Boş arama ile 783 sonuç bulundu
- Merakla beklenen 'Vergi Yüzsüzleri' listesi ilk kez açıklandı
Tüm Türkiye genelinde vergi borcunu ödemeyen mükelleflerin yer aldığı 'vergi yüzsüzleri listesi' bugün itibarıyla açıklandı. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından vergi borcunu ödemeyen mükelleflerin yer aldığı liste illerin vergi dairelerinde ilan edildi. Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığınca (GİB) kesinleşen vergi ve cezalar ile vadesi geçtiği halde ödenmemiş vergi borcu bulunan 57 firma ve şahsın isimlerini ilk kez ilan etti. 5 MİLYON LİRA VE ÜZERİ BORCU OLANLAR İLK DEFA AÇIKLANDI Hazırlanan listelerde, geçen yıl sonu itibarıyla vadesi geldiği halde 30 Eylül itibarıyla ödenmemiş vergi ve cezalar ile 1 Haziran 2023-31 Mayıs 2024 tarihlerinde kesinleşen tarhiyatlar dikkate alındı. Her bir vergi dairesine 5 milyon lira ve daha fazla borcu olan veya bu tutar ve üzerinde kesinleşen vergi ve cezası bulunan mükelleflerin isimleri İl ve İlçe Vergi Dairelerinde askıya çıkarıldı. Bakanlığa verilen yetki kapsamında, her bir vergi dairesine 5 milyon lira ve daha fazla borcu olan veya bu tutar ve üzerinde kesinleşen vergi ve cezası bulunan mükellefler ilk kez yayımlandı. Yapılacak açıklamalar, vergi dairesinin ilan koymaya mahsus yerlerine asılacak. GİB de 1-15 Kasım'da söz konusu listeleri internet sitesinde paylaşacak. 5 milyon üzeri vergi borcu bulunan 57 firmadan bazıları şu şekilde oldu: Vergi Kimlik No: 14000****32 Borçlu Adı, Soyadı, Unvanı: ADNAN SARAÇ Esas Faaliyet Konusu: PAZARLAMA, TOPTAN TİCARET Borç Tutarı: 13 milyon 611 bin 474.95 TL Vergi Kimlik No: 14422****32 Borçlu Adı, Soyadı, Unvanı: HAMİT ASLAN Esas Faaliyet Konusu: ALIM SATIM, EMLAK KOMİSYONCULUĞU Borç Tutarı: 6 milyon 44 bin 360.86 TL Vergi Kimlik No: 23508****34 Borçlu Adı, Soyadı, Unvanı: MUSTAFA AYDOĞAN Esas Faaliyet Konusu: ELEKTRİK, SU, DOĞALGAZ DALLARINDA TOPTAN TİCARET Borç Tutarı: 32 milyon 46 bin 929.72 TL Vergi Kimlik No: 27003****34 Borçlu Adı, Soyadı, Unvanı: ZEKİYE BAYSAL Esas Faaliyet Konusu: KONFEKSİYON ÜRÜNLERİ İMALATI Borç Tutarı: 5 milyon 111 bin 898.21 TL Vergi Kimlik No: 15203****16 Borçlu Adı, Soyadı, Unvanı: MEHMET KAZIM Esas Faaliyet Konusu: MAĞAZACILIK Borç Tutarı: 6 milyon 591 bin 666.53 TL Vergi Kimlik No: 10609****32 Borçlu Adı, Soyadı, Unvanı: MUSTAFA HÜSEYİN HOCAOĞLU Esas Faaliyet Konusu: İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ Borç Tutarı: 5 milyon 47 bin 880.21 TL Vergi Kimlik No: 23404****13 Borçlu Adı, Soyadı, Unvanı: SÜLEYMAN AKIN YİĞİT Esas Faaliyet Konusu: TOPTAN İNŞAAT MALZEMELERİ TİCARETİ Borç Tutarı: 8 milyon 113 bin 892.71 TL Vergi Kimlik No: 21118****23 Borçlu Adı, Soyadı, Unvanı: MEHMET HAKAN OĞUZ Esas Faaliyet Konusu: GIDA VE NAKLİYAT Borç Tutarı: 5 milyon 953 bin 846.32 TL Vergi Kimlik No: 23009****11 Borçlu Adı, Soyadı, Unvanı: ALİ SÖNMEZ Esas Faaliyet Konusu: SANAYİ MAKİNELERİ TİCARETİ Borç Tutarı: 7 milyon 564 bin 073.23 TL Vergi Kimlik No: 20908****14 Borçlu Adı, Soyadı, Unvanı: YUSUF CEMALİ KILANCI Esas Faaliyet Konusu: İNŞAAT VE GAYRİMENKUL GELİŞTİRME Borç Tutarı: 10 milyon 974 bin 989.41 TL Vergi Kimlik No: 25608****12 Borçlu Adı, Soyadı, Unvanı: EMİNE SULTAN BOZDEMİR Esas Faaliyet Konusu: TOPTAN PERAKENDE TİCARET Borç Tutarı: 9 milyon 748 bin 647.11 TL Vergi Kimlik No: 18808****21 Borçlu Adı, Soyadı, Unvanı: MAHMUT YILMAZ Esas Faaliyet Konusu: GIDA VE LOJİSTİK Borç Tutarı: 5 milyon 111 bin 899.32 TL Vergi Kimlik No: 15508****11 Borçlu Adı, Soyadı, Unvanı: İBRAHİM ŞAHİN Esas Faaliyet Konusu: OTEL İŞLETMECİLİĞİ Borç Tutarı: 6 milyon 788 bin 213.92 TL
- Yahyalı elması yöre kadınının elinden dünya pazarına açılıyor
Kayseri'nin Yahyalı ilçesinde yetiştirilen elmaların üretiminden hasadına kadar her aşamasında yöre kadını yoğun emek harcıyor. Kalitesi ve kendine has aromasıyla iç ve dış piyasada talep gören Yahyalı elmasının bakımından, hasadına ve depolanmasına kadar tüm aşamalarında yüzlerce kadın büyük özveriyle çalışıyor. Kadınların büyük katkısıyla yetiştirilen elmalar, Hindistan, Kanada, Libya, Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar ve Rusya başta olmak üzere 25 ülkeye ihraç ediliyor. Elma deposunda çavuş olarak çalışan Kezban Tekin, elma üretiminde çoğunlukla kadınların mesai harcadığını söyledi. Yahyalı kadınının emektar olduğunu dile getiren Tekin, "Kadınlar hem evde işini görüyor hem burada çalışıyor. Sabah geliyor, akşam gidiyor. Ekmeğimizi kazanıyoruz. Hem biz kazanıyoruz hem millet kazanıyor." dedi. "Dala çıkan da merdivene çıkan da kadın" Tekin, elma üretimine çok büyük destek verdiklerine değinerek, şöyle devam etti: "Kadın olmazsa olmuyor. Bundan 2 gün öncesine kadar tarladaydık. Dala çıkan da merdivene çıkan da kadın. Erkeğin burada yaptığı elma yüklü kasayı almak. İşin çoğunluğu kadında bitiyor. Kadın elmayı diziyor, seçiyor, çürüğü atıyor. Yani iş hep kadında bitiyor. Yahyalı elmasının bu kadar iyi ve meşhur olmasında kadının etkisi var. Tarladan çıkıp bu seviyeye gelmesinde kadınların emeği çok büyük. Benim 34 işçimin sadece 5'i erkek." İşçilerden Gönül Koç ise yaklaşık 8 yıldır elma işinde çalıştığını, aile bütçesine katkı sağladığını belirtti.Hatice Gürkan da elma işinin yanında ev işlerini de ihmal etmediklerini anlatarak, "Biz daha temiz çalışıyoruz. Elmaların yaralılarını, kötülerini alıyoruz. Böyle çalışmaktan zevk alıyoruz. Burası bizim için şenlikli geçiyor. Çalgımız olursa bazen oynuyoruz. Emeklerimiz çok." diye konuştu. Üretici Abdullah Dağ ise kadınların elmaları daha hassas topladığını ve bu yüzden çalışanlarının yüzde 90'ının kadınlar olduğunu söyledi. "Elma işinde çalışan yaklaşık 2 bin kişinin yüzde 90'ı kadınlarımız" Yahyalı Belediye Başkanı Esat Öztürk de ilçedeki kadınların elma üretimine önemli katkı sağladığını vurguladı. Elma bahçesinden depoya kadar her yerde kadınların çalıştığına dikkati çeken Öztürk, şunları kaydetti: "Yahyalı'daki kadınlarımızın çoğu elma işinde çalışıyor. Elma işinde çalışan yaklaşık 2 bin kişinin yüzde 90'ı kadınlarımız. Kadınlarımızın Yahyalı ekonomisine Kayseri ekonomisine ve dolayısıyla Türkiye ekonomisine ciddi manada katkısı var. Elmacılık zor bir sektör. Yahyalı kadını, diğer Türk kadınlarının da olduğu gibi katma değer üreten beceriye sahip. Kadınlarımıza 8-9 ay istihdamımız var. Bu gerçekten önemli. Kadınlarımızın, mutfağa, aile ekonomisine katkısı oluyor. Üreten, eli öpülesi kadınlarımızla gurur duyuyoruz. Kadınlarımızın daha çok tercih edilmesinin sebebi işine olan vefası diye düşünüyorum."
- Cam kemik hastası kadın, el işi ürünler yaparak ailesine destek oluyor
Eskişehir'de yaşayan cam kemik hastası Kader Döngel, örgü ve tığ işleme ile yaptığı el işi ürünleri satışa sunarak hem aile bütçesine destek oluyor hem de engelini becerileriyle aşıyor. Gündelik hayata karışmakta zorlanan, rahatsızlığı nedeniyle evinden çıkamayan 34 yaşındaki Döngel, ilkokulun ardından ortaokulu 2022'de uzaktan eğitimle tamamladı. Tekerlekli sandalyeye bağımlı yaşayan Döngel, eğitimin verdiği cesaretle sosyal hayata adapte olmak için çocukluğunda oynadığı oyuncak bebekler için yaptığı kıyafetlerden ilham alarak örgüye başladı. Annesi Hanım Döngel'in örgülerini örnek alan Döngel, tığı sol eliyle tuttuğu için kendi yöntemleriyle çalıştı. Döngel, annesinden öğrendiği tekniklerle örgü ve tığ işlemede kendini geliştirdi, oyuncakları için tasarladığı kıyafetleri örgüye uyarlayıp birçok model ördü. Evindeki yünleri kullanarak lif, patik, kazak örmede mesafe kateden Döngel, amigurumi bebekler de hazırladı. Annesiyle Tepebaşı Belediyesinin haftada iki gün ilçenin farklı noktalarında kurduğu sergilerde diğer tasarımcılarla ürünlerini satışa sunan Döngel'in ürünleri ilgi görüyor. "Benim gibi olan insanlar asla kendilerini eve kapatmasın" Cam kemik hastası Kader Döngel, yaptığı el işi ürünler sayesinde yeni insanlarla tanıştığını, hayata örgüyle bağlandığını söyledi. Katıldığı sergilerde ziyaretçilerden olumlu dönüşler aldığını belirten Döngel, "Ziyarete gelen herkes çok beğendi. İnsanlar bunu hayata tutunmamın bir yolu olduğunu fark edince, benim burada olmamı, hayata bağlandığımı görünce beğendiler, mutlu oldular." dedi. Döngel, para kazanmanın ikinci planda olduğunu dile getirerek, insanlarla bağ kurmanın önemini vurguladı. Kemik yapısı zayıf olduğu için çeşitli zorluklarla karşılaştığını bildiren Döngel, şöyle devam etti: "Sağlık durumumdan dolayı bir günde bir bebek patiği, bir haftada bir amigurumi bebek yapabiliyorum. Kaslarım da zayıf, dolayısıyla çok çabuk yoruluyorum. Gözlerimde de problem olduğu için dikkatli olmaya çalışıyorum. Amigurumi, örülmesi, doldurulması ve dikimi uzun süren ince bir iş. Birçok insan yapamıyor hatta insanlar gördüklerinde 'Sen bunları nasıl yapıyorsun, çok güzel olmuş.' diyor. Benim gibi olan insanlar asla kendilerini evlerine kapatmasın, umutsuzluğa kapılmasınlar. Onların da becerileri vardır, bunları keşfederek kendilerini geliştirsinler isterim. Asla pes etmesinler." Uzaktan eğitimle liseye devam ettiğini anlatan Döngel, en büyük hedefinin okulunu bitirmek olduğunu sözlerine ekledi. Hanım Döngel ise kızıyla beraber iş yapmaktan mutlu olduğunu belirterek, "Kızım hayata böyle bağlandığı için çok mutluyum. Gelen müşteriler de bizleri çok mutlu ediyor. En büyük isteğim bir gün kızımın iş bularak çalışma hayatına katılabilmesi." diye konuştu.
- Çinli Şirketlerden Türkiye'ye Dev Çıkarma!
Avrupa'ya yayılma hedefleri doğrultusunda Türkiye'yi stratejik merkez olarak konumlandıran 12 Çinli otomobil devi, ardı ardına resmi yatırım kararlarını açıklarken, Türkiye pazarı tarihinin en yoğun rekabetine şahit olmak üzere. BYD'nin dev yatırımı dikkat çekiyor! Çinli otomobil devi BYD, Türkiye’ye yaklaşık 1 milyar dolar yatırım yaparak bir Ar-Ge merkezi kurmayı ve 5 bin kişiye doğrudan istihdam sağlamayı planlıyor. 2026’da faaliyete geçmesi beklenen bu merkez, Türkiye'nin otomotiv ekosistemine büyük katkı sağlayacak ve Türkiye’yi Avrupa pazarına açılan önemli bir kapı haline getirecek. Avrupa Birliği’nin Çin’den gelen elektrikli otomobillere ek vergi getirme kararının ardından, Türkiye’ye yatırım yapan Çinli otomobil devleri bu vergilerden muaf olacak. Bu da Türkiye’yi Çinli üreticiler için daha cazip bir yatırım noktası haline getiriyor. BYD, Türkiye'de ürettiği elektrikli araçlar sayesinde Avrupa Birliği'nde de vergi avantajı sağlayacak. Domino etkisi yaratıldı! BYD’nin yatırım kararının ardından, DFSK, Chery, MG gibi diğer Çinli otomobil devleri de Türkiye’ye yatırım planlarını hızlandırdı. Türkiye, elektrikli araç rekabetinin yeni merkezi haline geliyor. BYD'nin hedefi sadece üretimle sınırlı değil; tam elektrikli ve hibrit araçlarla Türkiye pazarında hızlı bir büyüme hedefleyen marka, 2024 yılına kadar 10 bin araç satışı gerçekleştirmeyi amaçlıyor. BYD Türkiye Genel Müdürü İsmail Ergun, “Markamızın Türkiye’de hızlı bir şekilde büyüyeceğini ve pazarda güçlü bir konuma ulaşacağını öngörüyoruz,” diyor. Yeni Elektrikli Otomobil Danışmanları sahada! BYD, Türkiye’deki tüketicilere elektrikli araçlar hakkında güvenilir bilgi sunmak için bayilerde "NEV Danışmanları" görevlendirdi. Bu danışmanlar, müşterilere en doğru bilgiyi sunmak ve yeni teknolojilere geçiş sürecinde rehberlik etmek için hazır.
- Yürüme engelli kadın, hayvancılık sayesinde yaşama bağlandı
Giresun'da 2007'de geçirdiği rahatsızlık nedeniyle yüzde 59 yürüme engelli olan, yapılan operasyonun ardından uzun süre fizik tedavi gören 43 yaşındaki Derya Bekdemir, hayvancılığa başladıktan sonra bulduğu moralle hayata dört elle sarıldı. Giresun'da yürüme engeli bulunan Derya Bekdemir, hayvancılığın getirdiği hareketli yaşam ve moralle hayata tutundu. Kemiklerindeki rahatsızlık nedeniyle operasyon geçiren ve uzun süre fizik tedavi gören yüzde 59 yürüme engelli Bekdemir, sağlık sorunlarının artması üzerine moral olması amacıyla 5 yıl önce yayladaki halasının yanına gitti. Burada halasının büyükbaş hayvanlarıyla ilgilenen ve bu süreçte şikayetlerinin azaldığını fark eden 43 yaşındaki Bekdemir, Kovid-19 salgını döneminde annesi ve babasıyla kent merkezinden Burhaniye köyüne taşındı. Sağlığına iyi geleceğini düşünerek hayvan bakmaya karar veren Bekdemir, daha önce yaylada halasının yanında edindiği tecrübeyle buzağı aldı. Babasının da desteğiyle ahır yaptıran Bekdemir'e İl Tarım ve Orman Müdürlüğü 3 yıl önce 5 büyükbaş hayvan hibe etti. Hayvancılık sayesinde daha hareketli bir yaşam sürmeye başlayan Bekdemir, hayvan sevgisi ve üretime katılmanın verdiği mutlulukla yaşama daha sıkı sarıldı. Koltuk değneğiyle her gün ahıra giderek hayvanların bakımı, süt sağımı ve ahırın temizliği gibi işlerle uğraşan Bekdemir'in 8 büyükbaş hayvan ve 3 buzağısı bulunuyor. Hayvanlarından elde ettiği süt, peynir, yoğurt ve tereyağı gibi ürünleri pazarlayarak gelir sağlayan Bekdemir, az da olsa tarlasında ürettiği sebzelerin de satışını yapıyor. Derya Bekdemir, 2007'de yaşadığı rahatsızlık sonucu engelli kaldığını anlattı. Uzun süre yatalak denebilecek boyutta hayatını evin içerisinde geçirdiğini ifade eden Bekdemir, "O dönemler benim için çok sıkıcı ve yorucuydu. Sonra uzuvlarımın birçoğunu hissetmemeye başladım, sonra buna farklı sağlık problemleri de eklendi." diye konuştu. Bekdemir, sıkıntıların artması üzerine 5 yıl önce yaylaya halasının yanına gittiğini belirterek, şöyle devam etti: "Orada buzağılarla ineklerle oynarken, onlar benim ellerime, kollarıma dokunurken, yalarken, o sürede geçirdiğim zamanda ağrılarımın, kramplarımın daha da azaldığını fark ettim. Yattığım zaman canım çok yanıyordu, uyuşmalarım çok fazla vardı ama hayvanlarla oynadığım gün, galiba hareketliliğim arttığından dolayı yataktan daha rahat kalktım." Görüştüğü doktorunun bu durumun, aktivitelerin olumlu etkisi olabileceğini söylediğini ifade eden Bekdemir, bunun sonucu köyde bir buzağı, sonrasında da bir inek aldıklarını söyledi. Geçirdiği operasyon ve gördüğü fizik tedaviyle ayağa kalkan Bekdemir, hayvancılığa başlamasının hastalıkla ilgili bir durum olduğunu dile getirerek, "Benim hastalık sürecimin, beni yoran, yıpratan sürecini atlatmaya yardımcı olsun diye başladığımız bir yoldu." dedi. Vücudunun bazı yerlerinde yaralar çıktığını ifade eden Bekdemir, "Onlarla oynarken yaralar kapanmaya başladı. Fiziksel aktivitelerim daha çok artmaya başladı. Ağrılarımı daha hafif atlatabiliyorum, aktivitelerim artıyor çünkü yataktan kalkma sebebim oluyorlar." diye konuştu. Bekdemir, hayvanlarının her birine ayrı isim koyduğunu belirterek, "İlk göz ağrımdan biridir 'Çilek' isimli buzağı. Baharda gelen hayvanımızın birinin adını 'Yazgülü' koydum, birinin önlerine gelen saçları vardı, kınalı şeklindeydi, adını 'Kınalı' koydum. Biri yere basmaya tedirgindi, adını 'Nazlı' koydum. Her birinin ayrı hikayesi var." dedi. "Onlarla bir yolculuktayım" Hayvanlarını evinin bir bireyi gibi gördüğünü vurgulayan Bekdemir, "Sanki onlar benim parçam, onlarla bir yolculuktayım, onlarla huzurlu bir hayat yaşıyorum." ifadesini kullandı. Derya Bekdemir, hayvan bakarken zorlandığı zamanların da olduğuna işaret ederek, "Ama faydasını gördüğüm yerler çok fazla. 'Bugün benim çok ağrım var, yatmam gerekiyor.' demiyorum, sabah kalkıp 'Hayvanlarımın bana ihtiyacı var, gitmem gerekiyor.' diyorum. Onlarla geçirdiğim her gün beni daha mutlu ediyor." dedi. Bekdemir, kendisine her ihtiyaç duyduğunda destek olan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkilileri ile arkasında duran ailesi ve arkadaşlarına teşekkür etti.
- Türkiye'de de dünyada da ilk! Giresun Sendromu olarak tıp literatürüne girdi
Giresun’da bir hastada görülen tüm organların yer değiştirmesine bağlı siroz hastalığı vakası görüldü. Vaka, dünyada da ilk kez görülürken bilim dünyasında Giresun Sendromu adıyla tıp literatürüne geçti. Giresun Eğitim ve Araştırma Hastanesi, dünya tıp literatürüne geçecek önemli bir başarıya imza attı. Tüm organların yer değiştirmesi ve buna bağlı olarak siroz gelişmesiyle karakterize bir vakayı tanımlayan doktorlar, bu durumu Giresun Sendromu adını verdi. Giresun Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gastroenteroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cumhur Dülger, bu hastalığın dünyada daha önce tanımlanmadığını vurguladı. “Dünyada ilk defa tüm organları ayna görüntüsünde ters dönmüş bir hastamızda kalp yetmezliğine bağlı siroz tespit ettik." diye konuşan Prof. Dr. Dülger, "Bu vakayı ulusal ve uluslararası kongrelerde hakemlerin onayıyla tıp literatürüne kazandırdık ve Giresun Sendromu adını verdik." dedi. Türkiye'de de dünyada da ilk! Giresun Sendromu olarak tıp literatürüne girdi. Dülger, organların ters yerleşiminin nadiren görüldüğünü ancak bu vakada tüm organların yer değiştirdiğini ve bunun yanı sıra sirozun geliştiğini dile getirdi. Dülger, "Bu hastalar normal kapasitelerinde çalışamıyor, yürüyemiyor ve ömürleri kısalıyor. Karaciğer fonksiyonlarındaki bozulmalar zamanla daha belirgin hale geliyor ve uygun tedavi yapılmazsa hastalık hayatı tehdit edici boyutlara ulaşabiliyor." ifadelerini kullandı. Siroz olduktan 10 ila 12 sene sonra hastaların karaciğer nakline ihtiyaç duyduklarını dile getiren Dülger, "Bir kısmı nakil yaptırıyor, bir kısmı yaptıramıyor yaşam beklentileri daha kısa oluyor. Uygun tedavi edilmezlerse hayati tehlikeli olan bir hastalık grubu." dedi. "Uzun yıllar farkına varmadan yaşıyorlar ama bir zaman geliyor. Karaciğer fonksiyonlarında bozukluk çıkıyor." değerlendirmesinde bulunan Dülger, "Bu durumda müdahale lazım geliyor. Biz hem kalp açısından hem de karaciğer açısından gereken tedavilerine başladık. Şu an hastamızın durumu iyi." diye konuştu. "GİRESUN'UN ADINI DUYURDUK" Başhekim Dr. Fazlı Kulaklı da bu başarının önemine değinerek "Bir sendrom tanımlamak kolay değil ama Giresun’dan çıkan bu başarıyı çok önemsiyoruz. Bu sendrom, Giresun’un adını tüm dünyaya duyuracak ve tıp literatüründe önemli bir yer edinecek." dedi. GİRESUN SENDROMU HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELER? Dünyada ilk kez karşılaşılarak Giresun Sendromu ismi verilen hastalığının belirtileri de açıklandı. İlk kez görülen bir vaka olduğunu belirten uzmanlar, en önemli bulguların nefes darlığı, karında sıvı, toplanması ve halsizlik şikayeti olduğunu dile getirdi.
- Şehitler İçin Kütüphaneler: Mustafa Eranıl’ın Anlamlı Projesi
Gazeteci Mustafa Eranıl, 4,5 yıl önce başlattığı projeyle kapı kapı dolaşarak topladığı 300 bin kitapla şehitler adına kütüphaneler kuruyor. Son olarak Kocaeli’de 25. kütüphanesini açan Eranıl, Şehit Polis Memuru Hüseyin Ölçü’nün adını Uluğbey Ortaokulu’ndaki kütüphanede yaşatıyor. Kocaeli’nin Körfez ilçesinde gazetecilik yapan Mustafa Eranıl, 4,5 yıl önce başlattığı anlamlı proje ile şehitler adına kütüphaneler kurarak adlarını ölümsüzleştiriyor. Kapı kapı dolaşarak topladığı kitaplarla Türkiye’nin dört bir yanında kütüphaneler kuran Eranıl, şimdiye kadar 300 bin kitap toplamayı başararak bir Türkiye rekoru kırdı. Eranıl’ın bu projesi, özellikle gençlere kitap sevgisini aşılamayı ve şehitlerimizin adlarını eğitim yoluyla yaşatmayı hedefliyor. Türkiye’nin birçok ilinde kütüphaneler açan Eranıl, son olarak Kocaeli’deki Uluğbey Ortaokulu’nda 25. kütüphanesini açtı. Kütüphaneye, 2000 yılında şehit düşen polis memuru Hüseyin Ölçü’nün adı verildi. Şehit Hüseyin Ölçü Kütüphanesi, öğrencilere 4 bin 500 kitapla eğitim desteği sunarken, şehidin anısını da gelecek nesillere aktarmayı amaçlıyor. Mustafa Eranıl, bu proje kapsamında daha fazla kütüphane kurmaya devam edeceğini belirterek, toplumdan kitap bağışı ve desteğinin önemine vurgu yaptı.
- Teknoloji meraklısı ve çevreci liseliler atık malzemeleri motosiklet yaparak değerlendirdi
Bartın'da Kozcağız Çok Programlı Anadolu Lisesi öğrencileri, öğretmenlerinin desteğiyle atık metal ve ahşap malzemeleri kullanarak 3 tekerlekli motosiklet yaptı. İl genelindeki okullarda çeşitli projelerin sergilendiği şenliklere katılmak için 2018'de spor otomobil yapan öğrenciler, bu yıl da motosiklet hazırlamak için kolları sıvadı. Öğretmenlerinin desteğini alan 15 öğrenci, yaklaşık 2 aylık çalışma sonucu atık metal ve ahşap malzemelerle 3 tekerlekli motosiklet tasarladı. Okulda sergilenen 125 cc'lik motora sahip motosiklet, görenlerin dikkatini çekiyor. Tasarladıkları motosikletle el becerilerini geliştirmenin yanı sıra atık malzemeleri geri dönüşümle yeniden değerlendiren öğrenciler, farklı projelerle çalışmalarını sürdürmek istiyor. "Öğrenciler hevesle çalıştı" Kimya öğretmeni Tahir Dikicigil, öğrencilerle daha önce spor otomobil tasarladıklarını söyledi. Fikir alışverişi sonucu bu yıl da motosiklet yapmaya karar verdiklerini belirten Dikicigil, "Kendi çabalarımızla tamamen toplama parçalardan oluşan bir motosiklet projesi ortaya çıkardık. Resimlerini çizdik. Okulda bölümleri bulunan elektrik, muhasebe, çocuk gelişimi ve Anadolu lisesi öğrencileri bir araya gelerek, herkesin eli değecek şekilde çalışarak ortaya böyle bir proje çıkardık. Öğrencilerimizin bu konuda çok büyük hevesleri oldu. İsteyerek yaptılar. En önemlisi de yapılabilirliğini gördüler. Elimizdeki imkanlar da kısıtlıydı, çekiç, tornavida ve testereyle bu projeyi yaptık." diye konuştu. Dikicigil, bir şeyler yapabildiklerini gören öğrencilerin heveslerinin arttığını anlatarak, "'Bir proje daha yapalım hocam.' demeye başladılar. İnşallah daha iyi projelerle gençlerimiz daha iyi işler yapacak." dedi. Öğrencilerden Ömer Duhan Özmen de projeyi öğrendikten sonra çalışmalara katılmak istediklerini dile getirerek, "Kendi atölyemizde yaptık motosikletimizi. Dış cephesi, iskeleti için hep kendimiz uğraştık. Boş zamanlarımızda bununla ilgilendik. Öğle teneffüslerinde hep hocamızın yanına gittik. Güzel bir proje ortaya çıkmış oldu." ifadelerini kullandı.
- Kocaeli'de öğrenciler teneffüslerde pedal çevirerek okulları için elektrik üretiyor
Kocaeli'nin Başiskele ilçesindeki bir ortaokulun bahçesine yerleştirilen sabit bisikletleri teneffüslerde kullanan öğrenciler, enerjilerini atmanın yanı sıra okulun aydınlatma direkleri için elektrik üretiyor. Şehit Emrah Sapa Ortaokulu'nda hayata geçirilen "Hep Birlikte Geleceğe Pedallıyoruz Projesi" kapsamında bahçeye yerleştirilen 3 adet çift pedallı sabit bisikletleri ders aralarında kullanan öğrenciler, pedal çevirerek hem spor yapıyor hem de elektrik enerjisi üreterek okul bahçesinin aydınlatılmasına katkı sağlıyor. Bisikletlere monte edilen ölçüm cihazları sayesinde öğrenciler ürettikleri enerjiyi anlık olarak görebiliyor. Ekrandaki verileri gören çocuklar, daha fazla enerji üretmek için birbiriyle yarışıyor. Öğrencilerden ilgi gören projenin ilçedeki diğer okullarda da yaygınlaştırılması hedefleniyor. Başiskele Eğitim ve Kültür Derneği Başkan Yardımcısı ve proje direktörü Emin Öztürk, ilçede birçok kurum için farklı projeler hazırladıklarını söyledi. Kızının da eğitim gördüğü okulda, bahçe küçük olduğu için çocukların sınırlı şekilde hareket edebildiğine değinen Öztürk, bu nedenle öğrencilerin enerjilerini atmasını sağlayacak proje hazırlamaya karar verdiğini belirtti. "En çok enerji üreten sınıfa ödüller veriyoruz" Öztürk, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve Kent Konseyinin Yerel Destek Programı'ndan hibe alarak projeyi hayata geçirdiklerini ifade ederek, "Amacımız, öğrencilerimizin enerjilerini doğru yönlendirmek ve spor yapmalarını teşvik etmek. Bir diğer amacımız da yenilenebilir enerji farkındalığı geliştirmek." dedi. Öğrencilerin bisikletlerde pedal çevirerek kinetik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürdüklerinden bahseden Öztürk, "Aynı zamanda bisikletlerin üzerindeki çatıda da paneller var. Bu panellerden de güneş enerjisi elde ediyoruz." diye konuştu. Öztürk, projenin yaklaşık 1 ay önce başladığını ve şu an bahçeye 3 çift bisiklet koydukları anlatarak, şöyle devam etti: "Öğrencilerin daha çok ilgisini çeksin diye bisikletlere direksiyon ekleyip otomobil şeklinde tasarladık. Başiskele'de elektrikli bisiklet üreten firmayla çalıştık. Yazılımlarını, çizimlerini biz yaptık, onlara verdik. Onlar da bisikletleri üretti. Her bisiklette program var. Öğrenciler ne kadar enerji üretildiğini görebiliyor ayrıca sınıf bazında da yarışmalar yapıyoruz. En çok enerji üreten sınıfa çeşitli ödüller veriyoruz. Bu şekilde öğrencileri bisikletleri kullanmaya ve spor yapmaya teşvik ediyoruz." Çocukların bisikletlere büyük ilgi gösterdiğini dile getiren Öztürk, "Öğrenciler zil çalar çalmaz hemen bisikletlerin yanına koşuyor. Pedal çevirmek için sıra bekliyorlar." dedi. Öztürk, ileride bisiklet sayısını arttırmayı, rüzgar türbini de koymayı düşündüklerini, projeyi ilçe genelinde yaygınlaştırmak için farklı okullarda çalışmaların devam ettiğini sözlerine ekledi. "Daha fazla bisiklete ihtiyacımız olacak gibi görünüyor" Okulun müdür yardımcısı Alper Fidan da çocukların zevk alarak öğrendikleri ortamı oluşturmaya çalıştıklarını, öğrencilerde enerji verimliliği, enerjinin dönüşümü ve çevre bilinci konularında farkındalık oluşturmayı amaçladıklarını dile getirdi. Öğrencilerin bisikletlere yoğun ilgi duyduğunu anlatan Fidan, "Teneffüslerde yoğun katılım sağlıyorlar. Sırayla birbirlerini bekliyorlar. Bisikletleri kullanmak için sürekli hareket halindeler. Enerjilerini atmalarına da yarıyor. Biz yola 3 bisikletle çıktık ama daha fazla bisiklete ihtiyacımız olacak gibi görünüyor." şeklinde konuştu. Öğrencilerden Duru Akdeniz, bisiklet sayesinde ders aralarında kafa dağıttıklarını belirterek, "Genelde burada sıra oluyor. Bisiklet sürmek istiyor herkes. Genelde hız yarışı yapıyoruz. Aramızda öyle minik bir rekabet oluyor." ifadelerini kullandı. Öğrenci Ahmet Baran Alaş da bisikletler sayesinde hem spor yaptıklarını hem de okulun aydınlatması için enerji ürettiklerini, bunu yaparken çok eğlendiklerini söyledi.
- Eskişehirli kadın muhtar genç yetenekleri tekvandoya kazandırıyor
Eskişehir'de muhtarlıkta ikinci dönemine devam eden tekvando antrenörü Canan Arı, hem mahalle sakinlerine yardımcı oluyor hem de geleceğin sporcularını yetiştiriyor. Çocukluk yıllarında izlediği kungfu filmlerinden etkilenen 42 yaşındaki Arı, Uzak Doğu sporlarına ilgi duymaya başladı. Yaşadığı köydeki arkadaşlarına öğrendiği teknikleri gösteren Arı, ortaokulda beden eğitimi öğretmeninin yönlendirmesiyle tekvando kursuna yazıldı. Lise yıllarında wushu, dart, kick boks gibi dallarda bilgi ve becerilerini geliştiren Arı, lisans eğitimini Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesinde, yüksek lisansını Kapadokya Üniversitesi Kent Çevre ve Yerel Yönetimler Programında tamamladı. Milli sporcu kimliğiyle 2014 yılında tekvandoda Avrupa üçüncülüğü elde eden, bu branşta hakemlik de yapan Arı, tekvandonun yanı sıra wushu, kick boks gibi sporlarda verdiği ücretsiz kurslarla yüzlerce öğrenci yetiştirdi. Tepebaşı ilçesi Şeker Mahallesi Muhtarlığına 2019'da aday olup seçilen Arı, bu mahallenin ilk kadın muhtarı oldu. Bu yıl martta yapılan muhtarlık seçimini de kazanarak ikinci dönemine başlayan Arı, Türkiye Muhtarlar Derneği Yönetim Kurulu Üyeliğini de sürdürüyor. Hafta içi mahalle sakinlerinin ihtiyaç, talep ve sorunlarıyla ilgilenen Arı, hafta sonlarında dobok (tekvando kıyafeti) giyerek iki ayrı yerde ücretsiz tekvando kursu veriyor. "Mahallelinin evladı gibi oldum" Mahalle sakinlerinin "Muhtar Hocam" diye hitap ettiği Canan Arı, motosikletiyle Şeker Mahallesi'ni karış karış gezerek daha hızlı hizmet verdiğini söyledi. Arı, mahallede muhtarlık hizmetlerinden memnuniyetin çok yüksek olduğunu belirterek, "Ben artık mahallelinin evladı gibi oldum. Her konuda muhtarlığa gelebiliyorlar. Burası gece gündüz açık. Yaptığımız faaliyetler uzun sürecekse muhtarlıkta oluyoruz." dedi. Her türlü konuda mahalle halkının yanında olmaya çalıştığını ifade eden Arı, gece gündüz motosikletiyle sokakları gezdiğini, herhangi bir sorun tespit ettiğinde hemen belediyeye bildirdiğini anlattı. Arı, hem muhtarlığı hem de tekvando antrenörlüğünü severek yaptığını dile getirdi. Disipline büyük önem verdiğini vurgulayan Arı, şöyle konuştu: "2019'da 'Tek işimiz hizmet' sloganıyla çıktığım bu yolda disiplinimden ödün vermeyeceğimi söylemiştim. Çocukları geleceğe düzgün hazırlamak istediğim için tekvando disiplinine çok önem veriyorum. Muhtarlık görevimi de bu misyonla sürdürüyorum. Tekvando da muhtarlık da disiplin gerektiriyor. Tekvando saygı, sevgi ve disiplin sporu, muhtarlık ise devletin bize vermiş olduğu bir disiplin. Bu nedenle muhtarlık görevinde yabancılık çekmedim." Uzun yıllar boyunca tekvando sporunda kupa ve madalyalar kazandığını anlatan Arı, verdiği kurslarla bütün bilgi ve birikimini gençlere aktarıp onları maçlara hazırladığını kaydetti.Yaz aylarında muhtarlığın bahçesinde tekvando kursu verdiğini belirten Arı, kadınlara yönelik savunma sanatları kursu açmak için hazırlıklara başladığını sözlerine ekledi.
- Meme kanserini atlatan Mine ebe kadınları bilinçlendirmek için hikayesini anlatıyor
Edirne'de annesini kanser taramasına gönderdiği gün kanser olduğunu öğrenen ebe Mine Erçel Boz, erken teşhisin önemini ve tedavi sürecinde yaşadıklarını anlatarak kadınları bilinçlendirmeye çalışıyor. Edirne Toplum Sağlığı Merkezinde görevli 39 yaşındaki Boz, 4 yıl önce meme dokusundaki değişiklik ve kitle nedeniyle Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezinde (KETEM) tarama yaptırdı. Annesini de aynı merkeze tarama için gönderen Boz, annesinin merkeze gittiği gün çıkan tarama sonuçlarından meme kanseri olduğunu öğrendi. Ailesinin desteği ve tedaviyle hastalığı yenen Boz, mesleğine döndü. Merkezin Bulaşıcı Hastalıklar Bölümü'nde görev yapan Boz, aynı binadaki KETEM'e gelenleri ve çevresindekileri kanserin erken teşhisi ve tedavisi konusunda gönüllü olarak bilgilendiriyor. "Rutin kontrollerimizi yaptırmalıyız" Boz, Meme Kanseri Farkındalık Ayı dolayısıyla yaptığı açıklamada, meme kanserinin korkulacak bir hastalık olmadığını ve tedavisinin mümkün olduğunu söyledi. Meme kanserinde erken teşhisin hayati önem taşıdığını dile getiren Boz, tedavi sürecini birçok doktorun yardımıyla atlattığını anlattı. Kemoterapi seanslarından sonra saçları dökülse de sosyalleşmekten vazgeçmediğini ve bu süreçte en büyük desteği ailesinden aldığını dile getiren Boz, şöyle devam etti: "Meme kanseri dünyada 8 kadından 1'inde görülüyor. Günümüzde tedavisi olan bir hastalık. Kanserde erken tanı her zaman hayat kurtarır. Vücudumuzu en iyi tanıyacak kişiler biziz. Vücudumuzda herhangi bir anormallik tespit ettiğimizde, meme başında çökme, portakal kabuğu görüntüsü, elimize gelen bir kitle varsa bir hekime başvurmalıyız. Sadece meme kanseri için değil tüm hastalıklara karşı rutin kontrollerimizi yaptırmalı, doktora gitmekten korkmamalıyız. Ben bu hastalığı yaşadım ve yendim. Moralimi her zaman yüksek tuttum. Size iyi gelecek, sizi seven ve enerjinizi yükseltecek insanlar olmasını istiyorsunuz yanınızda. Ben bu konuda çok şanslıydım. Annem, babam, kardeşlerim benim yanımdaydı." Tanıştığı tüm kadınları bilgilendiriyor Tanıştığı her kadına meme kanseri öyküsünü anlattığını ifade eden Boz, çevresindekileri ve vatandaşları kanserin erken teşhisi ve tedavisi yönünde bilgilendirdiğini aktardı. Sosyal medyadan da meme kanseri farkındalığı için paylaşımlar yaptığını dile getiren Boz, şunları kaydetti: "Sosyal medyamdan paylaşımlar yapıyorum. Bir arkadaşım da bunu görmüş. Onun üzerine göğsünde bir anormallik fark etmiş. Tanı aldı ve tedavi gördü. Umutsuz gördüğüm her kadına meme kanseri mücadelemi anlatıyorum. Moralin, sevginin ve güzel insanların hayatımızda olmasının çok önemli olduğunu anlatıyorum. Herhangi bir anormallikte KETEM'e ve sağlık kuruluşlarına gitmelerini söylüyorum. Onlara 'Beni görün, örnek alın, 1 yıl tedavi gördüm, 1 yıl kel gezdim ama moralimi hiç bozmadım' diyorum. Özetle hayatımı ikiye ayırıyorum tedavi öncesi ve tedavi sonrası. Artık çevremde bana iyi gelen ve beni seven insanlar var."
- Dr. Burak Uyanık: Türkiye’nin İlk İşitme Engelli Doktora Mezununun İlham Veren Yolculuğu
Türkiye'de doktora yapan ilk işitme engelli birey olan Burak Uyanık, azmi ve başarısıyla herkese ilham kaynağı oldu. Doğuştan işitme engelli olan Dr. Burak Uyanık , Türkiye’de işitme engelli birey olarak doktorasını tamamlayan ilk kişi olmayı başardı. 2019 yılında Kocaeli Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bilgisayar Mühendisliği Anabilim Dalı'nda doktora programına başlayan Uyanık, 4 yıl süren zorlu bir eğitim sürecinin ardından, 23 Kasım'da başarılı bir tez savunması yaparak doktora unvanını aldı. Uyanık’ın tezi, "Web Tabanlı Uygulamalar için Kullanıcı Etkileşimli Otomatik Kod Üretimi" başlığını taşıyor ve akademik çevrelerde büyük ilgi uyandırdı. Bu süreçte Burak Uyanık yalnız değildi. Eşi Gizem Uyanık , elektronik mühendisliği geçmişine rağmen bilgisayar mühendisliği terimlerini öğrenerek, kocasına eğitim ve sınav dönemlerinde tercümanlık yaptı. Ayrıca, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi işaret dili tercümanı Betül Avcı da ona destek oldu. Uyanık'ın doktorasını başarıyla tamamladığı gün ailesi ve hocaları, onunla gurur duyduklarını ifade ettiler. Özellikle annesi ve babası, Burak’ın çocukluğundan itibaren karşılaştığı zorlukları birlikte aşarak bu noktaya gelmenin gururunu yaşadıklarını belirtti. Azim ve Kararlılıkla Gelinen Nokta Burak Uyanık, eğitim hayatı boyunca birçok zorluğun üstesinden geldi. Atatürk Meslek Lisesi’nde bilgisayar donanımı okuyan Uyanık, Anadolu Üniversitesi’nde bilgisayar teknolojileri üzerine lisans eğitimini tamamladı ve ardından Sakarya Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptı. 2021 yılında Türkiye’nin önde gelen savunma sanayii kuruluşlarından TUSAŞ TEI’de işe başlayan Uyanık, kariyerine burada devam ediyor. Akademik başarılarının yanında, iş hayatında da büyük adımlar atan Uyanık, engelli bireylere olanaklar sunulması durumunda neler başarılabileceğini herkese gösterdi. Bu başarı, akademik camia ve toplumda büyük yankı uyandırdı. Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nuh Zafer Cantürk, Burak Uyanık’ı makamında ağırlayarak kendisini tebrik etti. Uyanık’a bundan sonraki kariyerinde başarılar dileyen Cantürk, üniversite olarak böyle bir başarıya katkıda bulunmaktan gurur duyduklarını belirtti. Bu görüşmede Kocaeli Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Sayar ve Toplumsal Katkı Koordinatörü Prof. Dr. Elif Karagün de hazır bulundu. Burak Uyanık, işitme engeline rağmen gösterdiği kararlılık ve azimle büyük bir başarıya imza attı. Uyanık, sadece kendi başarısını değil, sağır toplumu adına "biz başardık" diyerek bu yolculuğa katkıda bulunan herkesi onurlandırdı. Onun bu azmi ve başarısı, Türkiye’de ve dünyada işitme engelli bireyler için bir ışık oldu. Dr. Burak Uyanık’ın başarı hikayesi, "imkansız" kelimesinin anlamını yeniden yazan bir örnek olarak tarihe geçti.











