yazar ya da gazeteci olarak değil; aynı zamanda dijital dünyada kendi sesini bulan, bu sesi toplum yararına kullanan bir fikir insanı olarak öne çıkıyor. Hedeflerini “bitmeyen bir yol” olarak tanımlayan Yurda, düşünce özgürlüğünün, sanatın ve toplumsal adaletin yarınları için üretmeye devam ediyor. Ve bu uzun yolculuğu, tek bir cümlede özetliyor: “Benim için hedef, yolun kendisidir. Çünkü hedefler biter; yol bitmez.”

  • Kadın girişimci babasından devraldığı atölyeden 35 ülkeye ihracat yapıyor

    Babasından devraldığı tekstil atölyesini, Kayseri'den 35 ülkeye ihracat yapan fabrikaya dönüştüren kadın girişimci, ülke ekonomisine katkı sağlıyor. İstanbul'da faaliyet gösteren tekstil atölyesini 24 yaşındayken babası Celal Hasnalçacı'dan devralan Esra, kardeşi Kübra ile zaman içerisinde atölyeyi geliştirdi. Esra Hasnalçacı, tekstil atölyesini İstanbul'dan Kayseri Organize Sanayi Bölgesi'ne taşıyarak fabrikaya dönüştürdü. Devletten aldığı desteklerle de işlerini büyüten kadın girişimci, hem işçi sayısını artırdı hem çok sayıda satış ofisi açtı. Yurt dışına da açılan 45 yaşındaki Esra Hasnalçacı, Kayseri'de üretilen tekstil malzemelerini 35 ülkeye satmaya başladı. Fabrikanın sahibi Esra Hasnalçacı, Gürkar Tekstil olarak Türkiye genelinde dış giyim, pantolon, aksesuar ve denim bayisi ile 50 mağazanın bulunduğunu söyledi. Devlet desteğinin her zaman yanlarında olduğunu vurgulayan Hasnalçacı, Orta Anadolu Kalkınma Ajansı ve KOSGEB desteği ile ekipman, Türkiye İş Kurumunun katkılarıyla da personel alarak işletmenin büyümesine katkı sağladığını dile getirdi. Ürettikleri konfeksiyon ürünlerini ünlü markaların da aldığına değinen Hasnalçacı, 5 bin metrekare kapalı alana sahip fabrikalarının aylık 65 bin ürün dikim, 120 bin yıkama kapasitesine sahip olduğunu aktardı. Çalışanların yüzde 70'ini kadınlar oluşturuyor Sektörde zorluk yaşasa da ülke ekonomisinde kadın olmanın önemli olduğunu vurgulayan Hasnalçacı, şunları kaydetti: "Büyük markalarla çalışıyoruz. Kanada, İngiltere, İspanya, Almanya, Rusya, Belçika ve Fransa ağırlıklı çalışıyoruz. Orta Asya, Orta Doğu ve Avrupa ülkelerinin hepsinde varız. Mutfağın arkası ve işletmenin görünmeyen tarafıyla uğraşmak daha çok emek isteyen bir süreçti. Büyüklerimizin yollarından ilerleyerek bugünlere gelmiş bulunmaktayız. İşletmemizde çalışanların yüzde 70'ini kadınlar oluşturuyor." Hasnalçacı, konfeksiyon üretimi yapan firmalar arasında ilk 10'da yer almayı hedeflediklerini sözlerine ekledi.

  • "Yürüyemez" denilen down sendromlu atletin hedefi dünya şampiyonluğu

    Dünyaya geldiğinde "Yürüyemez, konuşamaz, uzun yaşamaz." denilen Türkiye rekortmeni down sendromlu atlet Rıdvan Yalçın, uluslararası arenada rekorlar kırarak İstiklal Marşı'nı okutmak istiyor. Doğduktan birkaç hafta sonra down sendromlu olduğu belirlenen ve 5 yaşına kadar yürümekte dahi zorlanan Rıdvan Yalçın, ailesinin desteğiyle çıktığı spor yolculuğunda, Türkiye ve Avrupa'da atletizm alanında şampiyonluklar elde etti. Atletizmde kazandığı birinciliklerin yanı sıra yüzme, dans, uzun atlama gibi alanlarda ilgi ve yeteneği bulunan Yalçın, 100 ve 200 metrede down sendromlularda Türkiye şampiyonu ve rekortmeni, INAS Avrupa Salon Atletizm Şampiyonası'nda ise Avrupa Şampiyonu oldu. 24 yaşındaki Rıdvan Yalçın'ın en büyük hayali, down sendromlu bireylerin de Paralimpik Oyunları'nda yarışabilmesi. Yalçın ailesi ise her koşulda oğullarını destekleyerek, özel çocuk sahibi ailelere örnek oluyor. Anne Aygül Yalçın, oğlunun hikayesini ve yaşadıkları zorlu süreci anlattı. Anne Yalçın, Rıdvan'ın spor serüvenine tam anlamıyla 2015 yılında başladıklarını ve oğlunun 100 ve 200 metre koşu yarışında Türkiye Şampiyonu olduğunu söyledi. Oğlunun haftada en az 4 gün antrenman yaptığını ve birçok birincilik elde ettiğini aktaran Yalçın, "Durmaksızın, yaz-kış demeden, tatil olmadan sürekli çalışmalarımız devam ediyor. Sporla çok mutluyuz. İyi ki spor var diyoruz. Yaklaşık 40 şampiyonluk madalyamız var." dedi. Yalçın, oğlunun Türkiye'yi temsil ettiğini ve bunun çok gurur verici bir durum olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: "Hiçbir zaman yapamayacak diye bir şey yok. Biz yeter ki isteyelim. Rıdvan'ın bu zamana gelmesi büyük bir mucize. Doğumu erken oldu, 'Yürüyemez, konuşamaz, kendini ifade edemez.' kelimelerini duyduk doktorlardan. Çok şükür yürüdü ve konuştu. Türkiye'mizi hakkıyla temsil ediyor. Rekor kırarak, kendi rekorunu geçerek temsil ediyor. Normal bir bireyin koşamayacağı derecelerde koşuyor. Bu gerçekten gurur verici bir şey. Yürüyemez dedikleri çocuk Türkiye'yi temsil ediyor. Birçok birinciliğimiz var ve bundan sonra da devam edecek." Özel çocukların sayısının azımsanmayacak kadar çok olduğunu dile getirerek ailelere seslenen anne Yalçın, "Bilmiyorlar ki çocuklarının bu hale gelmesinin iyiliği kendileri için, çocukları için değil. İnanın Rıdvan'ın sporla beraber sosyal hayatı çok gelişti. Hiçbir zaman evde tutmadım. Hiç 'Bugün de evde kalsın.' demedim. Yeri geldi Rıdvan'la sabah çıktık, akşam eve gittiğimizde yemeğimizi yapıp yedik. 10 yıldır ciddi anlamda antrenman yaparak bu hale geldi. Kolay gelmedik. Antrenörümüz bu çocukları alıp sürekli antrenman yaptırdı." ifadelerini kullandı. Anne Yalçın, ailelerin korkmaması ve cesaretli olması gerektiğini vurgulayarak, "'Benim çocuğum yapamaz.' demesinler. Hiçbir zaman 'Rıdvan yapamaz, beceremez.' demedim. Özel çocuk annelerimize buradan sesleniyorum; çocuklarını evde tutmasınlar. O kadar çok alan var ki özel çocuklarımız için. Gelsin değerlendirsinler." diye konuştu. "Türkiye'yi dünyada temsil edeceğim" Tüm down sendromlular için örnek bir hikayesi olduğunu söyleyen Rıdvan Yalçın ise "Antrenörüm Tahir Hocam sağ olsun, bana antrenman yaptırıyor. Avrupa Şampiyonu oldum. Annem, 'Ben bu çocuğu at gibi koşturacağım.' dedi. Ben de at gibi koştum, birinci geldim. Benim gibi çocuklar bu sporu yapsın." dedi. Spor mücadelesine tam destek veren ailesine teşekkür eden Yalçın, "Annemden Allah razı olsun, hakkı ödenmez, çok emeği var. Ben koşuyorum, annem de koşuyor. Yağmur çamur demeden antrenman yapıyoruz. İlk hedefim rekor kırmak. Türkiye'yi dünyada temsil edeceğim." diye konuştu. Rıdvan Yalçın, kendisi gibi olan çocuklara da seslenerek, "Çocuklar, sakın evde kalmayın. Benim gibi güçlü olun. Ben nasıl yaptıysam siz de yapın, evde oturmayın." diyerek mücadelenin önemini vurguladı.

  • Genç girişimci porselen sektörüne yönelik makineleri Kütahya'da yerli imkanlarla imal ediyor

    Kütahya Tasarım Teknokent'te, porselen sektörüne yönelik yerli makine üretimi ve yazılımı yapan genç girişimci Arda Zaim, devletin verdiği destek ve imkanlarla işini büyütmeyi hedefliyor. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Makine Mühendisliği'nde doktorasını tamamlayan 32 yaşındaki Arda Zaim, Zafertepe Mahallesi'nde bir apartmanın zemin katındaki küçük atölyede 4 yıl önce makine imalatına başladı. 30 Ağustos Organize Sanayi Bölgesi'ndeki Kütahya Tasarım Teknoket'in desteğiyle porselen sektörüne yönelik yurt dışında üretilen makineleri, yerli ve milli imkanlarla imal etmeyi sürdüren Zaim, yaptığı üretimle dışa bağımlılığın azaltılmasına katkı sağlıyor. Sahada karşılaşılan teknik ihtiyaçlara pratik ve yenilikçi çözümler geliştirme hedefiyle çalışmalarını sürdüren Zaim, AA muhabirine, şirketinin, basınçlı hava enerji verimliliği servis hizmetleri, endüstriyel otomasyon ve özel makine imalatı konularında mühendislik temelli çözümler sunan bir teknoloji firması olduğunu söyledi. Üretim sahasındaki gerçek ihtiyaçları analiz ederek her projeye özel, özgün ve yüksek katma değerli çözümler geliştirdiklerini belirten Zaim, "Firmamız endüstriyel tesislerde enerji verimliliğini artıran izleme ve analiz sistemlerinden, otomasyon destekli özel üretim makinelerine kadar geniş bir yelpazede ürün ve hizmet sunmaktadır. Ayrıca TÜBİTAK destekli AR-GE projeleri ve üniversite işbirlikleriyle sanayiye yönelik özgün teknolojiler geliştiriyoruz." dedi. Zaim, şirket bünyesinde geliştirilen sistemlerden bazılarının ulusal patent ve faydalı model belgeleriyle tescillendiğini aktardı. "İhracat hedefliyoruz" İhracat hedeflerinin de olduğunu vurgulayan Zaim, şöyle konuştu: "Özellikle ithalat yoluyla ülkemize gelen veya ülkemizde yerli imkanlarla üretilemeyen bazı konsept ve özel makinaların teknolojisini, yazılımını ve konstrüksiyonunu tamamen yerli ve milli imkanlarla bünyemizde imal ederek, geliştirerek bu sektöre katkı sağlamaktayız. Her şirketin olduğu gibi bizim de ihracat hedefimiz bulunmaktadır. Özellikle imal ettiğimiz tampon baskı makinesi için Balkan ülkelerinde porselen sektöründe faaliyet gösteren firmaları hedeflemekteyiz." Yerli ve milli imkanlarla teknolojilerin geliştirilmesine yönelik başka çalışmalar da yapacaklarını ifade eden Zaim, özellikle TÜBİTAK destekli projeler yürütmeyi, tasarlayacakları yeni makineleri fikri ve sınai mülkiyet haklarıyla belgeleyerek dışa olan bağımlılığı azaltmayı da amaçladıklarını dile getirdi. Zaim, imalatlarını Eskişehir İmişehir Organize Sanayi Bölgesi'nde kurulum aşamasında olan fabrikada sürdüreceklerini sözlerine ekledi.

  • Bursalı kadınlar 5 kilogram unla başladıkları üretim sayesinde kahvaltı evi sahibi oldu

    Bursa'nın Yıldırım ilçesinde ellerindeki 5 kilogram unu kullanarak hamur işi ürünler yapmaya başlayan kadınlar, açtıkları kahvaltı evinde emeklerini kazanca dönüştürüyor. Vatan Mahallesi'nde yaşayan 7 kadın, 2023'te kurdukları Vatan Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi çatısı altında buluştu. Önce ellerindeki 5 kilogram unla hamur işi ürünler yaparak yola çıkan kadınlar, Yıldırım Belediyesinin desteğiyle 2024'te kahvaltı evi kurdu. Kahvaltılık malzeme, gözleme, içli köfte, tost, sarma, mantı, baklava gibi ürünler yapmaya başlayan kooperatifin üye sayısı da 12'ye ulaştı. Kahvaltı evinde haftanın 7 günü saat 10.00'dan 23.00'e kadar sıcak servis yapan kooperatif üyesi kadınlar, günde ortalama 150 kişiye hizmet veriyor. Sipariş üzerine üretim de yapan Vatan Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifinin Başkanı Şehnaz Maden, AA muhabirine, mahalledeki Kur'an-ı Kerim kursunda arkadaşlarıyla hamur işi yaparken kooperatif kurmaya karar verdiklerini anlattı. Başta hiç sermayelerinin olmadığını ifade eden Maden, "Sadece sermayemiz bizim emeğimizdi, 7 arkadaşın emekleri ve cesareti. Kendi çalışma hayatım vardı ama diğer arkadaşlarımın hepsi ev hanımı. Arkadaşlarım evlerinden çıktı ve beraber bir yola girdik. 5 kilogram unla büyük bir cesaret örneği olarak bu işe giriştik." diye konuştu. Maden, evlerinden getirdikleri toplam 5 kilogram unla üretime başladıklarını anlattı. Üyelerinin önceleri terasta kurdukları tandırda yufka yapmaya başladığını aktaran Maden, şunları kaydetti: "Onu da eşe dosta sattık. Onlar sağ olsunlar bize destek oldular. Sonrasında 5, 10, 15, 20 kilogram derken şimdi günlük 5 kilogram un tüketimimiz var. Bu artabiliyor da stoklarla birlikte. Çünkü bazen gün içinde stoktaki ürünleri de kullanıyoruz. Mantıdan tutun da serpme kahvaltıya, gözlemeden baklavaya her şeyi yapabiliyoruz." "İleride çok daha iyi yerlere gelmek istiyoruz" Şehnaz Maden, kooperatifçiliğin meşakkatli ama güzel bir iş olduğunu belirterek, "Bana ve arkadaşlarımıza değer kattı. Ekonomiye, çarkın içine, iş hayatına katıldık. Evimizden çıkıp ev hanımlığından kendi işimizin sahibi olduk. Bunlar çok büyük artılar. İleride çok daha iyi yerlere gelmek istiyoruz." ifadelerini kullandı. Kooperatifin kurucu üyelerinden Sebahat Canbolak ise kooperatifi kurdukları yıl kentte düzenlenen gastronomi festivaline başvurduklarını, hazırlık yapacak mekanları olmadığı için üyeleri evine davet ettiğini anlattı. Canbolak, "Evimin terasında buluştuk. Terasta hazırladığımız ürünlerle gastronomi festivaline hazırlandık. Ürünler yaptık ve gittik orada ilk satışımızı gerçekleştirdik." dedi. Festivale bu yıl daha güzel imkanlarla daha güçlü bir şekilde hazırlandıklarını belirten Canbolak, Yıldırım Belediyesini daha güçlü temsil etmek için heyecanlı olduklarını dile getirdi. Canbolak, kooperatif olarak büyümek, ilerlemek ve daha güzel işlere imza atmak için çalıştıklarını ifade etti.

  • Depremzede kadın girişimci devlet desteğiyle kurduğu iş yerinde 60 kişiye istihdam sağlıyor

    Hatay'da Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumundan (TKDK) aldığı destekle kurduğu iş yerinde yaptığı yemekleri hastane, otel ve okullara servis eden kadın girişimci, 60 kişiye de istihdam sağlıyor. Arsuz ilçesinde yaşayan Tuğçe Aslan, 2012'de Atılım Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden mezun olduktan sonra babasının yemek servisi (catering) hizmeti sunan iş yerinde çalışmaya başladı. Babasının yanında yaklaşık 10 yıl çalışarak deneyim kazanan Aslan, kentin yöresel lezzetlerini yapıp dondurarak bunları yurt dışına gönderebilmek amacıyla kendi iş yerini kurmaya karar verdi. Aslan, bu kapsamda katma değerli yöresel ürün üretimi projesi hazırlayarak Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu İl Koordinatörlüğüne başvurdu. Projesi, Türkiye ile Avrupa Birliği'nin eş finansmanıyla yürütülen IPARD Programı kapsamında kabul edilen Aslan, 500 bin avroluk yatırımına yüzde 80'e yakın hibe desteği aldı. Destekle Karaağaç Mahallesi'nde iş yerini kuran Aslan, burada yapacağı yöresel ürünleri saklayabilmek amacıyla da soğuk hava deposu oluşturdu. İşletmesini açmaya hazırlandığı dönemde 6 Şubat 2023'teki depremlerin yaşanmasıyla Aslan, yöresel lezzetleri yapıp ihracata gönderme hedefini erteledi. Aslan, iş yerinde depremden etkilenenlere destek olabilmek amacıyla yemek yapmaya başladı. Çeşitli kurumların da katkısıyla Aslan, işletmesinde afetzedeler için yaklaşık 1,5 yıl yemek yaptı. Şu anda işletmesinde hastane, otel ve okullar için günlük 5 bin kişilik yemek yapmayı sürdüren Aslan, 60 kişiye de istihdam sağlıyor. Yöresel ürünleri yurt dışına pazarlamayı hedefliyor Tuğçe Aslan, işletmesinin açılışının yapılacağı dönemde 6 Şubat 2023'teki depremlerin yaşandığını söyledi. Depremle ellerindeki imkanları afetzedelere yardım için kullandıklarını anlatan Aslan, "Aslında planlamamız tamamen yöresel ürünler ve ihracat üzerineydi fakat depremle bölgenin koşullarına göre değişiklik gösteren bir hizmet anlayışımız oldu." dedi. Aslan, afetin ardından kentte yemek ihtiyacının karşılanması için yoğun çaba harcadıklarını belirtti. Şu anda işletmesinde çeşitli kurumlar için günlük yemek yapmanın yanı sıra depremler nedeniyle ertelediği yöresel lezzetleri ihracat hedefini gerçekleştirmek için de çalışmalar yaptığını anlatan Aslan, "İlk önce yurt içi pazarıyla başlayıp daha sonra yurt dışına ulaşmayı hedefliyoruz. Şu an İngiltere bağlantılarımız var, görüşmelerimiz devam ediyor." diye konuştu. TKDK İl Koordinatörü Savaş Özgürsoy da iş yeri açabilmesi için hibe desteği sağladıkları Tuğçe Aslan'ın deprem sürecinde toplumsal görev üstlenerek afetzedelerin yanında yer aldığını kaydetti.

  • Maria Titievskaya: Taçların Ötesinde Bir Başarı Hikayesi

    Dünya podyumlarında yürüyen binlerce model var ama bazıları yalnızca yürümekle kalmaz; iz bırakır… Maria Titievskaya, işte o iz bırakanlardan biri. Ukrayna’da doğan bu güçlü kadın, kısa sürede Avrupa'nın ve Avrasya'nın en prestijli güzellik organizasyonlarında adını altın harflerle yazdırdı. Miss Eurasia 2025 ve Queen of Europe gibi prestijli unvanların sahibi olan Maria, 10’dan fazla ülkede düzenlenen güzellik organizasyonlarında birincilikler elde etti, birçok kez taç giydi ve dünya çapında saygı uyandıran bir kariyer inşa etti. Henüz 20’li yaşlarının başında başladığı kariyerinde, podyumda geçen her saniyeyi bir sahneye dönüştürdü. Onun için modellik sadece poz vermek değil; duruş, karakter ve mesaj taşımaktı. Ve bunu her seferinde başardı. Reklam dünyasında aranan bir yüz haline geldi, uluslararası markaların vitrininde yer aldı, moda dergilerinin kapaklarını süsledi. Üstelik bunlarla yetinmeyip defile eğitmenliği yaparak genç kadınlara ilham olmaya başladı. Eğitim verdiği onlarca model, onun sayesinde sadece yürümeyi değil; güvenle durmayı ve kendi ışığını fark etmeyi öğrendi. Bugün, sahip olduğu tüm başarıları yalnızca bir “model” kimliğiyle değil; kendi emeği, azmi ve tutkusuyla kazandığı birer zafer olarak taşıyor. Maria Titievskaya artık sadece bir manken değil… Uluslararası platformlarda kadın gücünün ve zarafetin simgesi, gençler için bir rol model, ve modellik dünyasında yol açan bir lider.

  • Güçlerini birleştiren 9 kadın, kurdukları işletmede yöresel yemekler hazırlıyor

    Bitlis'te kooperatif çatısı altında bir araya gelen kadınlar, açtıkları "Bitlis Sofrası" ismini verdikleri işletmede yöresel yemeklerle aile bütçelerine katkı sağlıyor. Ticaret Bakanlığı ve Bitlis Valiliğinin destekleriyle kurulan Sınırlı Sorumlu Bitlis Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi çatısı altında birleşen 9 kadın, geçen yıl yöresel yemek yaparak ekonomiye dönüştürmeye karar verdi. Beş Minare Mahallesi'nde "Bitlis Sofrası" isimli iş yeri açan kadınlar, burada kentin yöresel tatları olarak bilinen içli köfte, şemşemok, ciğer taplama, glorik, lahana sarması, gari aşı ve katıklı dolma yemeklerini hazırlamaya başladı. Birbirinden farklı lezzetleri sipariş eden veya işletmeye gelen müşterilerine sunan kadınlar, iş hayatına atılıp aile bütçesine katkıda bulunmanın mutluluğunu yaşıyor. "Ürünlerimiz yoğun ilgi görüyor" Kooperatifin Yönetim Kurulu Başkanı Büşra Sunav Tek, AA muhabirine, kadın istihdamını artırarak Bitlis mutfağını daha geniş kitlelere tanıtmak istediklerini söyledi. İşletmede günlük yöresel yemekler hazırladıklarını belirten Tek, "Burada Bitlis Eren Üniversitesinin desteğiyle coğrafi işaretli ürünler hazırlıyoruz. Ürünlerimiz, halkımız ve il dışından gelen misafirlerimiz tarafından yoğun ilgi görüyor. Hedefimiz ürünlerimizi daha geniş kitlelere tanıtmak, ulaştırmak." dedi. "Burada çalışanlar tamamen kadınlardan oluşuyor" Kooperatif üyesi Şule Kayış ise kooperatif sayesinde kadınların iş hayatına atıldığını ifade etti. Kendi iş yerlerinde çalışmanın mutluluğunu yaşadığını dile getiren Kayış, şunları kaydetti: "Kooperatifte çalışmak benim için çok önemliydi çünkü özgürlüğümü kazanmak anlamına geliyor. Üye olma konusunda kadınların hiçbir çekince duymasına gerek yok. Burada çalışanlar tamamen kadınlardan oluştuğu için çok rahat bir şekilde hem mutfak hem de hizmet kısmında yer alabilirler. Emeğimizle çalışıyoruz ve bu emeğimizin karşılığı olarak hayatımızı idame ettirebiliyoruz. Bize katılmak isteyen kadınlara malzeme temini yaparak evlerinde ürün hazırlamalarını sağlayabiliyoruz. Bu şekilde evlerinden çıkamayan, çocuklarına bakmak zorunda olan kadınlar da evlerinde üretim yaparak aile ekonomisine katkıda bulunabiliyor."

  • MKAtelier Lansmanında Doğallık, Dönüşüm ve İlham Bir Arada!

    İzmir’de 12 Temmuz Cumartesi akşamı gerçekleşen MKAtelier lansmanı, doğallığın, iyi yaşamın ve kadın girişimciliğinin gücünü bir araya getiren ilham verici bir buluşmaya sahne oldu. MKAtelier & Danışmanlık markasının kurucusu Meltem Karagöz Akhisar’ın önderliğinde gerçekleşen etkinlikte, aromaterapi odaklı wellbeing ürünlerinin tanıtımı yapılırken, katılımcılar hem bedensel hem de ruhsal bir deneyim yaşadı. Lansman; İzmir Business Club iş birliğiyle seçkin bir mekânda, sınırlı kontenjanla özel davetlilerin katılımıyla düzenlendi. Aromaterapi yağlarının mucizevi etkileri uygulamalı olarak tanıtılırken, gecede aynı zamanda ‘Yeniden Doğuş’ temalı kişisel gelişim kampının ruhu da hissedildi. Etkinlikte masaj uygulamaları, nefes egzersizleri ve bireysel deneyim paylaşımları ile unutulmaz anlar yaşandı. MKAtelier markası; doğadan ilham alan, %100 doğal içerikli ve etik üretim anlayışıyla formüle edilen ürünleriyle sektöre yeni bir soluk getiriyor. Meltem Karagöz Akhisar’ın hem insan kaynakları danışmanlığındaki birikimi hem de kişisel gelişim alanındaki vizyonu markaya farklı bir derinlik kazandırıyor. “Hayal ettiğim her şeyin özü doğaydı. MKAtelier ile sadece bir ürün değil, bir yaşam tarzı sunuyoruz” diyen Akhisar, gecede yaptığı konuşmada katılımcılara teşekkür ederek bu yolculukta birlikte büyümenin önemine dikkat çekti. Gecenin sonunda yapılan çekilişle katılımcılara aromaterapi ürünleri hediye edilirken, MKAtelier’in yolculuğu büyük bir ilgi ve beğeniyle takip edilmeye başlandı. 📍Lansmandan kareler ve ürünlere dair detaylar için: mkatelier.com.tr

  • İkinci El Eşyadan Eğitim Mucizesine: Alev Ramazanoğlu ve BEDES İyilik Hareketi

    Alev Ramazanoğlu... 32 yıl boyunca içinde büyüttüğü hayalini bir iyilik hareketine dönüştürdü. Kurduğu Bedes İyilik Dükkanı, ikinci el eşyaları eğitime, kadınlara ve geleceğe dönüştüren bir umut merkezi. “İyilik bulaşıcıdır” diyerek yıllar önce bir hayal kurdu Alev Ramazanoğlu. Bu hayalini, BEDES – Beykoz Eğitime Destek Derneği çatısı altında anlamlı bir harekete dönüştürdü. BEDES İyilik Dükkanı, yüzlerce çocuğun, gencin ve kadının hayatına dokunan örnek bir gönüllülük projesi haline geldi. 32 yıllık iş hayatının ardından, gençliğinde Londra’da gördüğü yardım dükkanlarından ilham alan Alev Ramazanoğlu, bu fikri dernekle paylaştığında büyük bir heyecan ve destekle karşılandı. Küçük bir arkadaş grubunun katkısıyla başlayan bu yolculuk, kısa sürede gönüllü halkası büyüyerek toplumun güvenini kazandı. Bugün bu hareket; Kadıköy Göztepe’de açılan ilk dükkan, ardından Bağdat Caddesi Çiftehavuzlar’daki BEDES İyilik Butik ve son olarak Paşabahçe BEDES İyilik Dükkanı olmak üzere üç ayrı noktada faaliyet gösteriyor. Bu dükkanlarda bağışlanan sıfır ve ikinci el eşyalar, uygun fiyatlarla satılıyor; elde edilen tüm gelir ise eğitime aktarılıyor. Bu kaynaklarla ilkokul ve anaokulu, fizik, kimya, biyoloji laboratuvarları, plastik sanat ve müzik atölyeleri, bilgisayar sınıfları, kütüphaneler ve çok daha fazlası hayata geçiriliyor. Projeler yalnızca öğrencilere değil; kadınlara yönelik kültürel ve üretim temelli destekler de sunuyor. Cam, tekstil, el sanatları gibi alanlarda atölyeler kuruluyor; makineler tamir ediliyor, hammaddeler temin ediliyor. Deprem bölgelerinde kadınlara yönelik örgü atölyeleri ile hem psikososyal destek hem ekonomik üretim sağlanıyor. BEDES ayrıca vefat eden destekçilerin isimlerini eğitim alanlarına vererek onların hatırasını da yaşatıyor. Sponsor destek sistemiyle üniversite öğrencilerinin eğitim masrafları da karşılanıyor. Alev Ramazanoğlu’nun öncülüğünde gönüllülükle büyüyen bu hareket, sosyal medya sayesinde daha fazla kişiye ulaşmaya devam ediyor. Çünkü bu hareketin temelinde sadece iyilik değil, paylaşmanın, güvenin ve emeğin gücü var.

Arama Yap

bottom of page