top of page

Boş arama ile 783 sonuç bulundu

  • Başarı Hikayesi: Yasemin Korkut ve Kurtuluş Köyü’nden Dünyaya Uzanan Yolculuk

    Aydın’ın Kuyucak ilçesine bağlı Kurtuluş Köyü’nde küçük bir girişim olarak başlayan iş, bugün 50'den fazla çalışanıyla dünya çapında ürün satışı gerçekleştiriyor. Yasemin Korkut, Aydın’ın Kuyucak ilçesine bağlı Kurtuluş Köyü’nde sıfırdan başlattığı meyve-sebze kurutma işini, bugün dünya çapında ihracat yapan bir başarıya dönüştürdü. Küçük bir üretim tesisiyle başlayan bu hikaye, çevre dostu "sıfır atık" politikası ve kadınlara iş imkanı sağlayan vizyonuyla büyüyerek, tüm dünyaya yayıldı. Korkut’un girişimi, köyde yaşayan kadınlara iş imkanı sunma fikriyle başladı. Özellikle çocukları olan kadınların evden çalışarak geçimlerini sağlayabilmesi için fırsatlar yarattı. İlk başta küçük bir yerel üretici olan Yasemin Korkut, kısa süre içinde işini büyüttü ve 50’den fazla çalışanıyla uluslararası pazarlara açıldı. Şu an Malezya, Dubai ve Avrupa ülkelerine düzenli olarak ürün ihraç eden Korkut, her geçen gün yeni pazarlara girerek büyümeye devam ediyor. Yasemin Korkut, üretim tesislerinde kullanılan tüm meyve ve sebzeleri "sıfır atık" prensibiyle işliyor. Meyve kabuklarından sirke, yumuşak ürünlerden reçel ve marmelat yapılıyor, sağlam meyveler ise kurutularak satışa sunuluyor. Böylece atık neredeyse hiç olmuyor. Bu çevre dostu yaklaşımı, Korkut’un ürünlerini daha da çekici hale getiriyor. Yasemin Korkut’un başarı hikayesinin bir diğer önemli unsuru da kadın istihdamına verdiği önem. Kurtuluş Köyü’nde başladığı bu girişimde, kadınların ekonomik bağımsızlık kazanmasına büyük katkı sağladı. Evde çalışamayan veya çocukları nedeniyle iş bulamayan kadınlara fırsat sunarak onlara iş imkanı sağladı. Bugün, Korkut’un 50’den fazla çalışanı bulunuyor ve bunların büyük bir kısmı köyde yaşayan kadınlardan oluşuyor. Korkut, KOSGEB ve Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) gibi devlet desteklerinden faydalanarak işini büyüttü. Yatırımlar sayesinde üretim kapasitesini artırarak günlük 5 ton ürün işleme kapasitesine ulaştı. İlk olarak Malezya ve Dubai pazarına giren Korkut, artık Avrupa pazarında da etkin bir şekilde yer alıyor ve daha fazla ülkeye ihracat yapmayı hedefliyor. Sıfırdan Zirveye Azim Dolu Bir Yolculuk Yasemin Korkut, "Kadın isterse her şeyi başarır" mottosuyla çıktığı bu yolda, azmi ve çalışkanlığı ile bir başarı hikayesi yazdı. Yerel bir üretici olarak başladığı girişimini dünya çapında tanınan bir marka haline getirdi. Bugün, ürünleri hem yurtiçinde hem de yurtdışında büyük ilgi görüyor. Korkut’un sıfırdan zirveye ulaşan bu başarı hikayesi, pek çok girişimciye ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Yasemin Korkut’un başarısı, sadece bir ticari başarı değil, aynı zamanda sosyal sorumlulukla birleşen bir girişimcilik hikayesi. Kadınların ekonomide aktif rol oynaması için sunduğu fırsatlar ve çevreye duyarlı üretim modelleri ile Korkut, girişimciliğin en iyi örneklerinden biri. Aydın'ın Kurtuluş Köyü'nden çıkan bu başarı hikayesi, köyden dünyaya açılan bir başarıya dönüşmüş durumda.

  • Öğrenciler, solar hücre projeleriyle bina ve seralardan elektrik üretilmesini hedefliyor

    TEKNOFEST'e İstanbul'dan katılan öğrenciler, organik materyallerden yaptığı solar hücreyi camlarda kullanarak hem apartmanlardan hem de seralardan elektrik üretilmesini hedefliyor. Hazırladıkları projeyle 2-6 Ekim'de Adana'da, Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının ana yürütücülüğünde düzenlenen, Anadolu Ajansının global iletişim ortağı olduğu TEKNOFEST'e katılan İstanbul Anabilim Fen ve Teknoloji Lisesi Minerva Takımı, Çevre ve Enerji Teknolojileri Yarışması'nda ikincilik elde etti. Çevre kirliliğinin önüne geçebilmek amacıyla proje yapan öğrenciler, organik materyalleri kullanarak solar hücre elde etti. Elde ettikleri solar hücreyi cam üzerinde deneyen ve elektrik üretilmesini sağlayan öğrenciler, bunun hem apartmanlarda hem de seralarda kullanılarak daha fazla elektrik üretilmesine katkıda bulunmak istiyor. "Doğaya minimum zarar vererek daha fazla enerji üretiyoruz" Takım kaptanı İrem Topuz, üretilen solar hücreli camların hafif olduğunu söyledi. Geliştirdikleri solar hücreyi uyguladıkları camın sıradan güneş panellerinden daha fazla elektrik üretebildiğini anlatan Topuz, şöyle konuştu: "İki indium kalay oksit kaplamalı camın arasına titanyum dioksit tabakası, karbon tabası ve ince film kaplama yaparak hazırladığımız camı güneşe tuttuğumuz zaman elektrik üretmeyi hedefledik. Eklediğimiz tüm maddeleri organik yollarla ürettik. Doğaya bir zararları olmuyor. Ayrı zamanda, diğer güneş panelleriyle aynı ışığı aldığında, daha fazla elektrik enerjisi üretiyor." Topuz, geliştirdikleri ürünün, normal camla aynı ağırlıkta olduğunu belirterek, "Bu ürettiğimiz solar hücreleri, apartmanlara, gökdelenlere, tarım alanları ve seralara uygulayarak elektrik üretmeyi hedefliyoruz. Sürdürülebilir enerji teknolojileriyle doğaya minimum zarar vererek daha fazla enerji üretiyoruz." diye konuştu.

  • Üniversite mezunu Yeşim, hayvancılıkta köyüne örnek olmak istiyor

    Ardahan'ın Posof ilçesinde yaşayan 25 yaşındaki üniversite mezunu Yeşim Fatma Sarıkaya, desteklerle başladığı besicilikte köyüne örnek olmayı hedefliyor. Ordu Üniversitesi Laborant ve Veteriner Sağlık Programı'ndan mezun olduktan sonra ilçeye bağlı Asmakonak köyüne yerleşen Sarıkaya, çocukluk hayali olan besiciliği yapmak için Ağustos 2022'de Tarım ve Orman Bakanlığının "Kırsal Kalkınmada Uzman Eller Projesi"ne başvurdu.Kabul sonrası geri ödemesiz 6 simental ırkı gebe büyükbaş desteği verilen Sarıkaya, hayvanların sağlıkla doğum yapması üzerine büyükbaş sayısını iki yılda 12'ye çıkardı. "Hayvancılığı büyütmek ve geliştirmek istiyorum" Yeşim Fatma Sarıkaya, hayvancılık yapmanın çocukluk hayali olduğunu ve bunu Bakanlığın desteği ile gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadığını söyledi. Hayvancılıktaki başarısı ile örnek olmak istediğini ifade eden Sarıkaya, şöyle konuştu: "Şu an 2. yılımı tamamlamak üzereyim. Küçüklükten bu yana hayvancılık yapmak istiyordum. Özellikle de köyümde yapmak hayalimdi. Hayalimdeki bu projeyi gerçekleştirmek için de çok istekliydim. Bu nedenle proje çok hoşuma gitti. Bütün özelliklerini de sağlıyordum. Aldığım hayvanlar doğum yaptı ve sayı 12'ye çıktı. Ayrıca 6 tanesini, yani erkek olan buzağıları ise sattım. Onlardan elde ettiğim parayı da yine hayvanlarımın ihtiyacına harcadım. "Hayvancılığı daha da teknik olarak yapmak ve geliştirmek istiyorum. Yapacağım bu çalışmanın çevreme de örnek olacağına inanıyorum." Sarıkaya, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkililerine de süreç boyunca desteklerinden dolayı teşekkür etti. "Bu tarz örnek modellere ihtiyaç duyuyoruz" İl Tarım ve Orman Müdürü Muhammet Fatih Cineviz de projenin verimli ve başarılı şekilde sürdüğünü gördüklerini belirtti.Projenin Bakanlık açısından çok önemsendiğine işaret eden Cineviz, şunları kaydetti: "Bu projenin Bakanlığımız açısından en önemli yaklaşımı, uzman ellerimizin bu konuda eğitim almış olanlarıdır. Çünkü teknik altyapısı bulunan bu kardeşlerimiz, üretimde başarı sağlıyor. Bizzat içinde uygulamalarla, başarılı örneklerle üretime katkı sunuyorlar. Bunun yanı sıra çevrelerine de örnek oluyorlar. Projeyle hayvancılığın yaygın olarak uygulandığı bölgemizde geleneksel yöntemlerin oluşturduğu hata ve eksikliklerin farkına varılıyor. Bu tarz örnek modellere ihtiyaç duyuyoruz. Bu alanda ayrıca müdürlük olarak da eğitim ve çalışmalarımızı sürdürüyoruz."

  • Sakarya'da çırak bulamayan eşine yardıma giden kadın mobilya ustası oldu

    Sakarya'nın Karasu ilçesinde oturan 43 yaşındaki Esra Tuncer, eşine yardım için gittiği atölyede 4 yıldır mobilya, kapı ve ahşap merdiven yapıyor. Darıçayırı Mahallesi'nde yaşayan 3 çocuk annesi Tuncer, çırak bulamayan mobilya ustası eşi İbrahim Tuncer'e yardım etmek için 4 yıl önce atölyede çalışmaya başladı. Burada işin inceliklerini ve makineleri kullanmayı öğrenen Tuncer, eşiyle çeşitli mobilya, kapı ve ahşap merdiven imalatı yapıyor. Tuncer, gazetecilere, 4 yıldır atölyede bilfiil çalıştıklarını belirterek, "Şu an her şeyi yapabiliyorum. Kesim makinesini kullanabiliyorum, cumbalama ve şarjlı aletleri kullanıyorum, çekmece, dolap toplayabiliyorum, ahşap merdiven kuruyoruz." dedi. Kadınlara çalışmaları tavsiyesinde bulunan Tuncer, "Çalışmaktan insana zarar gelmez. Evde oturup para bekleyeceklerine güçlerinin yettiği işlerde kendi ihtiyaçlarını karşılasınlar." diye konuştu. İbrahim Tuncer de eleman bulmakta zorlandıklarını dile getirerek, "Yanımıza gençleri alıyoruz, çalışmıyor ve kaçıyorlar. Cep telefonuyla oynamak daha çok hoşlarına gidiyor. Bu tür işlere yönelmiyorlar. Yalnız kaldığım için eşimden yardım istedim, 4 yılın sonunda eşim usta oldu. Hala daha yanımızda çalışacak çocuk bulamıyoruz." ifadelerini kullandı.

  • Bingöl'de üretilen harman tuğlalar İngiltere'ye ihraç ediliyor

    Bingöl'ün Genç ilçesinde üretilen ve dayanıklılığıyla öne çıkan harman tuğlalar, İngiltere'ye ihraç ediliyor! Uzunyayla Group, 1996 yılında Genç ilçesinde tuğla üretimine başladı ve bugün yıllık 25 milyon tuğla üretim kapasitesine ulaştı. Firma, İngiltere’ye her yıl 3,5 milyon harman tuğla gönderiyor. Ayrıca Hollanda, Almanya, ABD, Fransa, İsviçre ve İtalya gibi ülkelerden de talep aldı. Üretim Süreci: Topraktan elde edilen ham madde, suyla yoğurulup karanlık odada dinlendirildikten sonra kalıplara dökülüyor ve 72 saat güneşte kurutuluyor. Ardından 1100 derecelik fırında pişirilen tuğlalar, zahmetli bir süreçle üretiliyor. Tamamen doğal yöntemlerle hazırlanan bu tuğlalar, İngiltere'nin yapı testlerinden başarıyla geçti. Firma Sahibi Mehmet Ali Uzunyayla'nın Açıklamaları: "İngiltere'den gelen teknik elemanlar, tuğlamızın kalitesini onayladı ve ihracat için anlaşma sağladık. Bugün İngiltere’deki yapıların büyük bir kısmında bizim harman tuğlalarımız kullanılıyor. İhracatımızı artırarak, diğer Avrupa ülkelerine de yaymayı hedefliyoruz. Şu an İngiltere dışında Hollanda, Almanya, ABD, Fransa, İsviçre ve İtalya’dan gelen taleplerle de ilgileniyoruz." Zorlu Üretim ve Kalite Standartları: İngiltere, harman tuğlalar için birçok test gerçekleştirdi. Tuğlalar, don ve aşırı sıcak testlerinden başarıyla geçti ve 250 yıl ömrü olduğu kanıtlandı. Su emme oranı da çok düşük olan bu tuğlalar, İngiltere'nin yağmurlu iklimine dayanıklı bulundu. İhracatın Önemine Vurgu: Uzunyayla Group, sadece İngiltere’ye değil, diğer ülkelerde de pazara girmeyi hedefliyor. Firma, harman tuğlanın Türkiye’deki yapı sektöründe de yaygınlaştırılması için çalışmalara başladı. Bingöl'ün mimarisinde harman tuğlayı daha fazla kullanarak kentin estetiğine katkı sağlamayı amaçlıyor. Cihan Uzunyayla'nın Ek Açıklamaları: "İhracat yaptığımız fabrikada 180 kişiyi istihdam ediyoruz ve tamamen emek yoğun bir üretim gerçekleştiriyoruz. İngiltere, makinelerle üretilen tuğlaları tercih etmiyor. Bu da bizim gibi emekle üreten firmaların önünü açıyor." Bingöl’ün Mimarisi İçin Büyük Adım: Uzunyayla Group, Bingöl’de cam cephe sistemlerini bırakıp harman tuğla ile çeşitli binalar inşa ederek, bölgenin mimari dokusunu güçlendirmeyi hedefliyor.

  • Abou Martinez: Dünyada Bir İlk ile Sinemada Devrim Yapmaya Hazırlanıyor!

    Sanat yönetmeni ve oyuncu Abou Martinez, sinema dünyasında devrim niteliğinde bir projeye imza atıyor. Yakın zamanda çekimlerine başlanacak bu yenilikçi proje, izleyicilere interaktif bir sinema deneyimi sunarak dünyada bir ilk olma özelliği taşıyor. Martinez, hem Türkiye'de hem de yurtdışında gerçekleştirdiği başarılı projelerin ardından, sinemaseverleri yepyeni bir deneyimle buluşturmayı hedefliyor. Sinemanın sınırlarını zorlayan bu projeyle Martinez, sanat dünyasına damgasını vurmaya hazırlanıyor. 2011 yılında sanat dünyasına adım atan Abou Martinez, sanat yolculuğunda hem oyuncu hem de sanat yönetmeni olarak iz bırakyor. Kariyerine ilk adımı tiyatro sahnesinde atan Martinez, kısa sürede hem yerel hem de uluslararası projelerde kendine yer bulmayı başardı. Tiyatro, dizi ve kısa film gibi farklı türlerde edindiği deneyimlerle kariyerini güçlendirirken, sanat yönetmenliği konusundaki becerisiyle de sektörde fark yarattı. Martinez’in kariyerinde öne çıkan en büyük özellik, çok yönlülüğü oldu. Sahnenin önünde etkileyici performanslar sergilerken, kamera arkasında da sanatsal vizyonuyla projelere yön verdi. Gerek Türkiye’de gerekse yurt dışında gerçekleştirdiği çalışmalar, onun sanat yönetimi ve oyunculuk becerilerini harmanlayarak özgün işler ortaya koymasını sağladı. Martinez, sanatı bir hayat biçimi olarak benimseyen bir isim olarak, her projesinde bir hayali gerçeğe dönüştürmenin hazzını yaşadığını ifade ediyor. Ancak Martinez’in sanat yolculuğu sadece başarılı oyunculuk performansları ve sanatsal yönetmenlikle sınırlı değil. Son dönemde başlattığı yeni sinema projesi, sadece onun kariyerinde değil, dünya sinema tarihinde de bir ilki temsil ediyor. Yakın zamanda çekimlerine başlanacak bu projede, izleyicilerin sinema salonlarında interaktif bir sistemle filmle etkileşim kurabilecekleri bir yapı hedefleniyor. Dünyada daha önce benzeri görülmemiş olan bu yenilikçi yaklaşım, Martinez’in sinema dünyasında devrim yapma arzusunun bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Abou Martinez, bu projeyle ilgili detayları şimdilik paylaşmasa da, sinema severlere tamamen farklı bir deneyim sunacağının sözünü veriyor. Sinema salonlarında izleyicinin hikayeye dahil olacağı, filmin akışını yönlendirebileceği bu interaktif sistem, sinema ile dijital dünyayı harmanlayarak izleyicilere benzersiz bir deneyim yaşatacak. Martinez’in bu vizyonu, sinemanın geleceğine dair çığır açıcı bir adım olarak yorumlanıyor. Martinez’in projeye olan inancı, onun sanat dünyasındaki yenilikçi duruşunun bir yansıması. Sadece izleyicilere yeni bir deneyim sunmayı hedeflemiyor, aynı zamanda sinema sanatının sınırlarını zorlayarak sanatın nereye kadar genişleyebileceğini göstermeyi amaçlıyor. Martinez’in bu cesur hamlesi, onun sanata olan bağlılığını ve sektördeki yaratıcı liderliğini bir kez daha kanıtlıyor. Abou Martinez, sanatın evrensel bir dil olduğunu her fırsatta dile getiriyor. Sanat yolculuğuna başladığı günden bu yana, farklı düşünerek sınırları aşan projelere imza atmak istiyor. Bu bakış açısıyla sadece Türkiye’de değil, dünya çapında da tanınmak istiyor. Onun sinema ve sanata dair vizyonu, modern sinemanın geleceğine yön verebilecek potansiyele sahip. Sadece projeleri değil, sanata olan tutkusuyla da dikkat çeken Martinez, gelecekteki çalışmalarında da hem kamera önünde hem de arkasında fark yaratmaya devam edecek. Bu noktada en büyük motivasyon kaynağı ise izleyicilerle kurduğu bağ ve onlara her seferinde unutulmaz bir deneyim yaşatma arzusu. Martinez, "Bir hayali gerçeğe dönüştürmek ve izleyicinin bu hayalin bir parçası olmasını sağlamak benim için en büyük tatmin," diyerek sanatla olan ilişkisinin derinliğini ifade ediyor. Sonuç olarak, Abou Martinez, sadece başarılı bir oyuncu ve sanat yönetmeni değil, aynı zamanda geleceğe dair büyük hayalleri olan bir sanatçı olarak karşımıza çıkıyor. Kariyerinde attığı her adım, onun sanata olan tutkusu ve sektörde fark yaratma arzusu ile şekilleniyor. Önümüzdeki dönemde Martinez’in adını çok daha fazla duyacağımıza hiç şüphe yok. Çok yakında başlayacak olan ve sinema dünyasında bir ilk olacak projesiyle sadece izleyicilere değil, tüm dünyaya sanatta devrim niteliğinde bir deneyim sunmaya hazırlanıyor. Martinez’in bu büyük adımı, sinema dünyasında yeni bir çağın başlangıcı olabilir. Sinemanın sadece izlenen değil, yaşanan bir sanat formuna dönüştüğü bu yenilikçi proje, Martinez’in sanatın sınırlarını zorlamaya devam edeceğinin güçlü bir göstergesi. İnstagram adresi için tıkla

  • Azmetti, başardı 54 yaşında psikolog oldu!

    Kilimli ilçesi Çatalağzı Beldesi'nde yaşayan 54 yaşındaki Hava Orhan, eşi Kadir Orhan’dan aldığı destek ile yıllar sonra üniversiteyi derece ile bitirerek psikolog oldu Orhan Ailesi’nin büyük azmi tüm çiftlere örnek oluyor. 1980 darbesi nedeni ile kazandığı üniversiteye gidemeyen Kadir Orhan’ın 41 yıl sonra mezun olmasının ardından eşi Hava Orhan da psikoloji ve sosyoloji bölümlerini yüksek derecelerle bitirdi. Kilimli ilçesi Çatalağzı Beldesi'nde yaşayan 54 yaşındaki Hava Orhan, eşi Kadir Orhan’dan aldığı destek ile yıllar sonra üniversite sınavlarına hazırlandı. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’nde Sosyoloji ve Psikoloji bölümlerinde çift anadal (ÇAP) yaparak lisans eğitimini tamamlayan Hava Orhan şimdi Zonguldak ElmasPark’ta psikolojik danışmanlık hizmeti veriyor. Uzun yıllar sonra üniversite hayatına başlayan Hava Orhan 2018-2023 yılları arasında üniversite eğitim sürecini Sosyoloji bölüm birincisi olarak tamamlarken Psikoloji bölümünde de yüksek onur belgesi alarak mezun oldu. 2 çocuk annesi Hava Orhan ayrıca eğitim süreci boyunca da Cumhurbaşkanlığı (CBİKO) Ulusal Staj Programı, Cumhur Başkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Koordinasyonluğu bünyesinde, Zonguldak Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı Sosyal Hizmetler Merkez Huzurevi ve yine aynı bakanlıkta çocuk, kadın ve evde bakım hizmetleri başta olmak üzere çeşitli departmanlarda stajlarını tamamladı. ElmasPark AVM’de psikolojik danışmanlık merkezi açan Hava Orhan, eğitimin yaşı olmadığını belirterek “Bu yaştan sonra okuyup ne yapacaksın” diyenlere inat başarısı ile hem yaşıtlarına hem de genç arkadaşlarına örnek oldu. Orhan, mezuniyetinden sonra bile bilgi ve tecrübelerini güncel tutmak ve yeni gelişmelere uyum sağlamak amacı ile alandaki tüm yenilikleri takip ediyor.

  • Meyve atıkları çöpe değil gelire dönüşecek

    Dr. İncinur Hasbay meyve atıklarını katma değerli ürünlere dönüştürerek ekonomik getiri sağlayacak yeni ürünler geliştiriyor TÜBİTAK MAM Gıda İnovasyon Teknolojileri Araştırma Grubu Lideri ve gıda mühendisi Dr. İncinur Hasbay, avokado, elma ve turunçgil atıklarını katma değerli ürünlere dönüştürerek hem israfın önüne geçmeye hem de ekonomik getiri sağlayacak yeni ürünler geliştirmeye çalıştıklarını, araştırma sürecini de sıfır atık prensibiyle oluşturduklarını bildirdi. Türkiye Tarımsal Üretiminde Küresel İklim Değişikliğine Uyumlu Sürdürülebilir Tarım Teknolojileri Platformu (S-ATP), tarım sektöründe küresel iklim değişikliğine uyum sağlayacak yenilikçi ve sürdürülebilir teknolojilerin geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve uygulanması amacıyla birçok üniversite, enstitü ve özel sektörden paydaşlarla birlikte hayata geçirildi. Platformun yürütücü kuruluşlarından TÜBİTAK MAM tarafından başlatılan “Tarımsal Atıkların ve Düşük Kaliteli Tarımsal Ürünlerin Katma Değerli Ürünlere Dönüştürülmesi” projesi, tarlada kalan düşük kaliteli atıkların gıda tedarik zincirine tekrar kazandırılmasını hedefliyor. Projenin ayrıntıları hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Hasbay, meyve yetiştiriciliği ile ortaya çıkan ürünlerin atıklarının yeterli ölçüde değerlendirilemediği için israf olduğunu söyledi. Dünyada yıllık üretilen gıdanın yaklaşık yüzde 30’unun atık olduğunu belirten Hasbay, “Meyve yetiştiriciliğinde çıkan atıklar ya hayvan yemi olarak değerlendiriliyor ya kompost haline getiriliyor ya da hiçbir şekilde değerlendirilemeyip boş bir araziye seriliyor ki bu da çevre kirliliğine yol açıyor. Bizim amacımız ilk önce bu kayıpların önlenmesi, önlenemeyen atıkların ise katma değere dönüştürülmesi.” dedi. Hasbay, proje kapsamında tarlada kalan düşük kaliteli, tüketiciye sunulamayacak, meyve suyu üretilemeyecek don yemiş ürünler veya gıda tedarik zincirinin çeşitli aşamalarından, örneğin meyve suyu üretiminden kalan atıkların ileri dönüştürülmesi üzerinde çalıştıklarını kaydetti. “AVOKADO ÜRETİMİ YAYGINLAŞIYOR, ATIK OLUŞUMU ARTIYOR” Hayvan yemi olarak ya da farklı bir alanda kullanılamaması nedeniyle projede özellikle turunçgil atıklarına yer verdiklerini, Türkiye’de avokado üretiminin giderek yaygınlaşması ve atık oluşumunun artması nedeniyle bu meyvenin atıklarını da katma değerli bir ürüne dönüştürmek için tercih ettiklerini vurgulayan Hasbay, 4 alt projeden oluşan çalışmalarını şöyle özetledi: “İlk projemiz turunçgil atıklarından uçucu yağ elde edilmesi. Bunu çevre dostu teknolojilerle yapacağız. İkinci projemiz yine turunçgil ve elma atıklarından pektin elde edilmesi. Kıvam verici bir madde elde edeceğiz. Üçüncü projemiz avokado atıklarının değerlendirilmesi. Dördüncü projemizde de sıfır atığa giderken bütün bu atıkları değerlendirip biyogaz ve toprak iyileştirici ajan oluşturacağız. Bunları değerlendirerek hem çevre kirliliğini önleyeceğiz hem de katma değere dönüştüreceğiz. Bu çalışmaların sanayi ölçeğine dönüşebilecek prosesler geliştirilerek yürütülmesi, geliştirilen ürünlerin üretime geçmesi, ekonomiye ve gıda döngüsüne yeniden kazandırılması önemli.” Araştırma sürecinde çevre dostu teknolojiler kullandıklarına değinen Hasbay, bu sayede minimum su, enerji ve etanol (alkol) kullanarak sera gazı emisyonlarının ve iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılmasına katkı sunacaklarını ifade etti. Maliyet ve çevre kirliliği açısından problem oluşturması nedeniyle pektin üretiminde etanol kullanımını sıfırlamayı ya da minimize etmeyi hedeflediklerini dile getiren Hasbay, bunun çok uygulanmış ya da denenmiş bir yöntem olmadığını, çevre dostu olması açısından bu hedefi belirlediklerini anlattı. “TAM BİR SIFIR ATIK PROJESİ OLACAK” Projenin üçüncü çeyreğini tamamladıkları bilgisini paylaşan Hasbay, “Bundan sonraki süreçte atıklardan elde edeceğimiz ürünleri en uygun koşullarda minimum enerji, maksimum verim ve kaliteyle elde etmek için çalışacağız ve bunu elde ettikten sonra proseslerin sanayi ölçeğinde uygulanabilir olmasına odaklanacağız.” diye konuştu. Projeyi sıfır atık prensibiyle tasarladıklarını anlatan Hasbay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Turunçgil atıklarından ilk projemizde uçucu yağlar, özellikle de limonel dediğimiz uçucu yağı elde edeceğiz. Onun atığını pektin eldesi, pektin atığını da biyogaz ve toprak iyileştirici ajan için kullanarak sıfır atığa doğru gideceğiz. İlk aşamada projemizi böyle tasarladık. Sonrasında S-ATP platformunda yer alan örneğin protein çalışacak olan ODTÜ’deki hocalarımızın atıklarını, tıbbi aromatik bitkiler çalışacak olan Marmara Üniversitesinden hocalarımızın atıklarını ve diğer meyve sebze atıklarının hepsini toprak iyileştirici ajan ve biyogaz olarak dördüncü projemizde değerlendireceğiz. Bu anlamda tam bir sıfır atık projesi olacak.” Projenin 2027’de sonuçlanacağını belirten Hasbay, proje tamamlandığında firma ortaklarıyla birlikte farklı destek programlarına yatırım için başvuracaklarını ve ürünlerin endüstriyel boyutta üretimi için çalışacaklarını sözlerine ekledi.

  • Turkcell, Forbes'un "Dünyanın En İyi İşverenleri" listesinde

    Turkcell İnsan ve İş Destekten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Erkan Durdu, "Hedefimiz nitelikli insan kaynağımızı koruyarak, yeni yetenekleri aramıza katarak Turkcell'in bu alandaki başarısını daha da ileriye taşımak." ifadesini kullandı. Turkcell, Forbes tarafından gerçekleştirilen "Dünyanın En İyi İşverenleri" listesinde yer aldı. Şirketten yapılan açıklamaya göre, Turkcell, dünyanın önde gelen yayınlarından Forbes tarafından gerçekleştirilen ve 50 ülkede 300 binden fazla çalışanın katıldığı "Dünyanın En İyi İşverenleri" araştırmasında önemli bir başarıya imza attı. Türkiye'den 6 şirketin girebildiği listede Turkcell, teknoloji ve iletişim alanındaki tek Türk şirketi oldu. "Listedeki tek Türk teknoloji ve iletişim şirketi olmak bizler için ayrı bir gurur" Turkcell İnsan ve İş Destekten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Erkan Durdu, bu başarıyı, Turkcell'in insan odaklı kurumsal vizyonu ve çalışan memnuniyetine yönelik stratejilerinin bir sonucu olarak gördüklerini bildirdi. Turkcell olarak, çalışma arkadaşlarının gelişimini ve çalışma konforunu destekleyen bir iş yeri kültürü oluşturmak için titizlikle çalıştıklarını belirterek, "İnsan kaynakları yönetimine dair yaklaşımımızın küresel ölçekte takdir görmesi ve teknoloji, iletişim alanında ülkemizi temsil eden listedeki tek şirket olmamız da bizler için ayrı bir gurur. Hedefimiz nitelikli insan kaynağımızı koruyarak, yeni yetenekleri aramıza katarak Turkcell'in bu alandaki başarısını daha da ileriye taşımak. Bu başarıya katkı sağlayan tüm çalışma arkadaşlarımızı tebrik ediyorum." ifadesini kullandı.

  • Şırnak'ta 92 köy GES sayesinde içme suyu temini için elektrik faturası ödemiyor

    Şırnak'ta Valilik ve İl Özel İdaresince sağlanan yatırımla kent merkezi ve 6 ilçeye bağlı 92 köyde kurulan güneş enerjisi panelleriyle vatandaşlar elektrikte büyük tasarruf sağladı. 237 köyü olan Şırnak'ta sondaj ile içme suyu temininde gerekli elektrik enerjisinde maliyetin düşürülmesi için Valilik ve İl Özel İdaresi harekete geçti. 4 yıl önce hayata geçirilen güneş enerji santrali (GES) Projesi ile kent merkezi ve 6 ilçeye bağlı 92 köye 6 bin 714 güneş paneli kuruldu. Güneşten günde 2,6 megavat elektrik üretilen köylerde, artık içme suyu temininde elektrik faturası ödenmiyor. Güneş enerjisi sayesinde elektrik masrafından kurtulmak isteyen 111 köyden de GES kurulması için İl Özel İdaresine başvuru yapıldı. Bu kapsamda başvuruda bulunan köylerden 15'ine daha güneş paneli kurulumu sürüyor. "Güneş enerjisi ile sağlanan su bütün köye yetiyor" İdil ilçesinin Öğündük Köyü muhtarı Şemun Vergili, daha önce sondajla içme suyu temini için kullandıkları elektriğe yüksek fatura ödediklerini, büyük mağduriyet yaşadıklarını söyledi. "Her ay yaklaşık 100-120 bin lira elektrik faturası geliyordu." diyen Vergili, GES sayesinde maddi olarak rahatladıklarını, aynı zamanda elektriğe de bağımlı olmadıklarını belirtti. Vergili, "Güneşten aldığımız enerji ile suyumuz bütün köye yetecek şekilde sağlanıyor. Valiliğimize, Kaymakamlığımıza ve İl Özel İdaremize çok teşekkür ediyoruz. Güneş enerjisi ile sağlanan su bütün köye yetiyor. Günde 150-200 ton su kapasitesine ulaşabiliyoruz. Sabah 07.00'den akşam 17.00'ye kadar güneşten tam verim alabiliyoruz." dedi. Köyde yaşayan Yuhanna Töre ise daha önce elektrik kesintisi olduğunda mağduriyet yaşadıklarını anlatarak, GES sayesinde çiftçilerin rahatladığını belirtti. Töre, köyde 80 hane bulunduğunu, herkese yetecek kadar su olduğunu dile getirerek, suyun bahçelere de yettiğini ifade etti. Emeği geçen bütün devlet yetkililerine teşekkür ettiklerini belirten Töre, "Vatandaş olarak çok memnunuz, herkese de tavsiye ediyoruz." ifadesini kullandı. "GES ile rahatlığa kavuştuk" Cizre ilçesinin Varlık köyü muhtarı Ramazan Bulduk ise devlete sunulan bu imkan için teşekkür ederek, GES gibi bir imkana sahip oldukları için çok mutlu olduklarını dile getirdi. Daha önce elektriğin sorunlu olduğunu, zaman zaman kesintiler yaşandığını anlatan Bulduk, "Şimdi elektrik var ya da yok bakmadan suyumuz geliyor. 60 hane, 550 nüfusumuz var. GES ile rahatlığa kavuştuk. Elektrik faturası çok geliyordu, şimdi sıfır maliyetimiz var." diye konuştu. Köyde yaşayan Tevfik Bulduk da güneş enerjisinin kendilerine büyük kolaylık sağladığını belirterek, emeği geçenlere teşekkür etti.

  • Bankacılığı bıraktı, hayali olan kazık fabrikasını kurdu

    Kayseri'de Bünyamin Geçgil (38), 12 yıl çalıştığı özel bir bankada bölge müdür yardımcılığını bırakarak, hayalini kurduğu fabrikayı kurdu. Orman yönünden fakir olan Kayseri'de emprenyeli kazık ve telefon direği üretimi için bu alandaki ilk fabrikayı açan Geçgil, yurt içindeki birçok elma, muz ve avokado bahçeleri ile 4 ülkedeki bahçelerin kurulumu için ürün satmaya başladı. Kayseri'de yaşayan Bünyamin Geçgil, 12 yıl boyunca özel bir bankada çeşitli görevlerde bulundu. Son olarak bankanın Kayseri ve bölge illerinden sorumlu bölge müdür yardımcılığı görevini yürüten Geçgil, 2016 yılında hep hayalini kurduğu ticarete atılmaya karar verdi. 1 yıllık Ar-Ge çalışması sonrası Bünyamin Geçgil, Kayseri Organize Sanayi Bölgesi'nde kentin ilk ve tek kazık ve emprenyeli herek telefon direği imalatı yapan fabrikayı kurdu. Kısa sürede Kayseri ve çevre iller başta olmak üzere yurt içindeki pek çok elma, muz ve avakado bahçesi için kazık üretimi yapan Geçgil, ardından da Azerbaycan, Suriye, İran ve Makedonya'ya ihraç etmeye başladı. 'İÇİMDE UKDEYDİ' Babasının ayakkabı dükkanı olduğunu ve bu yüzden ticareti sevdiğini belirten Bünyamin Geçgil, "İçimizde her zaman ticaretle uğraşma ukdesi vardı. Bu yönde istediğim bir alana yönelmek istedim. Bankacılığın tabanından en yükseğine kadar çalıştım. Bankacılığı bırakmadan önce de bölge müdür yardımcısı olarak görev yaptım. 5 bin metre arazi üzerine 2 bin metrekare kapalı alanda bir fabrika açtım. Kazık ve telefon direği imalatı yapıyoruz. Kayseri'de bu alanda üretim yapan tek fabrikayız. Ormanın olmadığı bir şehirde olduğumuz için çevre illerden aldığımız ağaçları burada işleyip elma, avokado ve muz bahçelerine gönderiyoruz. Yurt içinde Isparta, Burdur gibi illere yurt dışında da Balkan ve Orta Doğu ülkelerine ihracat yapıyoruz" dedi. Kayseri'de farklı bir yatırım yapmak istediğini de anlatan Geçgil, "Kayseri'de daralmış bir sanayi vardı. Sadece mobilya ve çelik kapı imalatı var. Biz de kimsenin yapmadığı bir üretimi burada yapmak istedik. Halkın ve çiftçinin ihtiyacı olan ürün üretimine karar verdim. Bu ürün daha çok Rusya ve Belarus gibi ülkelerden ithal edilen ürünlerdi. Bir vatandaşlık görevi ile dış ticaret açığını kapatmak için bu işe başladık. Bu sektöre girmeden çok araştırma yaptım. 1 yıllık Ar-Ge çalışması sonucu bu işe başladım" diye konuştu. 'YAKINLARIM ÇOK ŞAŞIRDI' Bankacılığı bıraktıktan sonra yakınlarının verdiği tepkilere de değinen Geçgil, "Bankacı arkadaşlarım çok şaşırdı. Neden bankayı bırakıyorsun? Bankada iş bulmak çok zor. Neden bıraktığımı hep sorguladılar. Hatta bazısı benim bu işi yapamayacağımı, düşündü. Başarısız olacağımı zannetti. Birinci derece akrabalarım bile ‘Bankacılık bırakılır mı?’ yorumları yaptı. Sabit gelir ve standart bir hayat var diye düşündüler. Çok şükür artık ithal edilen bir ürünü ihraç eder bir hale geldik. 4 ülkeye ürün ihraç ediyorum" ifadelerini kullandı.

  • 25 liralık rendeyle başlayan hikaye, 1 buçuk milyonluk işletmeye dönüştü

    Osmaniye’de kooperatif aracılığıyla aile ekonomisine destek olmak isteyen kadın girişimcilerin 25 liraya aldıkları rende ile başlayan hikayeleri, 1 buçuk milyonluk sermayeden oluşan bir işletmeye dönüştü. Osmaniye’nin Düziçi ilçesinde kooperatif aracılığıyla coğrafi işaret tescili bulunan Osmaniye yer fıstığı helvası ve yöresel ürünleri de kooperatif çatısı altında üreten kadınlar, elde ettikleri gelirle aile bütçelerine katkı sağlıyorlar. Düziçi Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi çatısı altında bir araya gelen 23 ev hanımı, 25 Türk lirasına aldıkları rendeyle çıktıkları yolda Ticaret Bakanlığı KOOP-DES, Sanayi Bakanlığı SOGEP ve Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı’nın (DOĞAKA) 1 buçuk milyonluk ekipman desteği sayesinde makineleşen kooperatif 50 çeşit ürünün yurt içi ve yurt dışı satışını yapıyor. Osmaniye’nin kadınlarının ne kadar güçlü olduğunu göstermek için kooperatif kurduğunu söyleyen Başkan Rahime Yüksek, "Kooperatifi kurma hikayem aslında bütün kadınların şu anda sıkıntısı gibi benim de bir sıkıntıdan kaynaklandı. Eşim bir rahatsızlık geçirdi sağlık sorunları oldu ondan dolayı ekonomik bir sıkıntı içerisine girdim. Kendim gibi bu tür ekonomik sıkıntı çeken kadınlara nasıl destek olabilirim, bunlarla nasıl bir iş birliği içerisinde bir platform kurabilirim diye düşünürken kooperatifi kurmak geldi aklıma. Çocukluk arkadaşlarımı, mahalleden ve köylümden kadınları topladım ve kooperatifi anlattım. Biz Kars’ın kadınlarını, Kahramanmaraş’ın kahraman kadınlarını, İzmir’in Urla’nın kadınlarını izledik. Osmaniye’nin neden güçlü kadınları olmasın diyerek. Osmaniye’nin Düziçi ilçesinde çok güzel bir kooperatif kurduk" dedi. Her zaman devletin desteğini hissettiklerini söyleyen Başkan Yüksel, "Başta tabii kooperatifi kurduğumuz zaman imkansızlıklar vardı. Zor şartlar altında 25 TL ile almış olduğumuz bir rendeyle başlayan hikayemiz şu an gördüğünüz gibi 1 buçuk milyonluk bir makine ekipman desteğiyle devam ediyor. Hem yurt içi hem yurt dışı satışlarımızla beraber büyüyoruz. Ticaret Bakanlığı’na bağlı bir kooperatif olduğumuz için, Ticaret Bakanlığı’nın KOOP-DES projesinden kaynaklanarak 150 bin liralık bir hibe aldık. Sanayi Bakanlığı’nın SOGEP projesi çerçevesinde 1 buçuk milyonluk makine ve ekipmana sahip olduk, 25 lirayla başlayan hikayemiz, şu an milyonlara ulaşan bir sermayeye dönüştü. Bu konuda bize destek olan Osmaniye Valimizin emekleri çok büyük, Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı çalışanlarının ve genel sekreterlerin emeği çok büyük. Her zaman devletimiz yanımızdaydı ve biz çok büyük destekler aldık" dedi. Yer fıstığının Osmaniye için önemli olduğunu belirten Yüksek, "Kooperatif bünyemizde çalışan kadınlarla beraber biz coğrafi işaretli yer fıstığımızı işlemeyi hedefledik. Bununla ilgili mutfağımıza çok güzel bir AR-GE çalışmasıyla Osmaniye yer fıstığı helvasını ürettik. Yer fıstığı helvası çıktığımız pazarlarda, fuarlarda ve panayırlarda çok dikkat çekti. Şu anda hem yurt dışı hem de yurt dışı pazarlarda artı sosyal medya satışlarında yer fıstığı helvamız yerini buldu. Bununla beraber yine yer fıstıklı acuralar, yer fıstık ezmeleri, yer fıstıklı baklavalara kadar üretimli yapmaktayız. Yaklaşık 50 çeşit ürünümüz bulunmakta. Şu an yaptığımız çalışmalarda mutfağımızda bu ürün yelpazemizi genişletmek için çabalamaktayız" ifadelerini kullandı.

Arama Yap

bottom of page