top of page

Boş arama ile 759 sonuç bulundu

  • Uzun yıllar süren mide rahatsızlığına iyi gelen aronyanın üreticisi oldu

    Kocaeli'de uzun yıllar yaşadığı mide rahatsızlığına iyi gelen aronyanın 3 yıl önce yetiştiriciliğine başlayan 41 yaşındaki Ömer Üstünel, bahçesinde geçirdiği vakitle oto bakım ve onarım işletmesindeki yoğun iş temposunun stresinden uzaklaşıyor. Yaklaşık 30 yıldır oto bakım ve onarım sektöründe olan Üstünel, uzun yıllardır yaşadığı mide rahatsızlığını çözmek için tavsiye üzerine tükettiği aronyanın sağlığına iyi gelmesiyle meyvenin üretimini yapmaya karar verdi. Yaklaşık 3 yıl önce İzmit'in kırsal Gökçeören Mahallesi Sadıklar mevkisinde bulunan 4,5 dönümlük araziye 560 fidan diken Üstünel, geçen yıl ilk hasadını gerçekleştirdi. Bu yıl beklentinin üzerinde mahsul alan iş insanı, yoğun talep gören ürünlerini daha hasat etmeden satmayı başardı. Üstünel, uğraşıyla bir yandan ek gelir sağlarken diğer yandan da İzmit Sanayi Sitesi’nde 10 kişiyi istihdam ettiği işletmesindeki yoğun iş temposundan uzaklaşma imkanı buluyor. "Burada stresimizi atıyoruz" Ömer Üstünel, aronya sayesinde sağlığına kavuşunca bunu başkalarıyla da paylaşmak istediğini, İzmit'te kurduğu bahçede hem üretim yaptığını hem de huzur bulduğunu dile getirdi. Sanayi sitesindeki yoğun tempodan uzaklaşmak için bahçesinin kendisine büyük bir fırsat sunduğunu vurgulayan Üstünel, "Hafta içi sanayide yoğun çalışma temposu var. Hafta sonları ailece buraya geliyoruz, doğayla buluşuyoruz. Aronyanın yanında domates, biber, kavun, karpuz gibi sebzeler de ekiyoruz. Ürünlerimizi ihtiyaç sahipleriyle paylaşıyoruz. Burada stresimizi atıyor, huzur buluyoruz. Cuma günü akşamından gelip hafta sonunu burada geçiriyoruz ailece ve stresimizi de burada atıyoruz." diye konuştu. Soğuk iklim koşullarına dayanıklı aronyanın Kocaeli'de başarılı şekilde yetiştirilebileceğini üretimiyle kanıtladığını ifade eden Üstünel, "Bulunduğumuz bölge karın ilk düştüğü yerlerden biri. Buna rağmen fidanlarımız gayet sağlıklı. Kocaeli'nin iklimi aronya üretimi için uygun." değerlendirmesinde bulundu. Üstünel, ilerleyen yıllarda aronyayı katma değerli ürünlere dönüştürmek istediğini kaydetti. Aronyanın kozmetik ve eczacılık sektöründe büyük potansiyele sahip olduğundan bahseden Üstünel, "Bu yıl 250 kilogram ürün aldık. Yoğun talep sonucu hepsini hasattan önce sattık. Beşinci yılda hedefim 1000 kilogramın üzerine çıkmak. Önümüzdeki yıllarda hem iç piyasada hem de ihracatta bu ürünü değerlendirmeyi hedefliyoruz." dedi.

  • Lise öğrencileri geliştirdikleri roketle TEKNOFEST'te birinci olmanın mutluluğunu yaşıyor

    Tekirdağ'da lise öğrencileri, geliştirdikleri "Çetin 03" adlı roketle TEKNOFEST Roket Yarışması'nda birinci olmanın mutluluğunu yaşıyor. Çerkezköy ilçesindeki Seval Ahmet Çetin Fen Lisesi bünyesinde 8 öğrenciden kurulu "Bozok Roket Takımı", TEKNOFEST Lise kategorisinde mücadele edebilmek için roket geliştirdi. Yarışmada, yer istasyonuyla kesintisiz iletişim kurabilen "Çetin 03" isimli roket, irtifa, enlem, boylam, ivme ve sistem durumu verilerini düzenli olarak iletebildiği gibi görevlerini de başarılı bir şekilde tamamlayarak birinci oldu. Okulun proje koordinatörü Selçuk Özel, TEKNOFEST Roket Yarışması'nın finalinin 5 Eylül'de Aksaray Tuz Gölü'nde gerçekleştiğini söyledi. Lise kategorisinde mücadele eden 25 takımın içerisinde öğrencilerinin büyük bir başarıya imza attığını aktaran Özel, "Yarışma montaj aşamasıyla başladı. Belli süre içerisinde roketin tüm montaj işlemlerini gerçekleştirip, hakemlerin onayının ardından heyecan yaşamaya başladık. Sonuç bizim için sevindirici oldu." dedi. Özel, tasarlanan roketin yarışmada 9 bin 445 fit yüksekliğe çıktığını belirtti. Roketin yere başarıyla inmesinin ardından heyecan dolu anlar yaşadıklarını anlatan Özel, "Biz kendimizi de o yüksekliğe çıkmış gibi hissettik. Çok farklı ve güzel bir duygu. Her gencin ve öğretmenin tatması gereken bir duygu." diye konuştu. Özel, okula maddi ve manevi destek sunan hayırseverler Seval ve Ahmet Çetin çiftine ithafen rokete "Çetin 03" adını verdiklerini söyledi. TEKNOFEST'in gelecek nesiller için büyük önem arz ettiğini vurgulayan Özel, "Ülkemize katma değer katacak mühendislerine çok ciddi ihtiyaç var. Roket yarışması da bu mühendisleri en iyi derece yetiştiren yarışmalardan bir tanesi. Gelecekte mühendis olmak isteyen her öğrencinin bu yarışmalarda mücadele etmesini tavsiye ediyorum. Çok fazla geliştiriyor." diye konuştu. "Rekabetçi ortamda kendimizi geliştirme fırsatı buluyoruz" 11. sınıf öğrencisi Şahin Soylu da yarışmaya 3 yıl boyunca hazırlandıklarını anlattı. Deneyimlerine özgün tasarımlar eklediklerini ve bu şekilde robotu tasarladıklarını dile getiren Soylu, "Hazırlanırken, yazın sürekli okula gidip, geldik. Roket yarışmasında özgünlüğü tavana çıkarabilmek için birçok farklı şey geliştirdik. Hummalı ve yorucu bir süreçti. Yarışma günü ciddi bir heyecan vardı. Bir hakkımız var ve bu hakkı değerlendirebilmek bizim elimizdeydi. Bu heyecan ve stres yarattı." ifadelerini kullandı. Soylu, yarışmayı kazanmalarının ardından büyük bir sevinç yaşadıklarını belirtti. TEKNOFEST'in büyük bir yolculuk olduğunu vurgulayan Soylu, şunları kaydetti: "TEKNOFEST'i diğer uluslararası yarışmalardan ayıran şeyin, insanı geliştirmeye yönelik olması önemli. İnsanları girişime yönlendirmesi, takım olmayı öğretmesi, ekip halinde çalışmayı öğretmesi, liderlik ve diksiyon bir sürü şeye etkisi var. Bunların hepsinin etkisini üstümüzde hissediyoruz ayrıca bu rekabetçi ortamda kendimizi geliştirme fırsatı buluyoruz." 10. sınıf öğrencisi Furkan Ziya Soylu da hak edilmiş bir birincilik elde ettiklerini ve fazlasıyla mutlu olduklarını söyledi.

  • THY, kullanım ömrü biten uçak koltuğu kumaşlarını okul çantası ve kırtasiye malzemesine dönüştürdü

    Türk Hava Yolları (THY) Teknik AŞ, kullanım ömrünü tamamlayan uçak koltuğu kumaşlarını okul çantası ve kırtasiye malzemelerine dönüştürerek 6 Şubat 2023'teki Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen Kilis'teki iki okulun öğrencilerine dağıttı. THY İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre THY Teknik AŞ, kullanım ömrü sona eren uçak koltuğu kumaşlarını, okul çantası ve kırtasiye malzemelerine dönüştüren yenilikçi ileri dönüşüm (upcycling) projesi başlattı. THY Teknik AŞ çalışanlarının gönüllü araştırma, geliştirme ve üretim faaliyetlerini yürüttüğü projede koltuk kumaşlarının okul çantalarına dönüşümü, şirketin tekstil atölyelerinde gerçekleştirildi. Üretilen çantalar ve kırtasiye malzemeleri, Kilis'te 2023 yılındaki depremden etkilenen iki okulun öğrencilerine dağıtıldı. "Hem çevremizi koruyor hem de çocukların eğitim yolculuğuna katkı sağlamayı hedefliyoruz" Açıklamada görüşlerine yer verilen THY Teknik AŞ Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat, iki yıl önce meydana gelen büyük depremlerin herkesin hayatını derinden etkilediğini belirtti. Deprem bölgelerine destek olmayı insani ve toplumsal sorumluluk gördüklerini kaydeden Bolat, "Kullanımdan kaldırılmış uçak koltuk kumaşlarını okul çantası ve kırtasiye malzemelerine dönüştürerek hem çevremizi koruyor hem de yarınımızın umudu çocukların eğitim yolculuğuna katkı sağlamayı hedefliyoruz. Gündelik çalışmalarına devam ederken bu anlamlı projede yer alan, emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarımızı canıgönülden tebrik ediyor, teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı. Uçak bakım alanında küresel ölçekte saygın konuma sahip THY Teknik AŞ, aynı zamanda çevreci havacılık uygulamaları konusunda da öncülük ediyor. Uçak parçalarının yeniden değerlendirilmesi, enerji kullanımının optimize edilmesi ve operasyonlarda oluşan atıkların azaltılması gibi yenilikçi çevreci girişimlerle şirket, havacılık sektörünün daha yeşil geleceğe ulaşmasına katkı sağlıyor.

  • Köylülerin kengerden ürettiği sakızın kilogramı 5 bin liradan alıcı buluyor

    Tunceli'nin Ovacık ilçesinde köylüler tarafından araziden toplanan kengerin kökündeki beyaz sıvı, kurutma ve gerekli temizleme işlemlerinden geçirilerek satışa sunuluyor. Munzur ile Mercan dağları arasında kurulu Ovacık'ta yetişen birçok bitki, yöre sakinlerine geçim ve besin kaynağı oluyor. İlçenin Koyungölü, Çakmaklı ve Paşadüzü köylerinde yaşayanlar da yıllardır kengerin kökündeki beyaz sıvıdan doğal yöntemlerle sakız üretiyor. Günün belirli saatlerinde araziye çıkan köylüler, ilk olarak çapa yardımıyla kurumuş kengerlerin kök kısmında çukur kazıyor. Ardından bitkinin gövde kısmını bıçakla kesen köylüler, sıvı haldeki beyaz özün toprağa sızarak güneşte kuruyup sakıza dönüşmesini sağlıyor. Sakızları zorlu mesaiyle atıklardan temizliyorlar Bir günlük bekleme süresinin ardından sakızı toplayan köylüler, eve getirdikleri ürünleri taş ve ot parçalarından temizlemek için de uğraş veriyor. Soğuk su altında taşla dövülüp sıcak suda bekletilen sakızlar, kirinden arındırıldıktan sonra satışa hazır hale getiriliyor. Kenger sakızı üretimiyle bilinen köydeki kadınlar, çevreleri ve akrabaları aracılığıyla kendilerine ulaşan müşterilere ürünü gönderiyor. Çakmaklı köyünde yaşayan Emine Sarıgül, AA muhabirine, genellikle temmuz ayında kenger sakızı üretiminin yapıldığını söyledi. Havaların sıcak olmasından dolayı sakız mesaisine geç başladığını ifade eden Sarıgül, "Sabah erkenden araziye gidip kengerin kökünü kazıyorum. Sütü aktıktan sonra ertesi gün tekrar gidip o kengerin kökündeki sakızı topluyorum. Eve getirip biraz biriktirdikten sonra bu defa sakızları yıkıyorum ve taşla dövüp kaynar suda bekletiyorum." dedi. "Güneşin karşısında çalışmak çok zor oluyor" Sarıgül, sakızları saatler süren çalışmayla temizleyip satışa hazır hale getirdiğini anlattı. Kenger sakızına yoğun talep olduğunu dile getiren Sarıgül, "Sakızın tanesini 50 liradan, kilogramını da 5 bin liradan satıyorum. Güneşin karşısında çalışmak çok zor oluyor ve bazen zor anlar yaşıyorum. Kenger sakızını çıkarırken kullanılan çapa insanı bayağı yoruyor. Özellikle sağlık sorunları olanlar ve kanser hastaları bizleri arayıp sipariş veriyor. Kenger sakızı çok sağlıklı bir şey." ifadelerini kullandı. Gülten Sarıgül de Ovacık'ta birçok kişinin kenger sakızı satarak gelir elde ettiğini ve ailesinin de bu işle uğraştığını belirtti. Evlendikten sonra kenger sakızı üretmeyi öğrendiğini söyleyen Sarıgül, "Ürettiğim sakızları satıp para kazandım ve çocuklarımın ihtiyaçlarını karşıladım. Doğaya çıkmak çok güzel. Özellikle biz kadınlar bazen evdeki işlerden bunalıyoruz. Ben de bu vesileyle kendimi dağlara atıyorum, kenger sakızı üreterek stres atıyorum." diye konuştu. Sağlığı korumaya yönelik faydaları var Munzur Üniversitesi Tunceli Meslek Yüksekokulu Tıbbi Hizmetler ve Teknikler Bölümü'nden Doç. Dr. Sevinç Aydın, kengerin Türkiye'nin farklı bölgelerinde yayılış gösterdiğini belirtti. Kengerin önemli bir besin kaynağı olduğuna ve tohumuyla ilgili çalışma yaptığına işaret eden Sevinç, şunları kaydetti: "Bitkinin kramplara, hazımsızlığa ve migrene iyi geldiği bilinmektedir. Ayrıca, karaciğer, safra yolu iltihapları, siroz, kabakulak, vitiligo, ishal, bronşit ve kronik karaciğer hastalıklarında etkili olduğu bilimsel yayınlarda rapor edilmiştir. Özellikle saplarının karaciğer koruyucu ve kan temizleyici olduğu, bitkinin hipoglisemik, anti-inflamatuar, antiparazit, antibakteriyel ve antioksidan etkilerinin de olduğu belirtilmiştir. Bunların yanı sıra diyabet, ağrı kesici, kramp çözücü, hazımsızlığı giderici, sinirleri güçlendirici ve migrene karşı oldukça yararlı olduğu da belirtilmektedir."

  • Trafik kazasında bacaklarını kaybetti sporla hayata tutundu

    Rize'de 22 yıl önce geçirdiği trafik kazası sonucu iki bacağını da kaybeden 34 yaşındaki Mustafa Beyaz, para tırmanışta Türkiye'yi uluslararası yarışlarda temsil edebilmek için engeline rağmen mücadeleyi bırakmıyor. Rize'de ikamet ettiği sırada 2003 yılında mahallede bisiklet sürerken otobüsün çarpması sonucu ağır yaralanan ve tedavi gördüğü süreçte iki bacağını da diz üstünden kaybeden Beyaz, sporla yaşama tutundu. İlk olarak başladığı su altı dalış sporunda 2019'da Antalya'nın Kaş ilçesinde 7 ülkeden 43 sporcunun katıldığı 3. CMAS-TSSF "Kaş Başka" Serbest Dalış Outdoor Dünya Kupası ile TSSF Serbest Dalış Deniz Bireysel Türkiye Şampiyonası'nda 1 dakika 18 saniyede 28 metreye dalarak 6. sırada yer aldı. Daha sonra para tırmanış branşına ilgi duyan Beyaz, bu yıl ilki Muş'ta, ikincisi de Nevşehir'de gerçekleştirilen Türkiye şampiyonalarında Büyük Erkek AL1 kategorisinde Türkiye birinciliği elde etti. Beyaz, para tırmanışta milli takım formasıyla Avrupa ve dünya şampiyonalarında katılarak dereceler elde etmeyi hedefliyor. "Mental ve fiziksel olarak çok daha çevik hissediyorum" Engelli sporcu Mustafa Beyaz, geçirdiği kazanın ardından yaşadığı zor günlere, sporla tanışarak veda ettiğini söyledi. Sporun hayatında önemli bir yere sahip olduğunu dile getiren Beyaz, sosyal medya hesabı için dağ yaşamını konu alan kamp videoları çektiğini, tırmanış sporuna olan ilgisinin bu şekilde geliştiğini anlattı. Türkiye Dağcılık Federasyonunun faaliyetlerini öğrendikten sonra para tırmanışa yöneldiğini ifade eden Beyaz, şöyle konuştu: "Ben sonradan engelli bir birey olarak hayatın her zaman yaşamaya değer olduğunu düşünüyorum. Zaten sevdiğim bir branş olduğu için bu alanda Türkiye'yi gayet güzel bir şekilde temsil edebileceğimi düşündüm. Spor insana bir amaç elde ettiriyor. Amaç olduğunda da insan kendini motive edebiliyor. Bir amacınız ve geminin de rotası yoksa savrulmaya mahkum olursunuz. Spor benim için çok önemli. Mental ve fiziksel olarak çok daha çevik hissediyorum. Herkesin içinde bir cevher vardır. Herkesin bir tutkusu olması gerekiyor." En büyük hedefi 2028 Paralimpik Oyunları Bu alanda ter dökmekten memnun olduğunu, Gençlik ve Spor Bakanlığınca kendilerine antrenman yapabilecekleri alan ve imkanların da sunulduğunu dile getiren Beyaz, "Aslında Türkiye Şampiyonası'ndan sonraki aşamada hedefim, Los Angeles 2028 Paralimpik Oyunları'nda Türkiye'yi temsil etmek olacak. En büyük hayalim bu zaten." diye konuştu.

  • Tokat’tan İzmir’e Uzanan Bir Hayal: Gökhan Çıkrıkçıoğlu’nun Fotoğraf Yolculuğu

    1990 yılında Tokat’ın Turhal ilçesinde dünyaya gelen Gökhan Çıkrıkçıoğlu, çocuk yaşta hayatın zorluklarıyla tanıştı. Manevi sıkıntılar nedeniyle İzmir’e yerleşmek zorunda kaldı ve 1,5 yıl boyunca anne ve babasından uzak kalarak amcası ve cici annesinin yanında büyüdü. Ortaokulu bitirdikten sonra ailesinin yanına İzmir’e dönen Çıkrıkçıoğlu’nun fotoğrafçılık serüveni 13 yaşında başladı. Düğün salonlarında orkestraların paralarını yerden toplayarak başladığı bu yolculukta, kısa sürede eline kamera aldı. Genç yaşına rağmen İzmir’de neredeyse çalışmadığı fotoğraf stüdyosu kalmadı. Yaz sezonlarında Çeşme’de yaptığı çekimlerle büyük beğeni kazandı ve kısa sürede “Çeşme’nin göz bebeği” olarak anıldı. Bu başarı, onun hayallerine ulaşma yolunda en büyük motivasyon kaynağı oldu. Askerlik dönüşünde en büyük hayaline kavuştu. 22 yaşında kendi iş yerini açtı ve o günden bu yana yüzlerce çiftin düğün hikâyesini fotoğrafları ve videolarıyla ölümsüzleştirdi. Bugün İzmir’in en çok tercih edilen düğün ve aile fotoğrafçılarından biri olan Gökhan Çıkrıkçıoğlu, yalnızca kareler çekmiyor; masalları anılara dönüştürüyor. “Masalınızın içinde bir anı tutmak isterseniz, kalbim ve kameram yanınızda” sözleri, hem onun mesleğe bakışını hem de hayat felsefesini en iyi şekilde yansıtıyor.

  • Otomotiv endüstrisi ağustosta 2,7 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi

    Türkiye otomotiv endüstrisi ağustos ayında 2 milyar 733 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliğinden (OİB) yapılan açıklamaya göre, Türkiye ihracatının lider sektörü olan otomotiv endüstrisinin ağustos ihracatı, geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 1,3 artışla 2 milyar 733 milyon dolara ulaştı. Otomotiv endüstrisinin ocak-ağustos dönemi ihracatı da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12,9 artarak 26 milyar 547 milyon dolar olarak kayıtlara geçti. Sektörün Türkiye ihracatından aldığı pay da yüzde 12,5 oldu. Tedarik endüstrisi ihracatı 1,2 milyar doları aştı Sektör ihracatında en büyük ürün grubu olan "tedarik endüstrisi"nin ağustos ayı ihracatı yüzde 1 artışla 1 milyar 221 milyon dolar oldu. "Binek otomobiller" ihracatı ağustosta yüzde 2 düşerek 705 milyon dolar, "eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar" ihracatı yüzde 9 düşüşle 366 milyon dolar, "otobüs-minibüs-midibüs" ihracatı yüzde 26 artışla 272 milyon dolar ve "çekiciler" ihracatı da yüzde 19 artışla 127 milyon dolar olarak kayıtlara geçti. OİB üzerinden ihracat kaydı yapılan ve "diğer" başlığı altında listelenen sektörlerin ağustos ayı ihracatı 42 milyon dolar olarak açıklandı. Almanya'ya ihracat yüzde 41 arttı Ağustos ayında sektörün en büyük pazarı olan Almanya'ya ihracat yüzde 41 artışla 499 milyon dolar oldu. Fransa yüzde 14 artış ve 281 milyon dolar ihracat rakamıyla ikinci büyük pazar olurken, üçüncü büyük pazar İspanya'ya ise geçen ay yüzde 59 artışla 238 milyon dolarlık ihracat yapıldı. Açıklamada görüşlerine yer verilen OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, Türkiye otomotiv endüstrisinin ihracat liderliğini ağustos ayında da sürdürdüğünü belirterek, "Çekiciler ve otobüs-minibüs-midibüs ürün gruplarında çift haneli artışlar kaydettik. Almanya'ya yüzde 41, İspanya'ya ise yüzde 59 ihracat artışı sağladık. İlk sekiz ayda toplam ihracatımızı 26,5 milyar doların üzerine taşıyarak Türkiye ihracatına en büyük katkıyı sağlayan sektör olduk." değerlendirmesinde bulundu.

  • Bursa'da güçlerini birleştiren kadınların hedefi ürettiklerini ihraç etmek

    Bursa'nın Nilüfer ilçesinde kooperatif kuran kadınlar, el emeği ürünlerini satarak aile bütçesine katkıda bulunuyor. Evlendikten sonra 2012'de Konya'dan Bursa'ya yerleşen Nazife Erdil (38) öncülüğünde bir araya gelen 7 kadın, geçen sene Bursa Anka Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi'ni kurdu. Evlerinde çeşitli el sanatları ve gıda ürünleri üreten kadınlar, kooperatif sayesinde ürünleri için pazar alanı oluşturdu. Zamanla 32 ortağa ulaşan kooperatif bünyesinde çanta, örgü, dikiş, nakış, seramikten dekor ürünleri ve hediyelik eşya ile erişte, konserve ve salça gibi gıda üretimi yapılıyor. Kendi imkanlarıyla açtıkları atölyelerinde bir arada zaman geçirip üretim yapan kadınlar, ürünlerinin satışını da yaparak gelir elde ediyor. Kooperatif Başkanı Nazife Erdil, başta kayınvalidesiyle evde konserve ürünleri yaptığını söyledi. Bu ürünleri komşularına sattığını belirten Erdil, zamanla müşteri potansiyelinin arttığını ifade etti. Erdil, bir arkadaşının da kendi ürününü satması için yardım istediğini belirterek, "Arkadaşların da dahil olmasıyla ürünlerimi satmak için oluşturduğum WhatsApp grubumuz büyüdü. Şu an 1000 kadının olduğu bir grup üzerinden iletişim kurarak satışlar yapıyorlar." dedi. Satışları artırmak için gerekli izinleri alarak 250 standın yer aldığı bir pazar kurduklarını dile getiren Erdil, başarılı olduktan sonra 16 kadının bir dernek çatısı altında bir araya geldiğini belirtti. Erdil, zamanla işlerin giderek büyüdüğünü vurgulayarak, "Stantlar açıyorduk. Stantlarımızdan elde edilen gelirlerle okullara, onkoloji servislerine, hastanelere bağışlar yapıyorduk. Baktık ki ticari faaliyetimiz büyük. Onun için kooperatifleştik. En büyük hedefimiz ihracat yapmak." diye konuştu. Yükseköğrenim sürecinde aldığı kooperatifçilik derslerinde kooperatif sistemini öğrendiğini anlatan Erdil, halk eğitimi merkeziyle işbirliği içinde kadınlara yönelik kurslar ve eğitimler de verdiklerini, mümkün olduğunca çok kadını desteklemek istediklerini kaydetti. "Hayattaki varoluşumuzu ispatlamak istiyoruz" Kooperatif üyesi Canan Keleş de İzmir'den Bursa'ya 2 yıl önce taşındığını, kooperatifle tesadüfen tanıştığını ve çok sıcak karşılandığını anlattı. Ev mefruşatı üzerine üretim yaptığını belirten Keleş, kooperatifte aynı zamanda ofis sorumlusu olarak görev aldığını ifade etti. Anka kuşunun öyküsünden ilham aldıklarını dile getiren Keleş, "Daha çok insanımızın, kadınımızın hayallerine dokunup bir şeyler yapmak, üretmek, hayattaki varoluşumuzu ispatlamak istiyoruz." dedi. Kooperatif üyesi Leyla Çıkmaz (40) ise hamileyken başladığı hediyelik eşya üretimini şimdi kızıyla beraber sürdürdüğünü söyledi. Dekoratif sunum fincanı ürettiğini ifade eden Çıkmaz, mermer tozundan kalıplar halinde imal ettiği ürünlerinin ilgi gördüğünü dile getirdi.

  • Robot kol projesiyle dünya ikincisi olan gençlerden "milli teknolojiye katkı" hedefi

    World Robot Contest Championships (WRCC) 2025'te, geliştirdikleri robot kolla dünya ikincisi olan Bahçelievler 15 Temmuz Şehitleri Anadolu İmam Hatip Lisesi (AİHL) Robot Takımı öğrencileri, milli teknoloji hamlesine katkı sunmayı hedefliyor. Çin'de düzenlenen World Robot Contest Championships (WRCC) 2025'te, insanların yapmakta zorlandığı ya da verimliliğin düşük olduğu yoğun işlerde görev alması amacıyla geliştirdikleri robot kolla dünya ikincisi olan Bahçelievler 15 Temmuz Şehitleri Anadolu İmam Hatip Lisesi (AİHL) Robot Takımı öğrencileri, milli teknoloji hamlesine katkı sunmayı hedefliyor. "Team Robotics" adlı takımda yer alan gençler, Çin'in başkenti Pekin'de gerçekleştirilen uluslararası teknoloji arenası WRCC (Dünya Robot Yarışması Şampiyonası) 2025'te Türkiye'yi büyük bir başarıyla temsil etti. Öğrenciler, insanların yapmakta zorlandığı ya da verimliliğin düşük olduğu yoğun işlerde görev alabilen, özellikle de insan hareketliliğinin sınırlı olduğu uzay ortamında kullanılmak üzere tasarladıkları robot kolla hem algoritma hem de mekanik mühendislik açısından sergiledikleri yüksek performansla jüri tarafından büyük beğeni topladı. Takım, dünyanın dört bir yanından takımların katıldığı ve 4 ülkeden 20 takımın yarıştığı "Moon Landing Challenge" kategorisinde, dünya ikinciliği elde ederek Türkiye'yi gururlandırdı. "Küçük işleri çok hızlı ve hatasız bir şekilde yapabiliyor" Bahçelievler 15 Temmuz Şehitleri AİHL Robot Takımı'ndan 12. sınıf öğrencisi Muhammed Ashab Eren, AA muhabirine, yarışmada Türkiye'yi temsil etme hakkı kazandıklarını, dünya ikincisi olmaktan çok gurur duyduğunu söyledi. İnsanların yapabileceği hata düzeyini en aza çekmesi ve verimliliğiyle çok üst düzey bir robot kol geliştirdiklerini belirten Eren, "Mekanik kısmı, robotun daha düzgün, hızlı, nokta atışı hareket etmesi bizi zorladı. Çünkü nokta atışı hareket ettirmezsek bir kaymada robot hissettiğimiz sonucu vermiyordu. O yüzden robotu olabildiğince hassas şekilde tasarladık." dedi. Eren, projenin dış tasarım ile mekanikten sonraki aşamalarında görev aldığını aktararak, şöyle devam etti: "Bu robot kol, şu modelle bile gerçekten küçük işleri çok hızlı ve hatasız bir şekilde yapabiliyor. O yüzden hem evde küçük işleri yaparken bulaşığı yıkadığınızda bardağı tutup hızlıca yerine koymasıyla ya da fabrikatör sistemlerde araba yapımlarında, herhangi bir tasarım yapımında parçaları çok rahat bir şekilde alıp taşıması, monte etmesi ya da eğip bükmesiyle işe yarar. Fabrika sistemlerini geliştirmesiyle daha hızlı ve verimli üretimle hele ki böyle yoğun bir tüketimin olduğu insanların ihtiyaçlarını karşılayabiliriz." "Yarışmalarla ülkemizin milli teknoloji hamlesi için gerekli ilişkileri ediniyoruz" 11. sınıf öğrencisi Belal Raafat, birinci olmayı hedeflediklerini ama ikinciliğin de güzel olduğunu, sonraki yarışmalarda daha iyi olmayı hedeflediklerini ifade etti. Tasarladıkları robot kolu diğerlerinden ayıran özelliklerine değinen Raafat, "Robot kolumuzun en özel yanı insanların yanında çalışabilmesi. İnsanlara zarar vermemesi için endüstriyel robotların daha çok etrafı kapatılır. Ama bu robotlar hem verimli hem insanlarla beraber çalışabilecek düzeyde." bilgisini paylaştı. Raafat, projenin yazılım tarafıyla ilgilendiğini, algoritma yazımında zorlandığını, bunun hem matematik hem de yazılım bilgisi istediğini ama ikinci olmayı başardıklarını anlattı. Yarışma ortamına ilişkin konuşan Raafat, "Çok güzel bir atmosfer. Hem bu yaşta böyle ufkunuzun açılması, başka insanlarla kontakta bulunmanız, tanışmanız çok önemli şeyler. İleride ülkemizin milli teknoloji hamlesi için gerekli ilişkileri ediniyorsunuz." ifadelerini kullandı. Raafat, projenin gelecekte hem akıllı ev sistemlerinde kullanılabileceğini hem de fabrikalarda insanlara yardımcı olacağını ve insanların yapamadığı işlerde de yer alacağını kaydetti. Hem robotik hem de yapay zeka alanında kendini geliştirmek ve yapay zeka mühendisliği okumak istediğini dile getiren Raafat, "Milli teknoloji hamlesine katkıda bulunacak tüm projelerde elimden geldiğince yer almak isterim ki hem ülkenin gelişimine bir katkımız olsun hem de gençler olarak başka gençlere örnek olalım." dedi. Raafat, dışarıdan bakıldığında ne kadar zor gibi gözükse de işin içine girdikten sonra ne kadar zevkli ve öğrendikçe ne kadar güzel olduğunu anladığını ifade ederek, yaşıtlarına bu alanlara yönelmeleri için denemeleri önerisinde bulundu. "Robotik kollar endüstriyel sistemde oldukça ihtiyaç duyulan araçlar" Okulun teknoloji koordinatörü Mahmut Sami Başarıcı, robot takımının yıl boyunca aktif çalıştığını, global robot yarışmaları ve yapay zeka içerikli yarışmalara katılarak ülkeyi temsil etmeyi hedeflediklerini aktardı. Yarışmaların bu tür çalışmaların artmasını tetiklediğini, öğrencilerin global arenada kendilerini göstermek ve yarışma heyecanını yaşamak istemelerinin itici unsurlar olduğunu dile getiren Başarıcı, "Robot kol, yarışmayla beraber ortaya çıkan, yapay zeka içerikli, robotik ve otomasyonun birleştiği bir proje oldu. Çin'de hem global robotik ekosistemine dahil olduk hem de ülkemizi gururla temsil ettik." diye konuştu. Başarıcı, robotik kolların kullanım alanlarına değinerek, şunları kaydetti: "Robotik kollar endüstriyel sistemde oldukça ihtiyaç duyulan araçlar. Bugün araba üretiminden tutun depolardaki ürünlerin tasnifine kadar yani irili ufaklı tüm endüstriyel sistemlerde kullanılması lazım olan araçlar. Bu anlamda biz de projede 'Moon Landing Challenge' dediğimiz bir içerikle robotik kolumuzu tasarlamış ve yarışmada buna uygun olarak en yüksek ikinci puanı toplayan robot olarak hazır hale getirmiş olduk." "Ülkemizdeki robotik ekosistemini dünyaya açmış oluyoruz" Robotik kolların mekanik tasarımının birbirine benzediğini aktaran Başarıcı, "Fakat burada önemli olan öğrencilerimizin verilen görevi en hızlı şekilde yerine getirecek algoritmayı kurmaları. Dolayısıyla arka planda ciddi algoritmik düşüncenin yerleşmiş olması ve öğrencilerimizin buna uygun olarak hızlı bir şekilde kolu revize etmeleri gerekiyor. Bu anlamda biz öne çıkan en iyi ikinci takımdık." değerlendirmesini yaptı. Öğrencilerin bilim ve teknolojiye olan ilgisinin, merakının global anlamda karşılık bulmasından ve bunun derecelerle, şampiyonluklarla taçlanmasından duyduğu mutluluk ve gururu dile getiren Başarıcı, şöyle devam etti: "Milli teknoloji hamlesine aslında doğrudan bir katkı sağlıyor. Ülkemizdeki robotik ekosistemini dünyaya açmış oluyoruz. Çin veya katıldığımız daha önceki Kore ve Kanada'daki yarışmalarda olduğu gibi oradaki robotik ve yapay zeka ekosistemini de tecrübe etmiş oluyoruz. Dolayısıyla yeni işbirlikleri, yarışmalar ve projeler her zaman genç neslimizin merakında, ilgisinde oluyor ve buna bağlı olarak da yeni çalışmalar yapmış oluyoruz. Bugün robotik kol, yarın insansı robot, milli teknoloji hamlesine doğrudan katkı olduğunu düşünüyoruz."

  • Resim tutkusu emekli öğretmeni 73 yaşında üniversiteli yaptı

    Zonguldak'ta yaşayan emekli sınıf öğretmeni 73 yaşındaki Keriman Papila, resme olan merakı dolayısıyla girdiği üniversite sınavını kazanarak adeta "öğrenmenin yaşı yok" dedirtiyor. Kentte 23 yıl sınıf öğretmenliği yaptıktan sonra 25 sene önce emekli olan, 3 çocuk ve 2 torun sahibi Papila, küçüklüğünden beri ilgi duyduğu resim sanatından hiçbir zaman kopamadı. Emekli olduktan sonra kendini geliştirmek amacıyla halk eğitim kurslarına da katılan Papila, yağlı boya ve kara kalem ile pek çok çalışma yaptı. Resme tutkuyla bağlı olan Papila, hocasının da cesaretlendirmesiyle üniversite eğitimi almaya karar verdi. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünün özel yetenek sınavına giren Papila, aldığı başarılı sonuçla üniversiteli olmaya hak kazandı. Kaydını yaptıran Papila, yıllar sonra okula bu kez öğrenci olarak adım atmanın heyecanını yaşadı. Azmiyle örnek olan Papila, tecrübelerini gençlere aktararak faydalı olmak istiyor. "Resim sevgisi içimden hiç çıkmadı" Keriman Papila, AA muhabirine, çocuk yaşlardan itibaren resim çizdiğini belirterek, "Belki o zamanlar bir anlamı olmadan yaptım ama o resim sevgisi içimden hiç çıkmadı." dedi. Bir öğretmeninin kendisini çok etkilediğini, onun sayesinde birçok şey keşfettiğini anlatan Papila, şöyle devam etti: "Daha sonra öğretmenlik hayatı, evlilik, çocuklar derken sürekli erteledim ama resim sevdası hiç içimden çıkmadı. Emekli olduktan sonra bu hayalim canlandı. 'Ne yapabilirim?' diye düşündüm. Bir dönem halk eğitim kurslarına katıldım. Orada tanıştığım hocam, benim buraya gelmemde etkili oldu. İçimdeki heyecanımı, gerçekleştiremediğim idealimi, 'Yaşım geçti, keşke genç olsaydım neler yapabilirdim?' gibi düşüncelerimi paylaştıkça hocam bana, 'Yaşınızın neyi var?' demeye başladı. 'Olur mu, olmaz mı?' derken, bu benim için itici güç oldu." Hayalini gerçeğe dönüştürmek istediğini dile getiren Papila, çevresindeki çoğu insanın kendisini desteklediğini kaydetti. Papila, "Bu yaştan sonra ne yapacaksın?" diyenlere ise aldırış etmediğini söyleyerek, "Öğrenmenin sonu yok. Ben her zaman kendimi eksik buldum. Buna 'öğrenme açlığı içerisindeyim.' diyebilirim. Öğrenecek o kadar çok şey var ki. Bana 'Ne yapacaksın? Sen zaten resim yapıyorsun.' diyorlar. Bunu kabul edemiyorum. Benim öğreneceğim çok farklı şeyler var. Bunları sıfırdan bilmek istiyorum. Hem kendimdekileri hem de öğreneceklerimi birleştirip iyi şeyler yapmak istiyorum." ifadelerini kullandı. Kadınlara zamanlarını değerlendirmeyi ve bir şeyler üretmeyi tavsiye eden Papila, "Boşa geçen zamana çok üzülürüm. Mutlaka üretken olsunlar. Öğrenmenin yaşı yoktur. Bu yaşta üniversiteye başladım, inşallah başarılı olacağım. Aradığım her şeyi bulacağım, buradan çok faydalanacağım." diye konuştu. Papila, üniversite yönetimi ve çalışanlarının kendisine samimi davrandığını ifade ederek, gençlerle bir arada yeni şeyler öğrenecek olmanın heyecanını yaşadığını, onlardan çok şey öğreneceğini, tecrübelerini de onlara severek aktaracağını sözlerine ekledi.

  • Türk Kızılay gönüllüleri Muş'taki köy okulunu öğrenciler için yeniledi

    Türk Kızılay Muş Şubesi gönüllüleri, gittikleri köy okulunun duvarlarını boyayıp resimlerle süsledi, halılarını yıkayıp temizliğini yaparak orayı yeni eğitim öğretim yılına hazır hale getirdi. Gönüllü gençler, "Benim Okulum Projesi" kapsamında öğrencilere ferah eğitim ortamı oluşturmak için kente 38 kilometre uzaklıktaki Dumlusu köyüne gitti. Temin ettikleri malzemelerle buradaki ilkokulun sınıf ve koridorlarını boyayan, halılarını yıkayan gönüllüler, camları, sıraları ve masaları da özenle temizledi. Çocukların daha neşeli ortamda ders görmesi için okulun duvarlarına resimler çizen gönüllüler, bu çalışmalarıyla köydeki çocuklara daha renkli bir eğitim ortamı oluşturdu. Türk Kızılay Muş Şubesi Kadın Kolları Başkanı Fatma Taş, AA muhabirine, Türk Kızılayın afet, sosyal proje, yardım ve kan hizmetlerinin dışında eğitime yönelik çalışmalar da yürüttüğünü söyledi. "Bu tür etkinlikleri yapmaya devam edeceğiz" Talep üzerine gönüllülerle gittikleri Dumlusu İlkokulu'nda boyama ve temizlik çalışması yaptıklarını anlatan Taş, şöyle konuştu: "Güzel bir çalışma oldu. Gönüllülerimizle okulun boyasını ve temizliğini yaptık. Buradaki çalışmaları, gönüllü gençlik ve kadın kolları ekiplerimiz yürüttü. Çocuklarımızın daha rahat ortamda eğitim görmesine katkı sağlamak amacıyla bu çalışmaya katıldık. Tüm sınıfların bakım ve onarımını yaparak öğrencilerimizin 2025-2026 eğitim ve öğretim yılında daha iyi ortamda eğitim almalarına katkıda bulunmaya çalıştık." Bu gibi etkinlikleri Türk Kızılay olarak yapmaya devam edeceklerini belirten Taş, şunları kaydetti: "Ekibimizle bu yıl eğitim öğretim görecek minik öğrencilerimiz için güzel ortam oluşturduk. Şube olarak eğitim projelerinde farkındalık oluşturmak amacıyla çeşitli çalışmalarda yer almaktayız. Çocukların gönüllerine dokunup onların hayallerinin gerçekleşmesine katkıda bulunmayı amaçlamaktayız." Gönüllülerden Nuriye Aydın da "Gönüllü arkadaşlarla köye gelerek okulu temizledik. Amacımız, çocuklarımızı bir nebze de olsa mutlu etmek. Onlar mutlu olursa biz de mutlu oluruz." dedi.

  • Dede ile torunu Sivrihisar'da gösteri uçuşu yapacak

    Profesyonel akrobasi pilotu Ali İsmet Öztürk, 5 yaşındaki torunu Pars Şener ile Sivrihisar Hava Gösterileri etkinliğinde yapacakları uçuşun hazırlıklarını sürdürüyor. Profesyonel akrobasi pilotu 60 yaşındaki Ali İsmet Öztürk ile 5 yaşındaki torunu Pars Şener, Sivrihisar Hava Gösterileri etkinliğinde yapacakları uçuşun hazırlıklarına devam ediyor. Türkiye'nin sivil havacılık tarihindeki önemli etkinliklerden biri haline gelen "Sivrihisar Hava Gösterileri", Sivrihisar Havacılık Kulübü Derneğince bu yıl 20-21 Eylül'de Sivrihisar Havacılık Merkezi Necati Artan Tesisleri'nde yapılacak. Bu sene 10'uncu kez düzenlenecek organizasyonun hazırlıkları sürüyor. Akrobasi pilotu Ali İsmet Öztürk, kendisi gibi akrobasi pilotu kızı Semin Öztürk Şener'in oğlu 5 yaşındaki torunu Pars Şener ile organizasyonda gösteri uçuşu yapacak. Torunuyla ilk gösteri uçuşuna yine aynı organizasyonda geçen yıl imza atan Öztürk, torunu Pars ile yapacakları gösterinin hazırlıklarını 180 beygir gücündeki "Husky A1-B" tipi çift kişilik uçakla sürdürüyor. Gösteri öncesi prova uçuşları yapan ikili, "Pars ve Dede Air Show" adıyla yapacakları gösteriyle izleyicilere keyifli anlar yaşatmak istiyor. Ali İsmet Öztürk, torunuyla geçen yıl yaptıkları gösterinin çok beğenilmesi üzerine bunu devam ettirmeye karar verdiklerini söyledi. Torununun bu konuda çok meraklı olduğunu ifade eden Öztürk, emekli bir pilot olarak torunuyla beraber Sivrihisar Hava Gösterileri'ne katkıda bulunmaya çalıştığını dile getirdi. Gösterilerde her sene biraz daha farklı bir şeyler yapma arzusunu taşıdıklarını belirten Öztürk, "Bunun için çalışmalarımız devam ediyor. Duman sistemimiz olacak. Daha önce bu uçağımızda yok. Bu güzel bir şey olacak ayrıca bir limbo gösterimiz olacak, değişik bir gösteri. Bir kurdele var, onun altından geçeceğiz. Her geçtiğimizde uçak biraz daha alçalacak. Sonra onu pervanemizle keseceğiz. Daha önce benim yaptığım gösterilerde de olan bir parçaydı. Bunu yapmaya çalışacağız. En son kısmında ise Pars, tüm çocuklarımıza ve izleyicilerimize şeker dağıtacak." diye konuştu. Gösterilerini geçen sene olduğu gibi aynı uçakla yapacaklarını dile getiren Öztürk, "Bu sene de şimdilik onunla uçuyoruz fakat kuyruk kısmında parsı andıran desenler yaptık. 'Pars ve Dede Air Show' adıyla bir logomuz oldu. Eğer bu sene başarılı olursa seneye belki daha başka şeyler söz konusu olabilir. Bunları göreceğiz. Tabii Pars nasıl isterse öyle oluyor." dedi. Pilotluğun kendine has birtakım kuralları olduğuna dikkati çeken Öztürk, şöyle devam etti: "O da en önemlisi hiç kimse bir başka kişiye 'uç' diyemez. Bunu hep ifade etmeye çalışıyorum. Uçmak isteyenler tamamen kendi isteğiyle uçar. Uçmak istemeyene de 'uç' diyemezsiniz. Bu Pars için de geçerli. Pars'ın annesi, dedesi, anneannesi ve babası pilot. Pars uçmaya devam eder ya da etmez, başka bir meslek seçer, bunu kendisi bilir, kendi kararını kendi verir." Torununun pilotluk konusunda şu an çok meraklı olduğunu ve ellerinden geldiği kadar onun bu merakını desteklemeye çalıştıklarını anlatan Öztürk, "Türkiye'mizi temsil etmek için 22 ülkede gösteri yaptım. Bana verilmiş çok büyük bir onurdu. O zamanlarda söylediğim bir ifade vardı, kendi ülkemizde uçtuğumuz gösterilerde her zaman başka bir keyif aldığımı söylerdim. Şimdi hem bu var hem de tabii ki torunumla uçuyoruz. Çok agresif bir uçuş yapmıyoruz. Öyle agresif bir gösteri değil bu. Çok daha sakin, gençlere hitap eden, uçuşun güzelliklerini hedefleyen bir çalışma. Bunu Pars'la yapmak benim için herhalde dedeliğin ve emekliliğin zirvesi." diye konuştu. Pilot dedesine uçağın arka koltuğunda eşlik eden Pars Şener ise gösteri için heyecanlı olduğunu ve dedesiyle yaptığı hazırlıkların iyi gittiğini söyledi.

Arama Yap

bottom of page