Boş arama ile 783 sonuç bulundu
- Çalışanın Küçük Bir Hatası Yüzünden 20 Dakikada 143 Milyon TL Kaybetti
28 Ağustos'ta, Little Swan Dongshan adlı Çin merkezli bir şirketin online mağazasında inanılmaz bir olay yaşandı. Bir çalışan, çamaşır makinelerinin fiyatlandırmasında büyük bir hata yaparak şirkete neredeyse 4.2 milyon dolar (143 milyon TL) kaybettirdi. Bu inanılmaz hata, şirketi iflasın eşiğine getirdi. 20 Dakikada Yaşanan Felaket! 28 Ağustos 2024'te, Little Swan Dongshan'ın online mağazasında 40 binden fazla sipariş verildi. Düşük fiyatlar nedeniyle müşteriler, büyük bir indirim olduğunu düşünerek çamaşır makinelerine akın etti. Ancak gerçek, çok farklıydı; bu fiyatlandırma, bir çalışanın yaptığı küçük bir hata yüzünden gerçekleşmişti. Hatta tek bir siparişte birden fazla çamaşır makinesi vardı, ki bu da kâr etmeye çalışan işletmelerin fırsatı değerlendirdiğini gösteriyordu. İflasın Eşiğinde: Mahkemeden Çıkacak Karar Bekleniyor Çalışan hatasından dolayı büyük bir pişmanlık yaşasa da, 143 milyon TL gibi bir miktarı karşılayabilmesi imkânsızdı. Little Swan Dongshan, hatalı satışların iptal edilmesi için mahkemeye başvurdu. Ancak, mahkemede olumlu bir karar çıkmazsa, şirket iflas edebilir. Şirketin, bu hatanın gerçekten bir yanlışlık olduğunu kanıtlaması gerekiyor, aksi takdirde geleceği tehlikede!
- Muğla'da kurduğu tesiste 80 kadına istihdam sağlıyor
Muğla'da, iki yıl önce devlet desteği ile yaklaşık 10 milyon liralık yatırımla tekstil atölyesi kuran Aydın Demirhan, tesiste 80 kadına istihdam sağlıyor. Menteşe ilçesinin Gülağzı mevkisindeki atölyede, tamamı organik ve geri dönüştürülmüş elyaftan elde edilen ürünler, Avrupa ülkelerine ihraç ediliyor. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Demirhan, 2022'de yatırım amaçlı Muğla'da iş yeri ve depo arayışına girdiklerini, uygun yerin bulunmasının ardından yatırıma başladıklarını söyledi. Ticaret Bakanlığının Yatırım Teşvik Belgesiyle girişimde bulunduklarını anlatan Demirhan, kurdukları işletmede, dikim, ütü ve paketleme operasyonlarını gerçekleştirdiklerini dile getirdi. Üretimlerini yaparken sürdürülebilir bir çevre için organik ve geri dönüştürülmüş elyafları kullandıklarına dikkati çeken Demirhan, şöyle konuştu: "Tişörtler, pantolonlar, ceketler, montların tamamı organik ve doğaya herhangi bir şekilde zarar vermeyen malzemeden üretilmekte. Bu saydığım ürünlerin tamamına yakınını Avrupa'ya ihraç ediyoruz. Başlıca ülkeler Almanya, İngiltere, İtalya, Fransa, Hollanda ve İsveç diyebiliriz. Tabii bunun yanında sayamadığım irili ufaklı çok sayıda ülkeye de ihracat yapıyoruz. Yakın zamanda başladığımız yereldeki firmalarımız ve müşterilerimiz de var. Onlara da organik ve geri dönüştürülmüş elyaflardan üretim yapıp yerel ekonomiye katkı sağlıyoruz." Demirhan, en büyük hedeflerinin kadın emek ve iş gücünü ekonomiye kazandırmak olduğunu ve bunda da başarılı olduklarını, çalışanların yüzde 90'ını kadınların oluşturduğunu ifade etti. Kadınların işgücüne katkılarının kendilerini çok mutlu ettiğini belirten Demirhan, "Çünkü gerçek anlamda ekonomik gücü olan kadının gücünü biz biliyoruz. Hem güçlü hem de ekonomik olarak sağlam bir şekilde ayakta durabiliyorlar." dedi. Demirhan, işletmelerinde günde 4 ile 6 bin arası tişört ve yaklaşık 4 bin civarında sweatshirt ürettiklerini, model bazında değişmekle beraber güncel ve sürekli bir üretim yapıldığını aktardı. İnovasyona çok değer verdiklerini dile getiren Demirhan, şunları kaydetti: "Üretim parkında kullandığımız makinelerin tamamı son sistem dikiş makineleri diyebiliriz. Otomasyonda otomatlarımız var. Aynı zamanda buraya yatırıma ilave olarak kesimhanemizi de kuracağız. Kesimhanemiz İstanbul'daki şirketimizde var. Ama onu da buraya kurup kesim, baskı, nakış, dikim, ütü paketi yani aslında buraya kumaş girecek, koli çıkacak bir sistem oluşturuyoruz. Kesimhanenin yanına baskı, nakış da kurduğumuzda buraya kumaş girecek ve bitmiş ürün olarak buradan direkt Avrupa pazarına sevk edecek pozisyondayız." Üretim bandı sorumlusu Damla Girenis de elinden geldiği kadar çalışma arkadaşlarına yardımcı olmaya çalıştığını söyledi. İki yıldır işletmede çalıştığını belirten Girenis, "Kumaşlar bize kesili olarak geliyor. Bandın başından itibaren herkesin farklı farkı görevleri var. Bandın sonunda iş bitmiş vaziyette oluyor. Tüm bayanlar olarak burada hep birlikte çalışıyoruz. Aile ekonomimize katkıda bulunuyoruz." ifadelerini kullandı. Girenis, çoğunluğunu kadınların oluşturduğu atölyede yeni dostluklar kurularak aile ortamı oluşturduklarını sözlerine ekledi.
- Umutcan Çelikiş: Türkiye'nin Viral Video Üreticisi
“Yaratıcılığın Sınırlarını Zorlayan Viral Videoların Mimarı: Umutcan Çelikiş” Ege Üniversitesi Radyo TV ve Sinema bölümünden mezun olan Umutcan Çelikiş, Türkiye'de video prodüksiyonu ve dijital içerik alanında çığır açan bir isim haline geldi. 50'den fazla markayla çalışarak 500'den fazla projeye imza atan Umutcan, Adobe Premiere, After Effects, Photoshop gibi programlara olan profesyonel hakimiyetiyle tanınıyor. Hem sosyal medyada viral içerikler üretirken hem de ticari projelere yön veren Umutcan, özgün tarzıyla fark yaratıyor. Kariyerine çeşitli reklam ajanslarında çalışarak başlayan Umutcan, hızlıca kendini ispatladı. Reklam, müzik videoları ve ticari projelerdeki başarısıyla kısa sürede dikkatleri üzerine çekti. Videographer ve After Effects Editörü olarak bilinen Umutcan, özellikle viral videolar ve yaratıcı reklam projeleriyle öne çıktı. Markaların dijital dünyadaki varlıklarını güçlendiren projeler üretirken, videolarında teknik ve sanatsal anlamda mükemmellik sağlıyor. Sosyal medyadaki etkileyici varlığıyla 178 bin takipçiye ulaşan Umutcan, izleyicilerine eğlenceli ve yenilikçi içerikler sunuyor. Viral video üretimi alanında sahip olduğu bilgi ve deneyim, onu sosyal medyada öne çıkaran faktörlerden biri. Ürettiği içerikler kısa sürede binlerce beğeni ve izlenmeye ulaşıyor, bu da markalar için güçlü bir iletişim kanalı haline geliyor. Umutcan Çelikiş, video prodüksiyonuyla ilgili detaylı bilgi almak isteyenler için umutcancelikis.com adresinden hizmet sunuyor. Adobe Premiere, After Effects, Audition ve daha birçok programda uzmanlığıyla, videolarında kaliteyi ön planda tutuyor. İşbirliği yapmak isteyen markalar ve bireyler, info@umutcancelikis.com adresinden ulaşabilirler.
- Özlem Özkulak: Kişisel Dönüşümden Sağlık Turizminin Liderliğine Uzanan Yol
Obezite ameliyatı sonrası hayatında büyük bir değişim yaşayan Özlem Özkulak, sağlık turizmi sektöründe önemli bir lider haline geldi. "Find Doctor in Turkey" platformu ile Türk doktorlarını dünya çapında tanıtan Özkulak, yenilikçi yaklaşımlarıyla Türkiye’nin sağlık turizmi potansiyelini uluslararası arenada güçlendirdi. Find Doctor in Turkey ile Türkiye'nin Sağlık Turizmi Liderliği Özlem Özkulak, sağlık turizmi alanındaki girişimcilik hikayesiyle dikkat çekiyor. Sağlık sektöründe Türk doktorları ve hastanelerinin dünya çapında tanınmasını sağlamak için kurduğu "Find Doctor in Turkey" platformu, bu alandaki önemli bir eksikliği dolduruyor. Türkiye'deki doktor ve hastanelerin, gerek teknolojik gerekse reklam kısıtlamaları nedeniyle uluslararası hastalara ulaşmada zorluk yaşadığını fark eden Özkulak, bu platformla güvenilir bir çözüm sunmayı amaçladı. Platform sayesinde doktor ve hastaneler, sosyal medya üzerinden yüksek maliyetlerle hasta bulmak zorunda kalmadan, eşit koşullarda tanıtım yapabiliyor. Hastalar ise bu platform aracılığıyla, doğrulanmış bilgilerle doktorlarını ve hastanelerini seçme şansı elde ediyor. Find Doctor in Turkey, yazılımı geliştirilme aşamasında olan ve daha da güçlenecek bir girişim olarak sağlık turizmine yenilikçi bir bakış açısı getiriyor. Merkezi İstanbul’da olan ve İzmir, Balıkesir, Antalya, Bursa gibi şehirlerde şubeleri bulunan platform, Gürcistan’da da faaliyet gösteriyor. Şu anda İngiltere, Amerika ve Almanya’da şube açma hazırlıkları devam eden bu girişim, Özlem Özkulak’ın liderliğinde sağlık turizmi sektöründe önemli bir oyuncu haline geldi. Türkiye'nin sağlık turizmi alanında bu platformla dünya çapında tanınması, Türk sağlık hizmetlerinin güvenilir ve erişilebilir bir şekilde sunulmasına katkı sağlıyor. Özlem Özkulak, ulusal bir gazetede reklam müdürü olarak çalıştığı dönemde, yaşamını değiştiren bir adım attı: Fazla kilolarından kurtulmak isteyen Özkulak, obezite ameliyatı geçirdi. Bu ameliyat, onun sadece fiziksel görünümünü değiştirmekle kalmadı, aynı zamanda kariyerinde de devrim niteliğinde bir dönüşüm başlattı. Ameliyatın ardından hızla kilo veren Özkulak, 55 kiloya düştü ve kendini yeniden keşfetme sürecine girdi. Bu kişisel dönüşüm, onun sağlık alanına olan ilgisini artırdı. Özkulak, ameliyat sonrası süreçte sağlık turizmiyle ilgilenmeye başladı. Reklamcılık deneyiminden güç alarak bu yeni sektörde kendine bir yol çizmeye karar verdi. İlk olarak sağlık turizmi eğitimleri alarak sektöre sağlam adımlarla girmeyi hedefledi. Kısa sürede Türkiye Sağlık Turizmi Derneği’nin İzmir Temsilciliği’ne seçildi. Bu dönemde sağlık turizmi alanında birçok projeye imza attı ve 2018 yılında İzmir’de geniş katılımlı bir obezite fuarı organize etti. Bu fuar, akademisyenler, uzmanlar ve halk tarafından büyük bir ilgiyle karşılandı ve Özkulak’ın sağlık turizmindeki liderlik vizyonunu daha da pekiştirdi. "Find Doctor in Turkey" Platformu ile Küresel Bir Vizyon Özkulak, sağlık turizmi sektöründeki başarısını bir adım daha ileriye taşıyarak 2018 yılında "Find Doctor in Turkey" platformunu kurdu. Bu platform, Türk doktorlarının uluslararası arenada tanınmasını hedefleyen ve sağlık turizmini dijitalleştiren yenilikçi bir girişim olarak öne çıktı. Yabancı hastaların Türkiye'ye gelmelerini sağlamak, Türk doktorlarının dünya çapında tanınmasını ve tercih edilmesini kolaylaştırmak için kurulan bu platform, kısa sürede sağlık turizmi sektöründe önemli bir yer edindi. Özlem Özkulak’ın liderliğinde platform, Türk doktorlarının kaliteli hizmetlerini global pazarda öne çıkararak Türkiye’nin sağlık turizmindeki yerini güçlendirdi. 2020: Yenilikçi Projeler ve Sürdürülebilir Başarı Sağlık turizmi sektöründe sürekli yeniliklere açık olan Özkulak, Türkiye’nin sağlık turizmi potansiyelini daha da ileriye taşımak için çalışmalarını sürdürdü. Özellikle İzmir’in sağlık turizmi açısından sahip olduğu değerleri öne çıkarmak için yerel ve uluslararası işbirlikleri geliştirdi. Bu süreçte, Teknopark bünyesinde geliştirilen yeni bir projeyle, hastaların tedavi süreçlerini daha etkili bir şekilde yönetmelerine yardımcı olacak teknolojik çözümler üzerinde çalışmaya başladı. Bu girişim, sağlık turizmi hizmetlerini daha verimli ve erişilebilir hale getirmeyi amaçladı. Gambiya Çevre, İklim Değişikliği ve Doğal Kaynaklar Bakanı Bayan Rohey John Manyang Türkiye'yi seçti Son yıllarda Türkiye'deki sağlık turizmi sektörü, artan rekabet karşısında zorluklarla karşılaşırken, Özlem Özkulak stratejik bir liderlik gösterdi. Birçok işletme fiyat indirimi yaparak hasta çekmeyi düşünürken, Özkulak bu yaklaşımın kısa vadeli kazançlar sağlayacağını fakat uzun vadede sektöre zarar vereceğini savundu. Onun vizyonuna göre, Türkiye'nin sağlık turizmindeki başarısı fiyat rekabetinden ziyade, hizmet kalitesi ve inovatif yaklaşımlar ile sürdürülebilirdi. Uluslararası fuarlarda yer alarak ve dijital pazarlama ile global arenada daha fazla tanıtım yaparak, Türk doktorlarının başarılarını ve Türkiye’nin sağlık altyapısını dünyaya tanıttı. Türkiye’nin Sağlık Turizmi Liderliğine Giden Yolda Bir Vizyoner Özlem Özkulak, sağlık turizmi alanındaki yenilikçi çözümleri ve kararlı liderliği ile Türkiye’yi bu sektörde uluslararası bir marka haline getirmeye devam ediyor. Onun kişisel dönüşümüyle başlayan bu yolculuk, sağlık turizmi alanında Türkiye’yi bir dünya lideri yapma hedefiyle büyüyor. "Find Doctor in Turkey" platformu ve uluslararası işbirlikleriyle, Özlem Özkulak sadece bir lider değil, aynı zamanda Türkiye’nin sağlık turizmindeki geleceğine yön veren bir vizyoner olarak öne çıkıyor.
- Mehmet Helva: Yükseklerdeki Profesyonel Başarı Hikayesi
Mehmet Helva, sektördeki yüksek güvenlik standartları ve yenilikçi çözümleriyle tanınan bir lider olarak, Mega Çözümler'de erişilmesi zor alanlarda başarıya imza atıyor. Mehmet Helva, Mega Çözümler’in yöneticisi ve IRATA L3 sertifikalı iple erişim teknisyeni olarak sektörde önemli bir yer edinmiştir. Yüksek binalar, rüzgar türbinleri, köprüler ve petrol platformları gibi erişilmesi zor alanlarda güvenlik, hız ve verimliliği bir araya getirerek, pek çok başarılı projeye imza atmıştır. Mega Çözümler, bu alanlarda sağladığı çözümlerle, iş güvenliği ve çevreye duyarlılığı ön planda tutarak sektörde fark yaratmaktadır. Helva’nın liderliğinde firma, vinç ve iskele gibi geleneksel yöntemlere ekonomik ve güvenli alternatifler sunuyor. Kariyer yolculuğunda Helva, uluslararası düzeyde sertifikalara sahip bir uzman olarak sektörde kendine sağlam bir yer edinmiş durumda. Özellikle IRATA L3 gibi dünya çapında prestijli sertifikalara sahip olan Helva, alanında uzman bir ekip ile çalışmakta ve iş güvenliği açısından sektöre öncülük etmektedir. Bu ekip, rüzgar türbinleri ve yüksek yapıların bakım, montaj ve temizlik gibi kritik operasyonlarını gerçekleştiren deneyimli profesyonellerden oluşmaktadır. Helva’nın liderlik ettiği projelerde, inovasyon ve çevre dostu yaklaşımlar büyük önem taşır. Mega Çözümler, sadece müşterilerine verimli çözümler sunmakla kalmayıp, aynı zamanda çevreye duyarlılık prensipleri doğrultusunda hareket eden bir firma olarak sektörde adını duyuruyor. Mehmet Helva’nın yönetiminde, firma ulusal ve uluslararası projelerde yer alarak sektöründe güvenilir bir iş ortağı haline gelmiştir. Sosyal medyada da 370 binden fazla takipçisi olan Helva, iş tecrübelerini ve başarılarını geniş kitlelerle paylaşarak, sektördeki farkındalığı artırmaya devam etmektedir. Mega Çözümler’in öne çıkan başarıları: Türkiye genelinde birçok yüksek katlı bina ve gökdelen projeleri. Rüzgar türbinleri ve petrol platformları gibi erişimi zor alanlarda bakım, onarım ve montaj hizmetleri. Uluslararası iş güvenliği standartlarına (IRATA) uygun operasyonlar. Hem güvenli hem de çevre dostu çalışma yöntemleri ile sektörde fark yaratan bir marka.
- Celal İmre: Kızını Okutmak İçin Köyün Kaderini Değiştiren Baba
Van'ın Edremit ilçesine bağlı kırsal Kıyıcak Mahallesi'nde yaşayan 65 yaşındaki Celal İmre, kızını erken yaşta evlendirmek yerine eğitimine devam etmesi için verdiği kararla sadece kendi çocuklarının değil, tüm köydeki çocukların hayatlarını değiştirdi. Van'ın Edremit ilçesine bağlı kırsal Kıyıcak Mahallesi'nde yaşayan 65 yaşındaki Celal İmre, kızını erken yaşta evlendirmek yerine eğitimine devam etmesi için verdiği kararla sadece kendi çocuklarının değil, tüm köydeki çocukların hayatlarını değiştirdi. 10 çocuk babası olan İmre, kızlarını okutarak toplumsal baskılara rağmen büyük bir değişimin öncüsü oldu. Bugün, 4 kızı öğretmen, 1 kızı hemşire, 3 oğlu doktor ve 1 oğlu inşaat mühendisi olarak topluma hizmet ediyor. Kızını Okutarak Köyün Kaderini Değiştirdi 1997 yılında kızı Fatma'nın ilkokuldan mezun olmasının ardından gelen görücü talebine içerleyen İmre, kızını evlendirmek yerine ortaokula kaydederek eğitime devam etmesini sağladı. Bu karar, köyde büyük tepkilere neden olsa da İmre geri adım atmadı. Fatma’nın eğitimiyle başlayan bu yolculuk, diğer kızlarının da okumasıyla devam etti. İmre, inşaatlarda çalışarak elde ettiği kıt imkanlarla çocuklarının eğitim hayatlarını destekledi. İmre Ailesinin Başarıları Celal İmre'nin dört kızı öğretmen, bir kızı hemşire, üç oğlu doktor ve bir oğlu inşaat mühendisi olarak eğitimlerini başarıyla tamamladı. En küçük oğlu ise lise eğitimine devam ediyor. Bu başarılar, Celal İmre'nin köydeki diğer aileler üzerinde de büyük bir etki yarattı. Başta kızlar olmak üzere, birçok çocuk okula gönderildi ve eğitim hayatlarına devam etti. Kıyıcak Mahallesi'nde artık eczacıdan diş hekimine, öğretmenden hemşireye kadar pek çok meslek sahibi genç var. Tüm Köyün Eğitim Seviyesini Yükseltti Kıyıcak Mahallesi Muhtarı Erol Demir, Celal İmre'nin çocuklarının meslek sahibi olmasının köyde büyük bir farkındalık yarattığını belirtti. "Celal Bey'in çocuklarını okutması, köyde kız çocuklarının eğitimine yönelik büyük bir değişim başlattı. Şimdi köydeki kız çocuklarının neredeyse tamamı okuyor. Benim de iki kızım üniversiteye gidiyor," diye ifade etti. Celal İmre'nin Başarı Hikayesi Celal İmre’nin hikayesi, sadece kendi çocuklarının hayatını değiştiren bir babanın öyküsü değil, aynı zamanda bir köyün eğitim ve toplumsal anlayışını dönüştüren bir başarı hikayesidir. Eğitimle gelen değişimin en güzel örneklerinden biri olan Celal İmre, çocuklarına ve köy halkına ilham vererek, onların da eğitim yolunda ilerlemelerine vesile oldu.
- Tek eliyle işlediği seccadelerle geçimini sağlıyor
Bolu'da yaşayan bedensel engelli Nermin Ayaydın, tek eliyle seccade işleyerek gelir elde ediyor. Göynük ilçesinde 2,5 yaşında geçirdiği çocuk felci nedeniyle engelli kalan 68 yaşındaki Ayaydın, küçük yaşlardan itibaren el işine ilgisi sayesinde seccade işlemeyi öğrendi. Anne ve babasının vefatından sonra ilçede ablası ve eniştesiyle yaşamaya başlayan Ayaydın, seccade işleyerek hem vaktini değerlendiriyor hem de geçimini sağlıyor. Ayaydın, komşulardan ve tanıdıklardan gelen siparişler üzerine işlediği seccadeleri, tanesi 250 liradan satıyor. Seccade işleyerek adeta hayata tutunan Ayaydın'ın yaptığı el emeği göz nuru ürünler talep görüyor. Nermin Ayaydın, yöresel desenlerle seccade yaptığını, el işinin hem bir uğraş hem de geçim kaynağı olduğunu söyledi. Abla Neriman Sarpkaya da kardeşinin çocuk felci geçirdikten sonra yaşadığı zorluklarla baş ederek bu işi yapmaya başladığını kaydetti.
- Türkiye, Yılın İlk 8 Ayında 40 Milyonu Aşkın Ziyaretçiyi Ağırladı
2024 yılının ilk 8 ayında Türkiye'yi ziyaret eden turist sayısı 40 milyonun üzerine çıkarak ülkenin turizmdeki gücünü bir kez daha ortaya koydu! Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre, Ocak-Ağustos döneminde Türkiye'ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre %7,11 artışla 35 milyon 803 bin 874 oldu. Yurt dışında ikamet eden Türk vatandaşlarının sayısı ise 4 milyon 492 bin 105 olarak kaydedildi. Böylece, Türkiye bu dönemde toplam 40 milyon 295 bin 979 ziyaretçi ağırlamış oldu. Ülkeler Arasında Ziyaretçi Sıralaması: Rusya Federasyonu: 4 milyon 550 bin 588 ziyaretçi Almanya: 4 milyon 385 bin 331 ziyaretçi Birleşik Krallık (İngiltere): 3 milyon 102 bin 412 ziyaretçi Ağustos Ayında da Rekor! Sadece Ağustos ayında Türkiye'ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı, geçen yılın aynı ayına göre %2,47 artış göstererek 6 milyon 825 bin 403 olarak gerçekleşti. Bu dönemde Türkiye'ye en çok ziyaretçi gönderen ülkeler sıralamasında Rusya Federasyonu birinci sırada yer alırken, onu Almanya ve Birleşik Krallık izledi.
- İsrail'in saldırısında elini kaybeden Gazzeli Muhammed müzik tutkusundan vazgeçmedi
İsrail'in Gazze'nin orta kesimindeki Nusayrat Mülteci Kampı'nda bir okula düzenlediği saldırıda elini kaybeden 14 yaşındaki Muhammed Ebu Iyda, ampüte edilmiş eline kumaş parçasıyla bağladığı yay ile müzik aletini çalıyor. Kuzeydeki Cibaliya Mülteci Kampı sakinlerinden Muhammed, İsrail'in saldırıları nedeniyle annesi ve kız kardeşiyle birlikte Nusayrat Mülteci Kampı'nda Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansına (UNRWA) bağlı okullardan birine sığındı. Babası kuzeyde kaldığı için ailesinin su ve yiyecek ihtiyacını temin etme görevini üstlenen Muhammed, Temmuz 2014'te Nusayrat Mülteci Kampı'ndaki Sirac Okulunun hedef alındığı saldırıda şarapnel isabet etmesi sonucu elini kaybetti. Saldırı öncesinde okulda ud eğitimi alan Muhammed, sağ elini kaybettiği için udu bırakmak zorunda kaldı ancak yılmadı ve zoru başararak keman çalmaya başladı. Kemanla yeniden hayata tutunan Muhammed, şimdilerde protez ele kavuşmak, Gazze dışına çıkmak ve okumak istiyor. Muhammed'in elini kaybetmesi son değil başlangıç oldu Edward Said Enstitüsünde müzik eğitmenliği yapan, keman çalan ve şarkı söyleyen 16 yaşındaki Sema Rami Necm, Muhammed'in keman çalmaya başlamasında en büyük etken oldu. Kendisi de 2 milyon Gazzeli gibi evini terk ederek güneye göç eden Necm, göç sırasında geri dönecekleri umuduyla kemanını yanına aldı ancak dönemedi. Kemanın çadırda bir süre hiç kullanılmadan durduğunu söyleyen Sema, "Bir gün neden keman çalmadığımı ve çocuklara bunu öğretmediğimi düşündüm. Sonrasında çadır kentlere ve sığınma merkezlerine gidip çocuklara eğitim vermeye başladım. Bu çocuklardan biri de Muhammed Ebu Iyda'ydı." dedi. Muhammed'in başlangıçta ud eğitimi aldığını ancak okulun vurulmasından sonra eğitiminin yarıda kaldığını kaydeden Sema, şöyle devam etti: "Umudumuzu yitirmemek adına Muhammed'in yeniden bir müzik aleti çalmasını istedim. Muhammed'in elinin ampüte edilmesi her şeyin sonu değil bilakis başlangıcıydı. Kemanın arşesini Muhammed'in ampüte edilmiş eline bağlamayı düşündüm. Ud için iki ele de ihtiyaç var ancak kemanda böyle bir yöntem kullanarak başarabileceğimizi düşündüm." Uzuvlarını kaybetmiş nice önemli şahsiyeti örnek aldılar Muhammed başlangıçta çok zorlandığını ve eli yeni ampüte olduğu için çok acı çektiğini ifade eden Sema, daha sonra aleti sevdiğini ve kemanla arasında bir dil oluştuğunu ve şimdilerde kemancı olmak istediğini aktardı. Çocuklara ilk defa eğitim verdiği için biraz zorlandığını anlatan Sema, "Muhammed'e elinin ampüte edilmesinin dünyanın sonu olmadığını göstermek ve ona umut aşılamak istedim. Bu şekilde uzuvları ampüte edilmiş ancak önemli yerlere gelmiş bilim adamları ve şahsiyetler olduğunu söyledim." ifadelerini kullandı.
- Bursalı kadın üreticiler devlet desteğiyle üretim kapasitesini artırdı
Aksu Köyü Kadınları Dayanışma Derneği üyeleri, yöreye özel meyvelerden yapılan meyve suyu, ev yapımı salça, reçel ve tarhana gibi ürünlerde kapasiteyi arttırarak 20 kadına istihdam sağladı. Bursa'nın Kestel ilçesindeki kırsal Aksu Mahallesi'nde yaklaşık 15 yıl önce bir araya gelen kadınlar, dernek kurup kahvaltı evi açtı. Aynı zamanda yöresel ürünler üretmeye de başlayan kadınlar, 3 yıl önce Kestel Belediyesi öncülüğünde, "2021 Yılı Kırsalda Ekonomik Kalkınma Mali Destek Programı" kapsamında Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı'ndan (BEBKA) destek alarak üretimlerini profesyonel ortama taşıdı. BEBKA'dan aldıkları 2 milyon 300 bin liralık destekle yaklaşık 3 milyon 100 bin liralık yatırım yapan dernek, meyve suyu makinesi, dolum ve etiketleme makinesi, soğutma tankı, dolum tankı edinerek üretim kapasitelerini arttırdı. Yöreye özgü kendi yetiştirdikleri 7 çeşit meyveden yaptıkları içeceğe patent de alan 20 kadın, meyveleri yetmediğinde çevre köylerdeki kadınlardan da tedarik sağladı. Talebe göre yıllık yaklaşık 3 ton meyve suyu, 4 ton salça, 1 ton reçel ve 5 ton da tarhana üreten kadınlar, internet sitelerinden, sosyal medyadan ve işlettikleri kahvaltı evinden satışlarını yapıyor. Üretim için makinelerin yanında eğitimler de verildi Aksu Köyü Kadınları Dayanışma Derneği Başkanı Gülşah Aktaşçay, aldıkları destekle üretimlerini arttırdıklarını söyledi. Yıllık talebe göre üretim yaptıklarını ve özellikle patentli meyve suyunun revaçta olduğunu aktaran Aktaşçay, "Meyve suyunu 3 ton rahat yapıyoruz. Aynı zamanda salçamızı da ona keza o civarlarda 2-3 ton, daha da fazlası olduğu dönemler oluyor. Reçellerimiz daha az, 500 kilogram ya da bir ton aralığında üretiyoruz. Tarhanamız çok satılıyor, yılda 5 ton sattığımız oluyor." dedi. Mahallelerinin çok zengin bir coğrafyada bulunduğuna işaret eden Aktaşçay, şöyle konuştu: "Köyümüz köy gibi bir köy. Köyümüzde hayvancılık da var. Tarhanamızın sütünü köyümüzden temin ediyoruz. Meyvelerimizi köyümüzden temin ediyoruz. Sıkıştığımız dönemlerde meyve yetiştiremediğimiz dönemlerde diğer civar köylerdeki arkadaşlarımıza yardımcı oluyoruz. Oralardan kendimize meyve alıyoruz. Bu bir kadın dayanışması. Tüm çalışma arkadaşlarıma bu kapsamda da çok teşekkür ediyorum. Yani altyapı oluşturup bu zamana kadar gelmemize vesile olan herkese çok teşekkür ediyorum. Köy halkımız da bu konuda çok özverilidir. Herhangi bir isteğimiz, ricamız olduğu zaman hiç kimse kırmaz. Biz 15 yıllık bir derneğiz. Eşlerimizle ilk etapta tabii ki de biraz problemler yaşandı ama her zaman destek oldular, yanımızda oldular." BEBKA İzleme ve Değerlendirme Birim Başkanvekili Erhan Öztürk, 2021 yılı mali destek programı kapsamında Kestel Belediyesinin başvurusu üzerine derneğe destekte bulunduklarını vurgulayarak, şunları söyledi: "Projemizin toplam bütçesi 2024 yılı rakamlarıyla 3 milyon 100 bin lira, vermiş olduğumuz destek ise 2 milyon 300 bin lira civarında. Proje kapsamında reçel ve meyve suyu üretimine yönelik makine ve ekipmanlar alındı. Yine paketleme ve dolumla ilgili makina ekipmanları da alındı. Yine burada gıda güvenliği ve ürünlerin satışıyla ilgili kadınlarımıza eğitimler verildi. Marka tescili gerçekleştirildi. Baştan sona bütün süreçlerle ilgili bir desteğimiz oldu. Benzer projeleri yine Kestel Belediyemizle işbirliğinde diğer köylerimize de vermiştik. Burada da yine yörede üretilen özellikle kısa sürede tüketilmesi gereken meyvelerin daha uzun vadede değerlendirilmesi için işlenmesi hem ilçedeki köyümüzdeki kadınlarımızın ekonomiye katkısını arttırıyor hem de kırsaldan kente olan göçün yaratmış olduğu sosyal problemlerin önüne geçmiş oluyor. Emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Bu destek kırsaldaki ekonomik faaliyetlerin çeşitlendirilmesi, yerelde üretilen tarımsal ürünlerin arttırılması yönünde bir destek programıydı." Kestel Belediyesi Meclis Üyesi Kevser Öztürk, bölgede tarihi çok eskiye dayanan kırsal mahallelerde meyveciliğin ön planda olduğunu belirterek, "Bunlar kadınlar adına gerçekten önemli projeler. Biz bu noktada hepsini destekliyoruz. Aksu'da reçel ve meyve suyu üzerine çalışılıyor, uzun süredir faaliyetlerine devam ediyorlar. Tabii ki sadece tesis kurmakla bitmiyor, bunların e-ticaretinden, sosyal medya eğitimlerinden tutun, birçok eğitimleri de bu noktada aldılar." ifadelerini kullandı.
- Aşk Yazarı Mustafa Çifci'nin Başarı Hikayesi
Türk Edebiyatında Aşkın Kalemi: Mustafa Çifci, Duygusal Derinliğiyle Aşkı Yeniden Tanımlıyor Türk edebiyatında "Aşk Yazarı" olarak tanınan Mustafa Çifci, duygusal derinliği ve aşkı işlediği özgün eserleriyle okuyucularını büyülemektedir. Aşka dair yazdığı yazılarıyla basında “Aşk Yazarı Mustafa Çifci” olarak anılan yazar, edebiyatımıza birçok eser ve yüzlerce köşe yazısı kazandırmış bir isimdir. Türk edebiyatının aşk temalı eserlerinde en seçkin, en çok okunan ve en çok aranan yazarların başında gelen Çifci, tüm eserlerinde aşkın eskimeyen yüzünü nostaljik bir bakış açısıyla okuyucularına sunmaktadır. Yazdığı 25 kitabıyla geniş bir okuyucu kitlesine ulaşmayı başarmıştır. Eğitim Hayatı Mustafa Çifci, İşletme, Sosyal Hizmetler ve Sosyoloji lisans mezunu olup, aynı zamanda Psikoloji Uzmanlığı, Koçluk Mesleki Eğitmenliği ve NLP eğitimlerini tamamlamış, Yaşam Koçluğu sertifikasına sahip bir yazardır. Aşkın derinliklerini edebi eserleriyle keşfetmiştir. Son yıllarda gündemden düşmeyen Duygusal Ayrılık, Sevgi Yağmuru, Kalbime Dokunan Sözler ve Ne Yağmurlar Biter Ne de Ayrılıklar kitaplarında, insan ruhu ve aşk ilişkileri üzerine derin felsefi düşünceler sunarak okurlarının kalbine dokunmuş ve onlarla güçlü bağlar kurmayı başarmıştır. Kitaplarındaki Derinlik Yazdığı kitaplar sadece aşkı anlatmakla kalmayıp, aşkın insan hayatındaki yeri, etkisi ve dönüşümünü kapsamlı bir şekilde ele almaktadır. Duygusal Ayrılık eserinde insanın yalnızlığını, kişinin çıkmaz sokaklarından sevginin gücüyle nasıl mutlu bir yaşama döndüğünü anlatır. Çifci, eserlerinde toplumsal ilişkileri sorgulayan, aile ve aşk hayatında eksiklikler yaşayan insanların bu olumsuz taraflarını ve sevgi ile büyümenin yollarını anlatır. Ailede sevgi eksikliğinin, kardeşler arasındaki anlaşmazlıkların toplumsal huzursuzluğun temel kaynağı olduğunu ve duygusal ilişkilerde sevginin yapıcı gücünü örneklerle gösterir. Aşk Yazarı Çifci’nin Eserlerinden Doğan Sorgulamalar Aşk Yazarı Çifci’nin kitaplarını okurken ister istemez şu sorular aklımıza gelir: “Hüznün uğramadığı bir yürek, acının yaşanmadığı bir aile var mıdır? İnsan yalnız mıdır?” Çok Yönlü Bir Entelektüel Yazarlık kariyerinde aşkın dilini, insanın içsel yolculuğunu ve duygusal yoğunluğu işleyen Çifci, yalnızca edebi başarılarıyla değil, aynı zamanda bireysel gelişim alanında aldığı eğitimlerle de çok yönlü bir entelektüel olarak öne çıkmaktadır. Psikoloji ve sosyoloji alanındaki bilgilerini eserlerinde ustalıkla kullanarak okurlarına sadece duygusal bir hikâye değil, hayata dair derin içgörüler de sunmaktadır. Kitaplarından Bazıları: Duygusal Ayrılık (2023) Sevgi Yağmuru (2023) Kalbime Dokunan Sözler (2022) Ne Yağmurlar Biter Ne de Ayrılıklar (2023) Aşk Eski Bir Fotoğraftı (2014) Mustafa Çifci, "Aşk Yazarı" unvanını alarak Türk edebiyatında kendine özgü bir yer edinmiş ve aşkın evrensel dilini kalemiyle ustalıkla ifade etmiştir. Kastamonu doğumlu olan yazar, 2002 yılında Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi'nde yer almıştır. Cumhuriyetin 100. Yılında İz Bırakan Kalemler Edebiyat Antolojisi başta olmak üzere birçok esere önsöz yazmıştır. Tüm kitapları için tıklayın
- Uşak'tan Kırklareli'ne göç eden kadın köyün "hanımağa"sı oldu
Uşak'tan 11 yıl önce hayvan bakıcısı olarak ailesiyle Kırklareli'nin Kayalı köyüne göç eden 35 yaşındaki Çiğdem Onbey, çalıştığı işletmenin kapanması üzerine büyükbaş hayvan çiftliği kurdu, köydeki kahvehanenin işletmeciliğini üstlendi. Onbey, eşi ve 3 çocuğu ile Kayalı köyünde kurulan keçi çiftliğinde çalışmak üzere göç etmeye karar verdi. Çiftliğe yaptığı başvurunun kabul edilmesi üzerine Onbey, 2013 yılında köye göç etti. Onbey'in bir süre çalıştığı çiftlik, 2017'de kapandı. İşsiz kalan Onbey, sahiplerinden çiftliği kullanmak için izin aldı. Banka kredisiyle büyükbaş hayvan alan Onbey, kısa sürede sürüsünü büyüttü. Çiftlikte 55 büyükbaş hayvana bakan Onbey, 2022 yılında da kapanan köy kahvehanesini işletmeye talip oldu. Onbey, köy muhtarlığından kahvehaneyi kiralayıp, eşi ve 21 yaşındaki kızı İkbal ile köy kahvehanesini işletmeye başladı. Kısa sürede tüm köylünün sevgisini kazanan Onbey, bir yandan köy kahvehanesindeki, diğer yandan çiftlikteki mesaisini sürdürüyor. Köyde "Hanımağa" olarak anılan Onbey, azmiyle de köy kadınlarına örnek oluyor. Çiğdem Onbey, çiftlikteki hayvanlarına bakması için köyden bir kadını da istihdam ediyor. Gün aydınlanmadan köy kahvehanesinde temizlik yapan ve çayı demleyen Onbey, havanın aydınlanmaya başlamasıyla buradaki mesaisini geçici olarak eşine ve kızına devrediyor. Traktörün direksiyonuna geçen Onbey, yanına aldığı yardımcısı ile çiftliğin yolunu tutuyor. Onbey, şarkı ve türküler eşliğinde çiftlikte hayvanları besleyip süt sağım işlemini gerçekleştiriyor. Öğlen saatlerinde çiftlikteki mesaisini tamamlayan Onbey, yeniden kahvehanedeki çay ocağının başına geçiyor. "Köyde parmakla gösterilen bir numara kadın kahveciyim artık" Çiğdem Onbey, çalıştıkları çiftliğin üretimi durdurmasının ardından kent merkezine yerleşmeyi düşündüklerini ancak yaşam şartlarının zor olabileceği düşüncesiyle köyde kalmaya karar verdiklerini anlattı. Banka kredisiyle aldığı inekle süt üretimine başladığını anlatan Onbey, işlerini büyüttükten sonra köyün kahvehanesini de çalıştırmaya karar verdiklerini ifade etti. Zaman zaman zorlandığını anlatan Onbey, "Kadınsın yetişemiyorsun etrafta da çay isteyenler oluyor, yeri geliyor ocakta çalışıyor çay yapıyorum, yeri geliyor garsonluk yapıyorum. Yani her türlü her tarafa yetişmeye çalışıyorsun. Bir erkek gibi rahat olamıyorsun kahvehanede." şeklinde konuştu. Hemcinslerinin kendisini takdir ettiğini dile getiren Onbey, kahvehaneye gelenlerin çok memnun ayrıldıklarını belirtti. "Beni yadırgayan herkes alıştı, kabullendi" Ön yargıları da yıktığını dile getiren Onbey, "İlk başlarda kahveciliğe başladığımda yadırgayanlar oldu. Hani 'kadından kahveci mi olur, bizlerde olmaz böyle şeyler' deyip... Sonunda beni yadırgayan herkes alıştı, kabullendi. Şimdi herkes takdir ediyor, sevilen bir insan olduk artık." ifadelerini kullandı. Onbey, azmin getirdiği gururu yaşadığını, hiç tanımadıkları köyde kendi işinin patronu olduğunu anlattı. Kadınların artık hayatın her alanında var olduğunu anlatan Onbey, şöyle devam etti: "Bana 'kahveci' diyorlar bakıyorum, 'Çiğdem' diyorlar bakıyorum, 'hanım ağa çay getir', 'hanım ağa bardak boşaldı', 'haydi be nerede kaldın' diyorlar ama arada 'hişt, pişt' diyorlar kızıyorum. Kadın olunca kahvenin içinde erkekler bir tık daha derli toplu oldu. Normalde bir kahvehanede izmariti sağa sola fırlatabilirler ama burada öyle değil." Onbey, bir hayalinin de kahvehaneyi haftada bir kadınlara yönelik açmak olduğunu söyledi. Tırnaklarından ojesini de eksik etmiyor Çiğdem Onbey, işini severek yaptığını ve çok yoğun bir tempoda çalıştığını belirtti. Hayvancılık işinin normalde erkek işi olduğunu vurgulayan Onbey, "Kaldırdığım balya, slaj, yem. Bir çuval yem 50 kilogram. Kadınsın erkeğe göre biraz naifiz. Anadolu kadınının, Yörüklerin getirdiği bir güç herhalde." dedi. Hayvanlarını çok sevdiğini ifade eden Onbey, her hayvanın bir ismi olduğunu anlattı. Çok mutlu bir hayatının olduğunu belirten Onbey, şunları kaydetti: "Köyde aktif bir kadınım. Köydeki kadınlara nispeten. Bana bir bakıyor traktördeyim, bir bakıyor arabadayım, bir bakıyorlar bisiklet tepesindeyim en sonunda dediler ki sen 'hanım ağa' ol. Artık köy beni hanım ağa olarak tanıyor. Şalvar tabii ki hayvanlara bakarken giydiğim bir şey, ojelerimde kadının gerektirdiği bakımım. Ojemi de sürerim, makyajımı da yaparım, yeni geldiğinde hanımefendi olmasını bilirim, yeni geldiğinde de bir köy kadını olmasını bilirim."











