Boş arama ile 771 sonuç bulundu
- Fransa'dan baba ocağına geldi, atıl durumdaki ahırı sanat atölyesine çevirdi
Fransa'dan Kayseri'nin Develi ilçesine yerleşen 48 yaşındaki Murat Aytaş, ahır olarak kullanılan atıl konağı restore edip sanat atölyesine çevirdi. İstanbul'da doğan Aytaş, ressam İsmail Acar ile başlayan sanat hayatını Fransa'da 9 yıl sürdürdükten sonra metropolün karmaşık ve hızlı yaşamından sıkılarak 2015 yılında Türkiye'ye dönmeye karar verdi. Küçük bir yere yerleşmek isteyen Aytaş, baba ocağı olan Kayseri'nin Develi ilçesinde gezerken içinde hayvanların barındığı ahır olarak kullanılan bir konağı satın alıp restore ettirdi. Üst katını ev olarak kullandığı konağın alt katını sanat atölyesine dönüştüren Aytaş, bazılarını doğada bulduğu, bazılarını ise satın aldığı ahşap parçalarını sanat eserine dönüştürüyor. Murat Aytaş, AA muhabirine, İstanbul'da ressam İsmail Acar'la karşılaşmasının sanat hayatına önemli katkı sunduğunu, bu kentte ve Fransa'da açtıkları atölyelerde bir süre birlikte çalıştıklarını söyledi. Acar'ın atölyesinde öğrendikleriyle çeşitli sanat sergileri açtığını anlatan Aytaş, Fransa'da restorasyon işiyle de ilgilendiğini ve 9 yıl kaldığı ülkede şehrin sıkıcı, stresli hayatından uzaklaşma isteği ile Türkiye'de baba ocağı olan Develi'ye ailesi ile dönme kararı aldığını dile getirdi. "Ezan sesini dinlemek benim için müthiş bir duygu" Develi'de 1905 yılında yapılan Rumlardan kalan evi satın alıp onardığını anlatan Aytaş, şunları kaydetti: "Bulunduğumuz yerde ahır vardı. Satın aldıktan sonra burayı restore ettirdim, orijinaline uygun bir şekilde. Sonra alt katını kendime atölye yaptım. Buraya geleli 8 yıl oldu. Burasını biz çok seviyoruz çünkü gerçekten kaliteli bir hayat, sakin, insanın ömrüne ömür katıyor. Memleketime katkı sağlamak da istedim. Biriktirdiklerimizi, donanımımızı burada harcayalım istedik, işlerimiz de rast gitti. Huzurluyuz, gerçekten mutluyuz. Amacım insanların bu kültüre, sanata, merakını arttırmak, o farkındalığı yaratmak. Fransa dediğimiz yer bugün sanatın, kültürün, medeniyetin başkenti gibi gözükür aslında. Kısmen de öyledir ama ben oraları bırakıp buraya geldim. Orada en büyük eksikliğim, duygusal olarak bir ezan hasretiydi. Ben bunun eksikliğini gerçekten kendi hücremde, benliğimde inanılmaz derecede hissettim. Buraya geldiğim zaman o ezan sesini dinlemek benim için müthiş bir duygu, müthiş bir zevkti." Daha çok ahşap üzerine yoğunlaştığını aktaran Acar, ilçede ahşabın bolluğunun kendisi için bir şans olduğunu dile getirdi. "Daha yavaş bir hayat yaşıyorum" Aşık Seyrani, Yunus Emre ve Mevlana portreleri ile doğadaki farklı figürleri ahşap yakma tekniğiyle işlediğini vurgulayan Acar, "Daha yavaş bir hayat yaşıyorum. Para kazanmak için ya da kariyer için kesinlikle İstanbul'u tercih edebilirdim. Burada daha temiz bir oksijen, daha rahat bir hayat yaşıyorum. Akşama kadar 30 iş halledebilirim Develi'de ama İstanbul'da bir tane iş halledebilirsin. Çünkü ben evden iş yerine gidene kadar yarım saat, 45 dakika geçiyordu. İş yerinden eve geldiğimde 40 dakika da arabayı park etmek için yer arıyordum. Bu kadar stresten kurtulup ben buraya geniş ve rahat bir hayat, kaliteli bir hayat için ve maneviyatımı yaşayabileceğim bir yeri tercih ettim. Yani kaliteli bir hayat için biz burayı tercih ettik." ifadelerini kullandı.
- Eşine glütensiz lezzetler hazırlayarak başladığı serüvenini girişimcilikle sürdürüyor
Eskişehir'de 13 yıl önce çölyak hastalığı tanısı konulan teknik direktör Ümit Tosun'un eşi, evinin mutfağında özel diyet yiyecekleri yapma konusunda kendini geliştirdikten sonra 2017'de açtığı glütensiz kafede müşterilerine hizmet veriyor. Eskişehir'de 44 yaşındaki Aylin Akışın Tosun, çölyak tanısı konulan eşi için başladığı glütensiz yiyecek serüvenini 2017'de açtığı kafe ile çölyak hastaları için özel girişime dönüştürdü. Kentteki çeşitli futbol takımlarında teknik direktörlük yapan Ümit Tosun'un 13 yıl önce çölyak hastası olduğunu öğrenen eşi Aylin Akışın Tosun, onun beslenme ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla doktor tarafından hazırlanan glütensiz diyet programına uygun yiyecekleri tedarik etmekte zorlanınca bunları evde yapmaya başladı. Bu süreçte mağazacılık sektöründeki işine ara veren Tosun, glütensiz yiyecekler hazırlama konusunda evde yaptığı denemelerle bilgi ve deneyimlerini artırınca bu hastalığı yaşayanlara çözüm sunmak amacıyla işletme açmaya karar verdi. Eşi ve ailesinin destekleriyle 2017'de açtığı kafe sayesinde çölyak hastalarına ve glütensiz beslenmek isteyenlere özel hizmet sunmaya başlayan Tosun, Ankara'da aldığı pastacılık ve aşçılık eğitimleriyle bu konuda daha da profesyonelleşti. Tosun, kafenin yanı sıra sosyal medyadan aldığı siparişleri Türkiye'nin dört bir yanına ulaştırıyor. Aylin Akışın Tosun, çölyak hastalarının ömür boyu glütensiz beslenmek zorunda olduğunu söyledi. Bu hastalığın maddi anlamda zorlayıcı ve detay isteyen bir rahatsızlık olduğunu belirten Tosun, şunları dile getirdi: "Glütensiz ürünler sosyal hayatta pek bulunmuyor, biraz pahalı, yapması meşakkatli ama bir o kadar da sağlıklı bir beslenme şekli. Hayatımıza girene kadar ben de açıkçası bu hastalıktan bihaberdim. Eşim 13 yıl önce felç geçirerek bu hastalığı öğrendi. Ailece maddi manevi bir sürü sıkıntı çektik. Sonrasında glütensiz beslenmenin faydalarını ve Ümit'in eski sağlığına kavuştuğunu gördükçe bu sıkıntılar azaldı. Hiç kolay olmadı ama hem çölyak hastalarına destek hem de kendime gelir kapısı olması açısından bu girişimde bulundum." Türkiye'de glütensiz beslenmeye talebin her geçen gün arttığını vurgulayan Tosun, sedef ve tiroit gibi rahatsızlıkları olanların da bu yöntemi tercih ettiğini dile getirdi. "Onlar, artık benim müşterilerim değil ailem oldular" Müşteri portföyünün genişlediğini kaydeden Tosun, "Müşterilerimin taleplerine yetişmek için elimden geleni yapıyorum. Sipariş üzerine çalışıyorum çünkü kullandığımız her ürün glütensiz olmak zorunda. Sadece glütensiz un kullanmak bizim için yeterli değil o ürünleri bulmak, tedarik etmek, isteklere göre ürün yetiştirebilmek için önden sipariş alarak isteklere cevap vermeye çalışıyorum." dedi. Diyet ürünlerin yapımında glütensiz buğday ve mercimek unu, nohut, karabuğday, kinoa, keçiboynuzu ve keten tohumu gibi alternatif malzemeler kullandığını anlatan Tosun, çölyak hastalarının sağlığına faydalı karışımlarla bunları hazırladığını ifade etti. Aylin Akışın Tosun, özel hizmet verdiği işini severek yaptığını, günlük ekmek ve çeşitli unlu mamuller ürettiğini, çocuklar için doğum günü pastaları, okul beslenmeleri için de glütensiz simitler, simit, poğaça, börek çeşitleri, baklava, mısırdan çiğ köfte, lahmacun ve pizza gibi yiyecekleri hazırladığını belirtti. Glüten içeren her şeyin glütensiz versiyonunu yapabildiğini, çölyak hastalarının özlediği her şeyi üretmeye çalıştığı işletmesinde annesi ve eşiyle hizmet verdiğini dile getiren Tosun, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eşimin asıl mesleği teknik direktörlük. Sağlığına kavuştuktan sonra mesleğini sürdürmeye devam ediyor, bana da burada çok büyük destek oluyor. Biz, bir aile şirketiyiz. Buraya yakın Afyonkarahisar, Kütahya, Bilecik gibi illerden de müşterilerim var. Onlar, artık benim müşterilerim değil ailem oldular. Bazılarının Aylin ablası, bazılarının da kardeşi oldum. Daimi, yıllardır gelen müşterilerim var. Bu iş manevi açıdan beni çok tatmin ediyor. Bazen öyle duygulu anlar yaşanıyor ki kafemizde bazı ürünleri ilk kez tadanlar oluyor, hepimiz çok etkileniyoruz. Uzun zaman sonra baklava ve sıcak simit yiyip burada gözyaşını tutamayan çok kişiye tanık olduk." Tosun, daha fazla kişiye ulaşmak, her ilde glütensiz yiyecekler üreten işletmelerin artmasını istediğini, ticari amaçtan ziyade manevi tatmin için bu işi yapanların sayısının artmasını temenni ettiğini anlattı. Türkiye'de glütensiz beslenme konusunda bilincin gittikçe arttığını, ham madde tedarik edebilecekleri birçok fabrikanın açıldığını belirten Tosun, sosyal medyanın da bu konuda çok faydalı olduğunu sözlerine ekledi.
- Eskişehirli üreticinin yüksek kalitedeki balı uluslararası yarışmada birinci seçildi
Eskişehir'de yaşayan fabrika çalışanı Hakkı İşçi, hobi olarak başladığı arıcılıkta yüksek besin değerine ulaştırdığı balıyla "8. Uluslararası Muğla Arıcılık ve Çam Balı Kongresi"ndeki yarışmada birinciliği elde etti. Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği, Muğla İli Arı Yetiştiricileri Birliği, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ve Güney Ege Kalkınma Ajansınca Marmaris ilçesinde 24-27 Kasım'da gerçekleştirilen kongre kapsamında bal yarışması düzenlendi. Eskişehir'in Alpu ilçesi kırsal Ağaçhisar Mahallesi'nde 10 yıldır arıcılıkla uğraşan 40 yaşındaki İşçi, İç Anadolu ile Karadeniz bölgeleri sınırındaki Sündiken Dağları'nın eteklerinde 50 kovanda ürettiği 1793 miligram prolin değerine sahip Ağaçhisar balıyla yarışmaya katıldı. Yurt içi ve dışından yarışmada yer alan balların, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Gıda Analiz Laboratuvarı'nda yapılan kalıntı ve katkı analizlerinde, görünüm, renk, koku, tat, aroma, doku ve akışkanlığı test edildi. "Çam Balı ve Salgı Balları" kategorisinde yerli ve yabancı jüri huzurunda antibiyotik, şeker profili, diastaz aktivitesi ve prolin değeri ölçümleriyle en yüksek puanı alan İşçi'nin ürünleri birinci seçildi. - "Talep çok olduğu için 1 yıl sonrasına randevu veriyorum" Hakkı İşçi, arıların bitki özlerini alması için kovanlarını ilçenin ormanlarında farklı noktalara götürdüğünü, bunun meşakkatli bir süreç olduğunu söyledi. Oksijen miktarının yüksek olduğu, endemik ve kaliteli bitkilerin bulunduğu bölgeleri tercih ettiğini belirten İşçi, "Oralarda ayılar da var. Kimi zaman etrafına güneş enerjili elektrik teli çekerek önlem alıyorum. Doğanın dengesini bozmadan, hayvanlara zarar vermeden alıyorum tabii ki bu önlemleri çünkü arılarıma da zarar gelsin istemiyorum. Birkaç kez kovanlarım yıkılsa da devam ettim. Gerçekten zor şartlarda bal üretiyorum. Güvenliği sağlamak çok zor oluyor ama kaliteli bal için bunu göze alıyorum." diye konuştu. İşçi, elde ettiği balın kalitesi analizlerle kanıtlandığı için çok mutlu olduğunu, uluslararası yarışmadaki birincilikle mutluluğunun katlandığını anlattı. Ülkesine ve şehrine yeni bir değer katmaya kararlı olduğunu dile getiren İşçi, şunları kaydetti: "Farklı renklerde, çok farklı tatlarda, çok farklı kokularda rengarenk ballar üretiyorum. Yaptığım işi zirveye taşıdığım, Ağaçhisar'ı ve şehrimi tanıttığım için gerçekten çok mutluyum. Yarışmaya 14 ülke katıldı ve 3 farklı kategoride yarıştık. Hobi olarak başladığım bu işte Türkiye'nin zirvesine uzanmak çok güzel bir duygu. İşimi büyütüp insanların sağlığına daha fazla katkı yapmak en büyük hedefim. Yarışmadan sonra Türkiye'nin birçok yerinden insanlar ulaştı ve talep arttı. Bulunduğum bölge bu konuda çok elverişli, gerçekten güzel, kaliteli ballar alıyorum. Ballar birkaç ay içinde bitiyor, hemen tüketiliyor. Talep çok olduğu için 1 yıl sonrasına randevu veriyorum. İnsanlar alabilmek için mecburen sıraya giriyor. Kovan sayısı az geliyor, talep çok olduğu için yetişemiyorum. İnşallah bu işi daha da ileriye götüreceğim."
- Çocukları mutlu etmek için köy okullarını gezip ücretsiz tıraş hizmeti veriyorlar
Osmaniye'nin Kadirli ilçesinde gönüllü berberler, her salı ziyaret ettikleri köy okullarındaki öğrencilerin saçını ücretsiz kesiyor. Berber Yasin Türkmenoğlu, kırsaldaki okullarda eğitim gören çocukların yüzünü güldürmek için "Bir tebessüme değer" sloganıyla çalışma başlattı. Türkmenoğlu'nun çalışmasına ilçedeki 9 meslektaşı daha katıldı. Her salı bir köy okulunu ziyaret eden berberler, tıraş olmak isteyen öğrencilerin saçlarını ücretsiz kesip, şekillendiriyor. Çocukların saç bakımını yapan gönüllüler, hayırseverlerin desteğiyle alınan ayakkabı, kıyafet ve kırtasiye setlerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyor. "Bizleri görünce çok mutlu oluyor" Türkmenoğlu, bugüne kadar ilçeye bağlı 16 köy okulundan 6'sında öğrencilere ücretsiz hizmet verdiklerini söyledi. Kırsalda berber bulamayan çocukları sevindirmeyi amaçladıklarını dile getiren Türkmenoğlu, "Çocuklarımızı genelde ya aileleri ya da komşuları tıraş ediyor. Bu nedenle saçları şekilsiz olabiliyor. Düzgün şekilde saçlarını kesiyoruz. Bizleri görünce çok mutlu oluyor. Hayırsever vatandaşların yardımlarını da onlara iletiyoruz." dedi. Türkmenoğlu, tüm köy okullarına ulaşmak istediklerini belirterek, şöyle konuştu: "Sosyal medyada yaptığımız paylaşımları gören diğer köylerdeki çocuklar, 'Bize gelecek misiniz?' diye soruyor. Bu bizi daha da hırslandırıyor. Önümüzde 10 köy okulumuz kaldı. Bunları da ziyaret ettikten sonra farklı projelerle çocukları sevindirmeye devam edeceğiz." Gönüllü berberlerden Muhammet Akduman da bu çalışmada yer almaktan mutluluk duyduğunu, çocukların gülümsemesinin kendilerine yettiğini anlattı.
- Erzurumlu kadın girişimciler yöresel dokumaları ehramı dünyaya tanıtmak istiyor
Yüzde yüz koyun yününden yapılan yörelerinin geleneksel dokuması ehramı dünyaya tanıtmak isteyen Erzurumlu iş kadınları Hülya Saltuklu ile Emine Kahveci, kurdukları kooperatifle 50 kadına da istihdam sağlıyor. Kadın girişimci Saltuklu, 22 yıl icra ettiği el sanatları ve nakış öğretmenliğinden emekli olur olmaz, ehramı tanıtmak için bir dernek kurdu. Hem geleneksel yöntemlerle ehram dokumasını üretmek hem de Erzurumlu kadınlara istihdam sağlamak için derneği kooperatife dönüştürmek istediğinde Saltuklu'nun yardımına Erzurumlu iş kadını Emine Kahveci yetişti. İki cesur kadının önayak olduğu kooperatifte, şimdi 50 kadın evine ekmek götürüyor ve çocuklarının eğitimine katkıda bulunuyor. Bölge insanın yüzyıllardır örtünmek için kullandığı ehramı, modern kıyafetler ve aksesuarlara dönüştüren Erzurumlu kadın girişimciler, dünyaya açılma yolundaki hedeflerini AA muhabirine anlattı. Ehram coğrafi işaret belgesi aldı Hülya Saltuklu, Erzurum'da kadınların örtünmek için kullandığı tamamen ince eğrilen koyun yününden örülmüş ehramın, nakışlarla süslenen ve renkleriyle mesajlar veren geleneksel bir dokuma türü olduğunu söyledi. Türk Patent ve Marka Kurumunca coğrafi işaret belgesi alarak tescillenen ehramın hikayesinin kıştan çıkan koyunların, baharla birlikte kırkımıyla başladığını aktaran Saltuklu, elde edilen yünlerin, kadınlar tarafından derede yıkandığını, yaklaşık yarım saat güneşte bekletildikten sonra tokaçlarla dövüldüğünü anlattı. Saltuklu, hiçbir temizlik malzemesi kullanılmadan dakikalarca tokaçlama işleminden geçirilen yünlerin, kirlerinden arındırıldıktan sonra durulama suyundan geçirilerek, iplere asıldığını belirtti. Güneşte kurutulan yünlerin, kadınlar tarafından demir dişli taraklarla tarandığını ve yörede "teşi" olarak bilinen aletlerle iplik haline dönüştürüldüğünü anlatan Saltuklu, saatler süren çalışma sonrası hazırlanan yün ipliklerin, ehram dokuması için tezgahlara gönderildiğini aktardı. Dermek ve kooperatif olma süreçlerini de değinen Saltuklu, şöyle devam etti: "22 yıl icra ettiğim dikiş nakış öğretmenliğinden, 'Mesleğinden değil, Milli Eğitimden emekli oluyorum' diyerek ayrıldım. Hiçbir zaman emekliliği kendi köşesine çekilmek gibi görmedim. Emekli olur olmaz geleneksel dokumamız ehramı tanıtmak için bir dernek kurdum. Daha sonra ehramı tanıtmanın yanında Erzurumlu kadınlara iş imkanı da yaratmak için bir kooperatif kurmak için kolları sıvadık. Bu noktada Emine Hanım bana destek oldu. Şimdi kooperatif çatısı altında 50 kadına istihdam sağlıyoruz." Günümüzde artık kullanımı azalan ve ustaları bir elin parmaklarını geçmeyen ehramı, yaşatmak için kooperatif bünyesinde bir atölye kurduklarını vurgulayan Saltuklu, "Ehramı bu günün kıyafetlerine uyarladık. Daha sonra katıldığım fuarlarda gördüğüm ilgi, bu yolda ilerleme isteğimi artırdı. Halk Eğitim'de açılan kurslarda yaklaşık 200 öğrenci yetiştirdim. Zamanla ehramdan, erkek, kadın kıyafeti, dekoratif eşyalar, aksesuarlar ve hediyelik eşyalar ürettik. Şimdi Erzurum'da hediyelik eşya konusunda ilk akla gelen ehramdan yapılmış ürünler oluyor." diye konuştu. En büyük mutluluklarının başında Erzurumlu ev hanımlarına bir meslek edindirmiş olmanın geldiğini dile getiren Saltuklu, "Kadınlarımız ehram işine çok ilgi gösterdi. Kurslarımızda hem yeni bir meslek öğrendiler hem de ürettikleri sayesinde aile bütçesine katkı sağladılar. Bu da onlara büyük bir moral oldu." dedi. Yüzde yüz yünden yapıldığı için ehramdan sağlık sektöründe kullanılması için bel, sırt ve diz için özel ürünler ile bebek battaniyeleri de yaptıklarını aktaran Saltuklu, her şeyin yapay olduğu bir dünyada doğal ürün kullanmanın tüketicilerin de ilgisini çektiğini söyledi. Saltuklu hedeflerine tek tek ulaştıklarını belirterek, şunları kaydetti: "Önce ehramı Türkiye'ye tanıttık, sonra coğrafi işaretimizi aldık. Şimdi tasarımlarımızı geliştiriyoruz. Türkiye'nin dört bir yanında fuarlara katılarak, ehramı tanıtıyoruz. Amacımız yurt dışına açılmak. Bu geleneksel ürünün dünyaya yayılmasını istiyoruz." "Ehramı geleneksel halinden çıkarıp, modernize ederek" İş Kadını Emine Kahveci ise Hülya Saltuklu'nun ehramı tanıtma ve kadınlara istihdam sağlama konusundaki azminden etkilediğini ve kendisine destek vermek için çalışmaya başladıklarını söyledi. Kooperatif çatısı altında daha çok kadının hayatına dokunmak için mücadele ettiklerini belirten Kahveci, "Başta 7, şimdi 10 ortaklı bir kadın kooperatifi kurduk. Ortaklarımız arasında bu dokumayı bilen, üretimini bire bir yapan kadınlar var. Hülya Hanım ile birlikte aslında gönüllü olarak çalışıyoruz. Kadınlara yol açmak, onlara önayak olmak için çabalıyoruz. Kooperatif bünyesindeki kadınlar, yünün işlenmesi, taranması, eğrilmesi, dokunması ve son noktaya gelmesine kadar her aşamada çalışıyor." ifadesini kullandı. Kahveci, kooperatif kurmaktaki amaçlarının kültürel mirasları olan ehramı, daha çok hayata katmak olduğunu vurgulayarak, "Dünyanın ehramı kullanmasını istiyoruz. Bu amaçla geleneksel halinden çıkarıp, biraz daha modernize ederek, yelek, atkı, hırka, çanta, aksesuar, magnet, cüzdan, yatak ve masa örtüsü gibi çok çeşitli alanlarda kullandık. Amacımız, yurt dışına açılmak. Ayrıca bir marka ile anlaşmak ona kumaş üretmek de istiyoruz." diye konuştu. Her kadının hayata aynı imkanlarla gelmediğini dile getiren Kahveci, "Biz bu şansa sahip olan kadınlar olarak ne kadar çok kadına ulaşır ve onların evlerine ekmek götürmelerine yardımcı olursak o kadar mutlu oluyoruz." dedi.
- 15 koyunla hayvancılığa başlayan genç sürü sahibi oldu
Kırklareli'nin Vize ilçesinde babasının hediye ettiği 15 koyunla hayvancılığa başlayan veteriner teknikeri 28 yaşındaki Eray Akel, 2 yılda sürüsünü büyüttü. Akel, 2020 yılında Afyon Kocatepe Üniversitesi Bayat Meslek Yüksekokulu Laborant ve Veteriner Sağlık Programında eğitimine başladı. Mezun olduktan sonra ailesinin yaşadığı Müsellim köyüne dönen Akel, hayvan çiftliği kurmaya karar verdi. Akel, 2022 yılında babasının hediye ettiği 15 koyun ile hayvancılığa başladı. Kendi imkanlarıyla bir ağıl kuran Akel, iki yıl içerisinde hayvan sayısını 400'e çıkardı. "Ağıla geldiğimde mutlu oluyorum seviniyorum" Akel, ağıla geldiğinde kendini mutlu hissettiğini söyledi. Çocukluğundan bu yana hayvanların içerisinde olduğunu ifade eden Akel, hayvan sevgisinin çok değişik bir duygu olduğunu kaydetti. Köyünü terk etmediğini anlatan Akel, "Hayvana karşı sevgim var, severek yapıyorum, mutluyum. Şu an 400 hayvanım var. Bunların sayısını arttırmayı istiyorum. Devletimizin desteklerini takip ederek kapasitemizi artıracağım." dedi. Akel, ilerleyen yıllarda daha modern bir çiftlik kurmayı hedeflediğini dile getirdi. Gençlere köylerini terk etmemelerini öneren Akel, duygularını, "Ağıla geldiğimde mutlu oluyorum seviniyorum. Üniversitede dönemimde koyunlar doğum yapıyordu göremiyordum, anneme ve babama söylüyordum video at diye göreyim hangi koyun kuzuladı diye. Özlüyordum, çünkü onlara bağlıydım." cümleleriyle ifade etti.
- İlk yarışmasında altın madalya kazanan görme engelli Yağmur'un hedefi olimpiyatlar
Sivas'ta doğuştan görme engelli 13 yaşındaki Yağmur Özcan, ilk kez katıldığı yarışmalarda uzun atlamada birincilik, 100 metre koşuda ise üçüncülük elde etti. Üç çocuk sahibi Zeynep ve Göksel Özcan çiftinin en küçük çocukları Yağmur, doğuştan B-2 (Az görenler) derecesinde görme engelli dünyaya geldi. Yaklaşık 2 yıl önce ailesinin yönlendirmesiyle atletizme başlayan Yağmur, 8-10 Ekim'de Konya'da düzenlenen Türkiye Görme Engelliler Spor Federasyonu Atletizm Yarışları'nda ilk mücadelesine çıktı. Yağmur, burada B-2 kategorisinde 12-14 yaş kadınlar uzun atlamada altın, 100 metre koşuda ise bronz madalya kazandı. Sivas'ta kış aylarında soğuk havalarda açık alanda atletizm antrenmanlarını yapamayan Yağmur, kısa süre önce başladığı golbol idmanlarıyla formunu korumaya çalışıyor. Gazi Mustafa Kemal Ortaokulu 7. sınıf öğrencisi Yağmur Özcan, AA muhabirine, ilk kez katıldığı müsabakada uzun atlamada birinci olmanın mutluluğunu yaşadığını belirterek, "Koşuda üçüncü oldum, kürsüye çıktığım zaman biraz üzüldüm. Sonra hırs yapıp uzun atlamada kendimi birincilik kürsüsüne çekmeyi başardım." dedi. "Dışarıda adeta oksijen almış gibi oldum" Atletizme başlamasının ardından hayatının değiştiğini anlatan Yağmur, "Dışarıda adeta oksijen almış gibi oldum. Bazı görme engelli arkadaşlarımı aileleri adeta evin içerisine hapsediyor. Ailelere çocuklarını spora göndermelerini öneririm, görme engellilerin yapabileceği birçok spor var." diye konuştu. Engellilere dört duvar arasına hapsolmamalarını öneren Yağmur, atletizmin yanı sıra golbole de başladığını, spor yapmanın çok keyifli olduğunu dile getirerek, "2028 Los Angeles Paralimpik Oyunları'nda Türkiye'yi temsil ederek, orada birinci olmayı istiyorum." ifadelerini kullandı. Sivas Görme Engelliler Spor Kulübü Başkanı Nilüfer Avcı ise Yağmur'un başarısının kendilerini çok mutlu ettiğini kaydetti. Engelleri nedeniyle eve kapanan çocukların sayısının fazla olduğunu ifade eden Avcı, "Onlar bizimle irtibata geçtiği zaman Yağmur'un yaşadığı sevinci onlar da yaşar, biz de onlarla birlikte yaşarız." dedi. Avcı, Yağmur'un milli takıma seçildiğini, yeni hedeflerinin Avrupa, dünya ve olimpiyat şampiyonlukları olduğunu belirtti.
- E-Ticaretin Yükselişi ve Türkiye’nin Gücü
Türkiye'nin büyüme hikayesi: 2023’te e-ticaret hacmi 1.85 trilyon TL’ye ulaşarak bir önceki yıla göre %115 arttı. 2024’te bu rakamın 3.39 trilyon TL’ye çıkması bekleniyor. 2026 yılında küresel e-ticaret hacminin 7,4 trilyon dolara ulaşması beklenirken, Türkiye'nin bu dev pastadan daha büyük bir pay alması için doğru stratejiler hayati önem taşıyor. Yapay Zeka ile E-Ticarette Yeni Bir Dönem Yapay zeka, e-ticaretin tüm aşamalarında oyunun kurallarını değiştirmeye devam ediyor. Ürün tasarımından lojistik süreçlere kadar verimlilik sağlayan bu teknolojiler, işletmelerin rekabet gücünü artırıyor. McKinsey raporlarına göre, B2B e-ticaret, %35’lik pazar payıyla satışlarda lider kanal haline geldi. Türkiye’den Önemli Veriler TÜİK’in verilerine göre Türkiye'de nüfusun %51,7’si internetten alışveriş yapıyor. E-ihracatın genel e-ticaret içindeki payı %2,6’ya ulaştı ve yıl sonuna kadar %3’e çıkması hedefleniyor. Yasal Düzenlemelerin Etkisi Türkiye, e-ticaret ekosisteminde platformlardan alınan gelir kesintileriyle yeni bir vergi düzenine geçti. Ayrıca, gümrük düzenlemeleriyle Çin’in pazar hakimiyetine karşı koruma sağlanması hedefleniyor. Başarı İçin Stratejiler Hedef odaklı pazarlama: Türkiye, belirli ülke ve ürün kategorilerine yoğunlaşarak etkili bir büyüme stratejisi oluşturabilir. Lojistik entegrasyonu: Hızlı ve ekonomik teslimatlar için ileri lojistik altyapılarının geliştirilmesi kritik öneme sahip. Türkiye, küresel e-ticaret sahnesinde daha güçlü bir oyuncu olmak için bu stratejilere odaklanarak ve yapay zeka gibi yeni teknolojileri entegre ederek büyüme ivmesini artırabilir.
- Nikah Törenlerine Sanatsal Dokunuş: Bora Ünsal ve Tiyatral Nikah Sanatı
Nikah törenlerinin klasik prosedürlerden sıyrılarak sanatsal bir şölene dönüşmesi, Bora Ünsal sayesinde mümkün hale geliyor. Ünsal, nikah törenlerine getirdiği yenilikçi tiyatral yaklaşımla çiftlerin hayallerini gerçeğe dönüştürüyor. Türk Patent Enstitüsü tarafından marka tescilli olan ve Türkiye’nin ilk profesyonel tiyatral nikah sanatçısı unvanını taşıyan Bora Ünsal, bu alandaki başarısıyla hem yurt içinde hem de uluslararası alanda dikkat çekiyor. Bir Sanat ve Mizah Yolculuğu 2010 yılında nikah sanatçılığı kariyerine başlayan Bora Ünsal, nikahları önceden kıyılmış veya nikah tazelemek isteyen çiftlere yönelik teatral törenlerle unutulmaz anlar yaşatıyor. Esprili, samimi ve tamamen kişiye özel metinlerle hazırlanan bu törenler, çiftlerin ve misafirlerin hafızasında kalıcı bir iz bırakıyor. Ünsal’ın törenleri, nikah seremonilerini sadece bir prosedür olmaktan çıkarıp gerçek bir sanat eserine dönüştürüyor. Türkiye ve Yurt Dışında Hizmet 2021 yılında Türkiye’nin tek yetkili Tiyatral Nikah Sanatçıları Türkiye Platformu’nu kuran Bora Ünsal, geniş bir coğrafyada hizmet sunuyor. Aktif olarak Ankara, Antalya, Aydın, Bodrum, Bursa, Çankırı, Eskişehir, Fethiye, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Konya, Mersin ve Muğla’da nikah törenlerine katılan Ünsal, bunun yanı sıra diğer tüm illerde 139 kişilik profesyonel ekibiyle (çoğunluğu emekli nikah memurları ve tiyatro sanatçılarından oluşan) çiftlerin özel günlerine eşlik ediyor. Bora Ünsal ve ekibi, yurt dışında da geniş bir alanda hizmet veriyor. Kuzey Kıbrıs, Yunanistan, Yunan adaları, Azerbaycan, Gürcistan, Bulgaristan ve Almanya gibi ülkelerde düzenlediği nikah törenleriyle çiftlerin en özel anlarını sanatla taçlandırıyor. Tiyatral Nikah ve Medyada Yer Alan Başarılar Bora Ünsal’ın tiyatral nikah seremonileri, Anadolu Ajansı, Habertürk ve Milliyet gibi saygın medya kuruluşlarında yer buldu. Haberlerde, Ünsal’ın yenilikçi yaklaşımı ve mizahi törenleriyle çiftlerin en özel anlarını unutulmaz hale getirdiği vurgulanıyor. Sanatçı, aynı zamanda geniş bir sosyal medya kitlesine sahip. 178 bin takipçili Instagram hesabı (@tiyatralnikah) üzerinden etkinliklerini paylaşan Ünsal, takipçileriyle sürekli etkileşimde bulunarak sanatını daha geniş bir kitleye ulaştırıyor. Sanat ve Teknolojinin Birleşimi Bora Ünsal’ın hizmetlerine dair detaylı bilgi almak isteyenler, tiyatralnikah.com adresinden fiyat bilgisi alabilir ve randevu oluşturabilir. Teknolojiyi etkin bir şekilde kullanan Ünsal, çiftlerin hayatlarındaki bu özel günü daha erişilebilir ve keyifli hale getiriyor. Peki Hizmetleri Neler ? Tiyatral Nikah Törenleri: Mizahi ve sanatsal sunumlarla eşsiz bir deneyim. Kişiye Özel Metinler: Çiftlere özel hikayelerle hazırlanmış özgün içerikler. Yaratıcı Düğün Konseptleri: Geleneksel kalıpların dışında, hayalleri gerçeğe dönüştüren detaylar. Bora Ünsal ile nikah töreniniz sıradanlıktan çıkıp sanatla buluşsun!📞 Türkiye Hizmet Hattı: 0 850 888 8 614📲 Daha Fazlası İçin: tiyatralnikah.com
- Otizmli Ufukcan, piyano çalıp zor matematik işlemlerini saniyeler içinde yapabiliyor
Erzurumlu 20 yaşındaki otizmli Ufukcan Yavuz, gözleri kapalı piyano çalıp, zor matematik işlemlerini saniyeler içinde yapabiliyor. Erzurum'da yaşayan özel güvenlik görevlisi Uğur Yavuz'un 2004 doğumlu oğlu Ufukcan'a 3 yaşında otizm tanısı konuldu.Kentteki Özel Eğitim ve Uygulama Okulu'nda eğitimine devam ederken matematik ve müzik öğretmenlerince yetenekleri keşfedilen Ufukcan, babasının aldığı piyanoyla müzikte kendini geliştirdi. Gözü kapalı piyano çalabilen Ufukcan, ayrıca 3-4 basamaklı sayılarla çarpma, bölme, toplama ve çıkarma gibi işlemleri saniyeler içinde yapabiliyor. Şu sıralar Erzurum Büyükşehir Belediyesinin Aile ve Engelli Hizmetleri Koordinasyon Merkezi'ndeki kurslara katılan Ufukcan, konser vermenin hayalini kuruyor. "Piyano çalınca rahatlıyor, terapi gibi geliyor" Baba Uğur Yavuz, 1 yaşındayken Ufukcan'ın hareketlerinin normal olmadığını anladıklarını söyledi. Birçok kliniğe başvurduklarını ancak çocuğuna 3 yaşında otizm tanısı konulduğunu ifade eden Yavuz, şöyle konuştu: "Erzurum'da Ufukcan, Milli Eğitim'e bağlı özel eğitim uygulama okullarında eğitime başladı. Matematik öğretmeni Vahdettin Akmeşe 10 yıl önce matematik yeteneğini, müzik öğretmeni Mustafa Albayrak da 4 yıl önce piyano çaldırıp müzik yeteneğini keşfetti. Öğretmenlerin desteğiyle Ufukcan'ın gelişimi için emek verdik. Ufukcan, 3-4 basamaklı sayıların her türlü çarpma, bölme, çıkarma ve toplama işlemini anında yapabiliyor. Öğretmeni piyano alıp evde çalmasını istedi, piyano aldık ve gerçekten kendini geliştirdi. Bu işi sonuna kadar götürmek istiyoruz. Bir gün Ufukcan'ın konser vereceğine inanıyorum, onun da böyle isteği var. Piyano çalınca Ufukcan rahatlıyor, ona terapi gibi geliyor." Yavuz, oğlunun eğitiminde desteklerini esirgemeyen tüm öğretmenlere teşekkür etti. Oğlunun matematik ve piyanodaki yeteneğiyle şaşırttığını anlatan Yavuz, evladının başarılı olması için elinden geleni yapacağını söyledi. Ufukcan da çok güzel piyano çaldığını belirterek, "Piyano çalmayı okulda ve evde öğrendim. Konser vermek istiyorum. Kendimi geliştirdim, piyano çalmayı ve matematiği seviyorum. Gözü kapalı piyano çalıyorum." dedi.
- Elleri olmadan yaptığı resimler hayatına renk katıyor
Ordu'nun İkizce ilçesinde yaşayan bedensel engelli Emre Şahinkaya, aldığı eğitimler sayesinde ahşabı ve tuvali renklendiriyor. İlçenin Merkez Mahallesi'nde 1994'te dünyaya gelen Şahinkaya, doğuştan elleri ve ayakları olmadan yaşama tutundu. 4 yaşında sağ bacak protezi takılan Şahinkaya, ilk olarak 2012'de İkizce Halk Eğitim Merkezi'nde bilgisayar kursuna başladı. Şahinkaya, ahşap yakma ve akrilik boya resim olmak üzere mesleki ve el sanatları üzerine yıllarca çok sayıda kursa katılarak kendini geliştirdi. Ailesiyle yaşadığı evin odasını adeta atölyeye dönüştüren Şahinkaya, ahşap yakmanın yanı sıra tuvalde resim yapıyor. Kişisel sosyal medyasında paylaştığı resimleri beğeni alan Şahinkaya, zaman zaman talep gören bu çalışmalarını satarak kazanç da sağlıyor. Lise mezunu 30 yaşındaki Emre Şahinkaya, doğuştan ortopedik engelli olduğu için durumuna alıştığını söyledi. Okul zamanlarının herhangi bir zorluk yaşamadan güzel geçtiğini anlatan Şahinkaya, iş bulamadığı için evde sıkıldığını ve Halk Eğitim Merkezinde çeşitli kurslara katıldığını kaydetti. Şahinkaya, ilk etapta kendisi için "Yapabilir mi?" diye ifadeler kullanıldığını belirterek, "Hocamız ahşap yakmayı öğretti. İlk bu kurslarla başladım. Ahşap yakmayı öğrendik. Onlar da şaşırdı, 'Elleri olmamasına rağmen yapabiliyor.' dediler." diye konuştu. Daha sonra çeşit çeşit kurslara gittiğini dile getiren Şahinkaya, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hobi olarak evde resimlerimi yapmaya devam ediyorum. Kurslar bitti, evde yine tuval boyama, ahşap yakma, çocuklar için çizgi film karakterleri yapıyorum. Kendimi biraz daha geliştirdim, kitap ayraçları yapıyorum. Kurslar açılırsa yine gideceğim. Yaptığım çalışmaları genellikle sosyal medya üzerinden paylaşıyorum. Kendi videomu çekiyorum. Sosyal medya üzerinden beğeniyorlar, paylaşıyorlar. Hayret ediyorlar, 'Engelli olmasına rağmen yapıyor, azimli, çabalamayı gösteriyor.' diye." "Yapamaz denilmesine aldırmadım" Zaman zaman isteğe göre resim de yaptığını ifade eden Şahinkaya, "Halk Eğitim Merkezinde aldığım kursların ardından evde vakit geçiriyorum. Öğrendiklerimi kendim yapıp çabalıyorum. Bu çalışmalar sayesinde hem evde vakit geçiriyorum hem stresten uzaklaşıyorum. Yani alıştığım için her gördüğüm resmi aynı olmasa bile yorumlayarak değişik renklerde yapıyorum. Bir engelli olarak hayata tutunmaya çalışıyorum." dedi. Şahinkaya, okul ortamındayken sosyalleşmesinin iyi olduğuna işaret ederek, "Büyüdükçe engelliler için 'engelli olduğu için bunu yapamaz, yapamayabilir.' denilmesine aldırmadım. Yani kendi azmimle çabamla kurslara gittim. 'Yaparım, bu zor bir şey değil.' dedim ve kurslara kaydoldum. Öğrendim, hocalarımın öğrettiği tekniklerle evde yapmayı başardım. Yani çabaladım." ifadelerini kullandı.
- Girişimcilik Yolunda Güçlü Bir Destek: Kobi-Line ve Devlet Teşvikleri
Girişimcilik, yenilikçi fikirlerle büyüyen ekonomiler için itici bir güç olmaya devam ediyor. Türkiye’de girişimcilerin ve KOBİ'lerin devletin sunduğu teşviklerden etkin bir şekilde faydalanabilmesi için önemli bir rehber olan Kobi-Line , kurulduğu 2009 yılından bu yana binlerce işletmenin başarı yolculuğuna ışık tutuyor. Devlet Destekleriyle Girişimcilik Kolaylaşıyor KOSGEB, TÜBİTAK ve IPARD gibi devlet teşvikleri, girişimcilerin işletmelerini kurup büyütmeleri için büyük fırsatlar sunuyor. Ancak bu süreçte doğru yönlendirme ve uzman desteği, girişimcilik hikayelerinin başarıyla sonuçlanmasında kritik bir rol oynuyor. İşte bu noktada devreye giren Kobi-Line, işletmelerin iş planı hazırlamaktan dijital dönüşüm stratejilerine, marka ve patent işlemlerinden personel eğitimine kadar geniş bir yelpazede danışmanlık hizmeti sunuyor. Başarı Hikayeleriyle İlham Kaynağı Kobi-Line’ın rehberlik ettiği girişimcilerden birçoğu, devlet teşvikleri sayesinde iş dünyasında sağlam bir yer edindi. Örneğin, bir teknoloji girişimi nakit akışını optimize ederek büyüme fırsatlarını değerlendirirken, bir tekstil firması satışlarını %30 artırarak sektörde fark yarattı. Bu başarı öyküleri, Kobi-Line’ın sağladığı desteğin somut örnekleri olarak dikkat çekiyor. Kobi-Line ile Girişimcilik Eğitimi ve Kariyer Fırsatları Kobi-Line, sadece işletmelere değil, girişimcilik kariyerine adım atmak isteyen bireylere de destek oluyor. Gelişim Üniversitesi, Altınbaş Üniversitesi ve Kobi-Line Akademi işbirliğiyle düzenlenen KOBİ Danışmanlığı eğitimleri, katılımcılara profesyonel danışmanlık becerileri kazandırıyor. Bu eğitimlerle girişimciler, işletmelerin yol göstericisi olma fırsatını yakalıyor. Girişimcilik ve Kobi-Line’ın Geleceği Kobi-Line’ın kurucusu Fuat Böge, girişimcilik ve devlet destekleri arasındaki köprüyü daha da güçlendirmeyi hedeflediklerini belirtiyor. Böge, “Her girişimci ve işletme, devletin sunduğu desteklerden faydalanma hakkına sahip. Biz bu süreci kolaylaştırarak Türkiye’nin ekonomik kalkınmasına katkı sağlıyoruz,” ifadeleriyle firmanın misyonunu özetliyor. Kobi-Line, girişimciler ve KOBİ’ler için güçlü bir çözüm ortağı olmaya devam ediyor. Devlet destekleriyle işletmenizi büyütmek veya girişimcilik kariyerinize sağlam adımlarla başlamak için Kobi-Line’ın hizmetlerinden faydalanabilirsiniz. Detaylı bilgi için: www.kobi-line.com.tr











