top of page

Boş arama ile 783 sonuç bulundu

  • Antalya'nın "sanatçı ailesi" sevgiden doğan eserlerini sergide buluşturuyor

    Antalya'da doğal çakıl mozaik sanatçısı Süleyman Sarı, eşi ve kızı ile aynı atölyede kendi deyimleriyle "sevgiden doğan" eserlerini ortak sergiler açarak sanatseverlerle buluşturuyor. Konyaaltı ilçesinde yaşayan Süleyman Sarı ve eşi Nejla Sarı ile kızları Gözde Sarı, kentte "sanatçı aile" olarak biliniyor. Sahillerden topladığı binlerce çakıl taşını sabır ve özveriyle mozaik esere dönüştüren Sarı, kenti kuşbakışı gören bir dağın yamacına konumlanan Geyikbayırı Mahallesi'ndeki evlerinin atölyesini kendisi gibi mozaik sanatçısı olan eşi, heykel ve yağlı boya eserler yapan kızı ile de paylaşıyor. Her köşesinde sanat eserleri bulunan evlerinde kendi deyimleriyle "sevgiden doğan" eserler üreten Sarı ailesi, Modern Sanatlar Galerisi'nde aralarındaki sevgi bağlarından esinlenerek adını "Bağlar" koydukları sergi açtı. "Evimizde sanat tartışmaları, fikir alışverişleri yapıyoruz" Süleyman Sarı, doğal çakıl taşlarının rengine ve boyutuna hiç müdahale etmeden mozaik eserler ortaya koyduğunu belirtti. Taşları sahillerden ve dere yataklarından topladığını anlatan Sarı, bunları cımbız yardımıyla sanat eserine dönüştürdüğünü söyledi. Bazen yaptığı eserlerde çapı 2 milimetre kadar olan taşlar kullandığını aktaran Sarı, adeta cerrahi titizlikle işlediği eserlerini 8 ila 12 ayda tamamladığını kaydetti. Yaklaşık 53 yıldır sanatla ilgili olduğunu anlatan Sarı, "Eşimin ve kızımın da sanatçı ruhlu olması dolayısıyla evimizde bir sanat buluşması oldu. Evimizde sanat tartışmaları, fikir alışverişleri yapıyoruz. Bu çok güzel bir şey. Eşim ve kızım 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde birlikte sergi açmışlardı. Şimdi de aile sergisi açtık. Muhteşem ilgi gördü. En güzel çalışmalarımızı burada sergiledik." dedi. Sarı, yurt dışına açılmak istediğini, eserlerinin dünyanın önemli koleksiyonerlerinde de bulunmasını hedeflediğini vurguladı. "Aramızdaki sevgi ve sanat bağı eserlerimize de yansıyor" Anne Nejla Sarı da bir evde 3 sanatçı olduğunu görenlerin şaşkınlık yaşadığını ifade etti. Herkesin farklı teknikle eserler yaptığını anlatan Sarı, "Evimiz atölyeye dönmüş durumda. Her köşede bir sanat eseri var. Ev dağınık ama bundan şikayetçi değilim. Sanat hepimize iyi geliyor." diye konuştu. Yağlı boya resim ve heykel sanatıyla ilgilenen Gözde Sarı da anne ve babasının sanatçı olması dolayısıyla kalben ve zihnen sanata ait olduğunu hissederek büyüdüğünü dile getirdi. Sanat tarihi ve soyut resim sanatıyla ilgili eğitim aldığını aktaran Sarı, "Anne ve babamın da sanatçı olması dolayısıyla birbirimize fikirler sunuyoruz. Bu aslında bizi geliştiren bir durum. Her yaptığımız eserde birbirimizin izini görebilirsiniz. Aramızdaki sevgi ve sanat bağı eserlerimize de yansıyor. Bu bağ dolayısıyla birlikte açtığımız serginin adını da 'Bağlar' koyduk." ifadelerini kullandı.

  • 3 Yılda Zirveye: Medusa Online Astroloji, Türkiye’nin En Büyük İlk 3 Sitesinden Biri Oldu

    Türkiye’de astroloji dünyasında adından sıkça söz ettiren Medusa Online Astroloji, kısa sürede büyük bir başarıya imza attı. Uzm. Astrolog ve Medyum Salih Murat tarafından kurulan platform, bugün 9.000’i aşkın kayıtlı danışan sayısı ve uzman kadrosuyla sektörün en güçlü isimlerinden biri olarak öne çıkıyor. Henüz üç yıl önce kurulan Medusa, piyasada 25-30 yıldır faaliyet gösteren firmaları geride bırakarak Türkiye’nin en büyük ilk 3 astroloji sitesi arasına adını yazdırdı. Bu başarının arkasında ise yalnızca güçlü bir ekip değil, aynı zamanda nesilden nesile aktarılan bir gelenek ve derin bir bilgi birikimi var. Salih Murat, astrolojinin kendi ailesinde kuşaklardır sürdürülen bir uğraş olduğunu belirtiyor: "Annem yıllarca başka firmalarda çalıştı, babaannem de bu işle uğraşırdı. Ama ben işe girince her şey değişti. Ailemle birlikte çalıştıkları eski firmaları geçtik. Şimdi o firmaların sahipleri bizden fikir alıyor." Psikoloji mezunu olan Murat, Medusa’yı sadece bir fal ve burç platformu olmaktan çıkarıp; psikoloji, jeoloji ve felsefe gibi bilimlerle desteklenen bir astroloji anlayışı ile büyüttü. Gürcistan’dan İran’a uzanan bir araştırma ağı kurarak hem Doğu hem Batı astrolojisinin özgün yönlerini harmanlayan ekip, bugüne kadar pek çok "gün yüzü görmemiş bilgi ve yöntemi" danışanlarıyla buluşturdu. Medusa Online Astroloji aynı zamanda devlet onaylı ve vergi levhasına sahip sadece 4 resmi kuruluştan biri olarak da dikkat çekiyor. 12 seçkin medyumun bir araya geldiği ekip, Türkiye’nin dört bir yanına canlı online danışmanlık hizmeti sunuyor. Salih Murat’ın sözleriyle: “Biz gizli kalmış bilgilerin, unutulmuş öğretilerin peşindeyiz. Araştırmaktan, derine inmekten ve yeni yöntemler keşfetmekten vazgeçmiyoruz.”

  • Antalya'da lise öğrencileri su analizi yapabilen dron geliştirdi

    Antalya'da lise öğrencileri, deniz ve göllerde anlık analiz yapabilen, numune alabilen dron geliştirdi. Aksu Uçak Bakım Teknolojisi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri, İHA AR-GE atölyesinde analiz yapabilen ve numune alabilen dron geliştirmek için çalışma yaptı. Öğrencilerin kendi imkanlarıyla geliştirdikleri dron, deniz ve göllerin su analizini yapabiliyor, ayrıca laboratuvarda incelenmesi için tüplere numune alabiliyor. Dron, su numunelerinin alındığı konumları kayıt altına alarak, bölgesel kirlilik düzeyi haritası, iki ölçüm arasındaki zamanla kirlenme miktarı, ekosistem ve canlılık yaşamına uygunluk gibi analizler de yapabiliyor. Küresel iklim değişiklinin yaşadığı günümüzde çevreye katkı sunmayı, ilgili kurumlara kolaylık sağlamayı hedefleyen öğrenciler, geliştirdikleri dronla TEKNOFEST'e hazırlanıyor. "Bu dronun Türkiye'de örneği yok" Lisesinin Müdürü Haldun Çevik, 9 yıl önce açıldıklarında okullarının Türkiye'nin uçak alanında ilk tematik lisesi olduğunu söyledi. İHA AR-GE merkezlerinde öğrencilerin önemli çalışma yürüttüğünü belirten Çevik, "TÜBİTAK, özellikle TEKNOFEST yarışmalarına katılmak için öğrenci grupları oluşturuldu. Geçen hafta TÜBİTAK Bilim Fuarında dronu sergiledik. Dronu asıl TEKNOFEST için yaptılar. Bu dronun Türkiye'de örneği yok. Temel amacımız çocuklarımızın İHA AR-GE atölyesindeki kabiliyetlerini, görüş ve ileriye dönük planlamalarını yapmalarını sağlamak." diye konuştu. Dünyada suyla ilgili sıkıntıların olduğuna değinen Çevik, dronun özellikle göllerdeki son durumu, denizlerdeki kirlenmeleri gösterdiğini ifade etti. İnsan gücüne ihtiyaç duymadan dronun analiz yapabildiğini anlatan Çevik, "Dronun altında hazne ve tüpler var. Değişik noktalardan numune alabiliyor, o gölde tahribat, herhangi bir zehirlenme, su eksilmesi varsa bunu analizlerle hızlı şekilde ortaya çıkarıp, ilgili kurumlara bildirerek önlemler alınmasına katkı sunuyor." dedi. 9. sınıf öğrencisi İlayda Karadeniz de dronun üzerinde TDS, PH ve turbidity (bulanıklık) sensörlerinin bulunduğunu, suya indiğinde anlık analiz yapabildiklerini anlattı. Karadan ve denizden ulaşımın olmadığı noktalara dronla kolayca ulaşabildiklerini anlatan Karadeniz, "Yazılımını, kodlarını, haritalandırılmasını arkadaşlarımızla birlikte yaptık. Hiçbir hazır parçası bulunmuyor. Parçalar kendi yazılımlarımızdan basıldı." diye konuştu. "TEKNOFEST gibi yarışmalar bize ilham oluyor" Projeye katılan 12. sınıf öğrencisi Muzaffer Berkay Aydın da dronun patentini almak için başvuru yaptıklarını belirtti. Dronu daha da geliştirebilmek için desteğe ihtiyaçları olduğunu vurgulayan Aydın, "Biz portatifini yaptık ancak gerekli bütçe sağlanırsa üzerindeki kontrol kartını ve yazılımı geliştiririz. Kumandanın menzil ve mesafesini değiştirilebiliriz, daha yüksek kapasiteli yapabiliriz." dedi. 9. sınıf öğrencisi Burak Göktaş ise dronun üç ana bölümden oluştuğunu belirterek, "Gitmesi gereken yere ulaştırıp, sonra güvenli dönmesini sağlıyor. Dronu koruyan bir sistem var. Altında hem analiz yapan bölüm hem de numune için tüpler yer alıyor. 10 kilograma kadar kapasitesi var." ifadesini kullandı. TEKNOFEST için heyecanlı olduklarını belirten Göktaş, "TEKNOFEST gibi yarışmalar bize ilham oluyor. Çok heyecanlanıyoruz, katılabilmek için sıkı çalışıyoruz. Portatifini yaptığımız dronu, destek olursa geliştirmek istiyoruz. Kamera takıp, çipi büyütüp, analiz sonuçlarını aldığı an anlık aktarmak istiyoruz." dedi.

  • Filmlerden etkilenerek başladığı karatede Balkan şampiyonluğu hedefliyor

    Gaziantep'te, izlediği karate filmlerinden etkilenerek 4 yaşında bu spora başlayan Sueda Nil Çalışkan, Balkan Çocuklar Karate Şampiyonası'nda altın madalya hedefliyor. Ali Küncülü Ortaokulu öğrencisi olan 11 yaşındaki Çalışkan, 7 yıl önce karate içeren filmlerden etkilenerek bu spora başladı. İstanbul'da geçen yıl düzenlenen Balkan Çocuklar Karate Şampiyonası'nda ikincilik, bu yıl gerçekleştirilen Türkiye Çocuklar Karate Şampiyonası'nda da birincilik elde eden Çalışkan, 30 Mayıs-1 Haziran'da Karadağ'da düzenlenecek 29. Balkan Çocuklar Karate Şampiyonası'nda altın madalya kazanmayı hedefliyor. En büyük hayali olimpiyat şampiyonu olmak Sueda Nil Çalışkan, AA muhabirine, 4 yaşında izlediği karate filmlerinden etkilenerek spor hayatına başladığını söyledi. Karadağ'da düzenlenecek Balkan Çocuklar Karate Şampiyonası'na hazırlandığını ve altın madalya alarak Türk bayrağını dalgalandırmak istediğini dile getiren Çalışkan, en büyük hayalinin ise olimpiyat madalyası olduğunu aktararak, şöyle konuştu: "Elde ettiğim şampiyonluklarımın ardından Türk bayrağını dalgalandırdığım ve İstiklal Marşı'nın okuttuğum için bu durum beni gururlandırıyor. Şampiyonluklarıma hep bir yenisini eklemek istiyorum. Günde üç saat antrenman yapıyorum. Bu spor bana kendimi savunmamı ve zor durumlarda pes etmemeyi öğretti." Çalışkan, spor sayesinde elde ettiği disiplinin derslerine de pozitif etki ettiğini kaydetti. Sueda Nil Çalışkan'ın antrenörü Abdulkadir Akkurt ise öğrencisinin istikrarlı ve başarılı bir sporcu olduğunu vurgulayarak, "Hiçbir antrenmanını kaçırmıyor. Ailesi de sporcumuza destek veriyor. Bu destekle sporcum iyi yerlere geleceğine inanıyorum. Geçen yıl Türkiye üçüncüsü, Balkan ikincisi oldu. Bu yıl çıtayı biraz daha yükseltti, Türkiye şampiyonu oldu. İnşallah hedefi Balkan şampiyonu olmak. Uzun vadede ki hedefi de Avrupa, dünya şampiyonu olmak ve olimpiyatlara katılmak." ifadelerini kullandı.

  • Fen bilimleri öğretmeni şehir şehir dolaşıp teleskopla gözlem etkinliği düzenliyor

    Karaman İmaret Ortaokulu fen bilimleri öğretmeni Kadir Yetiş, kent merkezi ve köylerdeki okullara teleskopla giderek öğrencilere gökyüzünü anlatıyor. Yetiş, İl Milli Eğitim Müdürlüğünce 2017'de tahsis edilen teleskopla, Karaman, Konya, Mersin, Adana, Uşak, Denizli, Isparta ve Hatay'da gönüllü olarak 100'den fazla gözlem etkinliği düzenledi. En son Karaman'ın Morcalı köyüne gelen Yetiş, öğrencileri ve köy halkını astronomi konusunda bilgilendirdi. Yetiş, izin günlerinde okullarda güneş, ay ve gezegen gözlemi yaptırdığını söyledi. Asıl önceliğinin köy okulları olduğuna değinen Yetiş, şunları kaydetti: "2012'den beri aktif olarak da astronomiyle ilgileniyorum. Sadece Karaman'da şu ana kadar 50'yi aşkın okulda gözlem etkinliği yaptık. Gönüllü olarak gidip teleskop kuruyor ve gökyüzü bilimini anlatıyorum. Gökyüzünü anlatırken öğrencilere bilimi nasıl sevdirebileceğimizi düşünüyoruz. Gündüz gittiğimiz okullarda güneş gözlemi yapıyoruz. Akşamları yaptığımız etkinliklerde Ay, Jüpiter, Satürn ve gezegenlerin durumuna göre gözlemlerimizi yapıyoruz. Takım yıldızları ve hikayelerinden bahsediyoruz. Bunun dışında çeşitli astronomi etkinlikleri de yapmaya çalışıyoruz." "Çocukların mutluluğu motive ediyor" Yetiş, çocukların özellikle ay gözlemi yaptıklarında çok mutlu olduklarını, bunun kendisini motive ettiğini dile getirdi. Herkesin elinde bir teleskop olmadığını belirten Yetiş, "Aya bakıyorlar ama yüzeyini inceleyemiyorlar. Biz sadece astronomi eğitimi yapmıyor, birçok TÜBİTAK projesi de gerçekleştiriyoruz. Bu işe 'Tüm çocuklar aya bakıncaya kadar devam edeceğiz.' sloganıyla başladık. İmkanım ve sağlığım el verdiği sürece tüm okullara, tüm çocuklara teleskopla gözlem yaptırmak istiyorum." diye konuştu. Yetiş, ailelere çocuklarını astronomiyle tanıştırmaları tavsiyesinde bulunarak, çocukların ekranlara değil gökyüzüne yönlendirilmesini istedi. Morcalı Ortaokulu öğrencisi Eyüp Uzun da ilk kez teleskopla gökyüzüne baktığını ve etkinlikten keyif aldığını anlatarak, "Ben de bilim insanı olmak isterdim. İleride bir teleskopum olsun istiyorum." dedi. Öğrencilerden Mustafa Can Boyacı ise teleskopla güneşe bakmaktan keyif aldığını belirtti.

  • Müzikle Engelleri Aşan Bir Başarı: Ersin Tünay ve Çağdaş Müzik Derneği’nin İlham Veren Yolculuğu

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde, müziğin birleştirici ve dönüştürücü gücüne yürekten inanan bir isim var: Ersin Tünay. Hem sanatçı, hem eğitmen, hem de sosyal sorumluluk neferi olan Tünay, sadece bir koro şefi değil; aynı zamanda bir toplum gönüllüsü, bir kültür elçisi ve umudun sesi... 2013 yılında kurduğu Çağdaş Müzik Derneği ile Türk Sanat Müziği’ni yaşatmak ve yaymak için yola çıkan Tünay, bugün 120 korist ve 10 saz sanatçısından oluşan büyük bir sanat ailesine liderlik ediyor. Bu koro sadece müzik üretmekle kalmıyor; aynı zamanda Kıbrıs’ın kültürel mirasını uluslararası platformlarda gururla temsil ediyor. Son olarak, 20-25 Mayıs 2025 tarihleri arasında Makedonya’nın Ohrid kentinde düzenlenen 8. Uluslararası Türk Müziği Koroları Festivali’ne katılan Çağdaş Müzik Derneği TSM Korosu, KKTC’yi başarıyla temsil etti. Almanya, Türkiye, Makedonya ve Azerbaycan’dan katılan diğer korolar arasında dikkatleri üzerine çeken topluluk, tamamen kendi imkânlarıyla bu başarıyı elde etti. Tünay, bu örnekle amatör koroların devlet desteğiyle daha güçlü hâle gelmesi gerektiğini vurguladı. Ancak Ersin Tünay’ın hikâyesi sadece sahneyle sınırlı değil. Kıbrıs Türk Ortopedik Özürlüler Derneği ile birlikte yürüttüğü “Şarkılar Bizi Söyler” konserleri ve “Kıbrıs’ta Çocuk Olmak” fotoğraf sergisi, sanatın sosyal sorumlulukla birleştiği örnek projelerden biri. Ada genelinde düzenlenen bu etkinliklerde ilk kez kurulan engelli korosunu sahneye taşıyan Tünay, müziğin engel tanımadığını adeta kanıtladı. Etkinliklerden elde edilen tüm gelir engelli bireylerin ihtiyaçları için bağışlandı. Tünay, fotoğraf sanatı ile müzik sanatını aynı amaç doğrultusunda bir araya getirerek, sanatı sadece bir estetik alan değil; iyileştirici ve dönüştürücü bir araç olarak da kullanmayı başardı. Yalnız yurtiçinde değil, uluslararası bir marka hâline gelen Çağdaş Müzik Derneği, bugüne dek üçbin kişinin izlediği konserlere imza attı. Sosyal sorumluluk projeleriyle de bilinen Ersin Tünay, tam 41 yıldır hayatını müziğe ve sanata adamış bir isim. Şimdi ise 30 Haziran 2025 tarihinde Lefkoşa’da gerçekleştirecekleri büyük konser için çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Ersin Tünay’ın adanmışlığı, yalnızca alkışlarla değil, değişen hayatlarla, oluşan farkındalıklarla ve kalplerde yankı bulan ezgilerle ölçülüyor. Onun önderliğinde müzik, bir umut diline dönüşüyor.

  • Özel Eğitim Çocuklarının Umudu: Gökhan Akikol

    Mardin Artuklu’da Özel Eğitimin Sessiz Kahramanı Mardin’in Artuklu ilçesinde görev yapan özel eğitim uzmanı Gökhan Akikol, 9 yıllık meslek hayatında yüzlerce otizmli çocuğun hayatına dokundu. 1993 doğumlu olan Akikol, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi mezunu. 24 yaşından bu yana özel eğitim alanında aktif olarak çalışan genç eğitimci, kısa sürede bölgenin en güvenilen isimlerinden biri haline geldi. Bugüne kadar yüzlerce çocukla birebir çalışma yürüten Akikol, onlarca öğrencisini mezun ederek eğitim hayatlarına yeni bir yön verdi. En dikkat çeken başarılarından biri ise, konuşma güçlüğü yaşayan çocukların ilk kelimeleriyle ailelerine umut olması. "Bir annenin çocuğundan ilk kez ‘anne’ kelimesini duyması, tüm yorgunluğa değiyor." diyen Akikol, sadece öğrencileri değil, aynı zamanda aileleri de bu sürece dahil ederek bütüncül bir yaklaşım benimsiyor. “Gelişim bir bütündür; gelişmeyen öğrenci yoktur, geliştiremeyen ebeveyn ve öğretmen vardır.” Bu cümle, Gökhan Akikol’un mesleki felsefesinin temelini oluşturuyor. Alanında Uzman, Sahada Aktif 9 yıllık iş tecrübesine sahip olan Akikol, bugüne kadar yüzlerce mesleki eğitim ve seminere katıldı. Geliştirici ve eğitici oyunlar, etkinlik fikirleri, öğretim materyalleri tasarlayarak hem kendi öğrencilerine hem de Türkiye’nin dört bir yanındaki eğitimcilere ilham veriyor. Aynı zamanda sosyal medya üzerinden de binlerce kişiye ulaşıyor. Instagram'daki @mardin_otizm_egitimii hesabında, özel eğitime dair uygulamalı örnekler, eğitim videoları ve ailelere yönelik içerikler paylaşıyor. Hesap, bugün itibariyle 11.600’ün üzerinde takipçiye sahip. Profesyonel Yaklaşım, İnsan Merkezli Eğitim Gökhan Akikol’un en dikkat çeken yönlerinden biri, öğrencilerle empati kurma gücü ve sabırlı yaklaşımı. Her çocuğun gelişimsel sürecini bireysel olarak ele alıyor. “Özel eğitim öğrencilerimiz ne kadar zor görünse de, yapabileceğimiz ve başarabileceğimiz bir yol mutlaka vardır.” diyen Akikol, sadece eğitim değil, bir dönüşüm süreci yürütüyor. Bölgesel Bir Değer Mardin Artuklu’da özel eğitimin niteliğini yükselten Gökhan Akikol, birçok aile için bir umut kapısı haline gelmiş durumda. Yıllar içinde edindiği bilgi birikimi ve sahadaki başarıları, yalnızca bireysel bir kariyer hikâyesi değil; aynı zamanda toplumsal bir başarı öyküsü.

  • Eğitimde Bir Işık, Hayatta Bir Yol Gösterici: Selçuk Tütak’ın İlham Veren Hikayesi

    1980 yılında Mardin’de doğan Selçuk Tütak, zorluklarla dolu bir çocukluktan, Türkiye'nin dört bir yanına umut ve ilham taşıyan bir eğitim liderine dönüşen azimli bir yolculuğun kahramanı. Konya Selçuk Üniversitesi İlköğretim Matematik Öğretmenliği bölümünü 2005 yılında tamamladı. Üniversite yıllarında gazetecilikle tanıştı, yazılar kaleme aldı, konferanslar düzenledi. Henüz öğrenciyken kurduğu Nesl-i Ati Gazetesi ile düşünce dünyasında yer edinmeye başladı. Mezuniyetinin ardından ilk görev yeri olan Ağrı Doğubayazıt'ta 5 yıl boyunca öğretmenlik ve idarecilik yaptı. Bu süreçte yalnızca ders anlatmakla kalmadı; TÜBİTAK olimpiyatları, SODES ve Comenius gibi birçok projeye liderlik etti. Öğrencileriyle birlikte "Bu Benim Eserim" yarışmasında Doğu Anadolu derecesi aldı. İstanbul’a tayin olduktan sonra projeler durmadı. 13 büyük bilim, sanat, matematik projesine öncülük etti. Türkiye genelindeki matematik olimpiyatlarında öğrencileri Türkiye 5.si oldu. Hem bir eğitimci hem de bir sanat tutkunu olarak Türk Sanat Müziği konserlerinde de sahne aldı. Mental aritmetik ve zekâ oyunlarına olan ilgisiyle "Akilus" adını verdiği kitabı kısa sürede ikinci baskıyı yaptı. Eğitimci kimliğiyle matematik kitapları kaleme aldı, yüzlerce öğrenciye bu alanda ilham oldu. Aynı zamanda yayımlanmış 14 kitabı, proje aşamasında olan 10 yeni çalışması ile edebiyat dünyasında da iz bırakıyor. Yön Verici Bir Eğitimci Yıllar içinde çeşitli illerde öğretmenlik ve idarecilik görevlerinde bulundu. Kayseri İl Milli Eğitim Müdürlüğü ARGE biriminde proje geliştirdi, seminerler verdi. E-twinning, Erasmus, TÜBİTAK 4006 projeleri, zekâ atölyeleri ve etnospor mangala turnuvaları ile adından söz ettirdi. Sadece sahada değil, dijital mecralarda da aktif. 138 bini aşkın takipçisiyle sosyal medya üzerinden eğitimle ilgili fikirlerini, projelerini ve başarılarını paylaşıyor. YouTube’da 10 bini aşkın abonesi, binlerce saat izlenmiş eğitici içerikleri bulunuyor. Eğitimde dönüşüm vizyonunu dijital platformlara da taşıyarak çok sayıda öğretmene yol gösteriyor. Lider Eğitimci Yazarlar Derneği’nin kurucu başkan yardımcısı ve Yenilikçi Eğitimciler Derneği'nin genel başkanı olarak eğitimde yenilikçi yaklaşımın savunuculuğunu yapıyor. Türkiye’nin dört bir yanında konferanslar, öğretmen kampları, eğitim sempozyumları düzenleyerek binlerce eğitimciye ulaşıyor. Maarif Nişanı ve "Mucize Öğretmen" Unvanı Tütak'ın eğitimdeki özverili çalışmaları, 68 sivil toplum kuruluşunun dikkatini çekti. Bu kuruluşların ortak kararıyla "Yılın Öğretmeni" seçildi ve kendisine Maarif Nişanı takdim edildi. Bu ödül, onun eğitim alanındaki üstün katkılarının bir göstergesidir. Kitaplar ve Genç Yazarlarla Projeler Selçuk Tütak, 30'a yakın kitap yazarak eğitim literatürüne katkıda bulundu. Ayrıca, "Küçük Yazarların Büyük Hikâyeleri" projesiyle, Türkiye genelinden 18 ilkokul öğrencisini bir araya getirerek bir kitap oluşturdu. Bu proje, öğrencilerin yazma becerilerini geliştirmelerine ve kendilerini ifade etmelerine olanak tanıdı. Tütak, aldığı ödülleri kişisel kazanç olarak görmeyip, topluma hizmet için kullandı. Gazze'deki zulme duyarsız kalmayarak, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından verilen maaş ödülünü Gazze halkına destek amacıyla Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağışladı. Ayrıca, Kayseri Kitap Fuarı'nda genç yazarlarla birlikte hazırladığı "Eğlenceli Matematik Şiirleri" kitabının gelirini Mehmetçik Vakfı'na bağışladı.

  • Arıcılık yapan kadın muhtar, kovan sayısını 11 yılda altıya katladı

    Ardahan'ın Çıldır ilçesinin Kuzukaya Mahallesi Muhtarı Özlem Ballıkaya, arıcılıkta kovan sayısını 11 yılda altıya katladı. Ata mesleği arıcılıkla çocuk yaşlarda ilgilenen 45 yaşındaki Ballıkaya, 11 yıl önce ailesinden devraldığı kovanlarla üretim yapmaya başladı. Kovan sayısını bu süreçte 6 katına çıkaran kadın muhtar, köy işlerinin yanı sıra boş durmayıp üretime de katkı sağlıyor. Köydeki 250 kovanla yakından ilgilenip arıcılık yapan Ballıkaya, yaşadığı yerleşim yerindeki kadınları da üretime dahil etmeyi amaçlıyor. "Amacımız başka kadınların da arıcılık yapmasını sağlamak" Muhtar Özlem Ballıkaya, AA muhabirine, arıcılık ile muhtarlığı birlikte severek yaptığını söyledi. Muhtarlık ve arıcılığın yorucu olduğunu ancak severek yaptığı için yorgunluğu hissetmediğini ifade eden Ballıkaya, şöyle konuştu: "İşimi ve muhtarlığı severek yapıyorum. İşini severek yaptığında başaramayacağın bir şey yok. 40-45 kovanla başladım, şu an 250 kovanım var. Kadın olarak kendi işini yapmak, ayaklarının üzerinde durmak güzel. Diğer kadınlara da tavsiye ederim. Şu an bir proje yapma aşamasındayız. Amacımız başka kadınların da arıcılık yapmasını sağlamak." Bu yıl sezonun verimli geçmesini beklediğini dile getiren Ballıkaya, "Bu yıl hava, yağış ve çiçekler güzel. Bu nedenle sezonun güzel olacağını düşünüyorum." dedi. "Kadınlara ve üreticilere de son derece güzel bir örnek" Tarım ve Orman İl Müdürü Muhammet Fatih Cineviz de Ballıkaya'nın bölgede örnek teşkil ettiğini anlattı. Bakanlığın kadın üreticilere verdiği desteklere değinen Cineviz, şunları kaydetti: "Üretim kapasitesini artırmak ve üreticilerimizin gelir seviyesini yükseltmek amacıyla Bakanlığımızın geliştirdiği yeni destekleme modeliyle kadın üreticimize ve gençlerimize yönelik pozitif ayrımcılık yaptığımızın altını çizmek isterim. Özlem hanımı hem muhtar hem kadın üretici olması, bereketli elleriyle üretime sağladığı katkı nedeniyle ziyaret etmek istedik. Kendi faaliyetlerini yerinde görmek, ayrıca Bakanlığımızın bazı imkanları konusunda konuşmak istedik. Özlem hanımın atadan, dededen arıcılığın içerisinde bulunan birisi olarak kadınlara ve üreticilere de son derece güzel bir örnek teşkil ettiğini görüyoruz." Mahalle sakinlerinden Asiye Tektaş ise muhtar konusunda çok şanslı olduklarını belirterek, "Muhtarımız çok başarılı. İhtiyaçlarımızı gideriyor, taleplerimize karşılık veriyor. Allah kendisinden razı olsun. Biz kendisini seviyoruz." ifadelerini kullandı.

  • İstanbul'da kanseri yenen çocuk için gökyüzüne balonlar bırakıldı

    Babasının sosyal medyadan yaptığı çağrıya cevap veren binlerce kişi, 8 aylıkken yakalandığı kanser hastalığını 3 yaşında yenen Ali Asaf Demir'in mutluluğuna ortak olmak için Sancaktepe'de gökyüzüne rengarenk balonlar bıraktı. Sancaktepe'de oturan Esra ve Samet Demir'in oğulları Ali Asaf'a 8 aylıkken lösemi teşhisi konuldu. İki yıl tedavi gören Ali Asaf'ın zorlu geçen tedavi süreci ve ilik naklinin ardından yeniden sağlığına kavuşmasıyla aile büyük bir mutluluk yaşadı. Baba Samet Demir, sosyal medya hesabından yaptığı duyuruda, "Arkadaşlar, bizim fazla çevremiz yok. Oğlum kanseri yendi, balon uçurmak istiyor. Gelir misiniz?" yazarak, İstanbullulardan destek istedi. Bu paylaşımın kısa sürede yayılmasıyla birçok kişi Ali Asaf'ı mutlu etmek ve aileye destek vermek için bir araya gelmek istediğini iletti. Yapılan organizasyonun sonucu Sancaktepe Meydan Parkı'nda bugün etkinlik düzenlendi. Binlerce kişi ailenin mutluluğunu paylaşmak için parkta buluştu. Yüzlerce motosiklet sürücüsü de konvoy halinde balonlarıyla buraya geldi. Konserin ardından kanseri yenip iyileşen Ali Asaf ve ailesi platform üzerine çıktı. Küçük çocuğa Sancaktepe Belediye Başkanı Alper Yeğin tarafından kırmızı pelerin giydirildi. Ardından 3 yaşındaki Ali Asaf ile tüm katılımcılar, renkli balonları gökyüzüne bıraktı. Balonlar uçurulurken baba Samet Demir gözyaşlarına hakim olamadı. Etkinliğin ardından katılımcılar Ali Asaf'la fotoğraf çektirdi. Avcılar'daki nikahlarının ardından alana gelen gelin ve damat da kanseri yenen çocuğun mutluluğuna ortak oldu. Baba Samet Demir, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, çok duygulandığını anlattı. Demir, bu kadar kalabalığı beklemediğini dile getirerek, "Gelenlerden Allah razı olsun. Herkese çok teşekkür ederim. Oğlumu bu mutlu gününde yalnız bırakmadınız. İnşallah bu diğer hastalara da umut olur. Yaklaşık 2 yıl tedavi süreci oldu, kemoterapi gördü. Sonra hastalık tekrar nüksetti, nakil oldu ve iyileşti. Bu kadar kalabalık beklemiyorduk. Birkaç kişi gelir diye düşündük. Halkımız yalnız bırakmadı." diye konuştu. "Bize kocaman bir aile olduğumuzu hissettirdiler" Anne Esra Demir ise çok zor süreçlerden geçtiklerini belirtti. Etkinliğe katılanların bu mutlu günlerinde kendilerine kocaman bir aile olduğunu hissettirdiğini kaydederek, "Umarım çocuklar hiç hasta olmaz, kanser değil biz güçlüyüz.' diyorum. Aileler umutlarını hiç kaybetmesin, umut her zaman var. Biz, bu süreçte eşimle birbirimize daha çok bağlandık, kenetlendik. Bu süreçte biz onları yalnız bırakırsak onların anne ve babasından başka kimseleri yok, umutlarını hiçbir zaman kaybetmesinler." ifadelerini kullandı. Sancaktepe Belediye Başkanı Alper Yeğin de Ali Asaf Demir'e destek için gelen vatandaşlara teşekkür ederek, kansere karşı savaş veren çocuklara Allah'tan şifa diledi.

  • Elif Töngel: Sanatı Kimonolara Taşıyan ve Moda Dünyasında Yükselen Başarılı Bir Modacı

    Moda dünyasında hızla yükselen isimlerden biri olan Elif Töngel, kendi markası TONGELELIF’le adını duyurmayı başarmış güçlü bir tasarımcı ve modacı. Moda, sanat ve kültürü birleştiren Töngel, Japonya’nın geleneksel kimonolarını modern bir çizgide yeniden yorumlayarak, her tasarımını bir sanat eserine dönüştürüyor. Kendi deyimiyle, “Sanatı insanlarla buluşturmak ve onları özgürleştirmek” onun modaya bakışını özetliyor. 43 bin kişilik Instagram topluluğuna ve Trendyol gibi büyük platformlardaki mağazasına sahip Töngel, başarı hikayesini estetik kadar kalite ve kullanışlılık üzerine de kuruyor. Adobe programlarında bir tablo gibi hazırladığı desenler, kimonoları adeta bir sanat eseri gibi gösteriyor. Zarif kumaş seçimleri ve ustaca işçilikle öne çıkan kimonolar, plajdan gece davetlerine kadar her ortama uyum sağlayan birer başyapıt niteliğinde. Başarısının temelinde, Brand Management, Brand Consultancy, Brand Awareness ve Meta Advertising alanlarındaki uzmanlığı da yer alıyor. Yalnızca tasarımlarıyla değil, aynı zamanda markalaşma ve sosyal medya yönetimindeki güçlü duruşuyla da fark yaratan Töngel, moda dünyasında ilham veren bir örnek. Kendi ürünlerini instagram ve Trendyol üzerinden modaseverlerle buluşan Töngel, tasarımlarında sadece modayı değil, sanatı da taşımayı hedefliyor. Yeni koleksiyonunda İspanyol paça pantolonlardan oversize sweat takımlara, canlı renklerden cesur desenlere kadar yenilikçi ve yaratıcı parçalarla modanın sınırlarını zorluyor. Elif Töngel’in tasarımları, stiline sanatsal bir dokunuş arayan herkes için eşsiz bir seçenek. Sanatı giyilebilir kılan Elif Töngel, başarı dolu yolculuğuyla moda dünyasına ilham vermeye devam ediyor.

  • Hobi Olarak Başladı, Türkiye'deki 8 Filografi Sanatçısından Biri Oldu

    Elazığ’da yaşayan Ayhan Güneş, 2013 yılında bir sergide tanıştığı filografi sanatına duyduğu ilgiyi zamanla tutkuya dönüştürdü. Evinin bir bölümünü atölyeye çevirerek başladığı bu sanatsal yolculuk, onu Türkiye’de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından onaylanan 8 filografi sanatçısından biri haline getirdi. İlk olarak hobi olarak başladığı filografi sanatında kısa sürede büyük bir ustalık kazanan Güneş, 500’den fazla eser ortaya koydu ve bunları 1 tanesi yurt dışı olmak üzere 11 kişisel sergide sanatseverlerle buluşturdu. Eserleri arasında üretimi bir gün sürenler olduğu gibi, tamamlanması dört ay süren tablolar da bulunuyor. Filografi alanında Türkiye genelinde sadece 8 sanatçıdan biri olmayı başaran Güneş, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde bu unvana sahip tek kişi olma özelliğini de taşıyor. Kendi kurduğu atölyelerde yalnızca üretim değil, aynı zamanda eğitim de veriyor. Çocuklara bu sanatı öğreterek, onların hem sanatsal yönünü geliştirmeyi hem de psikolojik anlamda destek olmayı hedefliyor. Ayhan Güneş'in dikkat çeken bir diğer projesi ise "Orada Bir Sanat Var Uzakta". Bu projeyle birlikte köy okullarına giderek çocuklara filografi sanatını tanıtıyor, atölyeler düzenliyor. Sanatla tanışan çocuklar hem hayal güçlerini hem de el becerilerini geliştiriyor. Güneş’in sanatı devlet nezdinde de takdir gördü. Katıldığı sınavın ardından, Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından resmen tanındı. Hatta Elazığ’a yaptığı ziyarette Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da kendi imzasını işlediği özel bir tablo hediye etti. Kamu görevine devam ederken aynı zamanda filografi sanatını hem yaşatan hem de yeni nesillere aktaran Ayhan Güneş, sanatıyla yalnızca telleri değil, kalpleri de birbirine bağlıyor.

Arama Yap

bottom of page