top of page

Boş arama ile 783 sonuç bulundu

  • 40 Günde Üretilen İnsansı Robot Şimdi de Mimik Yapıyor

    Biorobotec firması, Ulutek Teknopark’ın avantajlarıyla 40 günde ürettiği yapay zekaya sahip insansı robot "Tomyris" ile 9 farklı mimik yapabiliyor. Yazılım sektöründe 2002’den bu yana hizmet veren Biorobotec, robot teknolojilerine yönelik çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. CİNSİYET AYRIMINI KOLAYCA YAPABİLİYOR Biorobotec, Bursa Uludağ Üniversitesi ile iş birliğiyle geliştirdiği "Cuma" robotunun ardından, Tomyris’in üretimini tamamladı. Bu robot, kadın, erkek, çocuk ve yetişkin ayrımı yapabiliyor ve karşısındaki kişinin el ve yüz hareketlerini taklit edebiliyor. YENİ BECERİLER YÜKLENİYOR Tomyris, yüzündeki geliştirmeler sayesinde 9 farklı duyguyu mimiklerle gösterebiliyor. Yapay zeka ile görüntü işleme, duygu çözümleme ve sorulara yanıt verme gibi beceriler kazandırılması amaçlanıyor. Tomyris’in insansı görünüm için silikon deri çalışmaları devam etmekte. Hedef, 4 yıl içinde sahada asistanlık görevleri yapması. İNSANSI HALİYLE YAKINDA SAHALARDA OLACAK Tomyris, 1,80 metre boyunda biyonik bir asistana dönüştürülmekte. Firma sahibi Adem Aksu, Tomyris’in gelişim sürecini ve gelecekteki hedeflerini şu sözlerle açıkladı: “Tomyris robotumuz, gelecekteki Tomyris’in adımları. 4 yıl içinde insansı görünümüyle sahada göreceğiz. Tomyris, gülümseme, sevinç, üzüntü, şaşkınlık, korku gibi duyguları yüz kaslarıyla ifade edebiliyor. Gelecekte, yapay zeka ile duygu durumunu ayarlayıp yüz mimiklerini buna göre hareket ettirebilecek.”

  • Ürettiği mini harman makinesi ile fındık yetiştiricisinin işini kolaylaştırdı

    Samsun'un Terme ilçesinde mini harman makinesi üreten Hasan Dinç, eğimli araziye sahip fındık üreticilerinin işini kolaylaştırdı. Üreticiye fındık bahçesinde yere dökülen fındıkları toplama ve harman yapma imkanı sunan, çiftçinin iş yükünü azaltarak zamandan ve işçilik maliyetinden tasarruf sağlayan makine, aynı zamanda fındıktan ayırdığı zurufu (yeşil dış kabuğu) bahçede bırakıp doğal gübre haline gelmesini sağlıyor. Büyük patoz makinelerinin giremediği bahçe ve arazilere girerek üreticiye alternatif sunan makine, Samsun'da gerçekleştirilen Tarım Fuarı'nda tanıtıldı. Yüzde 100 yerli olarak üretilen ve patenti alınan mini fındık patoz makinesinin üreticisi Dinçler Makina Sanayi ve Tarım Ürünleri Firmasının sahibi Hasan Dinç, yaptığı açıklamada, fındık harman makineleri üretiminde 50 yıllık deneyimleri olduğunu söyledi. Büyük patoz makinelerinin fındık bahçesine girememesi ve eğimli arazide de çalışamaması nedeniyle yaklaşık 5 yıllık bir çalışma sonucu fındık toplayan ve kabuklarını ayırabilen mini patoz makinesini ürettiklerini anlatan Dinç, "Makinenin deney raporlarını almak için Ziraat Fakültesine başvurduk. Saatte ortalama 1 ton fındık ayıklama yaptığının deney raporlarını aldık. Daha sonra patent başvurusu yaptık ve aldık. İki yıldır seri üretimini yaptığımız mini harman makinelerinin bölge illere satışını gerçekleştirdik. Normal patozun ağırlığı 2 bin 700 küsur kilo iken bunun ağırlığı 475-500 kilodur." dedi. Makinenin avantajlarından bahseden Dinç, "Küçültülerek en minyatür hale getirilen makine budur. Makine saatte 1 ton fındık ayıklar. Yaş da olsa kuru da olsa bahçede bir araya getirilen fındıkları toplar ve döver. Bahçelerde meyilli yerlerde patpat sırtında gidebiliyor." diye konuştu. Dinç, makinenin iki tip imal edildiğini, patpat ve traktör ile istenilen arazi ve bahçede kullanılabildiğini kaydetti "Küçük olmasının avantajı çok büyük" Makineyi satın alan üreticilerden Kerem Gök de Ordu'nun Ünye ilçesinde yılda ortalama 5-6 ton fındık ürettiklerini dile getirdi. Makineden memnun olduklarını belirten Gök, "Fındık patozu yapıyoruz. Aynı zamanda ticari olarak da çalışıyoruz. Kendi işimizi de görüyoruz komşuların da. Bahçede pratik olarak patoz yapıyor. Makine yüzde 70 eğime kadar bahçeye girebiliyor. Fındık bahçesinde patoz yapabiliyorsun. İstersen fındık toplayabiliyorsun. Her yönden avantajlı bir makine. Tarlada kabuklu fındık toplanıyor. Kabuklu fındığı çektiriyorsun, tane yapıyor. Küçük olmasının avantajı çok büyük. Büyük makineler istenilen her yere giremiyor ama bu küçük olduğu için istediğin her yere girebiliyor." ifadelerini kullandı.

  • Torunlarıyla akran gençlerle sıra arkadaşı oldular

    Elazığ'da Fırat Üniversitesi (FÜ) Keban Meslek Yüksekokulu Peyzaj ve Süs Bitkileri Yetiştiriciliği Bölümüne bu yıl yerleşen 77 yaşındaki Ahmet Rıza Öcal ve 62 yaşındaki Cemile Göktaş, torunlarıyla akran gençlerle sıra arkadaşı oldu. Lise eğitimlerinin ardından çeşitli nedenlerle üniversite eğitimi alamayan 3 çocuk ve 1 torun sahibi Öcal ile 3 çocuk ve 4 torun sahibi Göktaş, geçen onca yıla rağmen üniversiteli olma hayalinden vazgeçmedi. Bu yıl girdikleri Yükseköğretim Kurumları Sınavı sonucuna göre FÜ Keban Meslek Yüksekokulu Peyzaj ve Süs Bitkileri Yetiştiriciliği Bölümüne yerleşen Öcal, oturduğu Ağın ilçesinden Keban ilçesine gelmek için 33 kilometre, Göktaş ise il merkezinden ilçeye gelmek için 51 kilometre yol katediyor. Ortaya koydukları azim ve derslere olan ilgileriyle okuldaki tüm öğrencilere ilham kaynağı olan Göktaş ve Öcal, genç arkadaşlarıyla birlikte üniversitede okumanın mutluluğunu yaşıyor. "Torunum yaşındaki gençlerle okumak benim için büyük bir onur" Ahmet Rıza Öcal, bazı nedenlerden lise eğitimini tamamlayamadığını, vatani görevini yaptıktan sonra 1972'de ortaokul mezunu olarak polislik mesleğine başladığını söyledi. Mesleğe başlayıp aile kurduktan sonra eğitimine devam edemediğini, 1999'da emekli olduktan sonra çok arzuladığı üniversiteli olma hayalini gerçekleştirmek için önce lise diplomasını aldığını dile getiren Öcal, sınavlara hazırlandığını belirtti. Öcal, "Üniversite okumak ukde olarak kalmıştı içimde, çoğu arkadaşlarım üniversiteden mezun oldular. Bazı sebeplerden yapamadım, bu seneye nasipmiş. Hocalarımız çok iyi, çok şeyler öğreneceğiz. Bu yaşta gençlerle birlikte okumak çok güzel bir duygu, torunum yaşında olanlar var. Torunum yaşındaki gençlerle okumak benim için büyük bir onur." dedi. Okumanın, yeni bilgiler edinmenin beyni zinde tuttuğunu kaydeden Öcal, üniversiteye başladıktan sonra kendini her açıdan daha iyi hissettiğini dile getirdi. "Bu sene çok isteyerek, birincilikle peyzaj ve süs bitkileri yetiştiriciliği bölümüne girdim" Cemile Göktaş da çocukluğundan beri okumayı çok sevdiğini, başarıyla liseyi bitirdikten sonra 1980 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesini kazandığını ancak 12 Eylül Darbesi nedeniyle kaydını yapamadığını söyledi. Sonraki yıllarda yine çeşitli nedenlerle üniversitede okuyamadığını ifade eden Göktaş, şöyle konuştu: "Çocukluğumda, gençliğimde çok çalışkan bir öğrenciydim işte bazı nedenlerle engellendik, üniversiteye gidemedim ama çok şükür şimdi o fırsatı yakaladım, çocuklar da torunlar da büyüdü artık beni engelleyen hiçbir şey olmadığı için üniversiteye gelmek beni çok mutlu etti. Bu sene çok isteyerek, birincilikle peyzaj ve süs bitkileri yetiştiriciliği bölümüne girdim. Azıcık kaygılıydım acaba gençlerle nasıl olacak, uyum sağlayabilir miyim diye ama gençler beni çok güzel karşıladılar. Onların hem ablası hem teyzesi oldum, çok güzel bir uyum içerisinde büyük bir zevkle derslere giriyoruz. İnşallah burada çok güzel şeyler öğreneceğiz, bunu da hayatımıza uygulayacağız." Göktaş, eğitimini tamamladıktan sonra çeşitli süs bitkileri, çiçeklerin ve ağaçların yer alacağı birkaç dönümlük hobi bahçesi kurmak istediğini ifade etti. "Anne baba hissiyatı veriyorlar" Öğrencilerden 18 yaşındaki Bilal Vural ise Muşlu olduğunu, üniversite eğitimi için oturdukları Bursa'dan Keban'a geldiğini dile getirdi. Vural, "Okula başladığımda herhalde herkes birbiriyle yaşıttır diye düşünmüştüm. Sınıfta Ahmet amca ve Cemile teyzeyi görünce şaşırdım. Allah razı olsun çok iyi insanlar, anne baba hissiyatı veriyorlar. Yani ailemizden uzağız ama anne baba sevgisi görüyoruz onlardan, onlara çok teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı. Öğrencilerden Mine İlcan, her yönüyle okulunu çok sevdiğini, sınıf arkadaşları olan Göktaş ve Öcal'ı daha çok sevdiğini dile getirdi. İlcan, "Sınıfa ilk girdiğimde Göktaş ve Öcal'ı görünce şaşırmıştım. Okumanın yaşı olmadığını anladım. Eğitimim açısından onlardan ilham alıyorum, ilham kaynağım oluyorlar." dedi. Keban Meslek Yüksekokulu Peyzaj ve Süs Bitkileri Programında Öğretim Görevlisi Dr. Halil Karan da bu yıl Göktaş ve Öcal'ın bölümlerini tercih ederek okullarına renk kattığını, derslere olan ilgi ve azimleriyle genç öğrencilere örnek olduklarını söyledi.

  • Tekirdağ'da kaporta boyacısının ürettiği fiberglas otomobil maketleri talep görüyor

    Tekirdağ'da yaşayan 33 yaşındaki oto kaporta boyacısı Ümit Marangoz'un dekoratif kullanım için ürettiği fiberglas klasik otomobil maketleri, hem yurt içinde hem yurt dışında alıcı buluyor. Süleymanpaşa 100. Yıl Mahallesi'ndeki atölyesinde 15 yıldır oto boyacılığı yapan Marangoz, 5 yıl önce hurdaya ayrılan klasik otomobilleri alıp eski görünümüne kavuşturmaya başladı. Marangoz, daha sonra klasik otomobillerin birebir aynısını maket olarak fiberglas malzemeden yapmaya başladı. Motorsuz olarak üretilen fiberglas otomobil maketleri, meraklıları tarafından satın alınarak otel, galeri, film seti ve fotoğraf stüdyolarında kullanılıyor. Marangoz ürettiği araçları, Türkiye'nin yanı sıra ABD, Bulgaristan, Yunanistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne satıyor. Fiberglas otomobillerin yanı sıra klasik otomobil parçalarından koltuk takımları da üreten Marangoz'un ürünleri yurt içi ve yurt dışından talep görüyor. "Bu bir hastalık bizim için" Marangoz, Türkiye'de kendisi gibi fiberglas klasik otomobil ile klasik otomobil parçalarından koltuk ve masa yapan 2-3 kişinin olduğunu söyledi. Klasik otomobillerin kendisi için bir tutku olduğunu ifade eden Marangoz, "Bunlara çok merakımız vardı. Hem üretip hem toplamak istedik. Bu bir hastalık bizim için. Oteller, film stüdyoları, fotoğraf stüdyoları fiberglas klasik arabaları çok talep ediyor. Bayağı bir talebimiz var. Aşama aşama herkese yetişmeye çalışıyoruz." dedi. Marangoz, ürettikleri araçlarda motor olmadığını, aracı sıfırdan tamamen kendilerinin ortaya çıkarttığını dile getirdi. Her zaman farklı çalışmalara imza atmaya çalıştığını belirten Marangoz, "Fiberglass bir otomobili sıfırdan inşa etmemiz bir ay sürüyor. Koltuk, kapılar, camlar, farlar hepsi kendi imalatımız. Bunun yanı sıra klasik otomobillerin ön ve arka bagaj kısmından da koltuk üretiyoruz. Yani müşteri isteğine göre aracın istediği bölgesinden kesip birebir orijinal boyutunda koltuk veya masa yaparak satışa sunuyoruz." diye konuştu. Talep yoğunluğu var Fiberglas otomobillerin meraklıları olduğunu yurt dışına da satış yaptıklarını aktaran Marangoz şunları kaydetti: "Genellikle oteller, fotoğraf çekim stüdyoları bu araçları istiyor, galericilerimiz çok istiyor. Araçların bulunmayan parçalarını kendimiz üretiyoruz. Kaporta, boya her şeyi bize ait. Döşeme bölümü bize ait. Yurt dışından da taleplerimiz var. Genellikle Amerikan ve klasik araç üretiyoruz. Şu an 3 siparişim var. Bunların arasında Amerika ve Dubai de var. Bulgaristan ve Yunanistan'a yaptığımız otomobiller var. Türkiye'ye nazaran genellikle yurt dışı satışlarımız daha iyi gidiyor. Yani şu an 'talepleri yetiştiremiyoruz' desem yeri var."

  • Bursa'da 7 yaşındaki Aslıhan, sattığı dergilerle Gazzeliler için 40 bin lira topladı

    Bursa'nın İnegöl ilçesinde yaşayan 7 yaşındaki ilkokul öğrencisi Aslıhan Karakurt, Gazzeliler için bastırdığı dergileri satarak 40 bin lira topladı. Sosyal medya ve televizyon kanallarından İsrail’in Gazze’deki katliamlarına tanıklık eden 7 yaşındaki Aslıhan Karakurt, Gazze yararına bir dergi hazırlayarak satışa sunmak istedi. Anne ve babasının da destek olduğu Aslıhan, çizimlerden oluşan bir dergi hazırladı ve bir hayırseverin desteği ile dergisini bastırdı. İyilik Hareketi Derneğinin de katkılarıyla dergileri satışa sunan Aslıhan, satıştan elde ettiği 40 bin lirayı Kızılay İnegöl Şube Başkanı Alay Ergin’e teslim etti. Burada açıklamalarda bulunan Karakurt, "Çocukların ölmediği, güldüğü, eğlendiği, okula gittiği bir dünya istiyorum. Dergimi alarak Filistin'deki kardeşlerime yardımda bulunduğunuz için teşekkür ederim." dedi. Kızılay İnegöl Şube Başkanı Alay Ergin ise şöyle konuştu: "Evladımız, Allah razı olsun. 7 Ekim olaylarından sonra tamamen kendi imkanları ile bir dergi hazırladı. İnegöl’deki bir hayırseverin desteği ile dergi basıldı, tanıtımı ve satışı yapıldı. Yapılan bu satıştan elde edilen geliri, Aslıhan evladımız bizlere getirdi ve Gazze'deki kardeşlerimize göndermemiz için bizlere müracaatta bulundu. Biz kendisine teşekkür ediyoruz. Meblağın hiç önemi yok. Az ya da çok hiç önemi yok. Takdire şayan davranıştan dolayı kendisine ve kendisini yetiştiren ailesine teşekkür ediyorum. Vesile olan, destek olan herkese çok teşekkür ediyorum. Türkiye’de bir akımı başlatacağına inanıyorum ben. Çok güzel bir çalışma olmuş."

  • Yunus Emre Sert: Türk Alternatif Müziğin Yükselen Yıldızı

    Yunus Emre Sert, özgün tarzı ve başarılı müzik kariyeriyle Türk Alternatif/Pop müziğin yükselen yıldızlarından biri. 'Maalesef Bitti' ve 'Burjuva' gibi eserleriyle dikkat çeken sanatçı, sahne performansı ve besteleriyle geniş kitlelere ulaşmayı başardı. Yunus Emre Sert (YES), Türk Alternatif/Pop müzik sahnesinde dikkat çeken bir isim olarak Eskişehir'de dünyaya geldi. Müzik hayatına henüz çocuk yaşlarda piyano çalarak başlayan Yunus Emre, Sakarya Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda eğitimini sürdürdü. Türk müziğine olan ilgisiyle Kaba Zurna ve Azeri Tar çalmayı öğrendi. Müziğe olan tutkusunu beste ve cover çalışmalarıyla sürdüren Yunus Emre, bu projelerini kendi kurduğu stüdyosunda tamamlıyor. Yunus Emre Sert, müzik kariyerinde hızla yükselerek adını geniş kitlelere duyurmayı başardı. İlk çıkışını yaptığı "Maalesef Bitti" ile sektörde büyük yankı uyandıran Yunus Emre, ardından gelen çalışmalarında da başarısını perçinledi. Müzikal yeteneği, özgün tarzı ve sahne performansıyla kısa sürede geniş bir hayran kitlesine ulaşan sanatçı, aynı zamanda müzik eleştirmenlerinin de dikkatini çekti. Yaptığı projelerde, sadece bir müzisyen olarak değil, besteci ve söz yazarı kimliğiyle de fark yaratan Yunus Emre Sert, müzik dünyasında kalıcı bir iz bırakma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Başarıya olan azmi ve yenilikçi yaklaşımıyla, alternatif müziğin geleceğinde önemli bir figür haline gelmeye devam ediyor. 2019 yılında "Biyetenek" adlı beste yarışmasında "Maalesef Bitti" isimli bestesiyle birincilik elde eden Yunus Emre Sert, kariyerine güçlü adımlarla devam etti. Albüm kayıtlarında Türkiye’nin saygın müzisyenleri olan Volkan Öktem, Bülent Güven ve Raşit Pekmezci gibi isimlerle çalıştı. İlk video klibi ise "Maalesef Bitti" adlı şarkısına çekildi. Bu süreçte Genco Ar ile çalışma fırsatı bulan Yunus Emre, müzik dünyasında önemli bir yer edinmeyi başardı. Sanatçının sahne hakimiyeti, besteci ve söz yazarı kimliği, güçlü enerjisi ve karizması, onu farklı kılan niteliklerinden sadece birkaçıdır. "Burjuva" isimli şarkısıyla topluma ve bireye dair derin gözlemler sunan Yunus Emre Sert, müzikseverlerin gönlünde taht kurmaya devam ediyor.

  • Nargiz Mahmudzade: Azim, Tutku ve İlhamla Yoğrulmuş Bir Başarı Hikayesi

    Azerbaycan’da doğan Nargiz Mahmudzade, uluslararası alanda tanınan bir eğitmen ve yaşam koçu olarak başarı basamaklarını hızla tırmandı. Dans, yaşam koçluğu ve egzersiz eğitimi gibi çeşitli alanlarda uzmanlaşarak kariyerini şekillendiren Mahmudzade, disiplinli çalışması ve bitmek bilmeyen azmi sayesinde hem kendi hayatında hem de öğrencilerinin hayatlarında kalıcı izler bıraktı. Mahmudzade, hem Azerbaycan'da hem de Türkiye'de kültürel bağları güçlendiren projelere imza attı. Özellikle dans eğitimi alanında gösterdiği başarılarla iki ülke arasında kültürel bir köprü kurmayı başardı. Eğittiği dans grubu ile Türkiye’yi Azerbaycan'da başarıyla temsil etti ve bu başarısı ona 2022 yılında düzenlenen RC Menajerlik Yılsonu Başarı Ödülleri'nde "Yılın En Başarılı Dans Grubu ve Eğitmeni" ödülünü kazandırdı. Bu ödül, Mahmudzade’nin uluslararası platformlarda ses getiren kariyerinin bir yansıması olarak kabul edildi. Mücadele, Azim ve İyileşme ile Gelen Başarı Nargiz Mahmudzade, sadece sahnedeki ve kariyerindeki başarılarıyla değil, aynı zamanda zorlu bir kişisel mücadele ile de dikkat çekiyor. Evliliğinde uzun süre şiddet gören Mahmudzade, bu acı dolu dönemde şiddet nedeniyle bebeğini kaybetmiş acı dolu travmalar yaşamıştır. Henüz 22 yaşında bir kalp krizi geçirmiştir. Ancak bu zorluklar onu yıldırmadı; tam tersine, daha güçlü bir insan olarak ayağa kalkmasını sağladı. Eşinin şiddetinden kurtularak yeni bir hayata adım atan Mahmudzade, bugün benzer durumda olan kadınlara mentörlük yapıyor, şiddet mağduru kadınlara destek veriyor ve onların iyileşme süreçlerine rehberlik ediyor. Mahmudzade’nin bu mücadelesi, sadece bireysel bir başarı olarak kalmadı. Narsist ilişkilerden nasıl kurtulunabileceği konusunda eğitimler ve konferanslar düzenleyerek bu alanda farkındalık yaratıyor. Kadınlara kendilerini yeniden bulmaları ve güçlenmeleri için destek veriyor. Şiddetin yarattığı derin izlerden kurtulup kendi hayatını dönüştürme mücadelesi, ona binlerce insan için bir ilham kaynağı olma fırsatı verdi. Uluslararası Profesyonel Eğitmen Ödülü Mahmudzade’nin mesleki başarısı, Uluslararası Profesyonel Eğitmen ödülü ile taçlandırıldı. Bu prestijli ödül, onun sadece teknik bilgi ve yeteneğini değil, aynı zamanda eğitmenlik alanında gösterdiği liderliği ve öğrencilerine verdiği ilhamı da gözler önüne serdi. Dans, spor ve yaşam koçluğu alanlarındaki başarılarıyla dikkat çeken Mahmudzade, her yaştan insan için bir motivasyon kaynağı olmayı sürdürüyor. Sosyal Medyanın İlham Veren Yıldızı Sahnedeki başarılarını dijital dünyaya da taşıyan Nargiz Mahmudzade, sosyal medya platformlarında geniş bir kitleye hitap ediyor. Özellikle TikTok ve Instagram üzerinden aktif olarak içerik üreten Mahmudzade, motivasyon, kişisel gelişim ve yaşam koçluğu konularında binlerce takipçisine yol gösteriyor. Kadınlar ve çocuklar için güçlü bir ilham kaynağı olan Mahmudzade, sosyal medya üzerinden yayımladığı içeriklerle kişisel gelişim yolculuğuna katkıda bulunuyor. Anne-kız ilişkilerinden kişisel gelişime kadar geniş bir yelpazede içerik üreten Mahmudzade, pozitif mesajlarıyla takipçilerinin hayatlarına dokunuyor. Zorluklarla Dolu Bir Yolculuktan Zirveye Mahmudzade'nin hikayesi, azim ve inançla dolu bir başarı yolculuğu. Türkiye’ye yerleşen Mahmudzade, burada eğitimine ve kariyerine odaklanarak hem kendisi hem de çevresindeki insanlar için ilham verici projeler geliştirdi. Dans ve yaşam koçluğu alanlarında gerçekleştirdiği projeler, hem Türkiye'de hem de Azerbaycan'da geniş kitlelere ulaştı. Mahmudzade’nin eğitim verdiği birçok çocuk ve yetişkin, onun rehberliğiyle hayatlarını dönüştürdü. Medyada Parlayan Bir Yıldız Mahmudzade’nin başarıları, yalnızca sahne ve dijital platformlarla sınırlı kalmadı. Gazete ve dergilerde yer alan haberlerle de geniş kitlelere ulaştı. Hem kariyeri hem de toplumsal katkılarıyla dikkat çeken Mahmudzade, özellikle kadınlar ve çocuklar için ilham verici bir figür olarak öne çıkıyor. Onun hikayesi, zorlukların nasıl aşılabileceğini ve başarıya giden yolda azmin ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Nargiz Mahmudzade, kariyerine hız kesmeden devam ediyor. Yeni projeler, dans ve yaşam koçluğu alanındaki eğitimler ve sosyal medya içerikleriyle takipçilerine ilham vermeyi sürdürüyor. Onun için başarı sadece sahnede alkışlanmak değil; aynı zamanda etrafındaki insanların hayatlarını pozitif yönde değiştirebilmek. Mahmudzade, bu yolculuğa devam ederken, hem kişisel gelişim alanında daha büyük adımlar atmayı hem de kadınlar ve çocuklar için yeni projeler geliştirmeyi hedefliyor. Nargiz Mahmudzade’nin hikayesi, azim ve inancın birleştiği, engellerin fırsatlara dönüştüğü bir başarı öyküsü olarak parlamaya devam ediyor.

  • Türkiye'de E-ticaret Sektörü "Kasım Rüzgarı"yla 500 milyar TL'lik Rekor Ciro Bekliyor!

    "Kasım Rüzgarı"yla 500 milyar TL'lik Rekor Ciro Bekliyor! Elektronik Ticaret İşletmecileri Derneği Başkanı Hakan Çevikoğlu'na göre, Kasım ayında Türkiye'de "Bekarlar Günü", "Alışveriş Cuması", "Öğretmenler Günü" ve "Siber Pazartesi" gibi özel günlerle birlikte e-ticaret sitelerinde alışveriş oranlarında büyük artış bekleniyor. Bu kampanyalar sayesinde Türkiye'de Kasım ayında toplamda 500 milyar lira üzerinde alışveriş yapılması tahmin ediliyor. Yıl sonunda ise sektörün 3 trilyon lirayı aşkın bir ciro ile rekor kırması bekleniyor. E-ticarette büyük indirimler ve fırsatlar için hazır olun! Teknolojiden modaya, anne-bebek ürünlerinden ev dekorasyonuna kadar birçok kategoride saat başı indirimler ve özel sepet indirimleri planlanıyor. Güvenli alışveriş için önemli ipuçları: Sitelerin SSL sertifikalarını kontrol edin ve Ticaret Bakanlığı güven damgasına sahip olup olmadıklarını mutlaka kontrol edin.

  • Hazine ve Maliye Bakanlığı, 4 Milyar TL'lik Kayıt Dışı Saat Ticaretini Ortaya Çıkardı!

    Hazine ve Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu'nun yaptığı derinlemesine denetimler sonucunda, 2023-2024 döneminde kayıt dışı saat ticaretiyle ilgili büyük çapta usulsüzlük tespit edildi. Yaklaşık 6,500 mükellefin kayıt dışı lüks saat temin ettiği belirlendi. Bu süreçte, banka ve aracı kurumlar aracılığıyla veya kapıda yapılan ödemeler de titizlikle incelendi. Analizler sonucunda, farklı marka ve modellerde gerçek veya imitasyon binlerce saatin vergi ödenmeden el değiştirdiği ortaya çıkarıldı. Özellikle elektronik ticaretin kullanımıyla birlikte, çevrim içi platformlardan kayıt dışı ürünlerin satışının yapıldığı ve tüketicilerin mağdur edildiği gözlendi. Lüks saatler de takip altında! Rolex, Omega, Patek Philippe gibi markaların imitasyon ürünleri ile orijinal saatlere yönelik detaylı takipler devam ediyor. Bu süreçte, kara para aklama gibi suçların önlenmesine yönelik önemli adımlar atılıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, vergi adaleti ve etkinliğini sağlamak adına kayıt dışı ekonomiyle mücadelenin kesintisiz sürdürüldüğünü vurgulayarak, "Vergide adaleti sağlamak için en önemli konu kayıt dışılıkla mücadeledir." dedi.

  • Türkiye'nin En Zengin Şehirleri Açıklandı: İstanbul Zirvede!

    Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından yayınlanan verilere göre, Türkiye'de en yüksek mevduat tutarına sahip şehirler sıralamasında İstanbul ilk sırada yer aldı. İşte Türkiye'nin en zengin şehirleri ve mevduat tutarları: İstanbul 6 trilyon 837 milyar 457 milyon 854 bin TL Ankara 2 trilyon 60 milyar 520 milyon 141 bin TL İzmir 848 milyar 34 milyon 420 bin TL Antalya 513 milyar 842 milyon 573 bin TL Bursa 442 milyar 526 milyon 694 bin TL Kocaeli 319 milyar 80 milyon 233 bin TL Adana 236 milyar 144 milyon 441 bin TL Muğla 211 milyar 376 milyon 926 bin TL Konya 210 milyar 878 milyon 525 bin TL Mersin 209 milyar 33 milyon 536 bin TL Bu veriler, Türkiye'deki ekonomik ve finansal hareketliliğin yoğun olduğu şehirleri gösteriyor.

  • Dünya barışı için bisikletiyle 40 yılda 80 ülke gezdi

    İran'da yaşayan 60 yaşındaki bisikletli Rahmetullah Azad, dünya barışına dikkati çekmek için 40 yılda 80 ülkeyi gezdi. İran'ın başkenti Tahran yakınlarında yaşayan Rahmetullah Azad, dünyada yaşanan zulüm, adaletsizlik ve savaşlara dikkati çekmek için genç yaşlarında bisikletle gezmeye karar verdi. Azad, 40 yıldır pedal çevirerek Afrika, Avrupa ve Asya kıtalarında bugüne kadar 80 ülkeyi gezdi. Gittiği her yerde barış mesajı veren ve insanlarla bir araya gelen Azad, son olarak Türkiye turu düzenlemek için yeniden yola çıktı. Zorlu yolları aşarak gece gündüz demeden Muş, Kayseri, Sivas gibi birçok ili bisikletiyle gezen Azad, Ağrı'da mola verip Türk Kızılay Şubesi'ni ziyaret etti, Taşlıçay ilçesinde vatandaşların misafiri oldu.Mola verip dinlenen Azad, yağmurlu havaya rağmen yeniden yolcuğuna başlayıp yokuşlu yollarda zaman zaman "mütevazı" bisikletinden inip yürümek zorunda kalıyor. Azad, bisikletiyle Doğubayazıt ilçesine varıp burada bir süre dinlendikten sonra ülkesine doğru pedal çevirerek yolculuğuna devam etti. "Bugüne kadar 80 ülkeyi gezdim" Rahmetullah Azad, dünyada adaletsizliklerin olduğunu, acı çeken insanları gördüğünde çok üzüldüğünü ve bu yüzden bisikletiyle ülkeleri gezerek vicdanlı insanlara barış mesajı götürdüğünü söyledi. Ömrünün yollarda geçtiğini belirten Azad, "Ben bisiklet sporcusuyum. 40 yıldır dünyayı gezerek barış mesajı veriyorum. Bugüne kadar 80 ülkeyi gezdim. Asya, Avrupa, Afrika kıtalarındaki ülkelere gittim. İnsanlara barış mesajı veriyorum. Bu sefer de Türkiye'ye geldim, birçok ile gittim ve şimdi de Ağrı'dayım. Buradan da İran'a gideceğim." dedi. "Allah bu dünyada insanlara çok nimet vermiş ama çok problemler var. İnşallah dünyada savaşlar olmaz, sulh olur. Bombalar, roketler ve zulüm pistir." diyen Azad, dünyada sulh olması dileğinde bulundu. "60 yaşındayım ve hiç hastaneye gitmedim" Azad, Almanya, Avusturya, İtalya, Yunanistan, Rusya, Hindistan, Taylan ve Kenya gibi ülkeleri de bisikletle gezdiğini anlattı. Yaklaşık 10 yılda bir bisiklet değiştirdiğini aktaran Azad, şunları kaydetti: "Bende iman ve irade var, Allah beni koruyor. Türkiye güzel bir ülke, insaniyet ve iman var. Mescide, market ve pazarlara gittiğimde herkes beni çok iyi karşılıyor, çok iyi insanlar. Çok teşekkür ediyorum. Akşamları akaryakıt istasyonları, mescitler ve yanımda bulunan kamp çadırında uyuyorum. 40 yıldır dünyayı geziyorum. 80 ülke için binlerce kilometre pedal çevirdim. 60 yaşındayım ve hiç hastaneye gitmedim."

  • Van Gölü suyu kullanılarak yapılan sıvı sabunun seri üretimine geçildi

    Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Organize Sanayi Bölgesi Meslek Yüksekokulunda, Van Gölü suyu kullanılarak yapılan sıvı sabunun seri üretimine geçildi. Rahva yerleşkesindeki atölyede yapılan çalışmaları inceleyen BEÜ Rektörü Prof. Dr. Necmettin Elmastaş, gazetecilere, Van Gölü suyunu kullanarak yapacakları katı ve sıvı ürünler için "Beren" markasını oluşturduklarını söyledi. Sıvı sabun imalatında seri üretime geçtiklerini belirten Elmastaş, katı sabun ve bazı kremlerin üretimine yönelik çalışmalarının devam ettiğini dile getirdi. "Beren" markası adıyla ürettikleri ürünlerin diğer ürünlerden farkının Van Gölü'nün sodalı suyunun kullanılması olduğunu ifade eden Elmastaş, "Markamızı üniversite olarak tescil ettirdik. Bu ürünü Türkiye geneline ve belki daha sonra uluslararası düzeyde daha geniş kitlelere ulaştıracak şekilde üretim yapacak bir girişimci arayışındayız. Bu konuda bazı görüşmelerimiz de oldu. Dolayısıyla bir müteşebbis ile sadece kendi ilimize ve bölgemize değil Türkiye geneline yaymak istiyoruz." diye konuştu. Proje koordinatörü Organize Sanayi Bölgesi Meslek Yüksekokulu Dr. Öğretim Üyesi Erhan Onat da Van Gölü suyunun, kozmetik maddelerin üretimi için benzersiz bir su olduğunu belirtti. Bu nedenle suyu değerlendirmek istediklerini dile getiren Onat, şunları kaydetti: "Dokunmatik malzeme üretiminde çözücü için aranan tüm özellikler Van Gölü suyunda doğal şekilde var. Bunun en önemli noktası bir ek maliyet gerektirmiyor. İkincisi ise doğal bir kimyasal kullanıyorsunuz. Çünkü temizlik veya kozmetik malzemeleri üretirken kullandığınız kimyasalların belki de yüzde 20'ye yakını Van Gölü suyunda doğal olarak bulunuyor. Yaptığımız analizlerde bunu belirledik. Rektör'ümüzün destekleriyle AR-GE çalışmalarına başladık. Sıvı sabun üretimi için ilk aşamayı tamamladık şu an diğer malzeme üretimlerini gerçekleştiriyoruz." Gölden aldıkları suyu süzdükten sonra 24 saat beklettiklerini anlatan Onat, "Yüzde 80'in üzerinde Van Gölü suyu kullanıyoruz ve duruma göre çözücü oranını düşürüyoruz. Van Gölü suyunun özellikleri sıvı sabunumuzda doğal olarak bulunuyor. Bu araştırmalar sonucunda da mevcut. Yaptığımız analizler sonucunda bir yan etki ile karşılaşmadık. Sabunun bölgemize kazandırılması için gerekli çalışmaları devam ettiriyoruz. Talepler doğrultusunda, atölyemizde günlük 2 ton üretim yapabiliriz." dedi.

Arama Yap

bottom of page