Boş arama ile 773 sonuç bulundu
- Amerikan Matematik Olimpiyatı'nda birinci olan Denizlili öğrenci yaşadığı gururu anlattı
Denizli'nin Merkezefendi ilçesinde yaşayan ve Amerikan Matematik Olimpiyatı'nda birinci olan 10 yaşındaki Selahattin Çınar Öner, "Ben de Cahit Arf gibi ülkemi gururlandıracak bir matematikçi olmak istiyorum." dedi. Havva-Süleyman Yağlıca Ortaokulu 5'inci sınıf öğrencisi Selahattin Çınar Öner, ilkokula başlamadan önce merak sardığı matematikte çeşitli organizasyonlarda dereceler elde etti. Kasım ayında Singapore International Mastery Contests Centre ve ABD Southern Illinois University tarafından ortaklaşa düzenlenen ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik uluslararası matematik yarışması Amerikan Matematik Olimpiyatı'na katılan Öner, gözetmen eşliğinde çevrim içi yapılan sınavda ter döktü. Öner, 40 ülkeden yaklaşık 3 bin öğrencinin katıldığı organizasyonda tam puan alarak kendi seviyesinde birinci oldu. "Masal dinlemek yerine matematik soruları sordururdu" Öner, gazetecilere matematiği çok sevdiğini, annesiyle küçük yaşta beri matematik soruları çözdüğünü, sınavda birinci olmaktan gurur duyduğunu söyledi. Yarışmalara katılmaya devam edeceğini ifade eden Öner, şöyle konuştu: "Ben de Cahit Arf gibi ülkemi gururlandıracak bir matematikçi olmak istiyorum. TÜBİTAK'ta da başarı elde etmek istiyorum. Yarışmalara sorular çözerek hazırlanıyorum. Boş zamanlarımda matematik soruları çözüyorum, yarışmaların geçmiş yıllardaki sorularına bakıyorum." Anne Damla Topaloğlu ise oğlunun birinci olmasından duyduğu mutluluğu dile getirerek, "Markette alışveriş yaparken bile hesaplamalar yapardı. Geceleri uyurken masal dinlemek yerine matematik soruları sordururdu." dedi.
- Nevruz köyünün girişimci kadınları başarı hikayeleriyle hemcinslerine ilham kaynağı oluyor
Çanakkale'nin Yenice ilçesinde 3 yıl önce kurulan Nevruz Köyü Kadınları Kooperatifinin üyeleri, ödülle taçlandırdıkları başarıları ve gösterdikleri dayanışmayla hemcinslerine örnek teşkil ediyor. Merhum iş insanı İbrahim Bodur'un memleketi Nevruz köyünde yaşayan kadınlar, Kale Grubu Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Zeynep Bodur Okyay'ın desteği, Ayşe Pirhasoğlu Akbaş'ın mentörlüğünde çıktıkları üretim yolculuğunda birlikte başarmanın gururunu yaşıyor. Kooperatifin hikayesi, 2020'de iki katlı köy okulunun giriş katındaki sınıfta yaktıkları sobanın başında üretim yapan 4 kadınla başladı. Zeynep Bodur Okyay'ın önerisi üzerine köye giden Akbaş'ın, kadınların kooperatif çatısı altında bir araya gelmesi fikrini sunmasından 4 ay sonra 2021'in şubat ayında kuruluş gerçekleşti. Bugün 16 kişiyle üretime devam eden kooperatifin üyeleri, kumaş tasarımcısı Fırat Neziroğlu'nun kendileri için özel olarak tasarladığı "Nevruz bezi"ni dokumayı öğrendi. Kooperatifin maskotu horoz "Ferit"in görseli ürünlere işleniyor Tasarım belgesini aldıkları Nevruz bezinden kaftan diken kadınlar, ürün seçkilerini zamanla artırdı. Yün patik ören, kağıt ipten hasır şapka yapan, pazen kumaştan elbise diken kadınlar, kooperatifin maskotu haline gelen horoz "Ferit"in görselini çanta, önlük, peştamal gibi ürünlere işliyor. Yenice'nin biberi meşhur olduğu için kapyayı kooperatifin logosu olarak belirleyen kadınların ördüğü yün patik ve hasır şapkalar, ABD'deki bir mağazada satışa sunuluyor. Özenle paketlenen diğer ürünler ise e-ticaret mağazası üzerinden alıcılarına ulaşıyor. 2024 Halkbank Üreten Kadınlar Yarışması'nda "Kadın Kooperatifi Ödülü" kazanmanın gururunu yaşayan, üretime ara verdikleri saatlerde yemek konusunda hünerlerini sergileyen kadınlar, soğuk kış günlerinde sobayla ısıttıkları mutfakta kurdukları sofranın etrafında toplanıyor. "Biz büyükşehirdekiler böyle bir kaçışın hayalini kuruyoruz" Hemcinslerine örnek olan kooperatifin mentörü Ayşe Pirhasoğlu Akbaş, AA muhabirine, İbrahim Bodur'un 1957 yılında Çanakkale Seramik firmasını kurarak köyüne, yöresine, doğduğu topraklara hizmet vermiş bir duayen olduğunu, "Sizi siz yapan değerlere sahip çıkın çünkü onlar bir ağacın kökleri gibi sizi ayakta tutacaktır." sözüyle daima onu yanlarında hissettiklerini söyledi. İlham dolu yaşam yolculuğunda ellerinden geldiğince bulundukları yerin hakkını vermeye çalıştıklarını belirten Akbaş, kooperatif üyesi kadınlarla buluşma hikayesini şöyle anlattı: "Bu köyle tanışmam 2020 yılında eşim vasıtasıyla oldu. 1992 yılından beri Çanakkale Seramik'te çalışıyor. Zeynep Bodur Okyay, bir sohbet sırasında bana bu köyden bahsetti, ilgimi çekebileceğini düşündü. Çok müthiş bir öngörüsü var. Buraya ilk geldiğimde 3-4 kadın bir sınıfta toplanmış bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Kısa bir sohbetten sonra neden burada olduklarını sordum. Özgür hissettikleri için burada olduklarını söylediler. Bu beni çok etkiledi. Sobanın yanması, üstündeki salçalı ekmekler, çay... Çok sıcak bir ortam. Biz büyükşehirdekiler böyle bir kaçışın hayalini kuruyoruz. Benim için önemli bir adım oldu. Arkadaşım, dostum oldular. Gidecek bir köyüm, çalacak kapılarım oldular." Akbaş, ortak bir hareketle, Zeynep Bodur Okyay'ın mihmandarlığında önce fiziksel ortamı toparladıklarını, "Sonra neler üretmeliyiz?" diye düşündüklerini dile getirdi. "Kaliforniya'da bir firma 3 yıldır patiklerimizi alıyor" Logoyu belirlediklerini kaydeden Akbaş, "Olmayanı yapmak, unutulanları tekrar hayata geçirmek istedik. Pazenle yola çıkmak istedim. Özellikle benim yaş grubumda geçmişe döndüğümüzde pazenle ilgili anısı olmayan yok gibi. O yüzden ilk ürünümüz pazen oldu. Sonra patikleri modernize etmeye karar verdik. O patikler çok ses getirdi. Şu anda Kaliforniya'da bir firma 3 yıldır patiklerimizi alıyor." diye konuştu. Akbaş, kumaş tasarımcısı Fırat Neziroğlu'nun köye gelerek Nevruz bezini hayata geçirmesinin, kadınların kooperatif yolculuğunu farklı bir noktaya taşıdığını vurguladı. Neziroğlu'nun, Anadolu'da orta kalınlıkta bir kumaşın olmadığını söylediğini anlatan Akbaş, şu bilgileri verdi: "Biz süreci tamamen kendisine bırakmıştık. Onun tasarladığı bezi, Nevruz bezi olarak dokuyoruz ve tasarım belgesini de aldık. Bu, bizim üretimdeki en büyük başarımız. Fırat Hoca'nın tasarladığı kısa bir kaftan modelimiz var. Anadolu'yu geziyor, oradaki eski kalıpları gün yüzüne çıkarıyor. O kalıplardan esinlenerek biraz modernize ettiği bir kalıbı bize hediye etti. O kaftanı zaman içinde çeşitlendireceğiz. Özellikle modelden önce renklendirmek üzerine planlarımız var. Gelecek ay Nevruz bezini kök boyalarla, bitkilerle nasıl renklendireceğimizin çalışmasını yapacağız. Küçük bir çanta denemek istiyoruz. Ürünlerimizin hepsi Shopier'da satılıyor. Web sayfamız henüz hazırlanmadı. Teknik olarak onun çalışmalarına da başladık." "İdealler önemli, çalışmak önemli" Üyelerden Fatma Ülke de kooperatifin sosyal olarak kendilerine birçok şey kattığını, birlikte hem vakit geçirdiklerini hem üretim yaptıklarını hem de aile bütçesine katkı sağladıklarını belirtti. Uyum içinde çalıştıklarını anlatan Ülke, "Arkadaşlarımızla çok güzel anlaşıyoruz. Evden çıkarken acele ediyoruz; 'Bir an önce kooperatife gidelim, arkadaşlarımızla beraber olalım' diye. Çok güzel vakit geçiriyoruz. Önlük, kaftan, pantolon, bluz, ceket, bardak altlığı, patik, şapka üretiyoruz. Nevruz kumaşını dokumayı öğrendik. Hem dokuyoruz hem dikiyoruz, epey ilerlettik." değerlendirmesinde bulundu. Canan Aydın ise yarışmada elde ettikleri ödülü beklemediklerini, kendileri için büyük sürpriz olduğunu ifade etti. Kadın kooperatiflerine, yol arkadaşlarını iyi seçmelerini tavsiye eden Aydın, "Çünkü yol arkadaşlarınızın aynı zamanda sırtınızı yaslayabileceği insanlar olması lazım. İyi günde kötü günde arkadaşlarımızla üretmeye çalışıyoruz. İdealler önemli, çalışmak önemli. Ayşe Hanım bizim için çok büyük bir velinimet. Bakış açısı, bize kattığı çok şey var. Çok kıymetli birisi. İnşallah herkesin bizim gibi mentörü olsun." ifadesini kullandı.
- Merve öğretmen, sobada kaynatıp ikram ettiği sütle öğrencilerini güne hazırlıyor
Bitlis'in Mutki ilçesindeki Oluklu Köyü Yeşilce Mezrası İlkokulunda görev yapan sınıf öğretmeni Merve Akkurt, soba yakarak ısıttığı derslikte öğrencilerini geleceğe hazırlamanın uğraşını veriyor. Siirtli sınıf öğretmeni Akkurt, geçen yıl ilçeye 60 kilometre uzaklıktaki Oluklu Köyü Yeşilce Mezrası İlkokuluna atandı. Eksiklerini giderdiği tek derslikli okulda 14 öğrencisinin iyi eğitim alabilmesi için çaba gösteren Akkurt, her gün sobasını yaktığı sınıfı sıcak bir eğitim yuvasına dönüştürüp öğrencileriyle ders işliyor. Akkurt, ders saatleri dışında da çocuklarla çeşitli oyunlar oynayıp etkinlikler düzenliyor. Sağlıklı büyüme, dengeli beslenme, süt ve süt ürünlerinin önemini kavramaları için de her hafta bir velinin ahırında çocuklarla süt sağan Akkurt, bunu sobada kaynatıp öğrencilerine içiriyor. Çocukların eğitimi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan Akkurt, AA muhabirine, doğal yaşamlarından koparmadığı çocukların, bilginin kaynağına ulaşmasını sağlamaya çalıştığını söyledi. Çocukların temel yaşam becerilerini geliştirmeye yönelik aktiviteler yaptığını anlatan Akkurt, şunları kaydetti: "Dersleri çoğunlukla etkinlik temelli işliyoruz. Çocuğun rol aldığı ve keyif alarak öğrendiği bir ortam sunuyoruz. Bu sayede çocuklar dersleri daha iyi anlamlandırıyor ve öğreniyor. Bugün de sütün faydalarını öğrenmek istedik ve çocuklarla ahıra gidip inekten süt sağdık. Süt sağmasını bilmiyordum ama çocuklar için öğrendim. Sağdığımız sütü sobamızda kaynatıp içiyoruz. Kalan sütle puding yapıyoruz. Her hafta çocuklarla süt sağıyoruz. Çocuklar bu şekilde hem dengeli beslenmeyi hem de kışın nasıl sağlıklı kalınabileceğini öğreniyor. Çocuklar bu sayede bilgiyi keyifle, yaparak ve yaşayarak öğrenmiş oluyor." Akkurt, çocukların yüzündeki tebessümü gördüğünde yorgunluğunu unuttuğunu belirterek, "Çocuklar için fedakarlık yapıyoruz. Sabahları sobayı yakıp çocukları bekliyorum. Çocuklar gelip ısındıktan sonra dersimize başlıyoruz. Zor olsa da bunları çocuklarımız için keyifle yapıyorum." dedi. Öğrenci Emre Örün ise "Öğretmenimiz sabah bize süt içiriyor. Geri kalan sütü ise puding yapıyoruz. Yaptığımız etkinliklerde gülüyoruz, eğleniyoruz ve öğreniyoruz." diye konuştu.
- Tekirdağ'da lise öğrencileri okul bahçesinde yetiştirdikleri zeytinlerden zeytinyağı üretiyor
Tekirdağ'ın Şarköy ilçesinde 17 Kasım Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Gıda Teknoloji Bölümü öğrencileri okul bahçesinde bakımını ve hasadını yaptıkları zeytinleri toplayıp hem zeytinyağı üretiyor hem de profesyonel deneyim kazanıyor. Liseye iki yıl önce Milli Eğitim Bakanlığının desteğiyle zeytin sıkım atölyesi ve gıda laboratuvarı kuruldu. Öğrenciler de okul bahçesindeki 90 zeytin ağacının bakımını yapıyor, hasat ediyor. Daha sonra toplanan zeytinler sıkım atölyesinde yıkama, kırma ve sıkma işleminden geçirilerek yağ üretiliyor. Üretilen yağın laboratuvarda analizini de öğrencilerce yapıyor. Öğrenciler hem okul bahçesindeki zeytinleri hem de bölge çiftçilerinin zeytinlerini işleyerek hem tecrübe kazanıyor hem de döner sermayeden harçlıklarını çıkarıyor. Bu yıl atölyede yaklaşık 1 ton yağ üreten öğrenciler, çiftçilerin getirdiği 15 ton zeytinin de sıkımını yaptı. "Amaç hem bölgenin verimini arttırmak hem de bölgenin ekonomisine katkı sunmak" Şarköy Milli Eğitim Müdürü Barış Elma, AA muhabirine, öğrencilerin okulda zeytinin üretiminden hasadına ve yağ işlemesine kadar tüm aşamaları yapma imkanı bulduğunu söyledi. Bölgede önemli bir zeytin üretimi yapıldığına dikkati çeken Elma, öğrencilerin okulda edindikleri tecrübeyle sektöre de hazırlandıklarını belirtti. Çalışmayı bölge ekonomisine katkı sunmak amacıyla gerçekleştirdiklerinin altını çizen Elma, şunları kaydetti: "Bölgemiz ağırlıklı olarak zeytin işlemesi ve zeytinyağı üretimi yapan bir bölge olduğu için bu atölyeleri açtık. Burada gıda teknolojileri alanı açıp zeytinyağı üretimi ve okula bir marka kazandırmak adına, çocuklarımızın mezun olduktan sonra bir şekilde zeytinle uğraştıklarını bildiğimiz için bu çalışmaları yaptık. Dolayısıyla hem bölgenin verimini artırmak hem de bölgenin ekonomisine katkı sunmak hem onları da yetişmiş bir eleman olarak sahaya sürmek amacındaydık." Elma, yeni hazırladıkları proje dahilinde zeytin hasadını artırabilmek içi bahçeye kameralı gözlem istasyonu kurulacağını, çalışmanın başarılı olması halinde uygulamanın ilçe genelinde yaygınlaştırılacağını dile getirdi. Patent başvurusu yaptılar Okul Müdürü Barış Yıldız da ürettikleri zeytinyağının marka tescili için Türk Patent ve Marka Kurumuna müracaatlarını yaptıklarını, markalaşma süreci sonrası satışa geçeceklerini söyledi. Bölge çiftçisinin yağ üretimine de katkı sunduklarına işaret eden Yıldız, "Bu sene bölge halkının 15 tona yakın zeytinini sıktık. Önümüzdeki yıllarda bunları 50 tona kadar çıkarmayı hedefliyoruz." dedi. Yıldız, zeytinciliğin geçim kaynağı olduğu ilçede ara elaman yetiştirme noktasında da çalışmanın kıymetli olduğuna vurgu yaptı. Öğrencilerin deneyimin yanı sıra harçlıklarını da kazandıklarını ifade eden Yıldız, şöyle konuştu: "Bölgede çok sayıda çiftçi zeytincilik yapıyor. Öğrenciler de burada bu işin detaylarını öğreniyor. Hem döner sermaye işletmemizde çalışarak kendi harçlıklarını çıkarıyorlar. Aynı zamanda mezun olduktan sonra da bölge yağhanelerinde, gıda fabrikalarında ya da kendi işlerini devam ettireceklerse orada daha kaliteli üretim yapma üzerine çalışabiliyorlar." Yıldız, marka tescil sürecini tamamladıktan sonra kendi yağlarının perakende satışını yapacaklarını ifade etti. Öğrencilerden Harun Baysal ise okuldaki çalışmaların kendilerine önemli bir tecrübe kazandırdığının altını çizdi.
- Bartın'da 5 çocuk annesi, 40 yıldır eşiyle örste demir dövüyor
Bartın'ın Ulus ilçesinde yaşayan 5 çocuk annesi Gülizar Camcı, evlendikten sonra eşiyle çalışmaya başladığı kayınbabasına ait atölyede 40 yıldır örse yatırdığı kızgın demirlerden tarım ve ormancılıkta kullanılan aletleri üretiyor. Kumluca beldesinde evlenmesinin ardından evinin zemin katında kayınbabasına ait demirci dükkanında eşinin yanında çırak olarak çalışmaya başlayan Camcı, bir süre sonra kalfalık yapabilecek hale geldi. Kayınbabasının vefatı ve eşinin de dükkan dışındaki işlere gitmesi dolayısıyla bekleyen işlere el atan Camcı, zamanla demir dövme, kaynak ve tamirat işleri yapmaya başladı. Aynı zamanda 5 çocuğunun ihtiyaçları ve eğitimleriyle ilgilenen Camcı, yıllardır 8 kilogram ağırlığındaki balyozla kömür ocağında ısıttığı demiri dövüp çapa, kazma ve balta gibi ürünler imal ediyor. "İlk emekli maaşımı aldım" 64 yaşındaki 5 çocuk annesi Gülizar Camcı, AA muhabirine, 41 yıl önce eşi Ramazan Camcı ile evlendiğini, kayınbabasına yardım amacıyla girdiği atölyede bir süre çıraklık yaptığını anlattı. Kayınbabasının rahatsızlanması üzerine demircilik işinde ustalığa uzanan bir yola girdiğini ve her gün eşiyle dükkanda demir dövdüğünü aktaran Camcı, yaptığı iş çok yorucu ve zor olmasına rağmen elinden geldiğince devam ettirmek istediğini söyledi. Camcı, mesleğin kaybolmasını istemediğini dile getirerek, "Buradan yaptığım sigortayla 1 ay önce emekliliğimi hak ettim ve ilk emekli maaşımı da aldım. Çalışarak gelir elde etmeyi ve zorları başarmayı seviyorum." dedi. İlk zamanlar zorlanmasına karşın hem kayınbabasının kendisine güvenmesi hem de işi sevmesinden dolayı dükkana gelen tüm işleri rahatlıkla yapabildiğine değinen Camcı, bölgede tarım ve ormancılık yaygın olduğu için çapa, kazma, balta gibi aletleri ürettiklerini belirtti. Camcı, demircilik sayesinde 5 çocuğundan 3'ünün üniversiteyi bitirdiğini, birinin memur olduğunu, birinin de üniversiteye gittiğine değinerek, "İlk zamanlar etraftan 'Ramazan Usta eşini çalıştırıyor' diye söylentiler olduğu için kapıyı kapatarak çalıştım ama her şeyi aştım, kimsenin sözü umurumda olmadı. Eş de benim, iş de benim, geçinme de benim. Eşim burada kendisi çalışacak, zorlanacak da ben evde oturacak mıyım?" diye konuştu. 2014'te "Yılın Ahisi" seçildi İlk zamanlar şaşıranların olduğunu ancak daha sonra insanların yaptığı işleri görünce kendisine güvendiğini vurgulayan Camcı, "Hatta eşim iş kazası geçirdi, eli alçıdaydı, o dönemde bile iş yerini kapatmadım, gelen müşterilerin işlerini gördüm. 64 yaşındayım, 5 çocuk annesiyim, 40 yıldır çalışıyorum. Ömrüm yettiğince, sağlığım el verdiğince çalışmaya devam edeceğim." şeklinde konuştu. Camcı, 2014 yılında "Yılın Ahisi" seçildiğini ve Kırşehir'de düzenlenen törenle ödülünü aldığını kaydetti. Bu ödüle layık görülmesinden dolayı çok mutlu olduğunu dile getiren Camcı, "Yine Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bizi 2022'de külliyeye iftara davet etmişti. Orada Cumhurbaşkanı'mızla çok sıcak bir sohbetimiz oldu. Emeklerimin karşılığını alıyorum." dedi. "Eşimle çalışmaktan gurur duyuyorum" Ramazan Camcı da eşiyle çalışmaktan gurur duyduğunu dile getirdi. Eşinin evlendiklerinden bu yana hep yanında yer aldığını vurgulayan Camcı, "Hatta bu dükkandaki emeği benden daha fazladır. Özellikle çocukların okul dönemlerinde hem yemeleri, giyimleriyle ilgilenir, ev işlerini halleder hem de gün boyu burada demir döverdi." diye konuştu. Camcı, "Bir gün olsun da 'ben yoruluyorum' demedi. Her işi beraber sırtlandığımız, işte de evde de birbirimize yardımcı olduğumuz için birbirimize bağlılığımız daha güçlü oluyor." ifadelerini kullandı.
- Kalemin Gücüyle Zirveye: Abdullah TAŞ'ın İlham Veren Başarı Hikayesi
Altın Yazar Ödülleri’nde "Yılın En Başarılı Yazarı" seçilen Abdullah TAŞ, eserleriyle okuyuculara ilham veriyor. Her Müslümanın İlacı, Sen Aydınlatırsın Gecemi ve Sonsuzluğa Yelken Açmak gibi kitaplarıyla geniş bir kitleye hitap eden TAŞ, edebiyat dünyasında kalıcı bir iz bırakmayı başardı. Edebiyat dünyasına etkileyici eserlerle adım atan Abdullah TAŞ, kaleme aldığı her kitapla okuyucuların gönlünde taht kurmayı başardı. Roman, kişisel gelişim ve manevi rehberlik türlerindeki eserleriyle geniş bir kitleye hitap eden yazar, kısa sürede edebiyat dünyasında adından söz ettiren isimlerden biri haline geldi. Abdullah TAŞ, 2024 yılında düzenlenen Altın Yazar Ödülleri’nde "Yılın En Başarılı Yazarı" seçilerek kariyerindeki en prestijli ödüllerden birini kazandı. Her Müslümanın İlacı adlı eseriyle okuyucularına manevi rehberlik sunan TAŞ, bu kitabıyla yalnızca ülkemizde değil, uluslararası platformlarda da beğeni topladı. Eserleriyle Zirveye TAŞ’ın ilk romanı olan Sen Aydınlatırsın Gecemi, okuyucuları derin bir duygusal yolculuğa çıkarırken, hayatın karmaşık ve dokunaklı yönlerini ustalıkla ele alıyor. Bu eser, yayımlandığı yıl en çok okunanlar arasına girerek yazarın başarısını taçlandırdı. İkinci kitabı Sonsuzluğa Yelken Açmak, okuyucularına umut ve ilham veren mesajlarla dolu. Manevi arayış ve hayatta anlam bulma temalarını işleyen kitap, edebiyat eleştirmenlerinden de tam not aldı. Abdullah TAŞ’ın başarısının arkasında, güçlü bir hayal gücü ve insan ruhunun derinliklerini keşfetme tutkusuyla şekillenen yazarlık kariyeri yer alıyor. Kaleminin gücünü ve özgünlüğünü her kitabında hissettiren TAŞ, okuyucularıyla güçlü bir bağ kurmayı başarıyor. Abdullah TAŞ, yazma tutkusunu bir yaşam biçimi olarak tanımlıyor. Yeni projeler üzerinde titizlikle çalışan yazar, önümüzdeki dönemde edebiyat dünyasına kazandıracağı eserlerle okuyucularına ilham vermeye devam etmeyi hedefliyor. Yalnızca romanlarıyla değil, kişisel gelişim ve maneviyat alanındaki rehber kitaplarıyla da fark yaratan TAŞ, edebiyatseverlerin dikkatle takip ettiği bir yazar haline geldi. Okuyucularıyla Güçlü Bir Bağ Abdullah TAŞ, kaleme aldığı eserlerle yalnızca hikayeler anlatmakla kalmıyor, okuyucularının hayatlarına dokunmayı başarıyor. Özellikle Her Müslümanın İlacı adlı kitabında manevi bir rehberlik sunarken, Sen Aydınlatırsın Gecemi ile duygulara tercüman olan yazar, okurlarının düşüncelerine ilham ve umut katıyor. Etkinliklerde ve imza günlerinde okurlarıyla bir araya gelerek samimi sohbetleriyle de kalplerde özel bir yer edinen Abdullah TAŞ, yazarlık yolculuğunu "okuyucularıyla birlikte büyüyen bir serüven" olarak tanımlıyor. “Edebiyat, insanı anlamanın ve anlatmanın en güçlü aracıdır” diyen Abdullah TAŞ, başarı hikayesiyle gelecekte de edebiyat dünyasına ilham kaynağı olmaya devam edecek. Kitaplara ulaşmak için tıklayın
- Şampiyon kardeşler yeni başarılara birlikte hazırlanıyor
Çorum'un İskilip ilçesinde yaşayan milli güreşçiler Özdenur ve kız kardeşi Esma Özmez, spor salonunda ve doğada birlikte yaptıkları antrenmanlarla yeni turnuvalara hazırlanıyor. Ailesinin yönlendirmesiyle çocukluk döneminde güreşe başlayan ve üç Türkiye şampiyonluğu bulunan 15 yaşındaki Özdenur Özmez, geçen yıl 15 Yaş Altı Güreş Milli Takımı ile 62 kiloda Avrupa üçüncüsü, bu yıl ise Avrupa şampiyonu oldu. Özdenur Özmez, çalışmalarına Belediye İskilipspor bünyesinde, kendisi gibi güreşçi olan kız kardeşi ve milli sporcu 14 yaşındaki Esma Özmez ile devam ediyor. Bu yıl Sivas'ta düzenlenen 15 Yaş Altı Kadınlar Güreş Türkiye Şampiyonası'nda 50 kiloda altın madalya kazanan, katıldığı 15 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası'nda ise derece alamayan Esma Özmez, ablasının izinde yeni madalyalar almak için çaba gösteriyor. Güreşçi kardeşler, antrenör Adem Uysal gözetimindeki antrenmanlarda salonda teknik yönlerini, doğada da ise bedenlerini güçlendiriyor. Adem Uysal, AA muhabirine, 2017'de kurulan Belediye İskilipspor Kulübü bünyesindeki sporcuların bugüne dünya ve Avrupa şampiyonalarında dereceler elde ettiklerini söyledi. Özmez kardeşlerle de özel antrenmanlar yaptıklarını belirten Uysal, "Haftada ikisi doğada, dördü salonda olmak üzere altı antrenman yapıyoruz. Çalışmalarımız yoğun şekilde devam ediyor." dedi. Özellikle doğada yapılan antrenmanlardan sporcuların daha çok verim aldığını dile getiren Uysal, "Doğada yaptığımız antrenmanlar çocukların stresini azaltıyor, metabolizmayı hızlandırıyor, ayak kaslarının kuvvetlenmesini sağlıyor." diye konuştu. Sporcularının fiziki ve mental olarak en iyi şekilde hazırlamaya gayret ettiklerini vurgulayan Uysal, doğada yapılan antrenmanların çocukların fiziksel ve ruhen gelişimine katkı sağladığını anlattı. Türkiye'yi en güzel şekilde temsil etmek istediklerine işaret eden Uysal, "Çalışmalarımız devam edecek. İnşallah en güzel sonuçlarla, başarılarla yolumuza devam edeceğiz." ifadesini kullandı. "İstiklal Marşı'mızı okutmak çok güzel bir duygu" Özdenur Özmez ise babası ve ablasının yönlendirmesiyle başladığı güreşi çok sevdiğini, başarılı olmak için çabaladığını söyledi. Bugüne kadar katıldığı turnuvalarda dereceler elde ettiğini, bundan sonra da derece yapmayı hedeflediğini belirten Özdenur, "Şampiyon olmak, bayrağımızı temsil etmek, İstiklal Marşı'mızı okutmak çok güzel bir duygu, yaşanmadan bilinmez. Adem hocam ile çalışmalarımıza devam ediyoruz. Biz kendimize güveniyoruz, inşallah altın madalyalar kazanacağız. Kariyerimde yeni dünya ve Avrupa şampiyonlukları kazanmayı, olimpiyatlarda Türkiye'yi temsil edip Türk bayrağını göndere çektirmeyi hedefliyorum." dedi. Esma Özmez de Avrupa'da henüz derece alamadığı için üzgün olduğunu dile getirerek, "Adem hocam ile çalışmalara devam ediyorum. Bayrağımı en güzel şekilde temsil etmeye devam edeceğim." dedi.
- Siirtli genç kız babasından öğrendiği arıcılıkta devlet desteğiyle kendi kovanlarını kurdu
Siirt'te 22 yaşındaki Ayşe Deli, arıcılıkta devletten aldığı destekle babasına omuz vererek ailesinin geçimine katkı sağlıyor. Merkez İnkapı köyü Kutluca mezrasında yaşayan 9 çocuklu ailenin en büyük evladı olan Deli, çocukluğundan beri ilgi duyduğu ve babasından öğrendiği arıcılığı her geçen gün geliştiriyor.Deli, Tarım ve Orman Bakanlığının Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı kapsamında yüzde 50 hibeyle yaklaşık 600 bin lira değerinde bal sağım makinesi ve çeşitli ekipman aldı, kendi kovanlarını kurdu. Pervari balı üreten genç arıcı, sahip oldukları 450 arılı kovanı 1000'e çıkarmayı hedefliyor. 6 kuşaktır arıcılık yapıyorlar Ayşe Deli, arıcılık geleneğinin ailesinde 6 kuşaktır devam ettiğini söyledi. Bu işin inceliklerini babasından öğrendiğini anlatan Deli, ailesinin geçimine katkıda bulunmak amacıyla sürdürdüğü mesleğinin kendisi için çok önemli olduğunu kaydetti. Babasının arıcılıkta usta olduğunu dile getiren Deli, "Babamdan çok şey öğrendim, o benim ustam. Devletimizin verdiği destekle kovan sayımızı arttırıp daha büyük işler yapmayı hedefliyoruz." dedi. Devletin sağladığı 450 kovan desteğini çok iyi değerlendirerek sayıyı 1000'e çıkarmayı hedeflediğini vurgulayan Deli, şunları kaydetti: "Umarım önümüzdeki yıl daha iyi yerlere geliriz. Babamdan öğrendiğim tekniklerle arıcılığımı geliştirdim ve hibe desteğiyle işlerimi büyüttüm. Buranın florası arılar için çok zengin. Arılarımızı yazın serin olmaları için Bitlis'in Tatvan yaylalarına götürüyoruz, kışın da buraya getiriyoruz." Deli, başka kadınlara da örnek olmayı umduğunu belirterek, arıcılığın yeni nesillere aktarılmasında da köprü olmak istediğini sözlerine ekledi. Ayşe Deli'nin babası Zakir Deli de arıcılık geleneğinin atalarından miras kaldığını ve tüm çocuklarının bu işi öğrenmeye istekli olduğunu söyledi. Arıcılığa ilgi duyan çocuklarının her birine bu mesleği öğretmeye özen gösterdiğini dile getiren Zakir Deli, "Tüm çocuklarım arıcılığa meraklı ve bana yardımcı oluyorlar. Ayşe, devletin verdiği hibeyle kendi kovanlarını kurarak arıcılık işine adım attı. Dağ eteklerinde çok güzel bal üretiyoruz. Kızım da bu işte ayakları üzerinde durmaya başladı." ifadelerini kullandı. "2024'te 52 projemize 64 milyon lira destek sağlandı" Tarım ve Orman İl Müdürü Ergün Demirhan da projelerin kırsaldaki üreticiler için önemli fırsatlar sunduğunu söyledi. Demirhan, 2024 yılı itibarıyla 52 projelerine 64 milyon lira destek sağlandığını kaydederek, "İnsanlarımızı kırsalda tutabilmek için özellikle tarımsal projeler ve faaliyetleri desteklememiz gerekiyor. Buna en güzel örneklerden biri de Ayşe Deli kızımızın altıncı kuşak arıcılığı devam ettirmesidir. Ayşe kızımızın bu gayreti ve çabaları bizi mutlu etti." diye konuştu.
- Hakkari’den Türkiye’ye İlham Veren Girişimcilik: Macit Han’ın İstiridye Mantarı Başarısı
Hakkarili genç girişimci Macit Han, sosyal medyada izlediği bir video ile başladığı istiridye mantarı yetiştiriciliğinde büyük bir başarı elde etti. Sadece iki yıl içinde yıllık 2 ton üretim kapasitesine ulaşan Han, yerel marketlere ürün satışı yaparak hem ekonomik kazanç sağladı hem de girişimcilik alanında ilham verici bir hikayeye imza attı. Başlangıç Noktası: Bir Videodan İlham Macit Han’ın hikayesi, sosyal medyada gördüğü bir video ile başladı. Evde 7 torba mantar denemesiyle ilk adımı atan Han, bu denemelerden aldığı yüksek verim sayesinde İstanbul’da bir "Mantar Yetiştiriciliği Kursu"na katıldı. Burada öğrendiği teknik bilgilerle profesyonel üretime geçiş yaptı. 30 Metrekareden 2 Ton Üretime İlk olarak 30 metrekarelik bir alanda üretime başlayan Han, istiridye mantarlarının lezzeti ve kalitesiyle olumlu geri dönüşler aldı. Taleplerin artmasıyla işini büyüten Han, bugün bir dükkanda yılda 2 ton mantar üretiyor. Ekonomik Başarı ve Gelecek Hedefleri Ürettiği istiridye mantarlarının kilosunu 200 TL’den satışa sunan Macit Han, girişimcilik yolculuğunu daha da büyütmeyi hedefliyor. Kendi markasını oluşturmayı ve mantar yetiştiriciliği alanında söz sahibi olmayı planlayan Han, Hakkari’den Türkiye’ye yayılan bu girişimcilik hikayesiyle pek çok insana örnek oluyor. Macit Han’ın başarı hikayesi, küçük bir fikirle başlayan girişimlerin azim, eğitim ve doğru planlama ile nasıl büyük başarılara dönüşebileceğini gözler önüne seriyor.
- Oğluna örnek olmak isteyen 54 yaşındaki kadın, 3'üncü üniversitesini okuyor
Yozgat'ta, 2019'da kamudan emekli olduktan oğluna örnek olmak ve ders çalışma alışkanlığı kazandırmak amacıyla girdiği üniversite sınavını kazanan 54 yaşındaki Şerife Kılıç, 3'üncü üniversitesini okuyor. Şefaatli Mal Müdürlüğünde gelir uzmanlığından 2019'da emekli olan bir çocuk annesi Kılıç, 30 yıllık meslek hayatının ardından oğluna örnek olmak için üniversite sınavına hazırlanmaya karar verdi. Kılıç, geçen yıl girdiği Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nı (YKS) kazanarak Yozgat Bozok Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü'ne yerleşti. Fakültede genç öğrencilere azmiyle örnek olan Kılıç, ev işleri ve oğlunun eğitimiyle ilgilendikten sonra genellikle geceleri derslerine çalışıyor. Halkla ilişkiler ve reklamcılık bölümü 2. sınıf öğrencisi Şerife Kılıç, AA muhabirine, 1994'te Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Ön Lisans İktisat Bölümü, 1999'da ise Kırıkkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Birimler Fakültesi İşletme Bölümü'nü bitirdiğini söyledi. Geçen yıl oğluna örnek olabilmek ve çalışma azmi kazandırmak amacıyla üniversite sınavına girdiğini hatırlatan Kılıç, "Oğlumla bir masada oturup nasıl ders çalışılabilir görsün diye üniversite sınavına hazırlandım ve kazandım. Ders çalışmam çocuğumu etkiledi, eskisinden daha iyi. Fakülte bana da iyi geldi, kendime bir şeyler katmaya başladım. Gece 00.00'a kadar ev işlerimi hallediyorum, sonra 3 saat kadar ders çalışıyorum." diye konuştu. "Mezun olunca yüksek lisans yapacağım" İlerleyen yaşına rağmen fakültede öğrenci arkadaşlarının kendisini kabul ettiğini ve okula kolay adapte olduğunu dile getiren Kılıç, tecrübesiyle onlara örnek olmaya çalıştığını ifade etti. Emekli olduktan sonra iletişim fakültesini özellikle seçtiğini aktaran Kılıç, "İnsan belli bir yaştan sonra konuşmasında, düşünmesinde gerileme hissediyor. İletişim fakültesini özellikle seçtim ve geldim. Mezun olunca yüksek lisans yapacağım." dedi. "Bizi kardeşi gibi görüyor" Kılıç'ın sınıf arkadaşı Jiyan Şanlı da "Şerife abla bu yaşta okula geliyor, çabalıyor. Ders konusunda çok iyi ve sınav öncesi sorularımızı yanıtlıyor. Bizi kardeşi gibi görüyor. Yaşı büyük olduğu için bize sorunlarımızda da yardımcı oluyor." ifadesini kullandı. Yozgat Bozok Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zülfiye Acar Şentürk ise fakültelerinde farklı meslek gruplarından ve emekli birçok öğrencinin eğitim gördüğünü kaydetti.
- 13 yaşındaki karateci Mehmet, 4 yılda 20 madalya kazandı
Uluslararası Boğaziçi Karate Şampiyonası'nda mücadele edecek 13 yaşındaki karateci Mehmet Taş, 4 yılda 20 madalya kazandı. Tekirdağ'da ailesinin yönlendirmesiyle 9 yaşında başladığı karatede kendini geliştiren Mehmet, bölge şampiyonaları, Türkiye şampiyonaları ve uluslararası şampiyonalarda 20 madalya almayı başardı. İstanbul'da yarın başlayacak 34. Uluslararası Boğaziçi Karate Şampiyonası'nda kürsüde yer alarak madalya sayısını artırmayı hedefleyen Mehmet Taş, karateyi çok sevdiğini her zaman daha iyi derecelere imza atmak için çalıştığını söyledi. Karatede adından söz ettirmek istediğini anlatan Mehmet, "34. Uluslararası Boğaziçi Karate Şampiyonası'na da çok iyi hazırlandım. Şampiyonluk hedefliyorum. Dünya şampiyonalarında da Türkiye'yi temsil etmek istiyorum. Bunun için her zaman çok çalışıyorum." dedi. Antrenör Alperen Çitak da sporcusunun çok azimli ve hırslı olduğunu dile getirdi. Çitak, şampiyonada sporcusunun başarılı sonuçlar alacağını aktararak şu değerlendirmeyi yaptı: "Türkiye şampiyonasında kendisi gösteren Mehmet Taş 34. Uluslararası Boğaziçi Karate Şampiyonası'na katılmaya hak kazandı. Orada güzel mücadele gösterip başarılı olacağına inanıyoruz. Sporcuma güveniyorum. Her zaman adından söz ettirmeye başarılı sonuçlar almaya devam edecek. Karateye başarılı, azimli, hırslı sporcular kazandırmaya devam edeceğiz."
- 82 yaşındaki kadın ikinci şiir kitabını çıkardı
Kastamonu'nun İnebolu ilçesinde yaşayan 82 yaşındaki Cemile Eyrik, ikinci şiir kitabını çıkardı. Eşiyle uzun yıllar Fransa'da çalışan Cemile Eyrik, 2000 yılında bu ülkedeyken çıkardığı "Gurbetten Sılaya" isimli ilk kitabında memleket özlemini yansıtan şiirlere yer verdi. Emekli olduktan sonra 2007'de Türkiye'ye dönen ve Kastamonu'nun İnebolu ilçesine bağlı Özlüce köyüne yerleşen Eyrik, bir süre önce "Bu Ne Güzel Yolculuk" adlı ikinci şiir kitabını yayımladı. Kitabında hac yolculuğu ve maneviyat dünyasını yansıtan Eyrik, ayrıca İsrail'in Filistin'de uyguladığı katliamı da Gazzeli çocukların ağzından yazdığı şiirlerle kaleme aldı. Cemile Eyrik, AA muhabirine, okuma ve yazmayı çok sevdiğini söyledi. Okumanın insanı insan yaptığını dile getiren Eyrik, "Filistin'de yaşananlar çok üzücü. Gazze'deki İsrail vahşetini gördükçe kahroluyorum. Gazze'de büyük bir soykırım, katliam var. Daha önce, 'Gaddar İsrail' diye önceki kitabımda da yazmıştım. Bundan da çocukların ağzından yazdım. Allah'ım yardım etsin. Müslümanlar arasında Türkiye'den başka kimse ilgilenmiyor." ifadesini kullandı.











