top of page

Boş arama ile 777 sonuç bulundu

  • "Nurgül usta" eşinden öğrendiği klima tamirciliğinde usta öğretici oldu

    Hatay'ın İskenderun ilçesinde yaşayan ve 6 Şubat 2023'teki depremlerde kızını kaybeden Nurgül Karakurt, eşinden öğrendiği klima tamirciliği sayesinde hem ustalık hem de usta öğreticilik yapıyor. İskenderun ilçesinde yaşayan 3 çocuk annesi Karakurt (33), 6 yıl önce klima tamircisi eşi Sercan Karakurt'tan mesleği öğrendi. Gördüğü kurslar sonrası girdiği sınavlarda başarı gösterip ustalık ve usta öğreticilik belgesi alan Karakurt, 6 Şubat 2023 depremlerinde kaybettiği kızı Hilal Ecrin ve diğer çocukları Rüzgar ile Kerim Berk'in isimlerinin baş harfi olan HRK Teknik ismini verdiği iş yerinde eşiyle birlikte klima tamirciliği yapıyor. Karakurt, yaptığı açıklamada, işini çok sevdiğini söyledi. Depremlerde 3 çocuğundan birini kaybettiğini anlatan Karakurt, şöyle devam etti: "Depremde 13 yaşındaki kızım Hilal Ecrin Türkan'ı kaybettim. Depremden sonra işime daha çok bağlandım. Kızımın acısını unutamam ancak bir şekilde bir yerlere motive olmam lazım. 2 çocuğum daha var, onlar için işimi daha çok severek yapıyorum. Daha çok bağlandığım için de bir nebze kafa dağıtıyorum. Şu anda özel olarak yapıyorum servisliğimi, çalıştığım kurumlarım da var, müşterilerim de var. Hedefim kadın istihdamını daha çok güçlendirmek, büyütmek, kadınlara destek olmak." Karakurt, her kadının istediği her şeyi başarabileceğini kendisinin de bunun bir örneği olduğunu dile getirdi. "Eşimle gurur duyuyorum" Karakurt'un eşi Sercan Karakurt (38) ise eleman bulmakta sıkıntı çektiği için eşinden yardım istediğini ve zamanla eşinin klima tamirciliğinde ustalaştığını anlattı. Yaklaşık 6 yıldır eşiyle birlikte çalıştıklarını ifade eden Karakurt, şunları kaydetti: "Eşim bir gün dedi ki; ben bu işin her şeyini öğrenmek istiyorum, ustalığımı da yapacağım, öğreticiliğimi de. Ben bu işin inceliklerini öğrettim kendisine, önce pratikte kendini geliştirdi, okuluna yazıldı, bununla ilgili belgeler almak istedi. Gitti, eğitimlerini tamamladı, başarılı bir şekilde sınavlarını verdi. Bende olmayan belgeleri bile kendi aldı. Şu an iş yerimizde ustamız da usta öğreticimiz de kendisi. Bu işi başarabildiği, altından kalkabildiği için özellikle depremden sonra bir can kaybetmemize rağmen depremden

  • İlham Veren Başarı: Uzm. Klinik Psikolog Gülten Şarlak’ın Meslek Yolculuğu

    Uzm. Klinik Psikolog Gülten Şarlak, eğitim hayatındaki başarılarını meslek hayatına taşıyarak danışanlarının ruh sağlığına dokunmaya devam ediyor. Çocuk, ergen ve yetişkinlere yönelik uzmanlık alanıyla geniş bir danışan kitlesine hizmet sunan Şarlak, aile danışmanlığından EMDR terapisinde kazandığı yetkinliklere kadar pek çok alanda topluma değer katıyor. Uzm. Klinik Psikolog Gülten Şarlak, eğitim hayatındaki üstün başarıları ve meslek yaşamındaki etkileyici katkılarıyla psikoloji alanında adından söz ettiren bir isim. Tam burslu olarak onur öğrencisi unvanıyla mezun olduğu vakıf üniversitesinde gösterdiği akademik başarı, Şarlak’ın bu alanda sağlam bir temel oluşturmasını sağladı. İstanbul Aydın Üniversitesi’nde pedagojik formasyon ve İngilizce hazırlık eğitimlerini de tamamlayarak çok yönlü bir akademik donanım kazandı. Şarlak, yüksek lisans eğitimini İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde birincilikle tamamlayarak mesleki bilgisini daha da derinleştirdi. Psikoloji alanında yetkinliklerini geliştirme yolunda ilk deneyimlerinden biri, Sevinç Koleji’nde stajyer psikolog olarak görev almasıydı. Burada, ilköğretim çağındaki çocukların eğitim, gelişim ve başarı süreçlerine odaklanarak onların akademik ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamada etkin bir rol üstlendi; aileleri düzenli olarak bilgilendirerek çocukların sağlıklı gelişimlerine katkıda bulundu. Mesleğine olan bağlılığını sosyal sorumluluk projeleri ve adli görevlerle güçlendiren Şarlak, Bakırköy Adliyesi Çocuk Mahkemesi’nde çocuklara yönelik adli çalışmalarda bulunarak, hukuk ve psikolojiyi bir araya getiren önemli bir deneyim kazandı. Bu süreçte, hassas bir uzmanlık gerektiren çocuk adalet sisteminde çalışarak çocukların psikolojik destek ihtiyaçlarını göz önünde bulunduran, adil bir yaklaşımı benimsedi. Ayrıca, Prof. Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin psikoz servisinde gözlemci olarak görev alarak, psikiyatrik hastalıkların tedavi sürecini yakından izledi ve hastalarla birebir ilgilendi. Bu tecrübesi, ruh sağlığı alanındaki bakış açısını daha geniş bir perspektife taşırken Rorschach ve MMPI gibi psikolojik değerlendirme testlerinde edindiği bilgilerle uzmanlığını derinleştirdi. Psikoloji Akademisi’nde aldığı uygulamalı eğitimlerle de süpervizyon gruplarında yer alan Şarlak, Psikoloji Akademisi’nde öğrendiği testleri bizzat uygulama fırsatı buldu. Bu süreçte, danışanlarının ruhsal ihtiyaçlarına en uygun yaklaşımları belirlemek ve çözüm yollarını geliştirmek üzerine çalışarak mesleki deneyimini çeşitlendirdi. Alanındaki yenilikleri takip eden ve sürekli gelişime açık olan Şarlak, çocuk ve ergen psikolojisinden yetişkin terapilerine kadar geniş bir yaş aralığında hizmet veriyor. 2015 yılında Suriyeli Çocukların Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonu (PICTES) projesinde görev alarak toplum sağlığına önemli katkılarda bulundu. Savaş ve göç mağduru çocuklara yönelik psikososyal müdahale eğitimini başarıyla tamamlayarak, travma sonrası stres tepkileri, eğitim psikolojisi ve dezavantajlı çocuklarla çalışma gibi alanlarda danışmanlık sağladı. 456 saatlik kapsamlı bir eğitim programıyla “Aile Danışmanı” unvanını alan Şarlak, aynı zamanda 26 saatlik EMDR eğitimi alarak travmatik deneyimlerin iyileştirilmesinde etkin bir terapi yöntemi olan EMDR’nin uygulayıcısı olarak profesyonel destek sağlamaya başladı. Danışanlarına verdiği destek ve sağladığı güven dolu ortamla tanınan Şarlak, çocuk, ergen ve yetişkinlere yönelik terapilerde uzmanlaşarak topluma değer katmaya devam ediyor. CNN Türk, Kanal D ve ATV gibi televizyon kanallarında konuk olarak yer alarak psikoloji alanındaki bilgi ve deneyimlerini daha geniş bir kitleyle paylaşma fırsatı buldu. Alanında derinlemesine bilgiye sahip olan Şarlak, ruh sağlığı üzerine verdiği bu bilgilerin toplumda farkındalık yaratacağına inanıyor. Özgüveni, kendini sürekli geliştiren yapısı ve idealist yaklaşımı ile Uzm. Klinik Psikolog Gülten Şarlak, insan ruhuna dokunan çalışmalarıyla psikoloji alanında ilham veren bir kariyer sürdürüyor. Gayrimenkul Danışmanlığına Yeni Bir Adım Psikoloji alanındaki başarısının yanı sıra, Gülten Şarlak kariyerine gayrimenkul danışmanlığını da ekleyerek yeni bir adım attı. İnsan ilişkilerindeki güçlü iletişimi, analiz yeteneği ve bireylerin ihtiyaçlarını doğru şekilde tespit edebilme kabiliyetiyle, gayrimenkul danışmanlığı alanında da kısa sürede fark yaratmayı hedefliyor. Bu yeni alan, Şarlak’ın kariyerine farklı bir yön kazandırarak kendisini geliştirmeye devam ettiği çok yönlü bir uzmanlık yapısına katkı sunuyor. Gayrimenkul alanındaki bilgi ve deneyimlerini de paylaşarak, müşterilerine güvenli ve doğru yatırımlar yapmaları konusunda rehberlik ediyor.

  • 81 yaşında spor salonundaki gençlere taş çıkartıyor

    İzmir'de yaşayan, astım ve prostat kanserine rağmen spor tutkusunu yitirmeyen Tevfik Doğan, haftada 3 gününü geçirdiği salondaki gençlere deneyimlerini de anlatıyor. İzmir'in Menemen ilçesinde belediye tarafından açılan spor salonunun müdavimi olan 81 yaşındaki Tevfik Doğan, gençlere spor tutkusunu aşılamaya çalışıyor. Köy Hizmetleri'nde iş makinesi operatörü olarak görev yaptıktan sonra emekli olan ve ailesiyle Menemen'de yaşayan, 3 çocuk, 5 torun sahibi Tevfik Doğan, astım rahatsızlığının ortaya çıkması sonrası havasından dolayı Foça'ya taşındı. Gençliğinden bu yana sporla ilgilenen, düzenli olarak koşu yapan Doğan, prostat kanseri teşhisi konmasına rağmen spora olan ilgisini kesmedi. Doktorların da onayıyla Menemen Belediyesi tarafından açılan Halil Alkaya Spor Tesisi'ne gitmeye başlayan Doğan, haftada 3 gün yaklaşık 3 saat fitness salonunda kardiyo ve ağırlık egzersizi yapıyor. Salona gelenlerle de sohbet eden Doğan, gençlere bilinçli spor yapmanın önemini anlatıyor, önerilerde bulunuyor. "Yaşıtlarım da beni takdir ediyorlar" Doğan, bir arkadaşının yönlendirmesiyle salonda spor yapmaya başladığını, evinden salona gelmek için iki toplu taşıma aracı değiştirerek 35 kilometre mesafe kat ettiğini dile getirdi. Bu yolculuğun kendisini yormadığını anlatan Doğan, "Spor salonunda ne kadar alet varsa hepsinde çalışıyorum. Kolay kolay yorulmuyorum. Gençlerle yarışırım ben kondisyon yönünden. Onlar benden fazla ağırlık kaldırırlar ama sürekli çalışamıyorlar. Ben salona geldiğim zaman 3 saat çalışırım yorulmadan." dedi. Kendisini görenlerin gıpta ettiklerini ve izlediklerini söyleyen Doğan, bazılarının da yaşına bakarak şaşkınlık yaşadıklarını belirtti. Salona gelemediği zaman uzun yürüyüşler yaptığını veya evdeki aletleriyle çalıştığını aktaran Doğan, "Spor yapmak insanın kendisine güven duygusu veriyor, bir de dinç hissediyorsun. Yaşıtlarım da beni takdir ediyorlar. 'Sen nasıl böyle genç kalabiliyorsun?' diyorlar. 'Benim yaptığım sporu siz de yapsaydınız siz de genç kalırdınız' diyorum." ifadelerini kullandı. Salondaki gençlere sporla ilgili deneyim ve bilgilerini aktardığını dile getiren Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Gençler seti tamamladıklarında oturuyorlar. İkinci set vaktine kadar oturarak bekliyorlar. Şimdi insan adalesi aynı sakız gibidir. Sakızı çiğnediğin zaman istediğin şekli verebilirsin ama koy bir kenara soğusun, asıldığın zaman kopar. Bu yüzden vücudu sıcak tutmak lazım. Spor salonunda çalışırken set aralarında oturmayacaksın, yürüyerek dinleneceksin. Bu, asgari 30 saniye en fazla da 1,5 dakika olması lazım. Buna dikkat ederlerse vücutları kısa zamanda daha iyi gelişir." Prostat kanseriyle mücadelesinin devam ettiğini, ilaç tedavisi uygulandığını söyleyen Doğan, yaptığı sporun hastalıklarıyla mücadelesinde de kendisine güç verdiğini sözlerine ekledi.

  • Kadına yönelik şiddete karşı farkındalık için karateyi sokaklara taşıyor

    Mersin'de küçük yaşlarda karate milli takımında ter döküp ilerleyen süreçlerde fitness antrenörlüğüne yönelen Ece Yılmaz, kadına yönelik şiddete karşı farkındalık oluşturmak amacıyla sokaklarda gösteri yapıyor. Yenişehir ilçesinde yaşayan 24 yaşındaki Yılmaz, küçük yaşlarda merak duyduğu spor branşlarında ter dökebilmek için Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünün ücretsiz kurslarına gitti. Karate yapmayı öğrenmeye başlayan Yılmaz, 2013'te profesyonel sporcu oldu. Yılmaz, zamanla kendini geliştirip ilerleyen yıllarda milli takıma kadar yükseldi. Katıldığı turnuvalarda çeşitli Türkiye dereceleri elde eden Yılmaz, 2019'da kazandığı Mersin Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümünden geçen yıl mezun oldu. Üniversitenin ardından fitness antrenörlüğüne yönelen Yılmaz, kadına yönelik şiddete dikkati çekmek için de harekete geçti. Sahilde de karate yapıyor Yılmaz, kentin çeşitli caddelerinde, sahilde ve sokaklarda karate gösterisi yapıyor. Gösterilerini merakla izleyenlerin sorularını da yanıtlayan Yılmaz, kadınların savunma sporlarını öğrenmesi için farkındalık yaratmaya çalışıyor. Ece Yılmaz, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünün ücretsiz kursları sayesinde hayatının değiştiğini söyledi. Savunma sporlarını sevdiğini belirten Yılmaz, "Karate eğlenceli, dinamik ve enerjisi mükemmel bir spor dalı. Öz güveni olmayan ve fikirlerini söyleyemeyen bir çocuktum. Sporla birlikte öz güvenimi kazandım. Karateyle kendimi savunarak güçlü olmak istedim." dedi. "Herkesin savunma sporlarını öğrenmesini istiyorum" Yılmaz, karate gösterileri sırasında vatandaşlardan olumlu dönüşler aldığını belirterek, şunları kaydetti: "Herkesin savunma sporlarını öğrenmesini istiyorum. Kadınların kendilerini savunmayı bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Spor yaptığımı görenler yanıma gelip merak ettiklerini soruyor. Spora başlamak isteyenlere örnek oluyorum. Yaptığım spor ne kadar çok görülürse ben de o kadar mutlu oluyorum. Gösterilerimi sürdürüp herkese örnek olmaya devam edeceğim. Umarım daha fazla kişiye erişebilirim."

  • "Sarı Kanarya" adını verdiği kağıt toplama aracıyla hayalindeki kamyon için ter döküyor

    Ankara'da süslediği hurda aracıyla 20 yıldır kağıt toplayan "Akdereli Şafak" hayalindeki kamyonu alabilmek için her gün yollara düşüyor. Kağıt toplayarak geçimini sağlayan 37 yaşındaki Şafak Özdemir, çocukluğundan bu yana kamyon sahibi olmanın hayalini kuruyor. Mahallesinde "Akdereli Şafak" olarak tanınan fanatik Fenerbahçe taraftarı Özdemir, yıllar içinde yaptığı değişikliklerle kağıt topladığı aracını adeta modifiyeli bir kamyona dönüştürdü. Havalı dört kornası, geri vites sensörü, sinyal lambaları ve dörtlü lambaları bulunan ve ismini "Sarı Kanarya" koyduğu aracıyla her sabah yola koyulan Özdemir, yaptığı değişikliklerin ardından ağırlığı 220 kilograma kadar çıkan aracıyla kilometrelerce yol giderek ekmek parasını çıkarıyor. Yola çıktığında herkesin ilgisini çeken Özdemir'in 4 yılda topladığı aracındaki aksesuarların çoğunu mahallesindeki esnaf hediye etti. "Sarı Kanarya"sına gözü gibi bakan Özdemir, esnafın da desteğiyle aracının tüm bakımlarını aksatmadan yaptırmaya çalışıyor. Yaklaşık 2 yıl önce çalışırken bir aracın çarpması sonucu uzun süre hastanede kalan Özdemir, iyileşmesinin ardından trafikte fark edilebilmek için aracına sinyal ve kornalar taktırdı. "Buna harcadığın parayla araba alırdın" Özdemir, AA'ya yaptığı açıklamada, çocukluğunda gördüğü kamyonların kendisini çok etkilediğini, aracını süslemeye bu şekilde başladığını, bir arkadaşının kamyoncu babasından da yardım aldığını anlattı. İmkanı oldukça kağıt toplama aracına aksesuarlar taktığını ifade eden Özdemir, "Çocukluğumda gördüm. Kamyonlara led yaptırıyorlar, yazı yazdırıyorlar, korna takıyorlardı. Bende heves ettim. İmkanım oldukça alabildiğimi aldım." dedi. Çevredeki esnafın bu konuda kendisine çok yardımcı olduğunu belirten Özdemir, hediye edilen aksesuarların kendisini çok mutlu ettiğini söyledi. Aracının çok dikkat çektiğini söyleyen Özdemir, "Bazıları 'Arabaya motor taksaydın. Buna harcadığın parayla araba alırdın' diyor. Buna harcadığım parayla arabanın jantını alamazdım." dedi. "Kornaya basınca tır geldi sanıyorlar" Esnafın kendisini çok sevdiğini ve her zaman destek olduğunu belirten Özdemir, aracının yapamadığı bakım ve arızaları için onlardan yardım aldığını anlattı. Trafikte araçların bazen kendisine yol vermediğini dile getiren Özdemir, "Bu benim ekmek teknem. Yolda bazen araçlar beni sıkıştırıyor. Yüküm de ağır oluyor. Yol vermeyince korna çalıyorum. Kırmızı ışıkta geçecek yer yok. Mecbur beklemek zorunda kalıyorum. Yeşil ışık yanınca arabalar gitmiyor. Kornaya basınca tır geldi sanıyorlar ve yolu açıyorlar." dedi. . Aracına yeni aksesuar eklemenin kendisini çok mutlu ettiğini anlatan Özdemir, bunun kendisi için bir tutku olduğunu, aracının eksiklerini giderince rahat uyuyabildiğini söyledi. Her sabah "Allah'ım işimi gücümü rast getir" diyerek yola çıktığını söyleyen Özdemir, malzemelerini hazırladıktan sonra aracını garajdan çıkararak işe başladığını belirtti. Çalışma saatlerini yorgunluk durumuna göre belirlediğini bildiren Özdemir, yorgun olmadığında 21.00-22.00'ye kadar, yorulduğunda ise yaklaşık saat 20.00'ye kadar çalıştığını anlattı. Yokuşlarda zorlandığında çevredekilerin yardım ettiğini belirten Özdemir, "Arabamın boş hali 223 kilo. Yokuş çıkarken sokaktaki gençler beni görüp yardım ediyorlar. Yol düz olursa 'Gençler yorulduysanız arabaya binin' diyorum. Gidecekleri yere götürüyorum." dedi. "17 yaşında sokaklarda kağıt toplamaya başladım" Anne ve babasının ayrılması nedeniyle 11 yaşına kadar babaannesinin kendisine baktığını, ardından babasının ikinci evlilik yaptığını ifade eden Özdemir, "17 yaşında sokaklarda kağıt toplamaya başladım. Benim kağıttan kazandığım parayı onların evinde kalıyorum diye üvey annem aldı. Daha sonra baktım olmuyor annemin yanına gittim. Bir süre sonra da askere gittim. Hayalim başımı sokacak bir evim olması. Doğal gazı ve kombisi olsun. Bir de ufak bir mutfağı olsun. Allah nasip ederse kasalı bir kamyonum ve ehliyetim olsun." dedi. "Arabamın adını Sarı Kanarya koydum" Kendisinin "hasta Fenerbahçeli" olduğunu ve takımının maçlarını kaçırmadığını söyleyen Özdemir, "Arabamı sarıya boyadım, adını Sarı Kanarya koydum. Bir şey alırken en çok sarı olmasını isterim. Aracımın tozlukları beyazdı. Aksesuarcıya gidip sarıya kaplattım. Üstüne de mavi yazı yazdırdım." diye konuştu. "Normal bir arabaymış gibi bize gelip bakımını yaptırıyor" Lastik ve elektrik dükkanı sahibi Murat Bağdu da mümkün olan her konuda Özdemir'e yardımcı olduklarını söyledi. Bağdu, "Lambalarını yapıyoruz. Aküsünü değiştiriyoruz. Lastiğinin bazen havalarını bile kontrol ettiriyor. Normal bir arabaymış gibi gelip, bakımını yaptırıyor. İnşallah hayalleri gerçek olur. Çok büyük hayalleri var. Kendi halinde, gariban bir çocuk. Onun hayali kamyon. Biz arabaymış gibi bakımını yapıp öyle gönderiyoruz. Aile gibiyiz." diye konuştu. Kasap dükkanı işleten Murat Gökçe ise Özdemir'in yıllardır bölgede kağıt topladığını ve o şekilde tanıştıklarını söyledi. Dükkanından çıkan kartonları Özdemir'e verdiklerini aktaran Gökçe, şunları kaydetti: "Şafak temiz bir çocuk. Kimseye bir zararı yok. Bir sıkıntısı olduğu zaman gelir söyler. Seviyoruz onu. Bu zamana kadar yalnız kalıp bozulmayan biri. Biz bütün esnaf sahip çıkmaya çalışıyoruz. Belli bir maaşı yok. Karton ve plastik toplayıp kazancını sağlıyor. Bu çocuğun gelip para isteyecek bir yapısı yok. Bazen elektrik parasını ödeyemiyor. Onu da isteyemiyor. Kağıda not yazar bırakır, öyle veririz. Yandaki pastanede kahvaltısını yapar, kimse para istemez. Onun bir hastalığı Fenerbahçe, bir hastalığı da tır. Bu arabayı tıra benzetmek için elinden ne gelirse yapar."

  • Güzelliğin Öncü İsmi: Aika Nova Sinanoğlu

    Aika Nova Makeup ile Güzellik Dünyasına Yön Veren Girişimci, Makyaj Sanatçısı ve İlham Kaynağı Aika Nova Sinanoğlu, makyaj sanatçısı ve güzellik uzmanı kimliğinin yanı sıra başarılı bir girişimci olarak da dikkat çekiyor. Kendi adını taşıyan "AİKANOVA BEAUTY MAKE-UP" markasıyla sektöre güçlü bir adım atan Sinanoğlu, güzellik alanındaki yenilikçi yaklaşımı ve müşteri odaklı hizmet anlayışıyla kısa sürede geniş bir kitleye ulaştı. Sinanoğlu’nun girişimcilik hikayesi, güzellik sektöründe hem sanatsal hem de ticari bir başarı yakalamanın mümkün olduğunu gösteriyor. Markasının doğuş hikayesinde tutkusu ve yaratıcı vizyonu büyük rol oynayan Sinanoğlu, kişiye özel makyaj uygulamaları, gelin makyajları ve profesyonel çekimler için geliştirdiği tekniklerle farklılık yaratıyor. Estetik bakış açısını ve makyaj sanatını güçlü bir marka çatısı altında birleştiren Aika Nova, kadınların güzellik yolculuğuna rehberlik eden bir isim haline geldi. AİKANOVA BEAUTY MAKE-UP, dijital dünyada da geniş bir etkileşim alanına sahip. Aika Nova Sinanoğlu, sosyal medya platformlarında trendleri yakından takip eden takipçilerine makyaj tüyoları, güzellik ipuçları ve sektördeki yenilikleri aktarıyor. Bu etkileşim sayesinde, Sinanoğlu’nun markası güzellik dünyasında bilinirliğini artırırken aynı zamanda sektörün gelişimine de katkıda bulunuyor. Hem sanatı hem de girişimci kimliğiyle ilham veren Aika Nova Sinanoğlu, güzellik dünyasında başarılarıyla adından söz ettirmeye devam ediyor. Sosyal medya ve dijital platformlarda geniş bir kitleye hitap eden Sinanoğlu, güzellik trendlerini yakından takip eden takipçilerine yenilikleri, güzellik tüyolarını ve makyaj önerilerini sunarak sektöre de ilham veriyor. Hem sanatsal başarısı hem de girişimci vizyonuyla kısa sürede büyük bir başarı elde eden Aika Nova Sinanoğlu, güzellik dünyasında sadece bir sanatçı değil, aynı zamanda bir lider olarak tanınıyor.

  • Bakan Şimşek’ten S&P değerlendirmesi: Üç büyük kuruluşta kredi notu iki kademe artırılan tek ülkeyiz

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, S&P'nin Türkiye'nin kredi notunun B+’dan BB-’ye yükseltmesinin ardından sosyal medya hesabından değerlendirmelerde bulundu. Bakan Şimşek, "Bu yıl üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu tarafından notu iki kademe artırılan tek ülkeyiz" dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek S&P'nin Türkiye'nin kredi notunun B+’dan BB-’ye yükseltmesinin değerlendirmelerde bulundu. Bakan Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada "Bu yıl üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu tarafından notu iki kademe artırılan tek ülkeyiz" dedi. Bakan Şimşek'in açıklaması şu şekilde: "S&P kredi notumuzu B+’dan BB-’ye yükseltti. Bu yıl üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu tarafından notu iki kademe artırılan tek ülkeyiz. Not artışında ekonomide dengelenme, azalan cari açık ve dış finansman ihtiyacı, Türk lirasının istikrarı, güçlenen rezervler ve dezenflasyon süreci etkili oldu. Programımızla sağladığımız bu olumlu gelişmeler aynı zamanda ülke risk primimizi düşürmüş ve dış borçlanma maliyetlerimizde önemli iyileşme sağlamıştır. Daha yüksek notu ima eden piyasa göstergelerimiz önümüzdeki dönemde olumlu gelişmelerin süreceğine işaret ediyor." S&P Türkiye'nin kredi notunu "BB-"ye yükseltti S&P, Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmesinde Türkiye'nin uzun vadeli kredi notunun "B+"dan "BB-"ye yükseltildiği ve kredi notu görünümünün "durağan" olduğu bildirildi. Ülkenin "B" olan kısa vadeli kredi notunun da teyit edildiği kaydedildi. Kredi kuruluşundan yapılan açıklamada, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) sıkı para politikası duruşunun, Türk yetkililerinin lirayı istikrara kavuşturmasına, enflasyonu düşürmesine, rezervleri yeniden inşa etmesine ve finansal sistemi dolarizasyondan arındırmasına olanak sağladığı aktarıldı.

  • Eldar Bora: Bilim Kurguya Yenilikçi Bir Vizyon ve Edebiyatın İzinde Bir Yönetmen

    Sanatçı bir aileden gelen Eldar Bora, genç yaşta adım attığı sinema dünyasında uluslararası başarılar kazanan bir yönetmen ve yazar olarak tanınıyor. Tebriz’den dünyaya uzanan yolculuğunda 50’den fazla film ve 100’ü aşkın program yöneten Bora, edebiyat alanında kaleme aldığı kitaplarıyla da sinemaya dair özgün bir bakış açısı sunuyor. Eldar Bora, 1989 yılının Ağustos ayında Güney Azerbaycan’ın Tebriz şehrinde, sanatçı bir ailenin iki oğlundan en büyüğü olarak doğdu. Annesi Atlas Alipur’un oyunculuğu ve babası Yaşar Azeroğlu’nun resim ve heykeldeki ustalığından etkilenerek 10 yaşında oyunculuk ve tiyatroya ilk adımlarını attı. En İyi Oyuncu kategorisinde Asya Pasifik Sinema Ödülleri ve Gümüş Ayı ödüllerine layık görülen Güney Azerbaycanlı oyuncu Reza Naji’nin öğrencisi olan Bora, aynı yaşlarda ilk filmini çekerek Tebriz sinemasında öne çıkmayı başardı. Askerlik öncesi Tebriz’de, sonrasında Türkiye, Azerbaycan, Avrupa ve Amerika’da çalışmalarına devam etti. Uluslararası televizyon kanallarında yönetmenlik yapmanın yanı sıra bireysel çalışmalarına da yoğunlaştı. 2015 yılında IMDb’ye Güney Azerbaycanlı yazar ve yönetmen olarak kaydolan Bora, Santa Clara Üniversitesi’nde “İş Kurma”, The Open University’den “Film İşletmeciliği”, Golden Bull Film Festivali’nden “Kısa Film Çekimi ve Yönetmenliği” ve Fan Pardazan Yüksek Öğrenim Enstitüsü’nden “DBA-Sinema ve Tiyatro Yönetmenliği” eğitimleri aldı. 2018 yılında kısa bilimkurgu filmi “Return/Dönüş” ile Harlem, New York merkezli BeBop Channel ve Massachusetts’te yayın yapan Opprime TV gibi birçok uluslararası platformda gösterim aldı. Aynı yıl, International Cinema Community adlı topluluğu kurdu. 50’den fazla film ve 100’den fazla program yöneten Eldar Bora, sinema alanında dört kitap yazdı; bu kitaplar Amazon dahil 50’den fazla sitede satışa sunuldu. 500’ün üzerinde ulusal ve uluslararası ödül kazanan Bora, farklı platformlarca birçok kez fahri doktora unvanına layık görüldü. Hâlihazırda Amerika’da yaşamını sürdüren Dr. Eldar Bora, ülkemizi uluslararası platformlarda ve Hollywood’da temsil eden ender sanatçılarımızdan biridir. Bugüne kadar 50’den fazla film ve 100’den fazla program yöneten Eldar Bora, sinema üzerine yazdığı "Film’de Da Vinci İzleri," "35mm ve Öncesi Sinema" ve "Astronomiden Sinemaya" gibi 5 kitabını da geniş bir okuyucu kitlesiyle buluşturmuştur. Kitapları Amazon gibi platformlarda satışa sunulan Bora, halen Türkiye’de yaşamını sürdürmekte olup Uluslararası Sinema Topluluğu, Hristiyan Film Yapımcıları Derneği ve İran Genç Sinema Derneği Film Topluluğu üyesidir. Yazarın “Film’de Da Vinci İzleri”, “35mm ve Öncesi Sinema” ve “Astronomiden Sinemaya” gibi kitapları, sinema tarihine dair özgün bakış açısını sunar. Film projelerinde estetik ve teknik detaylara önem veren Bora, eserlerinde kültürel mirasla çağdaş sinema anlayışını birleştirerek dikkat çekici bir üslup geliştirmiştir. Sinema ve edebiyatın güçlü bir savunucusu olarak, Bora’nın eserleri okuyuculara sanatın derinliklerini keşfetme imkânı sunar. Çalışmaları, geniş bir kültürel birikim ve sinemaya olan derin tutkusu sayesinde uluslararası platformlarda da takdir toplamakta olup, Eldar Bora’nın adını sanat dünyasında daha da yukarılara taşımaktadır. Yazarın Kitaplarına ulaşmak için tıklayınız.

  • Felçli bilgisayar programcısı özel donanımla kod yazmayı sürdürüyor

    Bisiklet kazasıyla vücudunun büyük bölümü felç olan ve yatağa mahkum kalan bilgisayar programcısı Erkan Hürnalı, gözlerini "mouse", ağzını "enter" gibi kullandığı kafa takip sistemli gözlükle bilgisayarında kod yazmaya devam ediyor. Ankara Üniversitesi Elmadağ Meslek Yüksekokulu bilgisayar programcılığı bölümünde, 13 yıl boyunca öğretim görevlisi olarak eğitim veren Hürnalı, 2021'de spor yaptığı sırada bisikletten düşmesiyle beyinde pıhtı atması sonucu malulen emekli oldu. Kazadan sonra vücudunun yüzde 98'i felçli hale gelen ve yatağa mahkum kalan Hürnalı'nın hayatı tamamen değişti. Aylarca hastanede tedavi görmesinin ardından sadece kafasını hareket ettirebilen Hürnalı, doktorların ailesine "yaşaması mucize" demesine rağmen hem eşinin hem de 3 çocuğunun sevgisiyle hayata bağlandı. Çalıştığı dönemde birçok öğrencisine kod yazmayı sevdiren Hürnalı, kazadan sonra karşılaştığı tüm engellere rağmen pes etmeyerek, kafa takip cihazıyla kullandığı bilgisayarıyla ailesiyle iletişim kurmasının yanı sıra eski günlerdeki gibi hem kod yazmaya devam ediyor hem de yapay zeka uygulamalarını kullanarak yaşamını sürdürüyor. Yapay zekanın yardımıyla fotoğrafına önceden kaydettiği sesini koyarak kendi sosyal medya hesabına içerikler de üreten Hürnalı, yapay zekanın desteğiyle sözler yazıp eşi için şarkı besteliyor. "Hastanelerde geçti hayatımız" Erkan Hürnalı'nın eşi Demet Hürnalı, yaptığı açıklamada, eşinin yaklaşık 3,5 yıl önce sabah saatlerinde spor yapmak için arkadaşıyla birlikte sürdüğü bisikletten düştüğünü, başlangıçta kocasının ilk kaldırıldığı Elmadağ Devlet Hastanesi'nde birkaç sıyrık ve dudağındaki yarılma dışında hiçbir şeyinin olmadığını anlattı. Dudağında oluşan yarılma nedeniyle kocasının Ankara'daki başka bir hastaneye sevk edildiğini belirten Hürnalı, "Ambulansla hastaneye gittik, daha sonra başımıza bir saat içerisinde farklı şeyler geldi." dedi. Doktorların burada kendisine eşinin beyninde pıhtı attığını söylediğini ifade eden Hürnalı, eşinin yaklaşık 4,5 ay yoğun bakımda kaldığını aktararak, şöyle konuştu: "Yaklaşık bir sene kadar hep hastanelerdeydik, hastanelerde geçti hayatımız. 90 kiloya yakın kilosu vardı, bu süreçte çok zayıfladı, 30 ila 40 kilo vermiştir. Yoğun bakımda kaldığı sürede kalçasında yaralar oluşmuştu. Gazi Devlet Hastanesi'ne gittik, yine orada tedavisi için 5 ay kaldık, daha sonra eve geldik. Devletin verdiği destekle 2 ders saati kadar fizyoterapist geliyor. Onun dışında fizik tedavi hareketlerini ben yaptırıyorum, bir tane yatak aldım mesela ona kaldırıyoruz. Fizyoterapistimizle beraber fizik tedavi sürecimiz devam ediyor." Eşinin durumundan sonra 3 çocuğuyla birlikte hayatlarının değiştiğini anlatan Hürnalı, çocuklarının babalarını yalnız bırakmadığını, sürekli onunla vakit geçirdiklerini ifade etti. "Kendi gibi hastaların ücretsiz kullanabilmesi için bir program yazdı" Demet Hürnalı, eşinin kazadan sonra boyundan altını hareket ettiremediği için bilgisayarını bir daha asla kullanamayacağı için bilgisayarını bir akrabasına hediye etmek istediğini belirterek, kendisinin buna engel olduğunu söyledi. Eşi Erkan Hürnalı'nın içinde kod yazma isteğinin hep olduğuna inandığını anlatan Hürnalı, "Çünkü o bilgisayarı aşırı seven bir insan. Gençken de yine aynı şekilde bilgisayara merakı varmış zaten. Ben de hep yanında olduğum için her zaman onu motive edecek, iyi şeyler söylüyordum. Erkan, aslında biraz boşluktaydı. Ben ve çocuklarımın da sayesinde onu teşvik ettik, bu şekilde daha çok bağlandı hayata." dedi. Türk mucit tarafından engellilere yönelik tasarlanan kafa takip sistemli cihazla kocasının hayatının epey değiştiğini anlatan Hürnalı, şöyle devam etti: "Bu cihazı kullanabilmemize yarayan bir program yollamışlardı bize. Bunun da ücretsiz deneme hakkından sonra belli bir ücreti vardı. Eşim de bunu kendisinin yazabileceğini söyledi. Şimdi mesela onun programını da yazıp hediye etti onlara. Kendi gibi hastaların ücretsiz kullanabilmesi için böyle bir program yazdı. Şimdi akrabamızla bir iş yapıyor, daha doğrusu kodlamayla, yine bu da programcılık işi. Daha önce sağlıklıyken yapabildiği her şeyi yapabiliyor şimdi. Sabah 5 gibi oturtuyorum bilgisayarına öğlene kadar 8-9-10 saat bilgisayarla uğraşıyor. Önce oturuyor, geri yatırıyorum. Sonra yemeğini yediriyorum, dinlendikten sonra tekrar oturtuyorum bilgisayarın başına. Sonra fizik tedavisi için biraz hareketleri için tekrar ara veriyoruz. Çok çalışkan biri, hiç böyle sıkıldığını söylemedi bana. Evde hatta zamanım yetmiyor diye bana sürekli söyler. Hep kodlamayla yani kendini geliştirebilecek şeylerle yapay zekayla uğraşır, bilgisayar işlerini çok seviyor." "Yapay zekanın çıkışıyla birçok iş benim için kolaylaştı" Erkan Hürnalı, iletişim kurabilmesi için kullandığı program aracılığıyla "Kodlamada yapay zekayı ve yapay zekanın geleceğini nasıl görüyorsunuz?" sorusunu şu şekilde yanıtladı: "Tam bilgisayarla ilişkim açısından 'Her şey bitti' derken hayatıma bu gözlük girdi. İlk zamanlarda 'Bu gözlükle de bir yere kadar' diyordum ama şimdi yapay zekanın çıkışıyla beraber bilgisayardaki birçok iş benim için kolaylaştı. Bunlardan birisi de kodlama. Artık eskisi gibi program yazarken bir yere takılı kalmaktan korkmuyorum. Eskiden çok zor araştırma yapabildiğim için bir yere takıldığım zaman oradan çok zor çıkıyordum şimdi ise yapay zekaya takıldığım yeri tarif etmem yeterli. Bir akrabamızla ortak iş yapıyoruz, ben yazacağım, o satacak. Yapay zekanın sayesinde bir şeyler ortaya çıkarabildikçe üstümdeki değersizlik hissini bir nebze olsun atabiliyorum."

  • Dubai Çikolatasının Sırrı Açıklandı! Türkiye Detayı Şaşırttı!

    Sosyal medyada paylaşım rekorları kıran, market raflarında talan edilen meşhur Dubai çikolatası hakkında bilinmeyen gerçek ortaya çıktı! Tarifin ustası Sarah Hamouda, çikolatanın ilham kaynağının Türk baklavası olduğunu açıkladı! Sosyal medyada paylaşım rekorları kıran, market raflarında talan edilen meşhur Dubai çikolatası hakkında bilinmeyen gerçek ortaya çıktı! Tarifin ustası Sarah Hamouda, çikolatanın ilham kaynağının Türk baklavası olduğunu açıkladı! Hamilelik döneminde çikolataya olan iştahını tatmin etmek için kendi tarifini geliştiren Hamouda, Antep fıstığı ezmesi ve künfe dolgusuyla bu eşsiz lezzeti ortaya çıkardı. Dubai çikolatası, TikTok'ta viral olduktan sonra dünya çapında popülerlik kazandı ve üretim kapasitesini günde 500 adede kadar artırmak zorunda kaldılar! Başta evde yapılan bu çikolata, şimdi dev bir trend haline geldi ve herkesin tatmak istediği lezzet oldu.

  • Yeni girişimlere 44 milyon liralık "melek" desteği

    Melek yatırımcılar, Haziran 2013'ten bu yana başlangıç veya büyüme aşamasındaki girişimlere yaklaşık 44 milyon lira sermaye sağladı. Bu dönemde büyüme aşamasındaki 80 yatırıma 233 yatırımcı ortak oldu. Melek yatırımcılar, Haziran 2013'ten bu yana başlangıç veya büyüme aşamasındaki girişimlere yaklaşık 44 milyon lira sermaye sağladı. Girişim sermayesi fonlarına kaynak aktarılmasını düzenleyen bireysel katılım sermayesi sistemine ilişkin mevzuat, Haziran 2012'de çıkarıldı. Sistem, uygulama yönetmeliğinin Şubat 2013'te yürürlüğe girmesiyle faaliyete geçerken bu kapsamdaki ilk yatırım Haziran 2013'te gerçekleştirildi. Söz konusu tarihten bu yana iptal edilenler hariç 1098 melek yatırımcı lisansı düzenlendi. Bunlardan 603'ü aktif durumda bulunuyor. Uygulama kapsamında 2023'te 158, 2024'ün 9 ayında 74 lisans verildi. Lisans başvurularının yüzde 67,94'ünün yüksek gelir veya servet sahibi, yüzde 32,06'sının ise tecrübeli olduğu belirlendi. 80 YATIRIMA 233 YATIRIMCI Türkiye'de melek yatırım ağlarıyla ilk yatırımın gerçekleştirildiği Haziran 2013'ten bugüne kadar başlangıç veya büyüme aşamasındaki 80 yatırım için 233 yatırımcı, 43 milyon 946 bin lira sermaye aktardı. Uygulama kapsamında geçen yıl 4 yatırımcı, 17 girişime 5,2 milyon liralık sermaye sağlarken bu yılın 9 aylık döneminde 18 yatırım için 36 melek yatırımcının 11 milyon 171 bin lira sermaye transfer ettiği kayıtlara geçti. Yatırım başvurularının 1'i Konya, 1'i Bursa, 1'i Kocaeli, 2'si Kırıkkale, 2'si İzmir, 4'ü Ankara, 69'u İstanbul merkezli faaliyet gösteren firmalar için yapıldı. YATIRIM YAPILAN ŞİRKETLER AZ ORTAKLI Yatırım yapılan işletmelerin yüzde 47'sinin 5'ten az, yüzde 19'unun 5 ile 10 arası, yüzde 34'ünün 10'dan fazla ortağı olduğu belirlendi. Melek yatırımcıların sermaye aktardığı sektörlerin başında bilgisayar programlama ve danışmanlık ile bilgi teknolojisi ve bilgisayar hizmet faaliyetleri geldi. Bu sektörleri veri işleme ve barındırma, bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetleri izledi. Bireysel katılım yatırımcıları, Bakanlık tarafından akredite edilmiş ağlar üzerinden lisans ve yatırım başvurusunda bulunabiliyor. Ağların da akredite edilebilmek için Bakanlıkça belirlenen taahhütleri yerine getirmesi gerekiyor. Sistemde aktif 18 akredite ağ bulunurken bunlardan 10'u İstanbul, 2'si Antalya, 1'i Diyarbakır, 1'i İzmir, 1'i Kayseri, 1'i Ankara, 1'i Elazığ ve 1'i Bursa merkezli faaliyet gösteriyor.

  • ''Yapamazsın'' diyenleri dinlemedi! Şimdi Bilecik'ten Avrupa'ya kapış kapış ürün satıyor

    Bilecik'te yaşayan 3 çocuk annesi Dilek Çağlar, evinde jüt ve tres ipler ile yapmaya başladığı çanta, paspas, banyo setleri gibi ürünleri birçok ülkeye satıyor Aile ekonomisine katkı sağlamak için evinde neler yapabileceği konusunda internette araştırma yaptığını belirten Dilek Çağlar, izlediği videolarda jüt ve tres ipler ile çeşitli ürünlerin yapılışını öğrendikten sonra evinde bu ürünleri yapmaya başladığını söyledi. ''KORKMASINLAR, HERKES YAPABİLİR'' Zamanla işlerinin büyüdüğünü söyleyen Çağlar, ürünlerini ilçede açtığı dükkanında ve sosyal medya üzerinden sattığını belirtti. ''Yapamazsın'' diyenleri dinlemedi! Şimdi Bilecik'ten Avrupa'ya kapış kapış ürün satıyor - 1 Hedefinin ev hanımları iş imkanı sunmak olduğunu aktaran Dilek Çağlar, “Bir buçuk yıl öncesine kadar güvenlik şirketinde çalışıyordum. 3'üncü hamilelikten sonra işi bırakmak zorunda kaldım. Çocuklarla ilgilenirken eşime destek olmak amaçlı 'Ne yapabilirim' diye araştırırken bu işle karşılaştım. Bazı internet sitelerinde izlediğim videolarla işi ilerlettim. Çantalar, paspaslar, banyo setleri, Amerikan servisleri derken iş büyüdü. Daha da güzel yerlere geldi. Çevremden 'Bu iş olmaz, burada yapamazsın, ilçe olarak küçük satışların kısıtlı olur' gibi tepkilerle karşılaştım ama hepsini arkaya atmayı başardım. Şu an yurt dışına satışlarım mevcut. Almanya, İngiltere, Fransa, Mısır, Irak olmak üzere ülkelere ürün göndermiş bulunmaktayım. İşimi seviyorum. Hedefim ev kadınlarına destek olabilmek. Ev kadınların yaptığı ürünlerin burada satışını sağlamak. Makineler alıp onlara iş imkanı sunmak. Ev hanımlarına önerim var. Korkmasınlar. Herkes yapabilir. Yapabilirim demek çok önemli. Özgüvenleri yerinde olsun. Kadının değdiği her şey güzelleşir” dedi.

Arama Yap

bottom of page