Boş arama ile 785 sonuç bulundu
- Lojistik projesiyle tırın şoför koltuğuna oturan kadınlar limanda çalışıyor
Mersin'deki lojistik projesi kapsamında eğitimlerini tamamlayıp tır şoförlüğüne başlayan Yeliz Duman ve Ayşe Taşdemir, limanda yüklenen konteynerleri kentteki depolara ulaştırıyor. Valilik, İŞKUR, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İl Emniyet Müdürlüğü, İl Jandarma Komutanlığı ve Merport Lojistik'in işbirliğinde geçen yıl "Lojistiğin Kalbi Mersin" projesi hayata geçirildi. Yük taşımacılığındaki şoför sayısının artırılmasının hedeflendiği çalışmada, teorik ve pratik eğitimlerini tamamlayan katılımcılardan 15'i, sürücü belgelerini aldıktan sonra proje ortağı firma tarafından istihdam edildi. İş sahibi olanlardan 45 yaşındaki Yeliz Duman ve 47 yaşındaki Ayşe Taşdemir, Mersin Limanı'nda yük taşımacılığına başladı. Sabah tırlarının direksiyonunun başına geçen Duman ve Taşdemir, limanda yüklenen konteynerleri kentteki depolara ulaştırıyor. "Diğer şoförler el sallıyor, tebrik ediyor" İki çocuk annesi Yeliz Duman, tır şoförü eşinden etkilenip başladığı mesleği 9 aydır sürdürdüğünü söyledi. İşine kısa zamanda alıştığını dile getiren Duman, "Daha önce ev hanımıydım, hiç çalışmamıştım. Kendime inandım ve başardım. İşimi hakkıyla, severek yapıyorum." dedi. Duman, 08.00-15.00 saatlerinde görev yaptığını belirterek, "Limana gittiğimizde diğer şoförler el sallıyor, tebrik ediyor ve 'Helal olsun' diyorlar. Diğer kadın şoför arkadaşımla hem eğleniyor hem de işimizi yapıyoruz." diye konuştu. "Karavanla dünya turu hayalimizi tırla gerçekleştireceğiz" İki çocuk sahibi Ayşe Taşdemir de meslekte ilerleyip kendi taşımacılık şirketini kurmayı hedeflediğini anlattı. Tır kullanmayı sevdiğini ifade eden Taşdemir, şöyle konuştu: "Kadınlar tır sürmekten korkmasın. Bu işi kadınların daha düzenli ve tertipli yapabileceğine inanıyorum. Bizi görenlerden çok güzel tepkiler alıyoruz. Eşim emekli olduktan sonra kendimize özel bir tır alıp uluslararası işler yapmak istiyoruz. Karavanla dünya turu yapmayı düşünüyorduk ama bu hayali tırla gerçekleştireceğiz." Merport Lojistik Genel Müdürü Murat Fazlı Bilik de projedeki amaçlarının istihdam sağlamak olduğunu vurgulayarak, "Kadınlar bu sektörde ne kadar güçlü olduklarını gösterdi ve tüm aşamalardan başarıyla geçti." dedi.
- "Yılın çırağı"nın hayali kendi terzi atölyesini kurmak
Ticaret Bakanlığınca "yılın çırağı" seçilen Trabzonlu 15 yaşındaki Gülhanım Başaran, küçük yaşlarda başladığı terziliği büyük bir tutkuyla sürdürüyor. Akçaabat ilçesinde yaşayan Başaran, mesleğe daha çocukken evdeki atık malzemeleri değerlendirerek başladı. Oyuncak bebeklerine kıyafet diken, atık malzemelerden bez bebekler yapan Başaran, bu sayede kendisini giderek daha da geliştirdi. Ortahisar Mesleki Eğitim Merkezi Moda Tasarımı ve Terzilik Bölümünde eğitimini sürdüren Başaran, bir taraftan da Söğütlü Mahallesi'ndeki terzi dükkanında çırak olarak çalışıyor. Ütü, pantolon paçası yapımı, etek ve elbise boyu, tadilat gibi işleri yaparak mesleğin tüm inceliklerini öğrenen Başaran, ileride kendi tasarımlarının da olacağı butik ve atölye kurmak istiyor. Ticaret Bakanlığınca 81 ilden adaylar arasından "yılın çırağı" seçilen Başaran, 28 Eylül'de Kırşehir'de düzenlenecek törenle ödülünü alacak. "Tasarımlar yapıyorum ama şu an onları saklıyorum" Gülhanım Başaran, küçüklükten beri bir şeyler dikmeye hevesli olduğunu söyledi. İşe bez bebek ve bebek kıyafeti dikmekle başladığını belirten Başaran, sonrasının kendiliğinden geldiğini ifade etti. Başaran, terzi çıraklığı yaptığını, genelde tamir, tadilat, sökme, ütü gibi işlerle uğraştığını anlattı. Kendisini mesleğinde geliştirmek istediğini vurgulayan Başaran, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hayalim bu işi daha ileriye taşımak. Kendi butiğimi, atölyemi açmak istiyorum. Hedefim, hayallerim bunlar. Tasarımlar yapıyorum ama şu an onları saklıyorum. Gelecekte daha ileriye gidersem onları insanlarla paylaşmayı çok istiyorum." Başaran, "yılın çırağı" seçildiği için çok heyecanlı olduğunu dile getirdi. "İstediği hedefe ulaşmasını diliyorum" Gülhanım Başaran'ın usta öğretici Ayşe Altıntaş da Gülhanım'ın küçük yaşta bu işe atılmasının gurur verici olduğunu ifade etti. Gülhanım'ın başarılı olması temennisinde bulunan Altıntaş, sözlerini şöyle tamamladı: "İnşallah daha çok başarılı olacak. İstediği hedefe ulaşmasını diliyorum. Dediğimizi yapan, söylediğimizi dinleyen, gösterdiğimizi algılayan bir öğrenci. Çırak bulmak da zor. Küçük yaşta bu işe atılanların bu meslekleri yürütmek istemeleri çok güzel. Gülhanım'a başarılar diliyorum."
- Kobi-Line’ın 12 Yıllık Başarı Hikayesi: Girişimcilere Destek Veren Güç
Kobi-Line, 2009 yılından bu yana Türkiye’de KOBİ'lere, girişimcilere ve çiftçilere devletin sağladığı hibe ve teşvikler konusunda danışmanlık hizmeti sunarak başarılarına katkıda bulunan öncü bir firma. CEO’su Fuat Böge liderliğinde, online danışmanlık hizmeti sunarak KOBİ danışmanlığını meslek haline getirdi. Böge’nin 17 yıllık Almanya deneyimi, doğu ve batı kültürlerinin harmanlandığı bir bakış açısı sunarak firmalara hem insan odaklı bir yaklaşım hem de yenilikçi çözümler getirdi. Türkiye’nin lider KOBİ danışmanlık firması Kobi-Line, 2009 yılından bu yana KOBİ’lere, girişimcilere ve çiftçilere devletin sunduğu hibe, teşvik ve kredilerden yararlanmaları konusunda uzman danışmanlık hizmetleri veriyor. Verdiği rehberlik ve danışmanlık hizmetleriyle her geçen gün daha fazla işletmenin yanında yer alan Kobi-Line, 2020 yılında da sektörde bir numara olmayı başardı. Türkiye çapında online hizmet sunarak KOBİ danışmanlığını bir meslek haline getiren Kobi-Line, girişimcilerin ve işletme sahiplerinin büyüme hedeflerine ulaşmalarına yardımcı oluyor. Kobi-Line'ın Kapsamlı Hizmetleri Kobi-Line, devlet desteklerinden yararlanmak isteyen işletmelere geniş kapsamlı danışmanlık hizmetleri sunuyor. KOSGEB, TÜBİTAK, IPARD gibi devletin sunduğu hibe, teşvik ve kredilerden faydalanmak isteyen işletmelere rehberlik ederek, süreçlerin sorunsuz ilerlemesini sağlıyor. Ayrıca, işletmelerin büyüme stratejilerini belirleme, pazar analizi yapma, dijital dönüşüm süreçlerini yönetme gibi alanlarda da destek veriyor. KOBİ'ler Kobi-Line ile büyüyor Kobi-Line, KOBİ’lerin büyüme süreçlerinde kilit bir rol oynuyor. Verilen hizmetler arasında KOSGEB, TÜBİTAK, IPARD gibi devlet desteklerine erişim, iş planları hazırlama, web sitesi tasarımı, marka ve patent danışmanlığı bulunuyor. Aynı zamanda firmalara dijital dönüşüm stratejileri oluşturmada, personel eğitiminde ve motivasyonunu artırmada da rehberlik ediyor. Bu kapsamda firmalar, finansal yönetimden ihracat stratejilerine kadar birçok alanda Kobi-Line’ın tecrübelerinden faydalanıyor. Firmanın sunduğu hizmetler arasında: Hibe Danışmanlığı: İşletmelerin devletin sunduğu hibe ve teşviklere erişimini hızlandırma ve süreç yönetimi. İş Planı Hazırlama: Girişimcilerin iş fikirlerini hayata geçirmeleri için gerekli iş planlarının hazırlanması. Dijital Dönüşüm Stratejileri: Firmaların dijital dünyada yer almalarını sağlayacak stratejilerin oluşturulması. Personel Eğitim ve Gelişim: İşletmelerin personel yönetimi, eğitim ve motivasyon süreçlerinde destek verilmesi. Marka ve Patent Danışmanlığı: Firmaların marka tescili ve patent işlemleri konusunda profesyonel danışmanlık hizmetleri sunma. Kobi-Line, 12 yıllık tecrübesiyle girişimcilere, KOBİ’lere ve çiftçilere devletin sunduğu hibe ve teşviklerden yararlanma konusunda danışmanlık hizmeti sunuyor. 2009 yılında kurulan firma, Türkiye’nin dört bir yanına online hizmet vererek KOBİ danışmanlığını bir meslek haline getirdi. Firmanın misyonu, işletmelere yalnızca finansal destek sağlamak değil, aynı zamanda onları küresel rekabete hazırlamak, çalışan motivasyonunu artırmak ve marka haline gelmelerini desteklemek. Kobi-Line, birçok KOBİ’nin başarılı projelerine rehberlik etti. Bir tekstil firmasının satışlarını %30 artırmasına yardımcı olurken, bir teknoloji firmasının nakit akışını optimize ederek maliyetlerini düşürmesini sağladı. Bu başarılar, firmanın sektördeki lider konumunu pekiştiriyor. Böge’nin yönetiminde Kobi-Line, Türkiye’de KOBİ’lerin global pazarda rekabet edebilecek seviyeye gelmelerine yardımcı olarak büyük bir başarı elde etti. Biz Danışmanlık Hizmeti Satmıyoruz, Finansal Özgürlük Sunuyoruz CEO Fuat Böge, firmayı sadece bir danışmanlık şirketi değil, KOBİ’lere rehberlik eden bir çözüm ortağı olarak tanımlıyor. Böge’nin liderliğinde Kobi-Line, işletmelere hem finansal yönetim konusunda destek veriyor hem de çalışan motivasyonu ve marka stratejileri geliştirme konularında rehberlik ediyor. Böge, firmanın misyonunu şu sözlerle özetliyor: “Her geçen yıl daha fazla danışanımıza ulaşıyoruz ve bu durum bizi daha da motive ediyor. Kobi-Line olarak, KOBİ’leri başarıya ulaştırmak için sürekli kendimizi geliştiriyoruz.” Kobi-Line’ın Geleceğe Yönelik Vizyonu Fuat Böge’nin liderliğinde Kobi-Line, gelecekte daha fazla KOBİ’ye ulaşmayı ve onları küresel ölçekte rekabete hazırlamayı hedefliyor. Firma, teknolojinin hızla geliştiği günümüzde, işletmelerin dijital dönüşüm süreçlerini destekleyerek rekabet güçlerini artırmayı hedefliyor. Böge, “Her işletme ve girişimci, devletin sunduğu desteklerden faydalanma hakkına sahiptir. Kobi-Line olarak, işletmelerin bu süreçte en iyi şekilde yönlendirilmesini sağlıyoruz,” diyor. Sonuç olarak, Kobi-Line’ın sunduğu danışmanlık hizmetleri, KOBİ’leri güçlendirerek onların iş dünyasında daha sağlam adımlar atmalarına yardımcı oluyor. Fuat Böge’nin yenilikçi vizyonu ve insan odaklı yaklaşımı sayesinde Kobi-Line, Türkiye’de ve dünyada adından daha fazla söz ettirecek gibi görünüyor. Sende KOBİ Danışmanı Olabilirsin Kobi-Line, KOBİ Danışmanlığı eğitimlerini Gelişim Üniversitesi, Altınbaş Üniversitesi ve Kobi-Line Akademi işbirliğiyle, SAÜSEM onaylı sertifika programları çerçevesinde sunuyor. Eğitim, hem yüz yüze hem de uzaktan veriliyor. KOBİ Danışmanı, yönetim danışmanı, mali müşavir gibi kariyer hedefleyen veya bu alanda çalışanlar için tasarlanmış. Eğitim süresi, yüz yüze 10 gün/60 saat, uzaktan 8 gün/40 saat olarak belirlenmiş. Bu program, katılımcılara bağımsız çalışma ve danışmanlık yapma imkânı sunuyor. DETAYLAR İÇİN TIKLA
- Motosikletiyle gittiği ücra mahallede çocuklara tatlı ikram ediyor
Van'da "Tatlı yemeyen çocuk kalmasın" sloganıyla yola çıkan tatlı ustası Atilla Karaca, motosikletiyle ücra mahalleleri gezerek, çocuklara tatlı ikram ediyor. Öğretmen eşinin tayin sebebiyle üç yıl önce Ankara'dan Van'a taşınan 28 yaşındaki Karaca, şehir merkezinde tatlı dükkanı açtı. Eşinin görev yaptığı okulda düzenlenen etkinlikte çocuklara tatlı ikram eden Karaca, kırsalda yaşayan çocukları da tatlıyla buluşturmaya karar verdi. Kentte iki yıldır motosikletiyle ücra yerleşim yerlerine giden Karaca, ziyaret ettiği okullarda kendi imkanlarıyla hazırladığı meyveli tatlıları çocuklara ikram ediyor. "Onların mutluluğunu görünce ben de mutlu oluyorum" Karaca, Van'da bütün kırsal mahalleleri ziyaret etmeyi hedeflediğini söyledi. İki yılda ziyaret ettiği 100 yerleşim yerinde yaklaşık 10 bin çocuğa ulaştığını belirten Karaca, tatlı yeme imkanı bulamayan çocuklara tatlı vererek onların mutluluğuna ortak olduğunu ifade etti. Gezdiği yerleşim yerlerinde farklı kültürlerle tanıştığını anlatan Karaca, "Van'da bütün köyleri gezmek istiyorum. Böylece bütün öğrencileri waffle tatlısıyla tanıştırarak görevimi tamamlamış olacağım. Çocuklar bir tatlı kültürü öğreniyor. Bu tatlıyı maalesef kırsalda tatmak veya tanımak çok zor. Öğrencilerimiz şehirlere geldiklerinde ya da üniversiteye gittiklerinde bu tatlıya karşı yabancı olmamalarını istiyorum çünkü ben de waffle ile 21 yaşında tanıştım. Buradaki çocukların daha erken tanışmasını istiyorum." diye konuştu. Ziyareti sırasında çocuklara öğretici bilgiler de aktardığını anlatan Karaca, şunları kaydetti: "Çocuklar etkinlik süresince keyifli vakit geçiriyor. Onların mutluluğunu görünce ben de mutlu oluyorum. Etkinliklerimizde doğum gününe denk gelen öğrenciler oluyor. O zaman daha keyifli vakit geçiyor. Etkinlik süresince tatlının tarihçesinden tutun da nasıl yapıldığına kadar çocuklara öğretiyoruz. Tatlıda kullandığımız meyvelerin nereden geldiğini anlatıyorum. Çocuklar hem öğreniyor hem de eğleniyor." Değirmenarkı İlkokulu öğretmeni Leyla Tan ise "Çocuklar bulundukları konumdan dolayı bu gibi tatlılara ulaşamıyorlar. Atilla Bey, köyümüze gelerek çocuklarımıza çok güzel imkan sağladı. Bu tarz etkinliklerin köy okullarında daha fazla olmasını istiyoruz." diye konuştu. Daha önce waffle yemediğini belirten 4. sınıf öğrencisi Erdem Demir de "Çok değişik bir tatlıydı, tadı çok güzeldi. Bize yapılışını da öğretti. Babamla çarşıya indiğimizde isteyeceğim." ifadelerini kullandı.
- Türkiye’de Çoban Açığı Büyüyor! Yüksek Maaşa Rağmen Talep Düşük!
İŞKUR, hayvancılık sektöründe 150 bin çoban ihtiyacı olduğunu açıkladı. Ancak, bu yüksek maaşlı iş için talep yetersiz! Türkiye'de çoban açığı giderek büyüyor! İŞKUR'un açıkladığı verilere göre hayvancılık sektöründe 150 bin çoban ihtiyacı bulunuyor. Maaşların oldukça yüksek olmasına rağmen, mesleğe olan talep düşük seviyelerde kalıyor. Bu durum, işletmeleri yabancı işçilere yönlendirmeye zorluyor. Sektördeki Açıklar: Hayvancılık, çoban ihtiyacı açısından başı çekerken, imalat ve ticaret gibi sektörlerde de önemli açıklar bulunuyor. Hayvancılık sektöründe 150 bin çoban açığına karşılık, imalat sektöründe 99 bin 991, ticaret sektöründe ise 62 bin 489 açık pozisyon mevcut. Yüksek Maaş, Düşük İlgi: Çobanlık maaşları cazip olsa da yerli iş gücünün ilgisi yetersiz. Çoban başına verilen destek ödemeleri artırılmasına rağmen, halen büyük bir açık var. 2023 yılında çobanlara 30 bin lira destek sağlandı ve bu teşviklerle yerli çobanların ilgisini çekmek hedefleniyor. Yabancı Çobanlar: Yerli çobanların teşvik edilmesi için sürü yöneticisi sertifika programları devreye sokulsa da açık kapanmıyor. Bu nedenle yabancı işçilerin çoban olarak çalışması yaygınlaşıyor. TÜDKİYEB Başkanı Nihat Çelik, sürdürülebilir bir hayvancılık sektörü için yerli çobanların özendirilmesi gerektiğini belirtti. Bu çoban açığının nasıl kapatılacağı ve yerli iş gücünün nasıl harekete geçirileceği, sektörün geleceği açısından önemli bir konu olmaya devam ediyor.
- ASELSAN, Dünyanın En Hızlı Büyüyen 10 Savunma Sanayi Şirketinden Biri Oldu!
Türk savunma sanayiinin lideri ASELSAN, büyük bir başarıya imza atarak 2024 yılının ilk yarısında cirosunu %8 artırarak 35,7 milyar TL’ye ulaştırdı. Şirketin net kârı ise geçen yılın aynı dönemine göre %133 artarak 3,6 milyar TL oldu. Bu etkileyici büyüme, ASELSAN’ın küresel savunma sanayi sıralamasında hızla yükselmesini sağladı. Türk savunma sanayiinin lideri ASELSAN, büyük bir başarıya imza atarak 2024 yılının ilk yarısında cirosunu %8 artırarak 35,7 milyar TL’ye ulaştırdı. Şirketin net kârı ise geçen yılın aynı dönemine göre %133 artarak 3,6 milyar TL oldu. Bu etkileyici büyüme, ASELSAN’ın küresel savunma sanayi sıralamasında hızla yükselmesini sağladı. Finansal Başarılar: Ciro: %8 artışla 35,7 milyar TL. Net kâr: %133 artışla 3,6 milyar TL. Yeni sözleşmeler: Geçen yılın aynı dönemine göre %124 artışla 2,6 milyar dolar. Bakiye siparişler: %11 artışla 12,3 milyar dolar. Global Başarı ve İhracat Atılımları: ASELSAN, Defense News Top 100 listesinde beş basamak yükselerek 42. sıraya yerleşti. Bu başarı, ASELSAN’ın dünyanın en hızlı büyüyen 10 savunma sanayi şirketinden biri olmasını sağladı. Şirket, KORKUT, CENK, FERSAH, ASELFLIR 500 ve GÖZDE gibi kritik ürünleri için ilk kez ihracat sözleşmesi imzaladı. ASELSANEXT 2030 Vizyonu: Şirket, 2030 yılına kadar dünyanın en büyük ilk 30 savunma sanayi şirketi arasında yer almayı hedefliyor. ASELSAN, bu kapsamda teknolojik derinleşme ve ihracat ağını genişletme stratejileriyle Güney Amerika, Balkanlar ve Körfez ülkelerinde aktif rol oynamayı planlıyor. ASELSAN’ın bu başarısı, Türkiye’nin savunma sanayisinde küresel bir güç olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini gösteriyor.
- Otomobil dergilerinden gelen araba merakıyla oto sanayide çalışmaya başladı
Bolu'da babasının karşı çıkmasına rağmen arabalara olan merakı dolayısıyla oto sanayide çalışmaya başlayan Sevim Topal, işini severek yapıyor. Çocukluğunda babasının Bolu Küçük Sanayi Sitesi'nde dükkanı olması dolayasıyla arabalara olan düşkünlüğü artan 38 yaşındaki Topal'ın, okuduğu otomobil dergileriyle bu merakı iyice arttı. Babasına kendisiyle oto sanayide çalışmak istediğini belirten Topal, olumsuz yanıt aldı. Buna rağmen kararından vazgeçmeyen Topal, ısrarları sonucu 18 yıl önce babasına ait dükkanda çalışmaya başladı. Kısa sürede esnafın takdirini kazanan Topal, babasına ait dükkanlarda oto tamiri yapan ustalara yardımcı olmanın yanı sıra müşterilere yedek parça tedarik ediyor. "Hoşuma gittiği için uzun yıllardır sanayide çalışıyorum" Sevim Topal, gazetecilere, arabalara olan merakının çocuk yaşlarda başladığını belirterek, hoşuna giden bir iş olduğu için uzun yıllardır sanayide çalıştığını söyledi. Topal, babasının ilk zamanlarda kendisinin sanayide çalışmasına karşı çıktığını dile getirerek, "Babam otomobil dergileri alırdı. O dergilere baka baka merak oluştu. 'Sanayide senin yanında çalışmak istiyorum.' dedim. 'Yok. Kız kısmının sanayide ne işi var?' dedi. Beni 2 sene öyle oyaladı, sonra aldı. 'Keşke daha önce alsaydım seni dükkana.' dedi. Öyle başladım." diye konuştu. Babasına yardım etmek için geldiği oto sanayide 18 yıldır çalıştığını aktaran Topal, "Parça alıp veriyorum. Müşterilere yardımcı oluyorum. Sanayide 4 dükkanımız var. Bu dükkanlarda 180 binden fazla parça vardır. Hepsini de biliyorum." dedi. Topal, ilk başlarda zorlanmasına rağmen artık her parçanın ne işe yaradığı ve dükkanın hangi rafında olduğunu bildiğini anlatarak, "Ustalara da yardımcı oluyorum. Müşteriler geliyor. Parça soruyorlar, onları buluyorum. Olmayanın ücretini alıp parçayı ertesi gün getirtiyorum. Her şekilde yardımcı olmaya çalışıyorum." dedi. İşini severek yaptığını vurgulayan Topal, "Dükkana da alıştım, sanayi ortamına da. Abla-kardeş modunda ilerlediğimiz için hiç sıkıntı yaşamadım. Herkes bana yardımcı oluyor, ben de onlara yardımcı oluyorum. Sanayi esnafı ilk başlarda tuhaf karşıladı. Sonra herkes alıştı. Herkes, 'Ablaya gidin yardımcı olur.' diyor. Orijinal, yan sanayi, yan sanayinin yan sanayisi, hepsini bilirim. Müşteriye de söylerim, orijinali, yan sanayisi, hepsinin fiyatını veririm. Fiyat olarak hangisi uyarsa müşteri onu alıyor." ifadelerini kullandı.
- Yöneticiliği Bırakıp Hayatını Hayvanlara Adayan Adam: Emre Akkuş
İstanbul’da başarılı bir kariyeri geride bırakan Emre Akkuş, sokak hayvanlarına yardım etmek için hayatını değiştirdi. Ormanda gördüğü açlıktan ölmek üzere olan bir köpek, onun hayatının dönüm noktası oldu. Şimdi her gün hayvanları besleyen Emre, veterinerlik eğitimi alarak onları ücretsiz olarak tedavi ediyor. Karamelek Beslemede Derneği: Yardım Eli Uzatmak İçin Sizi Bekliyor Karamelek Beslemede Derneği, sahipsiz ve yardıma muhtaç hayvanların hayatlarını kurtarmak amacıyla kurulmuş kar amacı gütmeyen bir organizasyondur. Derneğin kurucusu Emre Akkuş’un liderliğinde başlayan bu girişim, her gün İstanbul’un kuzeyindeki ormanlarda terk edilmiş hayvanlara mama ve su sağlayarak onların yaşamlarına dokunuyor. Hayvanların beslenmesi, tedavi edilmesi ve barınak bulmaları için özveriyle çalışan dernek, gönüllüler ve bağışçılar sayesinde her geçen gün büyüyor. Dernek, özellikle eski sahipleri tarafından terk edilmiş ve yardıma muhtaç hayvanlara odaklanıyor. Gönüllülerle işbirliği yaparak güvenli barınaklar inşa eden ve acil beslenme ihtiyacı olan hayvanlara mama desteği sağlayan dernek, aynı zamanda hayvanların sağlık sorunlarıyla da yakından ilgileniyor. Emre Akkuş’un veterinerlik eğitimini tamamlamasının ardından, dernek bünyesinde ücretsiz veterinerlik hizmetleri de sunulacak. Karamelek Beslemede Derneği, Türkiye’nin dört bir yanından hayvanseverlerin desteğini bekliyor. Eğer bu anlamlı harekete katılmak, sahipsiz hayvanlara yardım eli uzatmak isterseniz, derneğe gönüllü olabilir, mama bağışında bulunabilir ya da tedavi masraflarına katkıda bulunabilirsiniz. Derneğe ulaşarak sokak hayvanlarının hayatlarını iyileştirme çabasına katkı sağlayabilirsiniz. Destek olmak ve daha fazla bilgi almak için Karamelek Beslemede Derneği’ne sosyal medya hesapları üzerinden ya da doğrudan iletişim sağlayarak ulaşabilirsiniz. Unutmayın, her bağış bir canlının hayatında fark yaratır. BAĞIŞ YAP İstanbul'da yaşayan ve 3 üniversite bitiren Emre Akkuş, ormanda açlıktan kemikleri sayılan köpeği gördükten sonra yöneticiliği bıraktı. 34 yaşındaki Emre Akkuş, İstanbul’da başarılı bir kariyer sürdürürken hayatını tamamen değiştiren bir olaya tanık oldu. Akpınar Köyü’nde bir arkadaşının isteği üzerine yaptığı ziyaret sırasında ormanda açlıktan neredeyse ölmek üzere olan bir köpekle karşılaşan Akkuş, o an hayatında köklü bir değişiklik yapmaya karar verdi. Bu köpeğin durumu onu derinden etkiledi ve o günden sonra sokak hayvanları için harekete geçmeye karar verdi. Daha önce güvenlik sektöründe yöneticilik yapan Akkuş, işinden istifa ederek kendini terk edilmiş ve yardıma muhtaç hayvanlara adadı. Her gün yaklaşık 80 kilometre yol kat ederek İstanbul’un kuzeyinde bulunan ormanlarda, soğuk ve açlıkla mücadele eden hayvanları beslemeye başladı. "Karamelek Beslemede" adını verdiği gönüllü girişimle, ormanlardaki bu masum canlılara mama ve su sağlayarak hayatta kalmalarına yardımcı oluyor. Akkuş, bu süreçte hayvanların yalnızca beslenme değil, aynı zamanda sağlık ihtiyaçları olduğunu fark etti. Sahipsiz hayvanların tedavi masraflarının yüksek olması nedeniyle, İstanbul Üniversitesi'nde veterinerlik okumaya karar verdi. "Kurtardığım bir canın mama ve barınak ihtiyaçlarını karşılayabiliyorum ama tedavi konusunda zorlanıyordum. Bu yüzden veterinerlik okumaya karar verdim," diyen Akkuş, veterinerlik eğitimi tamamlandığında sahipsiz hayvanlara ücretsiz tedavi hizmeti sunmayı hedefliyor. Hayvan hakları konusunda duyarlı olan Akkuş, doğaya olan sevgisini ve sorumluluğunu da her fırsatta dile getiriyor. "Doğanın bir parçası olduğumu fark ettim. Biz insanlar her zaman daha fazlasını istiyoruz, ama hayvanlar sadece temel ihtiyaçlarını karşılamak istiyorlar. Onların yanında olmak ve onlara yardım etmek benim için bir görev" diyor. Son zamanlarda, Emre Akkuş ve eşi İzmir’e taşındılar. Burada kiraladıkları bir arazi üzerinde, sokak hayvanları için bir besleme ve bakım merkezi kurarak bu canların daha iyi bir yaşam sürmesine yardımcı oluyorlar. Çift, İzmir'deki yeni projeleri ile daha fazla hayvana ulaşmayı amaçlıyor. Emre Akkuş’un bu fedakarlık dolu yolculuğu, hayvanseverler ve gönüllüler tarafından takdirle karşılanıyor. Karamelek Beslemede Derneği, gönüllülerden gelen desteklerle her geçen gün büyüyor. Bağışlar ve gönüllülük esasına dayanan bu girişim, sokak hayvanlarının yaşam koşullarını iyileştirmek için azimle çalışmaya devam ediyor. Akkuş, "Bizler her gün yemek yiyebiliyorsak, bu hayvanların da her gün yemeğe ihtiyacı var. Onlar da bu dünyanın bir parçası ve bizim yardımımıza ihtiyaç duyuyorlar" sözleriyle toplumu da bu iyilik hareketine katılmaya davet ediyor. Emre Akkuş ve Karamelek Beslemede Derneği, hayvanlara yardım etmenin ötesinde, insanların bu canlılara karşı olan sorumluluğunu hatırlatıyor ve topluma farkındalık kazandırıyor. Her geçen gün daha fazla gönüllü bu harekete katılıyor ve sokak hayvanları için bir umut ışığı oluyor. Toplumsal Olaylara Duyarsız Kalmayan Bir Gönüllü Emre Akkuş, yalnızca sokak hayvanları için değil, aynı zamanda toplumu etkileyen büyük olaylarda da aktif rol alarak yardım etmeye devam ediyor. Suriye'ye askerlerle birlikte giderek, orada zor durumda kalan hayvanlar için de yardım elini uzattı. Marmaris yangınlarında, orman yangınları sırasında mahsur kalan hayvanlara ulaşmak için gönüllü olarak çalıştı. Ayrıca, Türkiye'yi derinden sarsan Hatay ve Kahramanmaraş depremlerinde, enkaz altında kalan ya da sahiplerini kaybeden hayvanlara destek oldu. Emre Akkuş, her fırsatta yardımseverliği ve topluma olan bağlılığıyla öne çıkıyor. Nerede bir ihtiyaç varsa, oraya koşuyor ve hayvanlara umut oluyor. Toplumun karşılaştığı bu zor anlarda, yalnızca insanlar değil, hayvanlar da onun şefkatinden faydalandı.
- Nida Akargül: Hayat Kurtaran Ellerden Kalplere Dokunan Kaleme – Kahramanmaraş’tan Yükselen Bir Yazarın Hikayesi
Nida Akargül, hem sağlık memuru hem de yazar olarak iki güçlü mesleği başarıyla sürdürüyor. İlk kitabıyla çocuk istismarı gibi önemli bir konuya dikkat çeken Akargül, topluma hem kalemiyle hem de sağlık hizmetleriyle katkıda bulunuyor. 32 yaşındaki Nida Akargül, Kahramanmaraş’ta sağlık memuru olarak başladığı yolculuğunu, edebiyatın derinliklerine doğru genişleten bir isim. 14 yıldır acil tıp teknisyeni olarak görev yapan Akargül, sadece fiziki yaraları değil, yazdığı satırlarla toplumun manevi yaralarını da sarmayı hedefleyen bir yazar. Kariyerine yazarlığı da ekleyerek, edebiyat dünyasında dikkat çeken bir yolculuğa başladı. Sağlık sektöründeki yıllar süren tecrübesi, insan hayatına dokunmanın anlamını çok daha derinden hissetmesini sağladı. Özellikle çocuklarla ilgili karşılaştığı hikayeler ve yaşadığı tecrübeler, Nida Akargül’ün ilk kitabının ana temasını oluşturdu: çocuk istismarı. Bu zor, ama bir o kadar da önemli konuyu işleyerek hem ebeveynlerin hem de toplumun dikkatini çekmeyi amaçlayan Akargül, toplumun bu konudaki görevlerini hatırlatmayı görev edindi. Kitabında ele aldığı çarpıcı öykülerle, okurlarına sadece bir hikaye sunmakla kalmadı, aynı zamanda derin bir farkındalık yarattı. Kendisi de bir anne olan Akargül, her satırında bu duyarlılığı ve sorumluluğu hissettiriyor. İlk kitabının yazım süreci Akargül için bir hayalin gerçeğe dönüşmesiydi. Uzun yıllardır bir okuyucu olarak kitaplara olan ilgisi, bir gün kendi hikayelerini yazma hayaliyle birleşti. "Bu kadar kitap okuyorum, neden yazamayayım?" sorusu, onu yazmaya teşvik eden en büyük etkenlerden biriydi. İlk cümlesini yazdığında, kaleminin onu nereye götüreceğini bilmeyen Akargül, kısa sürede kitabını tamamladı ve okurlarıyla buluşturdu. Bu başarı, kendisine olan inancını güçlendirdi ve yazarlık kariyerine yeni kapılar açtı. Akargül’ün edebiyat serüveni sadece bu kitapla sınırlı değil. Şu anda üzerinde çalıştığı ikinci kitabının yarısını tamamlamış durumda. Ancak yeni kitabını aceleyle okurlarına sunmayı değil, ilk kitabından gelen geri bildirimleri dikkatle değerlendirip yeni eseriyle daha güçlü bir şekilde geri dönmeyi hedefliyor. "Okurlarımın yorumları benim için çok kıymetli, çünkü onların fikirleriyle daha iyi bir yazar olmayı amaçlıyorum" diyor Akargül. Sağlık memurluğu görevini sürdürmeye devam eden Nida Akargül, aynı zamanda hayatın en zor anlarında insanlara destek olmanın yanı sıra, yazarlığıyla da toplumun bilinçlenmesine katkı sağlamayı sürdürüyor. Sağlık alanındaki tecrübeleriyle edebiyatı birleştiren Akargül, hem bir kurtarıcı hem de bir ilham kaynağı olarak yoluna devam ediyor. Bu çok yönlü kariyeriyle Nida Akargül, okurlarına ve çevresine her gün yeni bir değer katıyor. Sağlık alanındaki meslektaşlarına büyük bir sevgiyle bağlı olduğunu belirten yazar, bu dengeyi sağlarken hayata olan tutkusunu kalemiyle paylaşmayı sürdürüyor. Kitabını satın almak için tıklayın
- Kazım Gürbüz: Gayrimenkul Yatırım Danışmanlığında Öncü Bir İsim
Kuzey Kıbrıs’ta Gayrimenkul Yatırımının Güvenilir Adresi: Türkiye ve Dünyadan Yatırımcıların Tercihi Kazım Gürbüz Kazım Gürbüz, Viopa Global’in sahibi olarak Türkiye ve dünyanın dört bir yanından gelen müşterilerine gayrimenkul yatırım danışmanlığı alanında hizmet veren başarılı bir girişimcidir. Yatırım dünyasında geniş bir müşteri portföyüne sahip olan Gürbüz, mimarlık ve girişimcilik konusundaki yetkinliği ile sektörde öne çıkıyor. Kuzey Kıbrıs'ın en güvenilir yatırım danışmanlarından biri olan Gürbüz, Viopa Global’i uluslararası arenada da tanınan bir marka haline getirdi. Kuzey Kıbrıs'ta gayrimenkul yatırım fırsatları sunan Viopa Global, özellikle bölgedeki gelişen pazar koşulları ve artan talep doğrultusunda önemli bir rol üstleniyor. Gürbüz, yerli ve yabancı yatırımcılarla kurduğu güçlü ilişkiler sayesinde, yatırım danışmanlığını güvenilir ve kazançlı bir süreç haline getirmiştir. Yatırımcılarına sunduğu geniş portföy seçenekleri, doğru analizler ve profesyonel yönlendirmeler sayesinde kazançlarını maksimize etmelerini sağlamaktadır. Girişimcilikte Yenilikçi Adımlar Kazım Gürbüz’ün liderliğindeki Viopa Global, sadece Kuzey Kıbrıs'ta değil, uluslararası arenada da tanınan bir yatırım danışmanlık firmasıdır. Türkiye, Avrupa, ve İngiltere'den birçok yatırımcıyla çalışan Gürbüz, global piyasalarda güven ve başarı odaklı bir strateji yürütmektedir. Bu geniş müşteri kitlesi, Viopa Global’in sunduğu güvenilir yatırım danışmanlığı hizmetlerinin bir göstergesidir. Gürbüz'ün başarısının ardında yatan temel faktörlerden biri de mimarlık ve girişimcilik alanlarındaki derin tecrübesidir. Hem akademik eğitimini Near East University Mimarlık Fakültesi’nde tamamlamış, hem de sektördeki uzun yıllara dayanan tecrübeleri sayesinde, yatırımcılarına doğru ve sürdürülebilir çözümler sunmaktadır. Bu çok yönlü yaklaşımı, onu yatırım danışmanlığı alanında diğerlerinden ayıran en önemli özelliklerden biridir. Ekip Çalışmasının Gücü Kazım Gürbüz, başarısının temelinde ekip çalışmasının olduğuna inanıyor. Viopa Global olarak, ekiple birlikte koordine şekilde çalışarak müşterilere en iyi hizmeti sunmayı hedeflediklerini belirtiyor. Bu ekip ruhu, şirketin güvenilirliğini artıran en önemli faktörlerden biri. Gürbüz, şirket olarak uzun vadeli yatırım süreçlerinde müşterileriyle sadece iş ilişkisi kurmakla kalmayıp, aynı zamanda samimi ve güvene dayalı dostluk bağları oluşturduklarını vurguluyor. Bu samimi yaklaşım, müşterilerinin Viopa Global’i tercih etmelerindeki en büyük sebeplerden biri. Viopa Global’in Başarısının Temeli Viopa Global, Kazım Gürbüz'ün liderliğinde müşterilerine sunduğu yüksek kaliteli danışmanlık hizmetleriyle Kuzey Kıbrıs’ın önde gelen firmalarından biri olmuştur. Firma, sadece gayrimenkul yatırımlarıyla sınırlı kalmayıp, portföy yönetimi, risk analizi ve stratejik yatırım fırsatları konularında da kapsamlı hizmetler sunmaktadır. Bu sayede, müşterilerinin güvenini kazanmış ve yatırım kararlarını kazançlı hale getirmiştir. Kazım Gürbüz’ün vizyonu, Viopa Global’i sadece bölgesel bir oyuncu değil, küresel bir yatırım danışmanlığı markası haline getirmiştir. Onun gayrimenkul yatırım danışmanlığı konusundaki başarısı, müşterilerine sunduğu güvenilir hizmetlerle perçinlenmektedir. Gürbüz, sektördeki değişen dinamikleri yakından takip ederek, yatırımcılara her zaman güncel ve kazançlı fırsatlar sunmayı ilke edinmiştir. Gelecek Vizyonu Kazım Gürbüz, Viopa Global ile yatırım danışmanlığı alanındaki başarısını daha da ileriye taşımayı hedeflemektedir. Kuzey Kıbrıs'ta kazandığı güvenilirlik, onu uluslararası yatırımcılar için bir referans noktası haline getirmiştir. Gürbüz, müşterilerinin ihtiyaçlarına özel çözümler sunarak, onları gelecekte de kazançlı yatırımlara yönlendirmeye devam edecektir. Viopa Global, dünya çapında yatırımcılar için cazip gayrimenkul fırsatları sunmaya devam ederek, gelecekte de sektördeki lider pozisyonunu koruyacaktır.
- Bilecik'te hara kuran girişimci, yarış atı yetiştiriyor
Bilecik'in Pazaryeri ilçesinde hara kuran girişimci Serhat Akbaş, Arap ve İngiliz cinsi yarış atı yetiştiriyor. Memleketi Kocaeli'nin İzmit ilçesinden 5 yıl önce Pazaryeri ilçesi Arapdede köyüne gelen 43 yaşındaki Akbaş, 1 yıllık hazırlık aşamasının ardından 2020'de at yetiştiriciliği tesisini faaliyete geçirdi. Yaklaşık 300 dönüm alana kurulu haradaki 8 padok (yarış atlarının gezdirildiği yer) ve 40 hayvan kapasiteli tesisinde yetiştiriciliğe başlayan Akbaş, 4 senede 40 yarış atını Türk atçılığına kazandırdı. Bu atlar, sahipleri tarafından İstanbul, Ankara, Adana ve Kocaeli'ndeki hipodromlarda yarıştırılıyor. Ailesiyle tesisteki evinde yaşayan, çalışanlarıyla üçüncü kuşak 10 tay ile 20 kısrağına bakan Akbaş, haftanın 7 günü hem kendisine hem de pansiyon hizmeti verdiği, başkalarına ait atlarla ilgileniyor. Hayvanların beslenmesinde ihtiyaç duyulan yonca ve yulaf ile çeşitli otları da aynı köydeki tarlasında üreten Akbaş, böylece haranın yem ihtiyacının yüzde 40'ını kendisi karşılıyor. Serhat Akbaş, gazetecilere, yaklaşık 14 yıldır atçılıkla ilgilendiğini söyledi. İzmit'te de harasının bulunduğunu ifade eden Akbaş, "Atlarımızın sayısı çoğaldıkça yer ihtiyacı duyduk. Bir arkadaşımla İnegöl'e mobilya bakmaya giderken civardaki araziler hoşuma gitti. Araştırma yaparken burayı keşfettik. Temmuz 2019'da inşaata başladık. Daha sonra etrafını çevirdik ve atlarımızı getirdik. Eşim ve çocuğumla buradaki bungalovda yaşıyoruz." diye konuştu. "Kendi çocuğumuz gibi yetiştiriyoruz" Akbaş, tesisin tüm ihtiyaçlarını kendilerinin üretmeyi amaçladıklarını, bu sebeple büyük çaba sarf ettiklerini dile getirdi. Ağırlıklı olarak İngiliz atı yetiştirdiklerini bildiren Akbaş, "Buradan çıkan atlar bütün hipodromlara gidiyor. Kocaeli'nde kendi ekibimiz var. Satılmayan atlarımızı oraya gönderiyor, kendimiz koşturuyoruz. Kaliteli atlar yetiştirerek hem Bilecik'e hem de Türk atçılığına kazandırmak istiyoruz." dedi. Akbaş, güne erken başladıklarını, saat 06.30'da atların yemlerini vererek rutin bakımlarını yaptıklarını belirtti. Rahatsızlanan atların tedavilerini de aynı yerde gerçekleştirdiklerini anlatan Akbaş, "Bu iş gönül, sevda işi. Sattığımız at yarış kazandığında dünyalar bizim oluyor. Mesela sattığımız 'Polychromo' adında bir atımız vardı, dün ilk yarışını kazandı." ifadesini kullandı. Yetiştiricilik aşamalarına ilişkin bilgi veren Akbaş, şunları kaydetti: "Annelerimize önce aygır seçiyoruz. Ardından aşım yapılıyor, 11 ay gebe kalıyor. Yavrular ilk 6 ay annelerinin yanında duruyor. Daha sonra annesinden ayırıp kendimize alıştırıyoruz. Onlarla bağ kuruyoruz. Kendi çocuğumuz gibi yetiştiriyoruz. Bunlar bizim evladımız sayılır. Herhangi bir dertleri bizim canımızı sıkıyor."
- Kayseri'de karavana dönüştürdükleri otobüs hem evleri hem iş yerleri oldu
Kayseri'de yaşayan 45 yaşındaki Kemal Kılıçlı, karavana dönüştürdüğü otobüste hem ailesiyle yaşıyor hem de eşiyle kuaförlük mesleğini yürütüyor. Çocukken karavanda yaşama hayali kuran Kılıçlı, bankacılıktan emekli olduktan sonra eşi Dilek Kılıç ile kuaförlük yapmaya başladı. Talas ilçesinde bir dükkanda kuaförlük yapan aile, bir yere bağlı kalmak yerine otobüsü karavana dönüştürüp hem burada yaşamaya hem de işlerini gezerek yapmaya başladı. Kemal Kılıçlı, ailesiyle karavanda yaşamanın kendisini mutlu ettiğini söyledi. Yaklaşık 4 ayda otobüsü karavana dönüştürdüklerini belirten Kılıçlı, bir ailenin yaşamanı sürebileceği her şeyin karavanlarında mevcut olduğunu söyledi. Kılıçlı, ev olarak benimsedikleri karavanlarında kuaför hizmeti sunmalarının da farklı bir deneyim olduğunu dile getirdi. Karavanları için müsait olan her yere gidebildiklerini anlatan Kılıçlı, "Bizim her yer evimiz, her yer iş yerimiz. Bir yere bağlı, sabit kalmadan bulunduğumuz yerden memnun kalmadıysak gezebiliyoruz. Bu da bizim için ayrıca bir avantaj oluyor." dedi. Dilek Kılıçlı da (39) yaklaşık 25 yıldır kuaförlük yaptığını ve mesleğini artık farklı bir şekilde sürdürdüğünü ifade etti. Karavanlarına "Kuaförbüs" adını verdiklerini belirten Kılıçlı, "Benim için çok büyük bir değişiklik oldu. 25 yıldır 4 duvar arasında mesleğimi icra ettim. Eşimin hayalini benim mesleğimle birleştirdik. Müşterilerim de mutlu. Özgür hissediyorum. Kuaför salonunda yapılan birçok işlemi burada müşterilerimize sunuyoruz. Ailece karavan hayatına alıştık." diye konuştu. Müşterilerden Burcu Çağal ise kuaför hizmetini karavanda almanın farklı duygu olduğunu söyledi.











