Boş arama ile 783 sonuç bulundu
- Kadın girişimci devlet desteğiyle kurduğu fırında 20 kişi istihdam ediyor
Giresun'da aile mesleği fırıncılığı sürdüren Öznur Uğurlu, "Üretimimizi zamanla büyüttük. Burada 20'ye yakın çalışanımız var." dedi. Giresun'da devlet desteğiyle kurduğu ekmek fırınını işleten Öznur Uğurlu, hem ekonomiye hem de istihdama katkı sağlıyor. Ailesi uzun yıllardır fırıncılık yapan Uğurlu, 7 yıl önce kendi işletmesini açmak için Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu'na (TKDK) müracaat etti. Talebi kabul edilen üç çocuk annesi Uğurlu, 5 yıl önce ilçenin Demirci Mahallesi'nde fırın işletmeye başladı. Uğurlu, ekmeğin yanı sıra çeşitli unlu mamullerin de üretildiği işletmede 20 kişiyi istihdam ediyor. İşletmeci Öznur Uğurlu, fırıncılığın aile mesleği olduğunu söyledi. Fırıncı ustası eşinin desteğiyle iş yeri açmaya karar verdiğini belirten Uğurlu, bu arzusunu da TKDK'dan aldığı destekle hayata geçirebildiğini ifade etti."Kadın varsa her şey güzeldir" Hümeyra Karaca, yaptığı ürünleri satarak ev ekonomisine katkıda bulunmasının yanı sıra oğlunun özel ihtiyaçlarını karşıladığını söyledi. "İnsanın bildiğim bir şeyi yapması çok güzel" Uğurlu, hamurhane ve tezgahta yoğun şekilde çalışmaya devam ettiklerini anlatarak, "Üretimimizi zamanla büyüttük. Burada 20'ye yakın çalışanımız var. Onlarla birlikte çalışıyoruz." dedi. Ekmek üretiminin her safhasında emeğinin bulunduğunu dile getiren Uğurlu, çeşitli türlerde ekmek ve pide ürettiklerini aktardı. Uğurlu, fırını açması için destek olan ilgililere teşekkür ederek, şunları kaydetti: "Devletten bu şekilde destek aldık. Diğer kadınlara da tavsiye ederim, başvursunlar. Güzel bir şey kendi işini, mesleğini yapmak. İnsanın bildiği bir şeyi yapması çok güzel." Öznur Uğurlu, ilerleyen yıllarda üretimi artırmayı hedeflediğini de sözlerine ekledi. Eşi ile gurur duyduğunu belirten Yunus Uğurlu ise omuz omuza çalıştığı eşine her zaman destek verdiğini ifade etti.
- Özel gereksinimli oğlu için evini atölyeye dönüştürdü
Sakarya'da yaşayan Hümeyra Karaca, özel gereksinimli oğlunun bakım masraflarını karşılayabilmek için evini atölyeye dönüştürdü. Adapazarı ilçesinde ikamet eden 50 yaşındaki Karaca, 2 çocuğundan büyük olan ve hafif düzeyde mental bozukluğu bulunan 28 yaşındaki Can Berk Karaca'ya yıllardır özenle bakıyor. Oğlunu bir an olsun yalnız bırakmayan Karaca, aile ekonomisine katkıda bulunmak ve çocuğunun bakım masraflarını karşılayabilmek için evinin bir odasını atölyeye çevirdi. Karaca, el emeği göz nuru çanta, paspas, duvar süsü, supla, hediye kutusu, kirli ve bebek sepetleri yaparak aile bütçesine katkı sağlıyor. "Kadın varsa her şey güzeldir" Hümeyra Karaca, yaptığı ürünleri satarak ev ekonomisine katkıda bulunmasının yanı sıra oğlunun özel ihtiyaçlarını karşıladığını söyledi. Ürünlerini internet üzerinden sattığını belirten Karaca, "Evde kordon iple sepet, supla, çanta, aklınıza gelebilecek hayal dünyamızdaki her şeyi yapabiliyorum. Yaptığım bu ürünleri internet üzerinden eş dostları satarak hem ev ekonomisine katkıda bulunuyorum hem oğlumun özel ihtiyaçlarından tutun eğitimine varana kadar katkıda bulunmaya çalışıyorum. Her şeyi devletten beklememek gerekiyor. Ben ne yapabilirim, bu çok önemli. Siz yola çıktığınız zaman zaten yardımcılarınız, her şeyiniz oluyor. Kadının elinin değdiği her şey güzelleşir. Kadın varsa her şey güzeldir." ifadelerini kullandı. Sakarya Engelliler Birlik Federasyonu Başkan Vekili İbrahim İşçi ise Hümeyra Karaca ile gurur duyduğunu dile getirerek, kendisinin hayata tutunmak, hem kendi hem de çocuğunun geleceği için güzel işler yaptığını kaydetti. Kadınlara Karaca'yı örnek alma tavsiyesinde bulunan İşçi, "Bütün annelere de buradan sesleniyorum; Hümeyra hanımdan ders alın. Her şeyi devletten beklememek, başarmak ve üretmek lazım. Hep beraber üretelim, topluma kazandıralım. Bu çocukları okutalım, bu çocukları topluma kazandıralım." diye konuştu.
- Ortopedik engeline rağmen Türk Kızılayda ihtiyaç sahiplerine destek oluyor
Erzurum'da ortopedik engeline rağmen yıllardır yardım faaliyetleri yürüten Önder Cellat, günün büyük çoğunluğunu geçirdiği Türk Kızılayda çalışmaları ile örnek oluyor. Erzurum'da yaşayan engelli 34 yaşındaki Önder Cellat, 6 yıldır farklı sivil toplum kuruluşlarında gönüllülük faaliyetlerine katıldı. Yaklaşık 5-6 aydır da Türk Kızılayda görev alan, doğuştan ortopedik engeli Cellat, Erzurum Türk Kızılay Palandöken Şubesi tarafından bir ay önce kurulan engelsiz birimin başkanlığına getirildi. Cellat, burada hem engellilerin yardım faaliyetlerini koordine ediyor hem de günlük yardım çalışmalarının planlamalarını yapıyor. Bugünlerde ramazan ayı nedeniyle şubedeki yardım dağıtımlarını koordine eden Cellat, gününün büyük kısmını yardım faaliyetleriyle geçiriyor. Önder Cellat, yaklaşık bir aydır engelsiz biriminde yardımların engeli kişilere ve ailelere ulaştırıldığını söyledi. Köprü görevi yaptıklarını ve gönüllülük esasına göre çalıştıklarını dile getiren Cellat, "Yardımları çok zevkle yapıyoruz. Ramazan olduğu için de bol bol hayır duası alıyoruz. Bizim için önemli olan bu. Aileler mutlu olunca biz de mutlu oluyoruz." dedi. "Bedenen yorulsak da ruhen arınmış oluyoruz" Toplumsal faaliyetlerin önemine dikkati çeken Cellat, şöyle devam etti: "Yaklaşık 5-6 yıldır gönüllülük faaliyetleri içerisindeyim. Bazen fiziki olarak bazen de psikolojik olarak zorlanıyoruz. Geçen kanser hastası bir annemizi ziyaret ettik. Tekerlekli sandalye ihtiyacı vardı. Onu temin ettik. Bunlar çok güzel oluyor. Bunlar olunca fiziksel yorgunluğu atmış oluyoruz. Onları daha iyi anlıyoruz ve ihtiyaçlarına net bir şekilde cevap vermiş oluyoruz. Bedenen yorulsak da ruhen arınmış oluyoruz. Engellilerin topluma adapte olması, toplumsal faaliyetlerin içinde olması hem engelliler için hem de toplum için çok önemli." Engelli bir vatandaş olarak yardım faaliyetlerinde yer almanın çok mutluluk verici olduğunu aktaran Cellat, "Yardım kuruluşları farklı bir his. Spor yaptığınızda sanat yaptığınızda kendinizi tatmin etmiş oluyorsunuz, fakat yardım kuruluşlarında başkalarına yardım ettiğiniz için farklı bir his oluyor. Engelliler hayata küsmesin. Hayat zorlukları aşamayacak kadar zor değil." diye konuştu. Engelli vatandaşlara, "yardım faaliyetlerine katılın" çağrısı Cellat, insanların engelleri aşmak için de kendilerine yardımcı olduklarını belirterek, evlerdeki engellilere yardım faaliyetlerinin içinde bulunmalarını tavsiye etti. Engelli ailelere kişisel olarak ulaşıp yardımları verdiklerini aktaran Cellat, "Yeni kurulan birimimiz ile engelli arkadaşlarımızla onları teşvik edecek faaliyetlerde birlikte olmayı planlıyoruz. Çabamız bağışçılarımız sayesinde oluyor. Onlara ihtiyacımız var. Onlar emanetlerini gönül rahatlığı ile bize teslim ederlerse biz de gereken yere teslim ederiz." ifadesini kullandı.
- Piyanosundan çıkan ezgileri geliştirdiği mobil oyunda kullandı
Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğrencisi Nuri Kerem Yılmaz , küçük yaşlardan itibaren çalmaya başladığı piyanodan çıkan ezgileri, tasarladığı mobil oyunda kullandı. Henüz küçük yaşlarda keşfettiği müzisyenlerden etkilenerek piyanoya ilgi duymaya başlayan Yılmaz (20), babasının kendisine 18 yaşındayken hediye ettiği piyanoyla kendini geliştirdi. Hiçbir eğitim almadan sadece dinlediği müziklerden esinlenerek piyano çalmaya başlayan Yılmaz, bilgisayar mühendisliği eğitimi aldığı üç yılda edindiği bilgilerle tasarladığı mobil oyunu piyanosundan kaydettiği müziklerle zenginleştirdi. Yılmaz, piyanonun çocuk yaşlardan beri hayatında önemli bir konuma sahip olduğunu belirterek, "Beğendiğim parçaların videolarını izleyerek piyano çalmayı öğrendim. Basit müziklerle başladım. Bestelediğim birkaç müzik de var. Onları biraz daha geliştirip profesyonelliğe gitmek isterim." dedi. Piyanoyla yazılım projelerini zenginleştirmek istediğini anlatan Yılmaz, şöyle konuştu: "Mühendislik fakültesi öğrencisi olduğum için yazılımla içli dışlıyım. Piyanoya olan ilgimi de yazılımla birleştirdim. Tasarladığım oyunlarıma kendi müziklerimi yükledim. Genel olarak kariyerimin olmasından dolayı değil sadece dinlediğim parçaları çalmak istiyordum. Kendimi piyanonun başında müzik çalarken hayal ediyordum. Piyanoyu almadan önce gözümü kapatarak hangi tuşa nasıl basıldığını düşünerek kendimi hazırladım. Bundan dolayı çalmaya başladığımda çok zorluk olmadı. Piyanoyu aldıktan henüz bir hafta sonra sevdiğim parçayı çalmaya başlamıştım. Eğer bir merakınız ve sevdiğiniz uğraşınız varsa onun peşinden koşun." Ev arkadaşlarına motivasyon kaynağı oluyor Yılmaz'ın ev arkadaşlarından Japon Dili ve Edebiyatı 3. sınıf öğrencisi Ahmet Utku Yılmaz (20) da arkadaşının piyano çalmasının kendilerine olumlu katkı sunduğunu söyledi. Özellikle sınav haftalarında piyanonun kendilerine çok iyi geldiğini dile getiren Yılmaz, "Sınav haftası odaklanmamıza yardımcı olabiliyor. Çaldığı parçalar gerçekten güzel. Kendi kendini yetiştirmiş olmasına rağmen iyi çalabiliyor. Sınavlara çalışırken, ruhumuzu dinlendiren bir müziğin çalması gayet verimli çalışma ortamı sağlıyor." ifadelerini kullandı. İç Mimarlık 1. sınıf öğrencisi Emrullah Talha Borucu da (18) evde piyano çalınmasının motivasyonlarına katkı sağladığını ve farklı hissettirdiğini belirtti.
- Vanlı genç atık malzemelerden go-kart aracı yaptı
Van'ın Erciş ilçesinde oto sanayide çalışan genç, hurda malzemeden go-kart aracı tasarladı. Erciş Oto Sanayi Sitesi'nde oto tamirciliği yapan 19 yaşındaki Muhammed Can, atıl durumdaki malzemeleri bir araya getirdi. Can, yaklaşık 6 aylık çalışmasının ardından go-kart aracını tamamlamayı başardı. Sanayide aracının test sürüşünü yapan Can, hayalini kurduğu go-kart aracını yapmak için birçok malzemeyi bir araya getirdi. Yorucu bir çalışmanın ardından aracı tamamladığını belirten Can, şunları kaydetti: "Boş zamanlarımda hayalini kurduğum aracı tasarlamaya karar verdim. Demir ve profilleri hurdacıdan aldım. Motor ve lastikleri internetten sipariş ettim. Diğer malzemeleri sanayide topladım. Koltuğu, kırık sandalyeden yaptım. 6 ayda aracı tasarladım."
- Kadınların kütüphanede sesli kitap dinlerken ördüğü kıyafetler depremzede çocuklara ulaştı
Çorum'un Kargı ilçesinde ev hanımlarının kütüphanede buluşup sesli kitap dinlerken ördüğü kıyafetler, 6 Şubat 2023'teki depremlerden etkilenen Kahramanmaraş'ın Afşin ilçesindeki okullara gönderildi. Sınıf öğretmeni Serap Hozantaş ve Kargı Şehit Suat Yaşar İlçe Halk Kütüphanesi Müdürü Furkan Yiğit tarafından kadınların kitap okuma ve kütüphane kullanma alışkanlığı kazanması amacıyla yürütülen Bir Yumak Mutluluk Projesi kapsamında kadınlar kütüphanede 70 takım atkı ve bere ördü. Kadınların sesli kitap dinleyerek ördüğü atkı ve bereler, üzerinde "Sevgiyle hazırlandı. Bir Yumak Mutluluk Projesinin çocuklara armağandır." yazılı notla Afşin'deki Şehit Ömer Erüstün İlkokulu'na gönderildi. Rengarenk atkı ve bereleri takan öğrenciler, bir video mesaj ile kendileri için örgü örenlere teşekkür etti. Proje koordinatörü Serap Hozantaş, projenin ilk el ürünlerini deprem bölgesindeki okullara ulaştırmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. İlçede kadınların örgülerini evlerinde yapmak yerine kütüphanede, sesli kitap dinlerken yapmaları ve bu sayede kütüphane bilinci kazanmalarını istediklerini belirten Hozantaş, "Projemiz ilgiyle karşılandı. Katılımcılarımızın emeğiyle ilk parti atkı ve bereleri Kahramanmaraş'ın Afşin ilçesinde bulunan Şehit Ömer Erüstün İlkokulu'na ulaştırdık. Emeği geçen tüm kadınlarımıza ve projemizden desteğini esirgemeyen Kargı Kaymakamımız Oğuzhan Akman'a teşekkür ediyorum." dedi. Kadınların proje kapsamında Kargı Şehit Suat Yaşar İlçe Halk Kütüphanesi'nde her çarşamba örgü yapmaya devam ettiğini dile getiren Hozantaş, gelecekte üretilecek örgü ürünleri de ihtiyaç sahibi öğrencilere ulaştıracaklarını kaydetti.
- Tekvandoyu sevdirmek için çocuklarıyla takım arkadaşı oldu
Siirt'te yaşayan Mehmet Gödek, tekvandoyu sevdirmek için kayıt yaptırdığı kursta çocuklarıyla takım arkadaşı oldu. Kentteki bir kurumda görev yapan 48 yaşındaki Gödek, 4 yıl önce çocukları Ayşe Naz (14) ve Osman Gödek'i (12) teknoloji ve internet bağımlılığından uzak tutmak için tekvando kursuna yazdırdı. İsteksiz olmaları nedeniyle onları ikna etmenin yollarını arayan Gödek, çareyi çocuklarıyla aynı kursa kayıt yaptırmakta buldu. Birlikte kursa katılan, antrenman yapan aile bireylerine 4 ay önce çocukların 6 yaşındaki kardeşleri Umay da katıldı. "Üç çocuğumla düzenli şekilde çalışmalarımızı yapıyoruz" Baba Mehmet Gödek, ailece spor yapmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Zararlı alışkanlıklardan uzak tutmak için çocuklarının bir spor dalıyla ilgilenmesini istediğini ifade eden Gödek, bu amaçla tekvando eğitimi almaları için iki çocuğunu kursa kaydettirdiğini belirtti. Tekvando eğitimi almaya istekli olmayan çocuklarını ikna etmek için kursa katılmaya karar verdiğini anlatan Gödek, "Sekiz yıl önce tayinim Siirt'e çıktığında Mehmetçik Tekvando Spor Kulübü yetkilileriyle tanışmıştım. Çocukların burada eğitim almasını istedim. İlk etapta çocuklar sıkıldı, pek gelmek istemediler. Daha sonra onlarla beraber gelmeye başladım ve ilerleye ilerleye bu seviyeye geldik. Hobi olarak başladığımız bu sporda 3 çocuğumla düzenli şekilde çalışmalarımızı yapıyoruz." dedi. Gödek, gerek federasyonun gerekse Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü yetkililerinin çocukların gelişimi, bu alanda iyi yerlere gelmeleri için çalıştığını, uğraş verdiğini belirterek, tekvandonun çocuklarını dijital ortamdan ve özellikle teknoloji bağımlılığından uzak tuttuğunu, çocuklarının hem gelişimlerini artırdığını hem de sosyal çevre edinmelerine katkı sunduğunu dile getirdi. "Dünya dereceleri elde edip, bu spora hizmet etmeyi düşünüyoruz" Geçen yıl katıldıkları tekvando müsabakalarında oğlu Osman'ın Türkiye 5'incisi, kızı Ayşe Naz'ın ise Türkiye 8'incisi olduğunu ifade eden Gödek, çocuklarının son 2 senede ise il ve bölge şampiyonluklarının bulunduğunu aktardı. Gödek, şunları kaydetti: "Son 2 senede çocuklarımın il ve bölge şampiyonlukları bulunuyor. Spordaki başarıları okuldaki derslerine de yansıyor. Sporun motive edici çalışma disipliniyle daha iyi yerlere geliyorlar. Gençlere baktığımızda özellikle tablet, telefon ve bilgisayar kullanımı çok fazla. Çocuklarımızı spora yönlendirmeliyiz. Özellikle motor becerilerin gelişmesi, fizik kondisyon açısından ileri bir seviyede olmaları, sporla uğraşmaları gerçekten çocuklar için çok iyi. Özellikle devletimiz bu konuda güzel imkanlar sunuyor. Dünya dereceleri elde edip, bu spora hizmet etmeyi düşünüyoruz." "Hedefim milli takım" Çocuklardan Ayşe Naz Gödek, tekvandoda milli formayı giymeyi hedeflediğini belirtti. Başlarda spor yapmaya pek istekli olmadığını anlatan Ayşe Naz, şöyle konuştu: "Sıkılıyordum, daha sonra ailem beni destekledi. Babam da bizimle kurslara katıldı. Bu dalda ilerlemem ve emekleri boşa çıkarmamam gerektiğini söylediler. Devam ettim ve çeşitli dereceler aldım. Hedefim milli takım. Ay-yıldızlı bayrağımızı olimpiyatlarda dalgalandırmak ve bu yönde kariyer yapmak istiyorum. Umarım hayallerim bir gün gerçek olur." Babası ve kardeşleriyle spor yapmaktan mutluluk duyduğunu belirten Ayşe Naz, çoğu arkadaşının bu duruma özendiğini, ailesinin desteklerinden dolayı kendisini şanslı hissettiğini kaydetti. Osman Gödek de tekvandoda büyük hedefleri olduğunu aktararak, "Antrenmanlarda babam beni motive etti. Hedefim Avrupa ve dünyada ülkemizi temsil etmek, ay-yıldızlı bayrağımızı dalgalandırmak. Ailemle tekvando yapmaktan mutluluk duyuyorum." ifadelerini kullandı. Kulüpte tekvando antrenörü Osman Katuk ise Gödek ailesinin antrenmanlara düzenli şekilde katıldığını söyledi. Babalarından ilham alan çocukların gelecek adına umut vadettiğini dile getiren Katuk, Gödek ailesinin diğer ailelere de ilham kaynağı olduğunu belirtti.
- İzmir'de kadın girişimci, ürettiği kuşkonmazla yurt dışına açılmayı hedefliyor
İzmir'in Tire ilçesinde 3 yıl önce kuşkonmaz üretimine başlayan 39 yaşındaki Sümeyye Kınalı, hasadına başladığı ürünleri yurt dışına da ihraç etmeyi hedefliyor. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinden mezun olan ve uzun süre ABD'de yaşayan Sümeyye Kınalı, burada tanıştığı kuşkonmaz bitkisini Tire'de de yetiştirmeye karar verdi. Kınalı bunun üzerine 3 yıl önce ortağı Ömer Arinç ile Eskioba Mahallesi'ndeki 80 dönümlük arazide üretime başladı. İlçede ilk kez üretilen ve kuraklığa karşı dayanıklılığıyla bilinen kuşkonmazın hasadına İzmir İl Tarım Orman Müdürü Mustafa Şahin'in katılımıyla başlandı. Üretici Sümeyye Kınalı Ankara'da doğdum büyüdüğünü ve mezun olduktan sonra ABD'ye gittiğini anlattı. Kuşkonmazın yurt dışında hem üretilen hem de tüketilen bir ürün olduğunu ifade eden Kınalı, Türkiye'ye dönünce Tire'de üretime karar verdiklerini söyledi. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinden mezun olan ve uzun süre ABD'de yaşayan Sümeyye Kınalı, burada tanıştığı kuşkonmaz bitkisini Tire'de de yetiştirmeye karar verdi. Kınalı bunun üzerine 3 yıl önce ortağı Ömer Arinç ile Eskioba Mahallesi'ndeki 80 dönümlük arazide üretime başladı. İlçede ilk kez üretilen ve kuraklığa karşı dayanıklılığıyla bilinen kuşkonmazın hasadına İzmir İl Tarım Orman Müdürü Mustafa Şahin'in katılımıyla başlandı. Üretici Sümeyye Kınalı Ankara'da doğdum büyüdüğünü ve mezun olduktan sonra ABD'ye gittiğini anlattı. Kuşkonmazın yurt dışında hem üretilen hem de tüketilen bir ürün olduğunu ifade eden Kınalı, Türkiye'ye dönünce Tire'de üretime karar verdiklerini söyledi. "Yurt dışı piyasasına ağırlık veriyoruz" Kınalı, Tire'nin toprak yapısı ve iklimi bakımından kuşkonmaz için ideal bir yer olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: "Kuşkonmaz, üretimi çok kolay olmakla birlikte aynı zamanda özel ihtiyaçları olan bir sebze. İlk 3 yıl hasat almıyoruz kuşkonmazdan. Bakıyoruz, besliyoruz, suluyoruz. 3 yıldan sonra 12 yıl hasat dönemi oluyor. Çok verimli ve çok yıllık bir sebze. Üretimi sırasında bizi zorlamıyor. En önemli kısmı da diğer sebzelere oranla daha az su istiyor. Dış piyasası daha geniş olan bir sebze. Ülkemizde üretimi de az tüketimi de. Bizim asıl hedefimiz ülkemizde tüketimi de üretimi de artırmak. Yurt dışı piyasasına ağırlık veriyoruz. Almanya, Hollanda, İtalya, İngiltere bunlar hedef ülkelerimiz. Güzel dönüşler alıyoruz. Ürünümüzün kaliteli olması nedeniyle bizimle çalışmak istiyorlar. Kuşkonmazın tüketim alanı çok geniş." Ömer Arinç ise hedeflerinin 80 dekarlık alanı 300'e çıkarmak olduğunu belirterek, "Normal şartlarda biz bu yıl ürün hasadı düşünmüyorduk. Ama toprak ve iklim şartları çok iyi olduğu için sürpriz yaptı sebze. Yaklaşık 5 ton kadar ürün almayı düşünüyoruz. Birkaç haftaya da hasadı durduracağız. Önümüzdeki yıl dekardan 1 ton ürün alma hedefimiz var. Kuşkonmaz bitkisi az su tüketen bir bitki. Tam verime geçtikten sonra Almanya'da ihracata başlayacağız." dedi. İzmir Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Şahin ile Tire Tarım ve Orman Müdürü Eda Özden her zaman kadın ve genç üreticilerin yanında olduklarını belirterek, az su isteyen ürünlerin yetiştirilmesinin önemine değindi.
- Fındığı katma değerli hale getirip kadın istihdamına katkı sağladı
Trabzon'da kendi arazisindeki fındıkları değerlendirebilmek için yola çıkan Yasemin Eroğlu, imalathanesinde işlediği fındıklardan doğal ve katkısız ürünler üretiyor. Trabzon'da yaşayan fındık üreticisi Yasemin Eroğlu, bölgenin en önemli tarımsal ürününü beraberindeki kadınlarla işleyerek modern ve şık sunumlarla pazarlıyor. Kendi arazisindeki fındıkları daha iyi değerlendirebilmek için fikir arayışına giren Eroğlu, farklı lezzetleri fındıkla buluşturmayı hedefledi. Ortahisar ilçesinde bir imalathane açan Eroğlu, işlediği fındıklardan doğal ve katkısız ürünler hazırlamaya başladı. Fındıktan ezme, krema, çikolata, kuru baklava, kurabiye ve granola üreten Eroğlu, aynı zamanda 7 kadına da istihdam sağladı. "Fındığa katma değer katmak istedim" Üretim sürecinde kadın istihdamını artırmayı hedefleyen 2 çocuk annesi Yasemin Eroğlu, topladıkları fındıkları istedikleri fiyattan satamadıklarını söyledi. Ürünü değerlendirmek için böyle bir iş yapmaya karar verdiğini belirten Eroğlu, imalathanede gelen talep üzerine vatandaşların fındıklarını da işlediğini ifade etti. Eroğlu, fındığı ilk olarak kırma ve kavurma işlemini yaptıklarını, daha sonra ise ezme ve kuru baklava ürettiklerini dile getirerek, şöyle devam etti: "Bence şu ana kadar yaptığımız en güzel ürünlerden bir tanesi kuru baklava. Sonrasında granola yaptık. Fındıkzade adını verdiğimiz tamamen fındıktan ve içerisinde hiçbir katkı maddesi koymadığımız ev yapımı kurabiyelerimiz var. Bununla birlikte parçacıklı sütlü fındık kreması ürettik. Ezmelim diye bir çikolatalı fındığımız var." Ekip arkadaşlarının özveriyle çalıştıklarına işaret eden Eroğlu, sosyal medyanın yanı sıra Sürmene ilçesinde bir satış ofisi açarak ürünlerini pazarladığını dile getirdi. "Verimli çalışabilmek için daha büyük üretim tesisi kurmak istiyoruz" Eroğlu, işe ilk başladığında yaşadığı zorluklara değinerek, "Dükkana 3 ay boyunca hiç kimsenin girmediğini hatırlıyorum. Herkes karamsarlığa düşebilir bu konuda ama ben bunun olacağına inandım. Çünkü en başta sadece kendim için değil, etrafıma da fayda sağlamak için bu yola çıkmıştım." diye konuştu. Beraberinde çalışan ve çocuğu bulunan kadınların zorluk yaşamaması adına belirli zamanlarda işe gelebildiğini vurgulayan Eroğlu, "Kadınlara 'nasıl istihdam sağlayalım?' diye düşündüm ve saatlik çalışma periyotlarını ayarladık. Yani isterseler birisi sabahtan öğleye kadar, isterse öğleden akşama kadar çalışabilir durumuna getirdik." ifadesini kullandı. Eroğlu, istihdam sağladığı 7 kadınla çok güzel işlere imza attıklarını anlatarak, şöyle devam etti: "Bundan sonraki hedefim daha büyük bir fabrikaya geçmek. Yani fabrika derken bunu fabrika ile kötüleştirmek istemiyoruz. Aynı kalitede verimli çalışabilmek için daha büyük bir üretim tesisi kurmak istiyoruz ama en önceliğimiz tabii ki kadınların çalışabileceği saat aralıklarını ayarlamak. Benim için bu çok önemli." Ürünlerine talebin yoğun olduğunu aktaran Eroğlu, "Biz bu yıl belki de tonlarca fındığı sadece burada işleyip, İstanbul'a, Hollanda'ya, Almanya'ya hatta Amerika'ya gönderdik. Fındığın katma değerli olarak satışı beni çok mutlu ediyor. Çünkü bu gençler için de bir iş kolu olarak ilerliyor." dedi.
- Kanseri yenen kadın, eğitim aldığı kursta usta öğretici oldu
Gaziantep'te 17 yıl önce yakalandığı kanseri tedavinin yanı sıra sanatla uğraşıp moralini yüksek tutarak yenen Esra Nazlı Aygan, usta öğretici olup öğrenci yetiştirmeye başladı. Gaziantep'te yaşayan Aygan, 2008'de arkadaşlarıyla gittiği hastanede rahim kanseri olduğunu öğrendi ve yoğun bir tedavi sürecine girdi. Tedavi gördüğü zamanlarda stresli anlar yaşayan Aygan, eşinin desteği ile başladığı terapi seansları sırasında psikoloğunun tavsiyesi üzerine kendisine yeni hobi alanları bulmaya başladı. Aygan, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitim Kursu'na (GASMEK) giderek ahşap boyama, yağlı boya ve kara kalem kurslarına kayıt yaptırdı. Tedavisinin yanı sıra sanatla motive olan ve moralini yüksek tutan Aygan, aynı yıl (2008) hastalığını yendi. Aldığı sertifikalarla usta öğretici olarak kurs merkezlerinde ders vermeye başlayan 50 yaşındaki Aygan, küçük yaşlardan beri el sanatlarıyla ilgilenmekten hoşlandığını söyledi. Sanat sayesinde hayata yeniden tutunduğunu ifade eden Aygan, şunları kaydetti: "Hastanede koridorda gülerken girip ağlarken çıktığım günleri hatırlıyorum. Kanser tanısı aldığımda büyük bir şok yaşadım. Psikolog bana ilaç vermek yerine, 'kitap oku, örgü ör, resim yap' dedi. GASMEK'e başvurdum ve kendimi sanatın içinde buldum. Küçük yaşlarda resim yapmayı severdim. Daha sonra bu kadar birikimim var ve devam ettireyim dedim. Ben de öğrencilere öğretmek istedim." "Bitmeyen resimlerim var" Büyük bir tutku ile yağlı boya resimler yaptığını anlatan Aygan, en büyük hayalinin İstanbul'u gezip görmek olduğunu ancak bu hayalini gerçekleştiremediği için şehrin resimlerini yaptığını dile getirdi. Resim yapmanın tutku olduğunu belirten Aygan, "İnsanoğlu bedenini beslediği gibi ruhunu da beslemeli ve bunun en güzel yolu hobilerle ilgilenmek. Benim için bu yol resim yapmak oldu. Bitmeyen resimlerim var hatta İstanbul'u, Kız Kulesi'ni hiç görmedim ama resmini yapıyorum. Oğlum bana, 'Anne, sen orayı görmeden bu resmi bitiremezsin' dedi. Gerçekten de 7 yıldır o resmi tamamlayamadım. Bitirdiğim resimleri ise hayır kurumlarına bağışlamak istiyorum." ifadelerini kullandı "Bizde ilaç yok hobi var" Aygan, 3 çocuğunun sağlıkçı olduğunu, kendisinin de şu anda sağlık kurumu işletmeciliği okuduğunu söyledi. Hastalığı yendiğini, herhangi bir sağlık sıkıntısı kalmadığını anlatan Aygan, sözlerini şöyle tamamladı: "Şu an usta öğreticilik yapıyorum. Hanımlara dekoratif el sanatları öğretmeye çalışıyorum. Öğrencilerimle bir psikolog gibi ilgileniyorum çünkü onlar çoğu zaman duygularını sanat aracılığıyla ifade ediyor. Bizde ilaç yok, hobi var. Anne babalar bazen çocuklarına 'resim yapmayın, oyun oynamayın' diyor ama bunlar olmadan bir çocuğun ruhu doymaz. Öğrendiklerimi başkalarına aktarabildiğim için mutluyum. Çok şükür, bir sağlık sorunum da kalmadı. Umarım bundan sonra da sağlıklı bir şekilde hayatıma devam ederim."
- Türkiye'de işsizlik oranı yüzde 8,7 ile son 12 yılın en düşük seviyesine indi
Türkiye'de işsizlik oranı, 2024'te bir önceki yıla göre 0,7 puan gerileyerek yüzde 8,7 ile son 12 yılın en düşük seviyesine indi ürkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), geçen yıla ilişkin iş gücü istatistiklerini açıkladı. Buna göre, ülke genelinde işsiz sayısı geçen yıl 2023'e kıyasla 151 bin kişi azalarak 3 milyon 113 bin kişi oldu. İşsizlik oranı, geçen yıl bir önceki yıla göre 0,7 puan düşerek yüzde 8,7 olarak kayıtlara geçti. Böylece, işsizlik oranı son 12 yılın en düşük seviyesinde gerçekleşti. Bu oran 2012'de yüzde 8,3 olmuştu. "İş Gücü İstatistikleri 2024" bülteni açıklandı Buna göre, geçen yıl işsizlik oranı erkeklerde yüzde 7,1, kadınlarda yüzde 11,8 olarak tahmin edildi. 15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı 2024'te bir önceki yıla göre 1,1 puan azalarak yüzde 16,3 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı, erkeklerde yüzde 13,1, kadınlarda ise yüzde 22,3 olarak hesaplandı. Bu dönemde, istihdam edilenlerin sayısı bir önceki yıla göre 988 bin kişi artarak 32 milyon 620 bin kişiye, istihdam oranı da 1,2 puan artışla yüzde 49,5'e çıktı. Söz konusu oran erkeklerde yüzde 66,9, kadınlarda yüzde 32,5 olarak belirlendi. Geçen yıl 4 milyon 827 bin kişi tarım, 6 milyon 746 bin kişi sanayi, 2 milyon 162 bin kişi inşaat, 18 milyon 886 bin kişi hizmet sektörlerinde istihdam edildi. Bir önceki yılla karşılaştırıldığında istihdam edilenlerin sayısı, tarımda 132 bin, sanayide 35 bin, inşaatta 165 bin, hizmet sektöründe 656 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 14,8'i tarım, yüzde 20,7'si sanayi, yüzde 6,6'sı inşaat, yüzde 57,9'u ise hizmet sektöründe yer aldı. Bir önceki yılla karşılaştırıldığında hizmet ve inşaat sektörünün, istihdam edilenler içindeki payı 0,3 puan artarken sanayi sektörünün payı 0,5 puan azaldı, tarım sektörünün payı ise değişim göstermedi. İş gücü, geçen yıl bir önceki yıla göre 837 bin artışla 35 milyon 733 bin kişi, iş gücüne katılım oranı 0,9 puan artarak yüzde 54,2 oldu. İş gücüne katılım oranı erkeklerde yüzde 72, kadınlarda ise yüzde 36,8 olarak kayıtlara geçti. Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel iş gücü ve işsizlerden oluşan atıl iş gücü oranı, 2024'te bir önceki yıla göre 3,9 puan artarak yüzde 26,7'ye çıktı. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 18,1, işsiz ve potansiyel iş gücünün bütünleşik oranı yüzde 18,4 olarak gerçekleşti. En yüksek istihdam oranı "Ardahan"da Geçen yıl işsizlik oranı en yüksek iller yüzde 4 ile "Burdur" ve "Kastamonu" oldu. İşsizlik oranı en düşük bölge yüzde 18,3 ile "Hakkari" olarak kayıtlara geçti. En yüksek istihdam oranı yüzde 60,6 ile "Ardahan"da gerçekleşti. En düşük istihdam oranı ise yüzde 35,3 ile "Hakkari"de hesaplandı. En yüksek iş gücüne katılma oranı yüzde 63,9 ile "Ardahan"da görüldü. En düşük iş gücüne katılma oranı ise yüzde 41,6 ile "Siirt"te kaydedildi.
- Siirtli kardeşler birikimlerine KOSGEB desteğini de katarak atölye sahibi oldu
Siirt'te birikimlerine devlet desteğini de katan iki kardeş, dijital baskı ve ışıklı tabela atölyesi kurdu. Uzun yıllar İstanbul'da matbaa ve tekstil atölyesinde çalışan 1 çocuk babası 37 yaşındaki Şahan Yıldırım, döndüğü memleketinde 3 çocuk babası ağabeyi 40 yaşındaki Emrah Yıldırım ile kendi işlerini kurma kararı aldı. Birikimleri yetersiz kalan iki kardeş, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığının (KOSGEB) "Girişimci Destek Programı İş Geliştirme Desteği"ne başvurdu. Başvuruları onaylanan kardeşler, geri ödemeli 1,5 milyon lira tutarında makine ve teçhizat desteği aldı. Kooperatif Mahallesi'nde iki katlı atölye kuran, 5 kişiye de istihdam sağlayan kardeşler iç ve dış mekanlar için metal, plastik, cam ve tahta yüzeyler üzerine yüksek kaliteli baskı yapıyor, ışıklı tabela hazırlıyor. "Başaramazsın, yapamazsın, iflas edersin diyen çok oldu" Şahan Yıldırım, hep ağabeyiyle kendi işlerini kurma hayalleri olduğunu ancak yeterli birikimleri bulunmadığı için bugüne kadar bunu gerçekleştiremediklerini söyledi. Gurbete çalışmak için 20 yaşındayken gittiğini belirten Yıldırım, "Yıllarca orada çalıştım. Grafik tasarım tecrübem var. Oradan kazandığım parayla biraz birikim yaptım. KOSGEB'e başvurduk. Ağabeyim de katkı sağladı. KOSGEB başvurumuz olumlu sonuçlanınca Siirt'te atölye açma hedefimize ulaştık, 5 kişiye de istihdam sağladık." dedi. En zor zamanda devlet desteğini yanlarında hissettiklerini ifade eden Yıldırım, verilen 1,5 milyon liralık destek sayesinde atölyeyi sıfır makinelerle açtıklarını anlattı. Yıldırım, hiç karamsar olmadıklarını ve hep hayallerinin peşinden gittiklerini dile getirerek, kendi işini kurmak isteyenlere KOSGEB'e başvurmaları tavsiyesinde bulundu. İş yeri kurma aşamasında karşılaştıkları birçok olumsuzluğa rağmen geri adım atmadıklarını anlatan Yıldırım, "Başaramazsın, yapamazsın, iflas edersin diyen çok oldu. Onları dinlemedim, yoluma devam ettim. Şimdi hedefim daha da büyük bir iş yeri sahibi olmak ve istihdamı artırmak." diye konuştu. Yıldırım, grafik tasarım ve matbaa baskısının yanı sıra tekstil üretimine yönelik de tecrübeleri bulunduğunu belirterek, ilerleyen süreçte tekstil üretimiyle ilgili de memleketlerinde yatırım yapmayı planladıklarını kaydetti. Emrah Yıldırım da kardeşiyle kendi iş yerlerini kurmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Devlet desteğiyle 4 makine ve teçhizatla 2 katlı atölye açtıklarını anlatan Yıldırım, kaliteli üretimle piyasada kendilerinden söz ettirmeyi hedeflediklerini belirtti. Yıldırım, KOSGEB desteğiyle alınan makinelerin bölgede sayılı olduğunu, devlet desteğinin kendilerine büyük katkı sunduğunu ifade etti. "Geri ödemeler 36 aylık program süresi sonunda başlıyor" KOSGEB Siirt İl Müdürü Ömer Erkılıç, girişimcileri desteklemek amacıyla sunulan "Girişimci Destek Programı İş Geliştirme Desteği"ne başvuran Yıldırım kardeşlere destek sunduklarını söyledi. Siirt'te kendi iş yerini kurmak isteyen, iş fikri olan girişimcileri KOSGEB'e beklediklerini dile getiren Erkılıç, iş geliştirme desteği kapsamında girişimcilere 1,5 milyon lira üst limit dahilinde yüzde 80 geri ödemeli destek sağlandığını, girişimcinin genç, kadın, engelli, gazi veya birinci derecede şehit yakını olması durumunda destek üst limitine 150 bin lira daha eklendiğini belirtti. Erkılıç, "İşletmenin personel, makine, teçhizat ve kalıp, yazılım ve hizmet alımı giderlerine destek sağlanıyor. Geri ödemeler 36 aylık program süresi sonunda başlıyor." ifadelerini kullandı.











