top of page

Boş arama ile 783 sonuç bulundu

  • Kopyası: Nermin Gelbal Gökduman: Zeytinden Doğan Bir Başarı Hikayesi

    Arı ürünleri üreticisi kadın girişimci Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı'ya, ABD'de yayın yapan “Acquisition International” dergisi tarafından, Küresel Mükemmeliyet Ödülleri kategorisinde, 2024 yılının ‘En İyi Doğal ve Organik Arı Ürünleri' üreticisi ödülü verildi. 2018 yılından bu yana çeşitli sektörlerde ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk ödülleri, İş Kadınları ödülleri gibi birçok kategoride yarışma düzenleyen Acquisition International dergisinin, 2024 yılı sonuçları 21 Eylül'de açıklandı. Uluslararası düzenlenen büyük çaplı yarışmanın kazananlarından biri de Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı oldu. Samancı'ya, Küresel Mükemmeliyet Ödülleri kategorisinde, 2024 yılının ‘En İyi Doğal ve Organik Arı Ürünleri' üreticisi ödülü verildi. “ARI GİBİ ÇALIŞIYORUZ” Ödül sonrası açıklama yapan BEE&YOU Genel Müdürü ve Kurucusu Dr. Aslı Samancı, “2013 yılından bugüne dek gerçekleştirdiğimiz Ar-Ge ve İnovasyon çalışmaları ile Anadolu propolisinin şifasını en doğal hali ile kovandan sofralarınıza ulaştırıyor, tüm dünyaya tanıtmak üzere arı gibi çalışıyoruz. Büyük emek verdiğimiz bu yolda, daha çok başarılara imza atacağımıza inancım sonsuz. Başladığımız bu yolculukta elde ettiğimiz başarı ve kazandığımız güven hem iş birliklerini hem de ödülleri beraberinde getiriyor. Türkiye'de arı ürünlerinin üretiminde, arıcılarımızı da destekleyen bir prensiple bu işe başlamış olmamız ise başarımızın altında yatan en büyük etkenlerden bir tanesi. Bu yolculuğa çıktığımız ilk günden itibaren mottomuz, ‘Arı varsa, hayat var. İnanıyoruz ki, her geçen gün dünya çapında ödüller almaya devam edeceğiz” dedi.

  • Nermin Gelbal Gökduman: Zeytinden Doğan Bir Başarı Hikayesi

    Nermin Gelbal Gökduman, İstanbul’daki telekomünikasyon sektöründeki kariyerini bırakıp Balıkesir’in Havran ilçesinde zeytin ağaçlarıyla dolu bir hayatı tercih eden cesur bir girişimci. 2012 yılında başlattığı bu yolculuk, sadece onun değil, bölgedeki yüzlerce insanın da hayatını değiştirdi. İlk başta 50 dönümlük bir zeytin bahçesiyle işe koyulan Gökduman, zeytincilik konusunda eğitim aldı ve öğrendiklerini hayata geçirerek zeytinyağı üretiminde hızlıca fark yarattı. Zeytinlerinden elde ettiği soğuk sıkım zeytinyağlarıyla kısa sürede Japonya, İtalya ve Arjantin gibi ülkelerde düzenlenen uluslararası yarışmalarda ödüller kazandı. Japan Olive Oil Prize ve EVO IOOC İtalya gibi prestijli organizasyonlardan altın madalya ile döndü​. Bugün, 30 bin zeytin ağacına ve yıllık 150 ton zeytinyağı üretim kapasitesine sahip olan Nermin Hanım, ABD, Hollanda ve Güney Kore gibi ülkelere ihracat yaparak ürünlerini dünya pazarına sunuyor. 8 dönümlük bir fabrika ve restoran işletmeciliği ile sadece zeytinyağı üretimi yapmakla kalmıyor, aynı zamanda bölgedeki 150 kişiye istihdam sağlayarak ekonomik kalkınmaya da büyük bir katkıda bulunuyor​ Gökduman, “Kadın isterse her şeyi başarır” diyerek kadın girişimciliğinin en güzel örneklerinden birini sergiliyor. Ürettiği zeytinyağlarının kalitesi ve başarılarıyla hem Türkiye'nin adını uluslararası platformlarda duyuruyor hem de kadın istihdamına olan katkısıyla toplumda fark yaratıyor. Başarılarla dolu bu yolculuğu, girişimciliğin sınır tanımadığını bir kez daha gösteriyor. Başarıları: 30 bin zeytin ağacı ve 150 ton üretim kapasitesi. ABD, Hollanda ve Güney Kore’ye ihracat. Japan Olive Oil Prize, EVO IOOC gibi yarışmalarda altın madalyalar. Nermin Gelbal Gökduman’ın bu ilham verici hikayesi, küçük bir başlangıcın nasıl büyük bir uluslararası başarıya dönüşebileceğinin kanıtı.

  • Selçuk Bayraktar: Adana’da geleceğe umut aşılandı!

    TEKNOFEST Adana’da 1 milyondan fazla ziyaretçi ağırlandı. Selçuk Bayraktar, gençlere umut ve sorumluluk çağrısında bulundu. Selçuk Bayraktar, TEKNOFEST Adana’nın kapanış ve ödül töreninde duygu dolu bir konuşma yaparak, festivalin ziyaretçi sayısının 1 milyonu aştığını belirtti. Bayraktar, Adana’nın sıcak ilgisi ve sahiplenmesi karşısında hayran kaldıklarını belirtti. DÖNÜŞÜM VE UMUT HAREKETİ Bayraktar, ayrıca TEKNOFEST’in sadece bir teknoloji festivali değil, aynı zamanda gençlere umut aşılayan ve dünyaya ilham veren bir hareket olduğunu dile getirdi. “Bu meydanda ağırladığımız ziyaretçi sayısı 1 milyonu aştı. Adana, senin gönlüne hayran kaldık” dedi. GENÇLERE UMUT VE SORUMLULUK MESAJI Bayraktar, gençlerin geleceğe yön vereceğine ve merhametli bir dünya kuracaklarına dikkat çekti. “Mazlumlara, mağdurlara herkes sırtını dönse biz dönmeyeceğiz. Gazze’de adaletin sesi olacağız,” diyerek kararlılıklarını vurguladı. YENİ BAŞARILARA İMZA ATACAĞIZ Festivalin gelecek yıllarında 2025 için büyük hedeflerle yola çıkacaklarını belirten Bayraktar, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve İstanbul’da düzenleyeceğimiz TEKNOFEST’lerde yeni başarılara imza atacağız” ifadelerinde bulundu. Konuşmanın ardından TEKNOFEST Şampiyonlar Ligi’nde dereceye giren takımlara ödülleri takdim edildi. Törenin sonunda, bakanlar ve diğer katılımcılar hatıra fotoğrafı çektirdi. Festivalin coşkulu atmosferi, TEKNOFEST şarkısının söylenmesiyle sona erdi. TEKNOFEST Yönetim Kurulu ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı) Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, TEKNOFEST Adana’da ağırlanan ziyaretçi sayısının 1 milyonu aştığını belirtti. Bayraktar, dereceye giren takımlara ödüllerini verdi.

  • Türk halıcılardan 9 ayda 2 milyar 86 milyon dolarlık ihracat

    Türk halıcılar, 9 ayda ihraç ettikleri 429 milyon 566 bin metrekare halıdan 2 milyar 86 milyon 182 bin dolar gelir elde etti. Anadolu Ajansı'nın Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri (GAİB) verilerinden yaptığı derlemeye göre, Türkiye'deki halı üreticileri, 2024 yılının 9 ayında 181 ülke ve serbest bölgeye 429 milyon 566 bin metrekare halı sattı. Bu ihracat karşılığında 2 milyar 86 milyon 182 bin dolar gelir sağlayan Türk halıcılar, geçen yılın aynı dönemine göre ihracatını yüzde 6,7 artırdı. Sektör, en fazla geliri 1 milyar 628 milyon 408 bin dolarla makine halılarından elde etti. Makine halılarını, 382 milyon 620 bin dolarla tufte halıları (özel tasarım), 68 milyon 225 bin dolarla el halıları ve 6 milyon 888 bin dolarla kilim takip etti. El halıları ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 101,4 artarken, kilim ihracatında ise yüzde 35'lik artış görüldü. En çok ihracat ABD'ye yapıldı Ülke bazında Türkiye'den en çok halı ihracatı 586 milyon 386 bin dolarla ABD'ye yapıldı. İkinci sıradaki Suudi Arabistan'a 222 milyon 31 bin dolarlık, üçüncü sıradaki Irak'a 166 milyon 126 bin dolarlık, dördüncü sıradaki İngiltere'ye de 136 milyon 221 bin dolarlık halı satıldı. Yılın 9 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre ihracatın en çok artırıldığı ülke yüzde 96,3 ile Japonya oldu. Bu ülkeyi yüzde 73,2'lik artışla Hollanda, yüzde 63,2'lik artışla Irak takip etti. GAİB halı ihracatında zirvede Türkiye'nin halı ihracatında yüzde 67,9'luk paya sahip olan GAİB, yılın 9 ayında 1 milyar 416 milyon 265 bin dolar ile en çok ihracat yapan birlik olarak zirvedeki yerini korudu. GAİB'in halı ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8,3 arttı. Güneydoğu Anadolu Halı İhracatçıları Birliği Başkanı Zeynal Abidin Kaplan, 2024 yılının birçok sektör gibi halı sektörü için de zor olduğunu söyledi. Sektörün sahip olduğu gücü koruması için çeşitli projeleri hayata geçirdiklerini belirten Kaplan, "Özellikle son dönemlerde uzak ülkelere yöneldik. Malezya, Avustralya, Moritanya, Senegal, Hindistan ve Japonya gibi ülkelere yönelik düzenlediğimiz ticaret heyetlerimizle ürünlerimizin tanıtımını yaparak bu ülkelerdeki pazar payımızı artırmaya çalışıyoruz." dedi. Savaşların, Ukrayna, Rusya ve Orta Doğu ülkelerine yönelik ticaretlerini olumsuz etkilediğini ifade eden Kaplan, farklı pazarlarla bunları tolere etmeye çalıştıklarını, yıl sonu hedeflerini yakalayacaklarına inandığını, halı sektöründe liderliği üstlenen Gaziantep'in bu öncülüğünü koruyabilmesi için gayret göstereceklerini sözlerine ekledi.

  • AVM otoparkında yeşil yapraklı sebzeler üretiliyor

    İstanbul'da lüks bir alışveriş merkezinin kapalı otoparkında kurulan yaklaşık 1 dönümlük tesiste topraksız ve dikey üretimle marul çeşitleri, kale, pazı, fesleğen, reyhan, kişniş, mizuna, pak choi ve roka gibi yeşil yapraklı sebzeler üretiliyor. Sarıyer'deki AVM'nin kapalı otoparkında 4 girişimci tarafından kurulan tesiste, topraksız ve dikey tarım yöntemiyle üretim yapılıyor. Kapalı ve kontrollü ortamda bulunan sebzeler değişen iklimden korunarak, yıl boyu mevsimden bağımsız üretim sağlanıyor. Firmanın kurucu ortağı Halil Beşkardeşler,yaptıkları işin temel mantığının şehir tarımı olduğunu söyledi. AVM binasında inşa edilen ayrı bir laboratuvar ortamında üretim yapıldığına dikkati çeken Beşkardeşler, "Burada üretilen ürünler hasat edildiği an, ilgili restoran ve son tüketicilere gruplar üzerinden teslim ediliyor. Yani üretilen ürün çok taze, besin değeri çok yüksek ve herhangi bir nakliye ve kayıp yaşamadan tüketicilere ulaştırılıyor. Dolayısıyla şehrin göbeğinde olmamızın en büyük sebebi bu." diye konuştu. Ürünlerin verimli ve sağlıklı şekilde yetiştirilmesi için bitkinin ihtiyaç duyduğu fotosentezi özel LED aydınlatmalardan sağladıklarını anlatan Beşkardeşler, ortam sıcaklığı ve nem oranlarının sürekli kontrol altında tutulduğunu belirtti. Halil Beşkardeşler, topraksız tarım teknolojisini geliştiren tarafta olduklarını vurgulayarak, şöyle devam etti: "Kapalı ve izole bir ortamda üretim yapıyoruz. Yatay alanda değil dikeyde üretim yapıyoruz. Dolayısıyla çok geniş arazilerde ve açık alanda üretim yapmadığımız için herhangi bir haşere ya da pestisit ilacı kullanmak zorunda kalmıyoruz. Dolayısıyla bu aslına bakarsanız bizim en büyük artılarımızdan bir tanesi. Doğal ortamda yani geleneksel tarımda ya da serada üretim yaparken kullandığınız ilaçlar fotosentezle bitki hücrelerine işliyor. Dolayısıyla yedikten sonra da ileriki zamanlarda sıkıntılar yaşanabiliyor. Ama bu ortamda öyle bir şeye ihtiyaç olmadığı için sıfır pestisit, herhangi bir ilaçlama yapmadan ve hormon kullanmadan üretim yapıyorsunuz." "315 kat daha verimli üretim yapabiliyoruz." Tesiste marul çeşitleri, kale, pazı, fesleğen, reyhan, kişniş, mizuna, pak choi (Çin lahanası) ve roka gibi yeşil yapraklı birçok bitkiyi yetiştirdiklerini dile getiren Beşkardeşler, üretim şartlarını anlattı. Beşkardeşler, "Buradaki fabrikayı bir dönüm olarak düşünürseniz 315 dönüme tekabül eden üretim yapıyoruz. Bu fabrikamızın yıllık kapasitesi yaklaşık olarak 900 bin ila 1 milyon adettir. Bitkiye en iyi şartları sağlıyoruz, yatay alandan bağımsız dikey alanda üretim yapıyoruz. Metrekaredeki üretim sıklığımız, katlı üretim yapmamız, bitkiye ihtiyacı olan şartları daha hızlı verdiğimiz ve daha iyi imkanları sağladığımız için bitkinin daha hızlı gelişmesi gibi çarpanlarla ilerlediğimizde 315 kat daha verimli üretim yapabiliyoruz." diye konuştu. Tesiste hasadı yapılan ürünlerin talep doğrultusunda AVM'deki restoranlara da aynı gün teslim edilebildiğini dile getiren Beşkardeşler, üretim modelinin sürdürülebilirliğe önemli katkı sağladığını bildirdi. Halil Beşkardeşler, şehir içinde üretim yapıldığı için fosil yakıtlı araçlarla şehir dışından ürünün buraya gelmediğinin altını çizerek, "Orada ciddi şekilde karbon ayak izini azaltıyoruz. İkincisi pestisit kullanmıyoruz. Kullandığınız zaman çevreye zarar veriyorsunuz. En önemlisi geleneksel tarım yöntemlerine göre su kullanımımızda yüzde 95’ten daha fazla tasarruf sağlıyoruz. Bu anlamda bu tip üretim metodolojisi ciddi anlamda doğaya fayda sağlıyor, kaynakların kullanımını daha verimli hale getiriyor." bilgisini verdi.

  • Yerli Üretim Elektrikli Araç Mango Car, Adana Teknofest’te Sahne Aldı

    Türkiye’nin en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali olan TEKNOFEST 2024, Adana’da büyük bir coşkuyla başladı. T3 Vakfı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın öncülüğünde düzenlenen bu büyük etkinlikte, yerli teknoloji ürünleri geniş bir katılımcı kitlesiyle buluştu. Ancak festivale damgasını vuran en dikkat çekici ürünlerden biri, yüzde yüz yerli elektrikli mini otomobil olan Mango Car oldu. Ziyaretçiler, çevre dostu bu araca büyük ilgi gösterirken, Mango Car’ın yenilikçi tasarımı ve akıllı teknolojileri dikkatleri üzerine çekti. Adana Teknofest’te sergilenen araç, geleceğin ulaşım çözümlerini bugünden sunan bir teknoloji harikası olarak tanıtıldı. ISSD Yönetim Kurulu Başkanı Çağrı Yüzbaşıoğlu, Mango Car’ın teknolojik bir atılım olduğunu belirterek, Türkiye’nin elektrikli otomobil endüstrisine yenilikçi bir katkı sağladığını vurguladı. "Yerli otomobilimiz, hem çevre dostu özellikleri hem de Türkiye’nin teknolojik kapasitesini temsil eden bir proje olarak ulusal ekonomiye uzun vadede önemli katkılar sağlayacak," dedi. Sıfır Emisyon ile Çevre Dostu Yüzbaşıoğlu, Mango Car’ın tamamen elektrikli bir motorla çalıştığını ve sıfır emisyon salınımı sayesinde çevreye dost bir sürüş deneyimi sunduğunu belirtti. Bu da Mango Car’ı, geleceğin ulaşım teknolojileri arasında öne çıkaran bir araç haline getiriyor. Enerji Tüketimini Minimuma İndiriyor Mango Car’ın ekonomik sürüş özelliklerine dikkat çeken Yüzbaşıoğlu, "Optimizasyon algoritmaları sayesinde enerji tüketimini minimuma indiriyor ve sürüş maliyetlerini önemli ölçüde azaltıyoruz. Mango Car, ekonomik, çevreci ve yenilikçi bir ulaşım çözümü olarak sahne alıyor," diye ekledi.

  • Otizmli oğlunun eğitimine katkı sağlayabilmek için eğitimci oldu

    Trabzon'da, otizmli oğlu ile iletişim kurabilmek ve eğitimine daha fazla katkı sağlayabilmek amacıyla yola çıkarak gerekli eğitimleri tamamlayan Arzu Yılmaz, 3 yıldır hafif otistik çocuklara ücretli öğretmenlik yapıyor. Oğlu Fatih Neşat Kaba'ya 2013'te 3 yaşındayken otizm tanısı konulan Arzu Yılmaz, bu süreçten sonra oğlunun hayatını kolaylaştırmak için yapabileceklerini araştırmaya başladı. Evladına en çok bu alanda eğitim alarak faydalı olabileceği kararını veren Yılmaz, Mesleki Açık Öğretim Lisesi Çocuk Gelişimi Bölümü'ne kaydoldu. Buradaki eğitimini tamamlayan Yılmaz, sırasıyla Atatürk Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi Programı, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Sosyal Hizmetler Bölümü, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü, son olarak da İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü'nden mezun oldu. Milli Eğitim Bakanlığınca düzenlenen çeşitli kurslara da katılıp özel eğitimde çalışabilmek için sertifika alan Yılmaz, 3 senedir oğlunun da eğitim aldığı Osman Altıntaş Ortaokulu'nda ücretli özel eğitim öğretmeni olarak görev yapıyor. "Özel eğitim sınıfındaki hafif otizm tanısı almış çocuklara öğretmenlik yapıyorum" Arzu Yılmaz, oğlunun otizmli olduğunu öğrendikten sonra yaptığı araştırmaların kendisini üniversite okumaya sevk ettiğini söyledi. Öğrencilerinin hepsini kendi çocuğu gibi gördüğünü belirten Yılmaz, "Özel eğitim sınıfındaki hafif otizm tanısı almış çocuklara öğretmenlik yapıyorum. Aynı sınıfta 4 öğrenci, 2 öğretmeniz. Öğrencilerimizin akademik başarısı oldukça iyi, tamamına bağımsız ders çalışabilme becerisini kazandırdık." dedi. Yılmaz, öğrencilerinin lise giriş sınavında başarılı olmasını çok istediğini anlatarak, "Bursluluk sınavına giren öğrencilerimiz oldu, liseye girişte de umarım güzel bir başarı elde edecekler diye düşünüyorum. Güzel çalışıyoruz, en temelinde de sevgi ve hoşgörünün olduğu bir eğitim modelini benimsedik. Otizme ruhumu koydum diyebilirim." ifadelerini kullandı. Zorlu bir eğitim sürecinden geçtiğini fakat sonunda meyvelerini topladığını dile getiren iki çocuk annesi Yılmaz, şöyle devam etti: "Eğitimlerimi tamamlayarak oğlumun okulunda öğretmen olarak görevlendirildim. 3 yıldır oğlumla aynı okuldayım. Öncelikle oğlum olmak üzere diğer öğrenciler için de faydalı bir süreç başladı. Oğlumun okula devamlılığı arttı, başarı oranı arttı, tam zamanlı eğitime kaynaştırma öğrencisi oldu. İnşallah bu yıl mezun olacak. Kendi öğrencilerimi de gelecek yıl mezun edeceğim." Özel bir akademide de görev yaptığını ifade eden Yılmaz, hayattaki en büyük amacının oğlundan yola çıkarak diğer çocukların da hayatına olumlu anlamda dokunmak olduğunu sözlerine ekledi. "Ailem bana sevgi vererek bugüne gelmemi sağladı" Kaynaştırma öğrencisi 14 yaşındaki Fatih Neşat Kaba, otizmin sevgi ve çabayla yenilebileceğini belirterek, "Ailem bana sevgi vererek bugüne gelmemi sağladı. Tüm aileme çok teşekkür ediyorum." dedi. Kaba, "Derslerimi iyi dinliyorum. Hocalarım benden memnun, 7'nci sınıftayken takdir aldım. Kaynaştırma sınıfındayım, arkadaşlarımla aram da iyi." diye konuştu. Okul Müdürü Gamzegül Engin, özel gereksinimli çocuklara sahip olmanın annelere farklı bir güç kazandırdığına işaret ederek, "Arzu öğretmenimiz de öyle bir anne. Çocuğunun özel gereksinimli olduğunu öğrendikten sonra kendisini özel eğitime adamış, kendini bu alanda geliştirmiş. Bu açıdan diğer çocukları anlayabiliyor." değerlendirmesinde bulundu.

  • Duygu Işıkman Güzellik Merkezi: Başarılarla Dolu Bir Yolculuk

    Ankara’nın Kızılay semtinde yer alan Duygu Işıkman Güzellik Merkezi ve Academy , güzellik ve sağlık alanında sunduğu profesyonel hizmetlerle kısa sürede büyük bir başarıya imza attı. 2024 yılında, Kızılay bölgesinde en çok müşteri edinen ve en çok çıkış yapan güzellik merkezi  olarak sektördeki yerini sağlamlaştıran Duygu Işıkman, bu başarısını hem sunduğu hizmet kalitesine hem de müşteri memnuniyetine dayandırıyor. Güzellik sektöründe estetik uygulamaların hızla geliştiği bir dönemde, Duygu Işıkman bu yenilikleri merkezine taşıyarak lazer epilasyon, bölgesel incelme, cilt bakımı, EMS, kalıcı makyaj, microblading, popo life, ipek kirpik ve kirpik lifting gibi çok çeşitli hizmetler sunuyor. Kaliteli ve son teknoloji ürünlerle yapılan bu uygulamalar, merkezin güvenilirliğini artırırken, müşterilerin sadakatini de pekiştiriyor. Başarının Arkasında Bir Eğitimci: Duygu Işıkman Duygu Işıkman’ın başarısının sadece müşteri hizmetleriyle sınırlı olmadığını söylemek gerek. Kendisi, Gazi Mesleki Eğitim Merkezi’nde usta öğreticilik yaparak güzellik sektörüne nitelikli uzmanlar yetiştiriyor. Bu alandaki bilgi ve deneyimini genç profesyonellere aktararak, sektörde önemli bir eğitimci olarak da öne çıkıyor. Güzellik uzmanı yetiştirme ve sertifika verme yetkisi olan Işıkman, öğrencilerini sadece uygulamalı eğitimlerle değil, sektördeki yenilikler ve teknolojiler konusunda da bilgilendiriyor. Böylece, yalnızca Ankara’da değil, Türkiye genelinde güzellik sektörünün gelişimine katkıda bulunuyor. Güzellik ve Eğitimde Liderlik Duygu Işıkman Güzellik Merkezi, 2024 yılında Kızılay bölgesinde en çok müşteri kazanan güzellik merkezi unvanını elde etti. Bu başarının arkasında, sunduğu hizmetlerin yüksek kalitesi, müşteri odaklı yaklaşım ve yenilikçi güzellik çözümleri bulunuyor. Merkez, Duygu Işıkman’ın liderliğinde güzellik ve bakım hizmetlerinde çıtayı sürekli yükselterek, müşterilerinin güvenini kazanmayı sürdürüyor. Işıkman, sadece başarılı bir işletmeci değil, aynı zamanda güzellik ve eğitim alanında bir lider. Kendisini sürekli yenileyen ve geliştiren bu merkez, aynı zamanda Duygu Işıkman’ın akademik vizyonuyla da şekilleniyor. Sektöre kazandırdığı uzmanlar ve verdiği eğitimlerle güzellik dünyasına önemli bir katkı sunuyor.

  • Viral Dubai Çikolatasının Ardındaki Girişimcilik Hikayesi: Hamilelik Başarı Getirdi

    Son günlerde sosyal medyada sıkça karşımıza çıkan, herkesin dev bir ısırık alırken göründüğü Dubai çikolataları nasıl bu kadar popüler oldu? Sosyal medyayı kasıp kavuran bu çikolatalar, merak uyandıran bir hikayeye sahip. İçi Antep fıstığı kreması ve tel kadayıf dolgulu bu özel çikolatalar, lezzeti kadar yaratıcısının ilham verici başarı hikayesiyle de dikkat çekiyor. Hamilelikten Gelen İlham Bu viral çikolataların arkasındaki isim, Dubai’de yaşayan kadın girişimci Sarah Hamouda. Sarah, hamileliği sırasında aşerdiği çikolata tadını hiçbir üründe bulamayınca, hayalini kurduğu lezzeti kendisi yaratmaya karar verdi. Kendi tatlı markasını kurarak, “Dubai çikolatası” adıyla bilinen ürünü piyasaya sürdü. Bu cesur adımı onu, tatlı sektöründe başarılı bir girişimci haline getirdi. Viral Yolculuğun Başlangıcı Başlangıçta sessizce satılan Dubai çikolataları, bir TikTok fenomeninin çikolatayı denediği videolarla büyük bir patlama yaşadı. Videolar kısa sürede 56 milyondan fazla izlenerek çikolatanın dünya çapında bilinirliğini arttırdı. Son zamanlarda ise aynı çikolatalar tekrar videolarda boy göstererek popülaritesini yeniden canlandırıyor. Sosyal Medyanın Gücüyle Yükseliş Çikolatanın başarısındaki en büyük etkenlerden biri sosyal medyanın reklam gücü oldu. Birçok içerik üreticisi, Dubai çikolatalarını deneyip takipçileriyle paylaştı. Influencer pazarlaması sayesinde hızla yayılan bu lezzet, kısa sürede geniş bir kitleye ulaştı. Bu yükselişi gören rakip çikolata markaları da benzer ürünler piyasaya sürerek rekabete dahil oldu. Sarah Hamouda'nın hamilelikte aşerdiği bir lezzeti girişime dönüştürmesi, hem iş dünyasında hem de sosyal medyada büyük bir başarı hikayesine dönüştü. Dubai çikolataları, hem tatları hem de etkileyici girişimcilik hikayesiyle konuşulmaya devam ediyor.

  • Okula gidememenin eksikliğini eğitime verdiği destekle gideriyor

    Aksaray'da, çocukluğunda hayvanlara baksın diye okula gönderilmeyen 74 yaşındaki hayırsever iş insanı Ali Ermiş, yaptıracağı okulla eğitime katkı vermenin sevincini yaşıyor. Hediye ile İsmail Ermiş çiftinin dördüncü çocuğu Ali Ermiş, 1950'de Eskil ilçesi Tosun köyünde dünyaya geldi. Çok istemesine rağmen ailesi tarafından hayvanlara baksın diye okula gönderilmeyen ve kendi imkanlarıyla okuma yazma öğrenen Ermiş, 9 çocuğunun da iyi bir eğitim alması için büyük çaba gösterdi. Çocuklarından 2'si üniversite mezunu olan Ermiş, bir süre önce okul yaptırma düşüncesiyle Aksaray Valisi Mehmet Ali Kumbuzoğlu'nu ziyaret etti. Görüşmelerin ardından depreme dayanıksız olduğu için tahliye ve yıkım kararı alınan Eskil İlkokulu'nun yerine Ali Ermiş'in 2 katlı 8 derslikli okul binası inşa etmesi için protokol imzalandı. Binanın temelini atan ve kısa sürede tamamlanması için gayret gösteren, boş zamanlarında inşaatı ziyaret eden Ermiş, imkanı olmadığı için okula gidemediğini söyledi. Okul sevgisini hep içinde taşıdığını anlatan Ermiş, okul yaptırma fikrinin küçüklüğünden bu yana hayali olduğunu dile getirdi. Ermiş, yapımı süren okulun yöreye mirası olacağını vurgulayarak, şöyle konuştu: "İnsan öldükten sonra da yaşamak istiyorsa, böyle hayırlı işler yapması gerekiyor. İnsanın memleketine hizmet etmesi kadar güzel bir duygu olamaz. Yapacağımız okulun Türkiye'ye örnek olmasını istiyorum. Akrabam olan okul müdürü Fatih Ermiş, ilçemizde Eskil İlkokulu öğrencilerinin bir okul binasına ihtiyacı olduğunu anlattı. İçimdeki okul sevgisinden dolayı bu okulu yaptırmayı çok istedim. Okulu yapmak için tüm imkanlarımı seferber edeceğim. Bu imkanı sunduğu için Rabb'ime şükürler olsun. Eskilimize güzel bir okul olacak." Eskil İlkokulu Müdürü Fatih Ermiş de yapılan deprem analizi sonrası okullarına tahliye ve yıkım kararı verildiğini belirterek, "Öğrencilerimizi eğitiminin devam edeceği bir okula taşıdık. Durumu Ali Ermiş amcamıza anlattık. Hayırsever amcamız bu duruma kayıtsız kalmadı. Tüm imkanlarını seferber ederek güzel bir okulun inşaatına başladı." dedi.

  • Dünyanın En Güçlü Şehirleri

    Londra (#1) ve New York (#2) gibi şehirler kültür, ekonomi ve küresel erişilebilirlik konusundaki güçlü yanları nedeniyle öne çıkıyor ancak aynı zamanda çevre ve yaşanabilirlik gibi alanlarda da zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Küresel Güç Şehir Endeksi (GPCI), dünya şehirlerinin küresel çekim gücünü değerlendiren önemli bir sıralama olarak her yıl dikkat çekiyor. Bu endeks, şehirleri sadece ekonomileriyle değil, insanları, sermayeyi ve işletmeleri çekme kapasiteleriyle de inceliyor. Endeks, şehirlerin dünya çapındaki rekabet gücünü anlamak için altı ana kriter üzerinden bir değerlendirme yapıyor: ekonomi, araştırma ve geliştirme, kültürel etkileşim, yaşanabilirlik, çevre ve erişilebilirlik. Bu kriterler, bir şehrin yalnızca ekonomik potansiyelini değil, aynı zamanda yaşam kalitesini, sürdürülebilirliğini ve küresel ölçekte erişilebilirliğini de ortaya koyuyor. Londra ve New York Zirvede GPCI sıralamasında her yıl öne çıkan şehirlerden Londra ve New York, küresel düzeyde liderliklerini sürdürüyor. Londra, bir numarada yer alarak küresel ekonomi, kültürel etkileşim ve uluslararası bağlantılar açısından güçlü bir performans sergiliyor. Aynı şekilde New York, ikinci sırada yer alarak güçlü finans sektörü ve dünya çapındaki kültürel etkisiyle dikkat çekiyor. Her iki şehir de dünya genelindeki iş gücünü, turizmi ve sermayeyi kendine çekme konusunda öne çıkıyor. Ancak bu başarıların yanında, Londra ve New York gibi büyük metropoller, yaşanabilirlik ve çevre gibi alanlarda çeşitli zorluklarla karşılaşıyor. Yoğun nüfus, trafik sorunları, konut maliyetleri ve hava kirliliği gibi çevresel zorluklar bu şehirlerin karşı karşıya olduğu önemli meselelerden bazıları. Gelişmiş ekonomilere sahip olsalar da bu şehirler, sürdürülebilir şehirleşme ve yüksek yaşam standartlarını koruma konusunda yenilikçi çözümler aramaya devam ediyor. Endeksin Gelişen Şehirler Üzerindeki Rolü GPCI, aynı zamanda gelişmekte olan şehirlerin küresel sahnede nasıl ilerlediğini de ortaya koyuyor. Asya, Orta Doğu ve Latin Amerika'daki şehirler, özellikle son yıllarda ekonomi ve kültürel etkileşim alanlarında önemli bir ivme yakalamış durumda. Tokyo, Paris, Singapur ve Dubai gibi şehirler, sadece bölgesel değil küresel ölçekte de yükselişte olan şehirler arasında yer alıyor. Bu şehirler, kültürel etkinlikler, uluslararası fuarlar ve güçlü iş bağlantıları sayesinde yatırımcılar ve iş dünyası için cazip hale geliyor. Araştırma ve geliştirme alanında ise Boston, Berlin ve San Francisco gibi şehirler bilim ve teknoloji alanındaki yatırımlarıyla öne çıkıyor. Bu şehirler, üniversiteler, araştırma merkezleri ve teknoloji şirketleri aracılığıyla yenilikçi çözümler sunarak hem yerel ekonomilerine hem de küresel inovasyon ekosistemine katkı sağlıyor. Geleceğin Şehirleri ve Küresel Rekabet GPCI sıralamasında önümüzdeki yıllarda çevre ve yaşanabilirlik gibi konuların daha fazla ön plana çıkması bekleniyor. İklim değişikliği, enerji tüketimi ve sürdürülebilirlik gibi meseleler şehirlerin geleceğini şekillendirecek önemli faktörler arasında. Şehirlerin sadece ekonomik büyüme değil, aynı zamanda sürdürülebilir kalkınma hedeflerine nasıl ulaşacağı da küresel rekabetin temel unsurlarından biri haline gelecek. Sonuç olarak, GPCI endeksi şehirlerin küresel çekim güçlerini değerlendiren kapsamlı bir araç olarak, hem metropollerin güçlü yanlarını hem de karşılaştıkları zorlukları ortaya koyuyor. Londra ve New York gibi zirvede yer alan şehirler, küresel liderliklerini korumak için yenilikçi çözümler ararken, yükselen şehirler de dünya sahnesinde daha fazla söz sahibi olmak için çalışmalarını sürdürüyor. Bu dinamik rekabet, şehirlerin geleceğini ve küresel şehirleşme trendlerini şekillendirmeye devam edecek.

  • TOGG'da Bayrak Değişimi: Fuat Tosyalı Yeni Yönetim Kurulu Başkanı Oldu

    Türkiye'nin yerli otomobili projesi olan TOGG'da, önemli bir yönetim değişikliği yaşandı. 2018 yılından bu yana TOGG'un Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini başarıyla yürüten Rifat Hisarcıklıoğlu, görevini Türkiye’nin önde gelen iş insanlarından Fuat Tosyalı’ya devretti. Tosyalı, aynı zamanda BMC Otomotiv Sanayi ve Ticaret AŞ'nin Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı da sürdürüyor ve bu yeni görevle birlikte, Türkiye’nin yerli otomobil vizyonunu uluslararası arenada daha da ileriye taşımayı hedefliyor. TOGG'un Olağan Genel Kurulu TOGG’un Olağan Genel Kurul Toplantısı, 24 Eylül’de Gebze Bilişim Vadisi’nde yapıldı. Toplantıda şirketin yeni yönetim kurulu üyeleri belirlendi ve yönetimde bayrak değişimi yaşandı. Fuat Tosyalı'nın Yönetim Kurulu Başkanlığı’na getirilmesiyle, TOGG’un küresel hedefleri doğrultusunda yeni bir döneme giriliyor. Yeni yönetim kurulunda, iş dünyasının tanınmış isimlerinden Ahmet Nazif Zorlu Başkan Yardımcısı olarak yer alırken, Talip Altuğ Aksoy ve Hakan Ülken gibi başarılı iş insanları da önemli görevler üstlendi. Yeni yönetim, yerli otomobilin dünya sahnesine çıkmasına katkıda bulunacak güçlü bir ekip olarak öne çıkıyor. Fuat Tosyalı'nın Hedefleri Yeni Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, TOGG’un geleceğine dair iddialı hedefler ortaya koydu. Tosyalı, yerli otomobilin sadece Türkiye'de değil, dünya çapında bir marka olmasını sağlamak için çalışacaklarını belirterek, özellikle 2025’te başlayacak ihracatla küresel pazarlarda güçlü bir varlık göstermek istediklerini ifade etti. "TOGG’la hedefimiz, Türkiye’yi gururlandıracak bir teknoloji markası yaratmak ve uluslararası alanda başarıya ulaşmak" diyen Tosyalı, büyük bir heyecanla bu görevi devraldığını vurguladı. Hisarcıklıoğlu'ndan Veda Mesajı TOGG’un kuruluşundan bu yana önemli başarılara imza atan ve markayı dünya çapında tanınır hale getiren Rifat Hisarcıklıoğlu ise, görevini devrederken duyduğu gururu dile getirdi. Hisarcıklıoğlu, "Bu projenin başından itibaren yanımızda olan herkese teşekkür ediyorum. TOGG’un geldiği nokta hepimizin ortak başarısıdır. Bu projenin ülkemize kazandırılmasında katkısı olan herkese minnettarım" diyerek veda etti. TOGG’un Küresel Yolculuğu Yeni yönetimle birlikte TOGG, 2025 yılında başlayacak olan ihracat planlarıyla dikkat çekiyor. Yerli otomobilin Avrupa başta olmak üzere küresel pazarlarda rekabetçi bir konuma ulaşması hedefleniyor. Bu çerçevede, sadece Türkiye'de değil, dünya genelinde bir teknoloji ve otomotiv markası yaratmak için önemli stratejiler devreye alınacak. Yeni yönetim kurulunun göreve gelmesiyle, TOGG’un bu yeni yolculuğunda Türkiye'yi dünya sahnesine taşımak adına büyük adımlar atılacak. Yerli otomobilin başarı hikayesinin uluslararası alanda devam etmesi, Türkiye'nin teknoloji ve otomotiv sektöründeki gücünü tüm dünyaya gösterdi.

Arama Yap

bottom of page