top of page

Boş arama ile 775 sonuç bulundu

  • Elif öğretmen sayesinde atletizme başlayan Erzurumlu kızlar başarıya koşuyor

    Erzurum'da eski milli atlet olan beden eğitimi öğretmeni Elif Eyüp'ün Aşkale ilçesinde aileleri ikna edip spora kazandırdığı kızlar, başarıdan başarıya koşuyor. Aşkale Koçak İlkokulu-Ortaokulunda ücretli olarak beden eğitimi öğretmenliği yapan ve 800 metrede Türkiye şampiyonluğu bulunan eski milli atlet Elif Eyüp, 5 yıl önce geçirdiği sakatlık sonucu atletizm sporunu bırakmak zorunda kaldı. Yaklaşık 4 yıl önce göreve başladığı ilçedeki okullarda tarama yapıp yetenekli çocukları keşfeden Eyüp, özellikle kız çocuklarının atletizmle ilgilenmesini istemeyen velilerle görüşmeler yaptı. Görüşmeler sonucu ailelerini ikna ettiği kız çocuklarının atletizme başlamasına vesile olan Eyüp, 20 erkek ve 20 kız öğrencisiyle okulun spor salonunda belirli günlerde antrenman yapıyor. Öğretmenleri gibi milli sporcu olmayı hedefliyorlar Siirt'te 2023'te gerçekleştirilen kros yarışlarında Türkiye şampiyonluğunun yanı sıra 2024'ün şubat ayında Bursa'da düzenlenen atletizm yarışmalarında 300 ve 600 metrede Türkiye 3'üncüsü olan öğrenciler, öğretmenleri gibi milli sporcu olmayı hedefliyor. Öğretmen Elif Eyüp, 4 yıl önce keşfettiği yetenekli çocuklarla okulda ve salonda antrenman yaptıklarını, öğrencilerini yarışlara hazırladığını söyledi. Çocuklarla il düzeyinde yarışlara katıldıklarını ifade eden Eyüp, şöyle konuştu: "Çocuklarla ilde dereceler yaparak bölgelere, bölgeden de derece yaparak Türkiye şampiyonlukları elde ettik. Bugüne kadar 200'den fazla sporcu yetiştirdim. Hedefimiz Türkiye şampiyonluğu, sonraki süreçte milli takıma sporcu yetiştirebilmek. Türkiye şampiyonu olan üçüzlerim var. Şu an profesyonel anlamda 15-20 arasında yetiştirdiğim sporcum var." "Aileleri tek tek evlerinde ziyaret ettim" Eyüp, ilk zamanlarda özellikle kız çocuklarının ailelerinde atletizme yönelik ön yargı olduğunu dile getirdi. Zamanla ön yargıları aştıklarını anlatan Eyüp, "Yetenekli çocukları ailelerini evlerinde ziyaret ettim. Ailelerin gönlünü yaparak, ikna ederek çocukları spora kazandırdım. Önceden kız çocuklarının atletizme yönelmesine tepki vardı, şimdi daha çok kızımız spora geliyor. Aileleri okula ve çalıştığımız salonlara davet ettim. Aileler antrenmanları gelip izliyor. " diye konuştu. Öğrenci velisi çiftçi Mithat Acar ise Elif öğretmene desteğinden dolayı teşekkür ederek, "Bizim yapamadığımızı çocuklarımızın yaptığını görünce çok mutlu oluyoruz. Okula ve antrenmana gelmesi için tarımsal işlere bile kızımı götürmedim. Kızımla gurur duyuyorum." dedi. Öğrencilerden Ecenur Acar da Elif öğretmen sayesinde tanıştığı atletizmde başarılar elde ettiğini, öğretmeni gibi milli sporcu olmayı hedeflediğini kaydetti. Velilerden Çiğdem Özhan ise Elif öğretmen sayesinde iki kızının spora kazandırıldığını belirterek, her zaman çocuklarına destek vereceğini söyledi.

  • Çocukken yakalandığı kanseri yenip avukatlık hayaline ulaştı

    Adana'da çocukken yakalandığı kanseri tedaviyle atlatan 23 yaşındaki Aleyna Diz, lisans eğitimini tamamlayıp avukatlık hayalini gerçekleştirdi. Grip şüphesi nedeniyle 8 yıl önce hastaneye giden Diz'in yumurtalıklarında "kötü huylu germ hücreli tümör" olduğu belirlendi. Diz, çocuk yaşlarda geçirdiği iki ameliyatın ardından 1,5 yıl kemoterapi gördü. Kanseri yendikten sonra avukatlık hayaline ulaşmak için Yükseköğretim Kurumları Sınavı'na giren genç kız, 2018'de Necmettin Erbakan Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandı. Lisans eğitimini ve stajını tamamlayıp avukatlık ruhsatını alan Diz, merkez Seyhan ilçesinde hukuk bürosu açtı. "Doktor ve hemşirelerim avukat olmak istediğimi biliyorlardı" Aleyna Diz, tedavisinin bitmesinin hemen ardından üniversite sınavına hazırlanmanın zor olduğunu söyledi. Buna rağmen hedeflerinden vazgeçmediğini dile getiren Diz, "Avukatlık en büyük hayalimdi. Kanser tedavisi gördüğüm dönemde doktor ve hemşirelerim avukat olmak istediğimi biliyorlardı. Çok mutluyum. Hayalimdeki mesleği gerçekleştirmem hayata inancımı artırıyor." dedi. Diz, mesleğinde ilerlemeyi istediğini belirterek, "Kanseri atlatmış ve bunun mücadelesini vermiş biri için avukatlık onurdur. Avukatlığın fıtratında mücadele etmek yatıyor." ifadesini kullandı. Kendisi gibi kanserle mücadele edenlere destek olmak için Çocuk Kanser Derneği'nde gönüllü çalışmalar yaptığını anlatan Diz, şunları kaydetti: "Kemoterapi aldığınız günlerde zaman gerçekten duruyor, saat ilerlemiyor. Günün sonunda hepsi birer hikaye oluyor. Güneş yeniden doğuyor, doğmayacağına inandığınız o gün gerçekten başlıyor. Derneğimizle tüm çocuklar için konferans salonlarında ve belediyelerle güzel çalışmalar gerçekleştireceğiz."

  • Tesla'nın Piyasa Değeri 1 Trilyon Doları Aştı

    Elon Musk’ın liderliğindeki Tesla, hisselerindeki büyük artışla 1 trilyon dolarlık piyasa değerine ulaştı! Tesla, bu dönüm noktasıyla birlikte dünyanın en değerli şirketleri arasında 9. sıraya yükseldi. Elon Musk’ın liderliğindeki Tesla, hisselerindeki büyük artışla 1 trilyon dolarlık piyasa değerine ulaştı! Tesla, bu dönüm noktasıyla birlikte dünyanın en değerli şirketleri arasında 9. sıraya yükseldi. Trump'ın Seçim Zaferi ile Yükseliş: ABD’de 5 Kasım'da gerçekleşen başkanlık seçimlerinde Donald Trump’ın galibiyeti, Tesla hisselerine olumlu yansıdı. Trump’ın seçim kampanyasına 130 milyon dolardan fazla bağış yapan Musk’ın şirketi, bu destek sayesinde piyasada dikkat çekti. Hisselerde %27 Artış: Hafta başından bu yana %27'den fazla değer kazanan Tesla hisseleri, yatırımcıları için önemli kazançlar sağladı.

  • Eğlence amaçlı başladığı buz pateninde zirveye çıkmayı hedefliyor

    Antalya'da eğlence amaçlı açılan buz pistinde antrenman yaparak, katıldığı ulusal ve uluslararası yarışlarda başarı elde eden Selin Eren'in hedefi uluslararası büyük turnuvalarda altın madalya kazanmak. Selin Eren, 8 yaşındayken ailesiyle gittiği alışveriş merkezinin geçici olarak açılan buz pistinde eğlenmek için paten kaydı. Sonrasında televizyondaki artistik buz pateni yarışlarını izleyen Eren, bu alanda kendini geliştirmek istedi. Bir süre sonra alışveriş merkezinin buz pisti kapanınca spora ara veren Eren, kentte 2019'da Muratpaşa Belediyesinin eğlence amaçlı açtığı buz pistinde spora geri döndü. Antrenörüyle profesyonel olarak çalışmalara başlayan Eren, ilk kez katıldığı 2022'de Ankara'da düzenlenen Artistik Buz Pateni Türkiye Şampiyonası'nda üçüncü oldu. Bu sene mayısta Samsun'da düzenlenen Türkiye Şampiyonası'nda da bronz madalya kazanan 26 yaşındaki Eren, geçen ay Slovenya'da 22 ülkeden sporcunun katılımıyla düzenlenen International Uluslararası Swan Challenge Turnuvası'nda gümüş madalya kazandı. Antalya'da profesyonel buz pisti salonu olmadığı için eğlence pistinde antrenman yapan Eren, 2025 yılı şubat ayında Almanya'da düzenlenecek "International Skate Berlin" isimli uluslararası şampiyona ile aynı ülkede haziranda düzenlenecek "ISU International Adult" turnuvalarında altın madalya kazanmayı hedefliyor.   "Salon olmamasına rağmen pes etmedim" Ailelerin çocuklarını getirdiği, gençlerin paten sürdüğü pistte antrenmanlarına devam eden Selin Eren, yaptığı açıklamada, altı yıldır profesyonel olarak artistik buz pateni yaptığını söyledi. Çocuklukta kurduğu hayalini 20'li yaşlarda gerçekleştirdiğini belirten Eren, "Antalya'da bu sporu gerçekleştirebileceğim bir pist olmamasına rağmen yılmadım. Eğlence amaçlı bir pistte antrenman yaparak, Avrupa'da gümüş madalya kazandım. Avrupa ülkelerinden çok güçlü rakiplerim vardı." diye konuştu. Eren, yaz sporlarının yoğun olduğu Antalya'da bir eğlence parkında kış sporu yaptığını ifade ederek, antrenmanlarını aksatmadığını ifade etti. Antrenmanını buzda kayan gençlerin ve çocukların arasında yapmak zorunda kaldığını dile getiren Eren, şunları kaydetti: "Profesyonel anlamda çalışmak için uygun tesis olmadığından zorlanıyorum. Burası Antalya'nın tek buz pisti, hazırlanabileceğim başka salon yok. Antrenman yaptığım sahanın dört kat büyüklüğündeki pistte yarışıyorum. Umarım Antalya'da en kısa zamanda profesyonel buz pateni tesisi kurulur. Amacım 2025'te şubat ve haziran aylarında Almanya'da düzenlenecek iki ayrı uluslararası şampiyonada birincilik elde etmek. Asıl hedefim ise 2028'de Finlandiya'da yapılacak Kış Dünya Master Oyunları'nda altın madalya kazanarak ülkemi en iyi şekilde temsil etmek."

  • Kocaeli'de down sendromluların istihdam edildiği "Gönül Kahvesi" açıldı

    Kocaeli'nin Darıca ilçesinde down sendromlu bireylerin istihdam edildiği kafe hizmete başladı. Darıca Belediyesince, down sendromlu gençlerin sosyalleşmesi ve iş hayatına kazandırılması için yapılan "Gönül Kahvesi" açıldı. Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık, işletmeyi, down sendromlu gençlerin toplumda yer edinebilmesi ve sosyalleşebilmesi amacıyla açtıklarını söyledi. Kafeteryanın sosyal sorumluluk projesi olduğunu anlatan Bıyık, "Engelli kardeşlerimizin özellikle down sendromlu kardeşlerimizin burada istihdam edilmesi, onları hayata kazandıracak, hayatın içinde olmalarını sağlayacak, güzel bir proje. İki engelli kardeşimizle başlangıcını verdik. Yakın zamanda inşallah açılışı gerçekleştireceğiz. Bugün ilk çaylarını içtik kardeşlerimizin." diye konuştu. Darıca Belediyesi Engelsiz Yaşam Merkezi Birimi özel eğitim öğretmeni Songül Kaya, engelli istihdamını artırmayı hedeflediklerini belirtti. Engelli bireylerin toplumda ve iş hayatında etkin olmalarını sağlamaya çalıştıklarına değinen Kaya, "Proje kapsamında detaylı araştırmalar yapıldı. Gönül Kahvesi'nin her köşesinin onlara yönelik düzenlenmesi için özen gösterildi. Down sendromlu gençlerimiz, uzman kişiler tarafından pek çok mülakat yapılarak alındı. Heyecanlılar, zaten onların hayatında sevgi ve nezaket her zaman ön planda." diye konuştu. Down sendromlu Enes Şahin ile Eren Altuntaş'ın sosyalliklerinin ön plana çıktığını aktaran Kaya, ailelerin evde verdiği eğitimi kafeteryada kendilerinin devam ettireceğini sözlerine ekledi.

  • TUSAŞ ve Baykar, dünya havacılık devleri arasında

    Havacılık sektörüyle ilgilenen global yayın organı FlightGlobal adına Counterpoint Market Intelligence tarafından hazırlanan derlemede, havacılık sektörünün en büyük 100 şirketi arasında TUSAŞ VE Baykar yer aldı. Counterpoint Market Intelligence, havacılık sektörüyle ilgilenen global yayın organı FlightGlobal adına bir derleme yaptı. Yapılan derlemede, şirketlerin yıllık raporları ve kamuya açık belgeleri incelendi. Derlemede, 2023 faaliyetleri doğrultusunda havacılık sektörünün en büyük 100 şirketine yer verildi. Boeing şirketi 77 milyar 794 milyon dolar satış rakamıyla listede ilk sıraya yerleşti. İkinci sırada ise 70 milyar 829 milyon dolarla Airbus yer aldı. TRT Haber tarafından gündeme getirilen habere göre, dünyanın farklı yerlerinden şirketlerin bulunduğu listeye Türkiye'den de iki şirket girdi. Yayımlanan listede Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ) 38., Baykar Teknoloji ise 49. sırada yerini alarak Türkiye'yi temsil etti. 2023 yılında 2 milyar 674 milyon dolar satış rakamına ulaşan TUSAŞ, bu rakamlar ile havacılık sanayisindeki ilk 50 şirket arasında olma başarısına ulaştı. Listede ilk kez yer alan Baykar ise 2023 yılına ait 1 milyar 805 milyon dolarlık satış rakamıyla güçlü bir giriş yaptı.   2023 YILININ "DEFENSE NEWS TOP 100" LİSTESİNE TÜRKİYE'DEN 4 ŞİRKET GİRMİŞTİ ABD merkezli askeri yayıncılık kuruluşu Defense News dergisi tarafından savunma satışları baz alınarak yayımlanan 2023 yılı "Defense News Top 100" listesi açıklandı. Bu bağlamda 2022 yılında 3 olan listedeki Türk savunma sanayi şirketi sayısı 2023 yılında 4'e yükselmişti. ASELSAN, 2022 yılında listenin 49'uncu sırasında yer alırken 2003 yılında 47'nciliğe yükseldi. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ) ise 2022 yılında 67'nci sıradayken, bu listeye 58'inci sıradan girerek önemli bir çıkış gösterdi. ROKETSAN da 2022'de 86'ncı sırada iken 2023'te 80'inci sıraya ulaştı. Anadolu Ajansının (AA) aktardığı habere göre listeye ilk kez dahil olan Askeri Fabrika ve Tersane İşletme AŞ (ASFAT) ise listenin 100'üncü sırasında yer aldı.

  • 58 yaşında üçüncü üniversitesini okuyor

    Niğde'de yaşayan 58 yaşındaki Ayşegül Aslan, 16 yıldır yaptığı gazetecilik mesleğinde bir adım öne geçmek için 3. üniversitesini okuyor. Ortaokul ve liseyi Yozgat'ta bitirdikten sonra evlenen Aslan, eşinin askeri personel olmasından dolayı üniversite eğitimine geç başladı. Aslan, daha sonra gazetecilik mesleğine merak saldığı için 2000'de Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık bölümünü, ardından 2009'da aynı üniversitenin İletişim ve Medya bölümünü bitirdi. Yaklaşık 16 yıl önce yerel medyada gazeteciliğe başlayan Aslan, 2021'de kazandığı Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümünden bu sene mezun olmaya hazırlanıyor. Yıllarca yerel medyada geleneksel habercilik yaptığını ve dijital gazeteciliği öğrenmek istediğini vurgulayan Aslan, şunları kaydetti: "16 yıldır yerel basında farklı bölümlerde, farklı departmanlarda çalıştım. Muhabirlik, sorumlu yazı işleri müdürlüğü, editörlük gibi bölümlerde görev aldım. Dijital çağdayız, her şeyin değiştiği gibi bizim sektörümüz de değişiyor. Dijitalleşme ve teknolojinin son sınırına gelmesinden dolayı alaylı kısmından yani geleneksel medyadan biraz daha yeni medyaya geçişi sağlamak, yeni medya tekniklerini öğrenmek için kendi mesleğimde de ileriye gidebilmek adına böyle bir yolculuğa çıktım." Aslan, eşinin görevinden dolayı farklı illere gittiğine işaret ederek, Niğde'ye geldikten sonra son üniversite okumaya karar verdiğini anlattı. "Geleneksel medya ile dijital medya arasında çok fark var" Geleneksel medyaya alışık olduğu için dijital medyayı kaçırdıklarını Aktaran Aslan, "Geleneksel medya ile dijital medya arasında çok fark var. Biz alaylı gazeteciler olarak geleneksel yöntemleri kullanırken dijitali kaçırabiliyoruz ya da göz ardı edebiliyoruz. Sınıfta arkadaşlarla muhabbet ederken, onlarla birlikte çalışırken sahanın eksiklerini de görebiliyorum. Okurken sahadan destek alınması gerektiğini, sahanın da akademik olarak destek alması gerektiğini fark ettim. Yani birbirinden kopmaması gerekiyor. Bu anlamda bana çok şey kattı." diye konuştu. Aslan, okumayı biraz da torunlarını ve yaşadıkları kuşağı anlamak istediği için tercih ettiğini vurgulayarak, "En büyük kuşak farkını ben torunlarımla yaşadım. Buradaki iletişimin bana çok büyük faydası oldu. Torunlarımla daha sağlıklı iletişim kurabilmek, onların konuştuklarını anlayabilmek adına bu yolculuğa çıkmış oldum." ifadesini kullandı. "Derslerde tecrübelerini paylaşıyor" Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Simge Deniz Demirel ise Ayşegül Aslan'ın geleneksel, aynı zamanda yeni medyayı entegre şekilde götürdüğünü söyledi. Aslan'ın geleneksel medyayı bildiği için derse katkısı olduğuna işaret eden Demirel, "Derslere devamlı katılmakta. Kendi tecrübelerini derslerde bizimle paylaşıyor. Diğer öğrenci arkadaşlarımıza da bu konuda destek oluyor." dedi.

  • 37 yıllık sahaf, gençlere okumayı eski kitaplarla sevdirmeye çalışıyor

    Çocukluk döneminde okuduğu eserler sayesinde kitapları yaşamının bir parçası haline getiren Mehmet Salih Girengir, Yalova'da 37 yıl önce açtığı sahaf dükkanı sayesinde çocuk ve gençleri bilgi hazineleriyle buluşturuyor. İstanbul'da gördüğü sahaflık mesleğini memleketi Yalova'ya taşıyan 64 yaşındaki Girengir'in bir arkadaşıyla 1987'de açtığı ve tek başına devam ettiği dükkanda on binlerce eser bulunuyor. Mesleği yok olmaya yüz tutan Girengir, yığınlar halindeki kitaplardan dolayı güçlükle hareket ettiği dükkanını kitap sevdalısı bir gence devretmek istiyor. Sahaf Mehmet Salih Girengir, yılların verdiği birikim sayesinde iş yerinde yaklaşık 55 bin kitapla hizmet verdiğini söyledi. Adeta bir kütüphane gibi olan dükkanında ender eserlerin de bulunduğunu belirten Girengir, "37 yıldır iş yapmaktan ziyade kaliteli kitapları ucuza öğrencilere, halkımıza, okuyan kesimlere ulaştırmak için çabalıyorum. Her türlü kitaba girdiğimiz için sayı da çok. Mesela popüler kültür kitapları çok satar ama ben klasik eserler gibi her türlü eseri bulundurduğum için kitap sayısı artıyor." ifadesini kullandı. Girengir, müşterilerinin aradıkları eseri arayıp bulunca sevindiklerini, bundan kendisinin de mutlu olduğunu dile getirdi. "3 binden fazla kitabı özümseyerek okudum" Yalova'da çok sayıda kişinin, özellikle çocukların ve gençlerin kitap okumasına vesile olduğunu kaydeden Girengir, sözlerini şöyle sürdürdü: "15 yıl önce bir beyefendi, çizgi roman Zagor'un serisini istedi. Serisine o dönem 10 bin lira teklif etti ki o zaman dükkanı 200-300 bin liraya satabilirdik. O kadar yüksek bir teklifti. Bu beni çok şaşırtmıştı. Çocukken okuyamamış, zenginleşince okumak için 10 bin lira teklif etmişti ama ben de bulamamıştım. Bir iki tane vardı ama serisini istiyordu. Fransa'da basılan 1876 tarihli bir kitap da elime geçmişti. Elimden her türlü eser gelip geçti. Mesela Atatürk'ün orijinal Osmanlıca basım 'Nutuk' eseri eskiden çok gelirdi. 5-6 yıldır artık o tür eserler gelmiyor. Çünkü koleksiyoncular bu eserleri koleksiyonlarına kattıktan sonra piyasaya vermiyorlar." Girengir, aralarında merhum Nejat Uygur'un da olduğu bazı sanatçıların dükkanına gelip kendi alanlarıyla ilgili kitaplar satın aldığını ifade etti. Dijital çağda cep telefonlarına, tabletlere indirilen dokümanlar sayesinde istenilen kitaba ulaşılabilmesinin basılı eserlere ilgiyi büyük ölçüde azalttığını vurgulayan Girengir, buna karşı mesleğin geçmişi hatırlatması nedeniyle önemli olduğunu belirtti. Kitabı çok seven, kokusunu almak isteyenlerin alıp okumaya devam ettiğini dile getiren Girengir, "Ailemde bu işi yapacak kimse yok ama buraya gelip gidenlerden devredebileceğim birileri var. En büyük amacım bu işin sürdürülebilmesi. Çünkü böyle yerlerin çoğalması, gençlerin okumaya teşvik edilmesi önemli. Bir ülkenin kalkınmasında kitap okumanın çok yararı var. Bu bir ülkenin olmazsa olmazıdır." diye konuştu. Mehmet Salih Girengir, çocukluk yıllarında başlayan tutkusuyla açtığı iş yerindeki hemen hemen her eseri incelediğini, 3 binin üzerinde kitabı ise özümseyerek okuduğunu anlattı. Genelde toplum hayatını ilgilendiren kitapları sevdiğini anlatan Girengir, "Felsefeye de merakım var. Bizim işi yapanların genelde bütün türleri okuması gerekiyor. Çünkü müşteriye yardımcı olunması için önemli." dedi.

  • Görme engelli santral görevlisi, rehber gibi hafızasıyla üniversitenin telefon trafiğini yönetiyor

    Konya'da iki üniversite mezunu 32 yaşındaki görme engelli Mehmet İpek, hafızasıyla rehbere ihtiyaç duymadan Konya Ticaret Odası (KTO) Karatay Üniversitesinin çağrı merkezinde telefon trafiğini yönetiyor. Doğuştan görme engelli İpek, daha önce tecrübesi bulunmamasına rağmen 9 yıl önce üniversitenin çağrı merkezinde çalışmaya başladı. İlk başlarda Braille alfabesiyle oluşturduğu rehberle, yardımcı programlardan da destek alarak çağrıları yönlendiren İpek, zamanla desteğe ihtiyaç duymadan işini yapmayı sürdürdü. İşini severek yapan İpek, çağrı merkezinin ilk personeli olduğunu söyledi. Görevini başaramayacağı endişesiyle işe başladığını belirten İpek, "Zamanla, birçok numarayı ezberlediğimi fark ettim. Aktardığım numaralar, kendiliğinden ezberime yerleşiyordu. Birisi istediği zaman, kendime de şaşırarak 'Ben bu numarayı biliyorum.' diyerek ezberden aktarmaya başladım." ifadesini kullandı. Belirli aralıklarla numaraların kontrolünü yaptığını, değişen ya da yeni eklenenler olduğunda hafızasına kaydettiğini anlatan İpek, "Üniversitenin dahili numaralarını, çevremin, akrabalarımın, esnafın numaralarını hafızamda tutabiliyorum. Telefon rehberine de ihtiyaç duymuyorum. Zaten hafızam rehber gibi. Bine yakın numara biliyorum. Her geçen gün de buna yenileri ekleniyor. Bu kadar çok numara bildiğimi öğrenenler, işimi ezbere yaptığımı görüp duyanlar çok şaşırıyor. Yoğunluktan dolayı alınan kişiyle, işi uyumlu şekilde yürütmeye devam ediyoruz." diye konuştu. "İnsan isteyince, hayal edince her şey oluyor" İpek, hayata hep pozitif baktığını, emek vermekten kaçınmadığını, kendine her zaman inandığını belirterek, şu görüşleri dile getirdi: "Hani hep 'Gönül gözün açık olsun.' derler ya bazı şeyler insanın zihninde başlıyor. Görememek çok zor ama pozitif bakıp, mutlu olmayı bilirsen her şey güzel oluyor. 'Nasıl yapacağım.' dediğim birçok şeyi başardım. İnsan isteyince, hayal edince her şey oluyor. Asıl zihinlerdeki engeli çözmek lazım. 'Görme engelliyim, hiçbir iş yapamam, böyle oturayım.' deyip, bunu bilinç altına yerleştirirseniz hiçbir şekilde başarılı olamazsınız."

  • Pendik'te Scooter Kazasında Hayatını Kaybeden Genç Mühendis, Başarılarıyla Hatırlanacak

    Pendik'te meydana gelen korkunç kazada, scooter ile çalıştığı firmaya gitmekte olan Ecem Sultan Çamlı, bir tırın 150 metre sürüklemesinin ardından altında kalarak feci şekilde can vermişti. Yürekleri dağlayan bu elim olayın ardından genç yaşında büyük başarılara imza atan Çamlı, savunma sanayiindeki katkıları ve örnek başarı hikayesiyle her zaman anılacak. Ecem Sultan Çamlı, 28 yaşında genç ve yetenekli bir mühendis olarak, savunma sanayii ve havacılık teknolojileri alanında önemli katkılar sağlamıştır. Balıkesir Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun olan Çamlı, kariyerine DASAL Havacılık ve Uzay Teknolojileri şirketinde sistem mühendisi olarak devam etmiştir. Henüz 12 yaşındayken, 2010 yılında düzenlenen 6. Uluslararası Bilişim Olimpiyatı'nda (E-BİKO) animasyon dalında hazırladığı "Atom" konulu çalışmasıyla dünya ikinciliği elde ederek dikkatleri üzerine çekmiştir. Üniversite yıllarında Ebabil Dron Takımı'nın kaptanlığını üstlenen Çamlı, savunma sanayii projelerine öncülük etmiştir. Ayrıca, kurucusu olduğu Ebabil Bilim ve Teknoloji Derneği aracılığıyla sektöre katkı sağlamaya devam etmiştir. Son olarak, Balıkesir Ticaret Odası Kadın Girişimciler İl Kurulu Üyesi olarak aktif rol almış ve geçtiğimiz hafta SAHA EXPO 2024 Fuarı'na katılarak geliştirdikleri hava araçlarını tanıtmıştır. Ecem Sultan Çamlı, 5 Kasım 2024 tarihinde İstanbul Pendik'te geçirdiği elim bir trafik kazası sonucu hayatını kaybetmiştir. Kendisi, genç yaşına rağmen elde ettiği başarılarla anılacak ve savunma sanayiine yaptığı katkılarla hatırlanacaktır.

  • Koç Holding, 2024 yılının ilk 9 ayında konsolide bazda toplam 48,7 milyar ABD doları gelir elde etti

    Koç Holding, 2024 yılının ilk 9 ayına ilişkin finansal sonuçlarını açıkladı. Konsolide bazda toplam 48,7 milyar ABD doları (USD) gelir elde eden Koç Holding, aynı dönemde yaklaşık 2,8 milyar USD kombine yatırım gerçekleştirdi. Böylece şirketin son 5 yılda gerçekleştirdiği kombine yatırımları 12,9 milyar USD’ye ulaştı. 2024 yılının ilk 9 ayındaki finansal sonuçları değerlendiren Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, “Koç Topluluğu olarak dünyada jeopolitik risklerin, belirsizliklerin ve zorlukların hâkim olduğu bu dönemde çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürdük. Bilançomuzu ve likiditemizi aynı disiplinle yönetmeye, piyasadaki dalgalanmalara karşı direnç sağlayan çeşitlendirilmiş ve dengeli portföyümüzle değer yaratmaya devam ettik” dedi. Levent Çakıroğlu: “Uzun vadeli stratejik hedeflerimizi destekleyecek güçlü yatırımları hayata geçiriyoruz.” Türkiye’nin en büyük şirketler topluluğu olarak uzun vadeli stratejik hedeflerini destekleyecek güçlü yatırımları hayata geçirdiklerini kaydeden Çakıroğlu, “Ülkemiz ekonomisine katkılarımızın yanı sıra küresel büyüme vizyonumuz doğrultusunda uluslararası arenadaki varlığımızı da güçlendiriyoruz” dedi. Koç Topluluğu şirketlerinin yurt içi ve yurt dışında gerçekleştirdikleri yatırımlara dikkat çeken Çakıroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Topluluğumuzun lider ev teknolojileri şirketi Beko’nun Ortadoğu ve Afrika’da stratejik bir yatırımı daha hayata geçirmesinden mutluluk duyuyoruz. Beko’nun Mısır’da 110 milyon dolarlık yatırımla inşa ettiği beyaz eşya fabrikasının şirketimizi bölgedeki rekabette öne çıkaracağını düşünüyoruz. Ayrıca bu fabrikayla, Türkiye ile Mısır arasında 5 yılda 15 milyar dolar karşılıklı ticarete ulaşma hedefinde ülkemize destek olacağız. Diğer yandan; Beko Bangladeş’te 78 milyon dolarlık yatırımla hayata geçirdiği buzdolabı, televizyon, çamaşır makinesi, klima ve diğer büyük ev aletlerinin üretileceği yeni fabrikasını bu dönemde devreye aldı. Şirketimizin bu yatırımla, Güney Asya Bölgesi’nde varlığını güçlendirmesini hedefliyoruz” dedi. Yapı Kredi’nin Almanya’da bankacılık faaliyetlerine başladığını belirten Çakıroğlu, “Yapı Kredi, Alman Bankhaus J. Faisst (‘BHF’) hisselerinin tamamını satın alma işlemini tamamladı. Böylelikle, bankamız Azerbaycan ve Hollanda’dan sonra, ülkemiz sınırlarını aşan üçüncü bağlı ortaklığı Yapı Kredi Almanya ile faaliyetlerini Avrupa Birliği içerisinde sürdürmeye devam edecek” dedi. TürkTraktör’ün çiftçileri modern teknolojilerle buluşturmak için yatırımlarını sürdürdüğünü sözlerine ekleyen Çakıroğlu, “TürkTraktör, tarımsal ekipman iş alanındaki faaliyetlerini genişletmek ve büyütmek amacıyla Kayhan Ertuğrul Makina ve bağlı ortaklığı Kayhan Ertuğrul Tarım ile Terramak Tarım şirketlerini bünyesine katmak için hisse devri anlaşması imzaladı” ifadelerini kullandı. Levent Çakıroğlu: “Dünyanın en büyük şirketlerinin sıralandığı Fortune Global 500’de 194. sırada yer alarak ülkemizi temsil eden tek şirket olmaktan gurur duyuyoruz.” Koç Topluluğu’nun başarılarının birçok uluslararası itibarlı kuruluş tarafından takdir edildiğini belirten Levent Çakıroğlu, “Dünyanın en büyük şirketlerinin sıralandığı Fortune Global 500’de 194’üncü sırada yer alarak ülkemizi temsil eden tek şirket olmaktan gurur duyuyoruz. Ayrıca, Forbes’un her yıl açıkladığı ‘Dünyanın En İyi İşverenleri’ küresel listesinde sekizinci kez üst üste Türkiye’nin bir numaralı işvereni olduk. Dünya genelinde ise geçtiğimiz yıla kıyasla 316 sıra yükselerek 118’inci olduk” dedi. Levent Çakıroğlu: “Umut Kent projemizle Thomson Reuters Sürdürülebilirlik Ödülleri’nde ‘Sosyal Etki’ kategorisinde büyük ödüle lâyık görüldük.” Çakıroğlu, Koç Holding’in Topluluk Şirketleri ile birlikte AFAD koordinasyonunda Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından kurduğu Umut Kentler’de bölge halkına desteklerini kesintisiz olarak sürdüğünü hatırlattı. 2024 yılı boyunca Koç Topluluğu Şirketlerinin ve Koç Gönüllülerinin katkılarıyla Vehbi Koç Vakfı ile birlikte Umut Kent sakinlerinin deprem sonrası belirsizlikleri aşabilmeleri için katkı sağladıklarını belirten Çakıroğlu, “Umut Kent projemiz, toplum odaklı bir yaklaşımla tüm sakinlerinin ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir model olması nedeniyle, uluslararası birçok kuruluş tarafından örnek gösteriliyor. Projemizle dünyanın en prestijli sürdürülebilirlik ödüllerinden biri olarak gösterilen Thomson Reuters Sürdürülebilirlik Ödülleri’nde ‘Sosyal Etki’ kategorisinde büyük ödüle lâyık görüldük. Tüm bu gelişmelerin, ülkemizin ekonomik ve toplumsal kalkınmasına verdiğimiz önemin somut birer göstergesi olduğunu düşünüyorum” dedi.

  • Hem lösemiyi hem de Kovid-19'u yenen küçük kız kanserli çocuklara umut oluyor

    5 yaşındayken hem lösemi hem de Kovid-19'la tanışan Elif Azra Kanuğ, 2,5 yıllık zor bir tedavi sürecinin sonunda sağlığına kavuşmasının ardından lösemiyle mücadele eden arkadaşlarına, katıldığı farkındalık programlarında moral ve motivasyon aşılıyor. İlkokul 3. sınıf öğrencisi 10 yaşındaki Elif Azra Kanuğ, Kovid-19 salgınının başladığı dönemde sürekli karın ağrısı şikayeti, kolunda, bacağında morarmalar ve kramplar nedeniyle hastaneye gitti. Salgının etkisiyle hastanelerde yoğunluğun yaşandığı dönemde, küçük kıza lösemi teşhisi konulması 2,5 ay sürdü. Sonrasında başlayan kemoterapi sürecinde Kovid-19 da geçiren Kanuğ, 2,5 yıl zor bir tedavi süreci yaşasa da ailesinin ve doktorlarının desteğiyle lösemiyi yenmeyi başardı. Lösemili Çocuklar Vakfının hastalıkla mücadele eden çocuklara yönelik düzenlediği farkındalık etkinliklerine, gezilere ve söyleşilere katılan, koroda şarkı söyleyen Kanuğ, yaşadıklarını anlattığı lösemili arkadaşlarına moral ve motivasyon sağlıyor. Hastalıkla mücadelesini Lösemili Çocuklar Haftası'nda AA muhabirine anlatan Elif Azra Kanuğ, hastalığı ilk öğrendiğinde ailece çok üzüldüklerini belirterek, "Ailece her şeyin üstünden gelebileceğimizi biliyorduk. Kenetlendik ve her şeyin üstesinden gelmeyi başardık." dedi. Hastalığı nedeniyle okula da geç başladığını aktaran Kanuğ, "Bir gün okula gidebileceğim düşüncesi beni ayakta tutuyordu. Okul ortamını da çok merak ediyordum. 'Okul nasıl bir yer, nasıl arkadaşlarım olacak, öğretmenim nasıl biri olacak?' gibi sorularla hep okula gitmeyi hayal ediyordum. Sonunda hastalığı yendim ve okul ortamına kavuştum." diye konuştu. Okula kavuşması ikinci bir ödül oldu Kanuğ, Kovid-19 salgınının başladığı ilk dönemde köyde olduklarını, hastalık şikayetlerinin de bu süreçte ortaya çıktığını belirterek, şikayetleri artınca İstanbul'a döndüklerini, salgında hastaneler çok yoğun olduğu için kendisine uzun süre teşhis konulamadığını söyledi. Hastalığı yendikten sonra özlemini çektiği okula kavuşmanın kendisi için ikinci bir ödül olduğunu aktaran Kanuğ, "Hastane ortamından sonra yeni bir ortama girmek, yeni arkadaşlar edinmek, bir öğretmenimin olması beni çok mutlu etti. Arkadaşlar edindim, hepsini çok seviyorum, onlar da beni seviyor." ifadelerini kullandı. Kanuğ, büyünce astrolog olmak istediğini belirterek, burçlara ve uzay bilimlerine ilgi duyduğunu, Boğa Burcu olmasına rağmen yükselen burcu Yengeç'in etkisinde kaldığını dile getirdi. Arkadaşlarına da bir mesaj vermek istediğini ifade eden Kanuğ, şunları kaydetti: "Hasta arkadaşlarım, asla yılmasınlar her şeyin bir çözümü ve kurtuluşu var. Kovid gibi bir salgın, 2-3 yıl sürse de geçti gitti. O yüzden yılmak yok, her şey geçiyor. Elbet onlar da iyileşecek bir gün. O yüzden üzülmelerine gerek yok. Diğer lösemili kardeşlerime destek olmak, onlara kendi hikayemi anlatmak için farkındalık programlarına katılıyorum. Bir koromuz var orada şarkı söylüyorum, arkadaşlarımla birlikte gezilere gidiyoruz. Dans gösterilerimiz oluyor. Böylece derdimizi, üzüntümüzü paylaşıyor, birbirimize umut ve moral oluyoruz." "Anne ve baba, çocuklarına umut olduğunda her şeyi başarabilir" Baba Halil Kanuğ ise hastalık sürecinde oğulları 9 aylık olmasına rağmen eşinin tüm ilgisini kızlarına vermek zorunla kaldığını söyledi. Ailelere böyle bir durumla karşılaştıklarında paniğe kapılmadan soğukkanlılıkla hareket etmelerini tavsiye eden Kanuğ, şöyle konuştu: "Öncelikli olarak aileler kendi hastasına odaklanmalı zira çocuğun yaşı, cinsiyeti, tanının şekli herkeste farklılık gösteriyor. Kulaktan dolma bilgiler yerine doktorlarının söylemleri doğrultusunda hareket edilmesi gerekiyor. Doktorun verdiği tedavinin dışında bir şey yapılmamalı. Bu da çocukların tedavi süreçlerini hızlandıracaktır. Zaten lösemide yüzde 93'ün üzerinde bir başarı söz konusu. Anne ve baba iyi bir ekip oluşturup, çocuklarına umut olduğunda her şeyi başarabilir." Hem Kovid hastalığı hem de aldığı ağır kemoterapi ilaçlarının etkisiyle bir gün kızının inme geçirdiğini, konuşma ve motor fonksiyonlarını yitirdiğini aktaran Kanuğ, "Anne baba olarak asla pes etme şansınız yok. O yüzden kimse umudunu kaybetmesin. Şu an durumu çok iyi. 2,5 yıl bir karantina süreci yaşamasına rağmen insan ilişkileri çok iyi, birçok sosyal faaliyete katılıyor ve arkadaşlarına yaşadığı tecrübeleri anlatarak destek oluyor." ifadelerini kullandı.

Arama Yap

bottom of page