Boş arama ile 785 sonuç bulundu
- Güzellik ve Saç Tasarımı Alanında Öncü İsimlerden: Gülden Tekin
İstanbul Zeytinburnu’nda, güzellik dünyasında adını hızla duyuran profesyonel güzellik merkezi Gülden Tekin, kişiye özel saç ve makyaj hizmetleriyle dikkat çekiyor. Gülden Tekin, deneyimi ve uzmanlığıyla sadece özel günlerinizde değil, günlük bakım ihtiyaçlarınızda da size mükemmel sonuçlar sunmayı vaat ediyor. İstanbul Zeytinburnu’nda bulunan profesyonel güzellik merkezi Gülden Tekin, güzellik ve saç tasarımı alanında uluslararası alanda büyük bir başarı yakaladı. Kişiye özel saç ve makyaj hizmetleriyle dikkat çeken Gülden Tekin, İstanbul’daki merkezinde sunduğu yenilikçi ve özgün hizmetlerle adından söz ettiriyor. Gülden Tekin, güzellik sektöründeki derin deneyimiyle müşterilerine sunduğu hizmetlerde kalite ve yeniliğin öncüsü olmayı hedefliyor. Özellikle gelin saçı ve makyajı, saç renklendirme ve özel uygulamalar konusundaki uzmanlığıyla sektörde sağlam bir yer edinmiş durumda. Kendi tasarımlarıyla öne çıkan Gülden Tekin, her müşterisine kişiye özel çözümler sunarak geniş bir memnuniyet kitlesi oluşturmuş durumda. Gülden Tekin’in son başarısı, profesyonel güzellik alanında aldığı uluslararası ödüllerle taçlandırıldı. Bu ödüller, Gülden Tekin’in işine duyduğu tutku ve kaliteye verdiği önemin bir yansıması olarak değerlendiriliyor. İstanbul’daki başarısı ve kazandığı prestijli ödüller, sadece kişisel başarısını değil, Gülden Tekin markasının da uluslararası arenada tanınırlığını artırmış durumda. Gülden Tekin, gelecekte de sektördeki öncü konumunu koruyarak başarılarını sürdüreceğe işaret ediyor. Yenilikçi ve özgün yaklaşımıyla müşterilerinin güvenini kazanan Gülden Tekin, markasını uluslararası alanda daha da büyüterek güzellik ve saç tasarımı sektöründe adından sıkça söz ettirecek gibi görünüyor. İstanbul Zeytinburnu’nda yer alan profesyonel güzellik merkezi Gülden Tekin, güzellik ve saç tasarımı alanında adından sıkça söz ettiriyor. Kişiye özel saç ve makyaj hizmetleri ile dikkat çeken Gülden Tekin, hem günlük hem de özel günlerde mükemmel sonuçlar sunarak müşterilerinin memnuniyetini kazanıyor. Gülden Tekin, geniş bir hizmet yelpazesi sunarak, her müşteri için özelleştirilmiş çözümler sunuyor. Saç ve makyaj dünyasında önemli bir isim haline gelen Tekin, aşağıdaki hizmetlerle sektördeki öncülüğünü sürdürüyor: Kişiye Özel Saç ve Makyaj: Her bireyin kendine özgü tarzını yansıtan saç ve makyaj uygulamaları. Gelin Saçı ve Gelin Başı: Düğün gününüzde hayalinizdeki gelin saçı ve başı tasarımlarıyla en özel anlarınızı unutulmaz kılma. Balyaj, Ombre, Sombre: Modern saç renkleri ve görünümü için balyaj, ombre ve sombre teknikleri. Mikro Kaynak: Saçınıza doğal ve hacimli bir görünüm kazandıran mikro kaynak uygulamaları. İpek Kirpik: Gözlerinizi daha belirgin ve etkileyici kılacak ipek kirpik uygulamaları. Kalıcı Oje: Ellerinizde uzun süre taze ve şık bir görünüm elde etmek için kalıcı oje uygulamaları. Gülden Tekin, güzellik merkezinde sağladığı yüksek kaliteli hizmetlerle sektördeki rekabeti artırıyor. İstanbul’da güzellik ve saç tasarımı konusunda profesyonel bir dokunuş arayanlar için ideal bir tercih olarak öne çıkıyor. İletişim Bilgileri: Konum: İstanbul/Zeytinburnu/Balkan Randevu ve Detaylar için Whatsapp üzerinden iletişime geçebilirsiniz: 0 545 319 5593 Gülden Tekin ile güzelliğinizi bir adım öteye taşıyın ve kendinizi özel hissetmenin tadını çıkarın.
- 15 milyon dolar yatırım aldı
Sipay, global yatırım şirketlerinin ve melek yatırımcıların katıldığı ilk yatırım turunda 15 milyon dolarlık yatırım aldı Fintek şirketi Sipay, ilk yatırım turunu tamamladığını bildirdi. Firmadan yapılan açıklamaya göre Anfa VC’nin liderlik ettiği yatırım turunda Sipay 15 milyon dolar yatırım aldı. Yatırım turuna Citrus Pay ve Jupiter’den Jitendra Gupta, Pine Labs’ten Amrish Rau, CRED’den Kunal Shah, Khatabook’tan Ravish Naresh ve Pareto Holdings’ten Edward Lando gibi isimler katıldı. Sipay; aldığı yatırımı ürün gamını genişletmede, inovatif çözümler geliştirmede, yeni pazarlara açılmada ve global gücünü daha da artırmada kullanacağını iletti. Yılı 300 milyon dolar gelir ile kapatmayı hedeflediğini açıkladı. "YENİ PAZARLARA AÇILACAĞIZ" Sipay Kurucusu ve Global CEO'su Nezih Sipahioğlu, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “İhtiyaç ve beklentilerin hızla değiştiği dijital çağda, fintek trendlerinin öncüsü olmayı ve kullanıcılarımıza en yenilikçi çözümlerle hizmet vermeyi sürdürüyoruz. Aldığımız bu yatırım da ekibimizin disiplinli çalışmasının ve özverisinin bir kanıtıdır. Bu finansmanla yapay zekâ, hiper kişiselleştirme, gömülü finans, blockchain ve sanal gerçeklik üzerine çalışmalarımızı hızlandırırken aynı zamanda yeni pazarlara da açılacağız. Tek platform üzerinden geniş ürün ve hizmet yelpazesi sunan kapsamlı bir finansal pazar yerini hayata geçirerek, kullanıcılarımızın ticari ve kişisel finansal ihtiyaçları için en uygun çözümleri seçebilmelerine olanak sağlayacağız."
- SİHA ve TİHA İhracatında Büyük Başarı: Bayraktar Kardeşlere Vergi Şampiyonluğu
Baykar'ın Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar ve Genel Müdürü Haluk Bayraktar, son üç yılda Türkiye’nin en çok vergi ödeyen isimleri olarak dikkat çekiyor. 2021-2023 yılları arasında savunma sanayisinde gösterdikleri başarı, onları vergi rekortmeni yaptı. Vergi Ödeme Rekorları Kırıldı. 2021 yılında Selçuk Bayraktar 153 milyon lira, Haluk Bayraktar ise 143 milyon lira vergi öderken, 2022 yılında bu rakamlar sırasıyla 564 milyon lira ve 319 milyon lira oldu. 2023 yılına gelindiğinde ise Selçuk Bayraktar 1 milyar 952 milyon 680 bin lira, Haluk Bayraktar ise 1 milyar 683 milyon 198 bin lira vergi ödedi. Bu verilere göre, Bayraktar kardeşlerin ödediği toplam vergi 3 milyar 635 milyon lirayı geçti ve bu miktar, üç yıl içinde 12 kat artış gösterdi. Baykar’ın İhracat Başarısı ve Sektördeki Liderliği Baykar, savunma ve havacılık sektöründe lider bir ihracatçı olarak öne çıkıyor. 2023 yılında elde ettiği gelirin %90’ını ihracat yoluyla sağladı. 2022 yılında 1,2 milyar dolar olan ihracat gelirini, 2023’te %50 artırarak 1,8 milyar dolara yükseltti. Böylece Baykar, tüm sektörlerde en çok ihracat yapan ilk 10 firma arasına girmeyi başardı. Savunma ve havacılık sektöründe 2021, 2022 ve 2023 yıllarında ihracat lideri olan Baykar, geçen yıl sektördeki ihracatın 3’te 1’ini tek başına gerçekleştirdi. Baykar'ın Büyüme Stratejisi ve AR-GE Yatırımları Firma, Ağustos 2024 itibarıyla Bayraktar TB2 SİHA için 33, Bayraktar AKINCI TİHA için 10 olmak üzere 3 kıtada 34 ülkeyle ihracat anlaşması imzaladı. Tüm yatırımlarını ve AR-GE çalışmalarını kendi öz kaynakları ile finanse eden Baykar, büyüme stratejisi doğrultusunda insan kaynağına da önemli yatırımlar yapıyor. Aralık 2023’te 4 bin 200 olan çalışan sayısı, Ağustos 2024’te yaklaşık %17 artışla 4 bin 900'e ulaştı. Baykar, bugüne kadar devletten teşvik ya da hibe almadığını ve banka kredisi dahi kullanmadığını belirtti. Tüm gelirlerini AR-GE ve üretim faaliyetlerine yatırarak büyümeye devam ediyor. Türk Savunma Sanayisinin Küresel Etkisi Baykar’ın ürünleri, Bayraktar TB2 SİHA ve Bayraktar AKINCI TİHA, sadece Asya ve Afrika ülkelerinde değil, aynı zamanda Avrupa Birliği ve NATO üyesi ülkelerde de tercih ediliyor. Bu başarılar, Türk savunma sanayisinin dünya çapında dikkat çekmesine ve etkileyici bir yükseliş göstermesine neden oluyor.
- Okula kazandırdığı öğrencisinin üniversite mutluluğunu paylaşmak için Muğla'dan Muş'a geldi
Muş'ta ailesini ikna ederek okula kazandırdığı Neşe Balkaya'nın hayalini kurduğu havacılık ve uzay mühendisliği bölümüne yerleştiğini öğrenen sınıf öğretmeni Tuğba Harmankaya, görev yaptığı Muğla'dan kente gelerek öğrencisinin mutluluğuna ortak oldu. Merkeze bağlı Suboyu köyünde yaşayan 18 yaşındaki Neşe Balkaya, ilkokulu bitirdikten sonra eğitimine devam edemedi. Mezun ettiği öğrencisinin ailesiyle görüşüp ikna ederek yeniden okula gitmesini sağlayan Harmankaya, 3 yıl önce Muğla'nın Milas ilçesine atanmasına rağmen Balkaya'nın derslerindeki durumunu takip etmeyi sürdürdü. Öğretmeninin çabasını boşa çıkarmayarak ortaokul ve liseyi başarıyla tamamlayan Balkaya, bu yıl Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nın ardından Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Havacılık ve Uzay Mühendisliği Bölümü'ne yerleşti. İstediği bölüme yerleşen Balkaya'nın mutluluğuna ortak olmak için Milas'tan Muş'un Suboyu köyüne gelen Harmankaya, öğrencisini tebrik etti, annesi ve yakınlarıyla da bir araya geldi. Sınıf öğretmeni Harmankaya, 2013'te Muş'un Suboyu Köyü İlkokulu'na atandığını söyledi. Neşe Balkaya'nın ilkokul öğretmeni olduğunu belirten Harmankaya, "Neşe'nin ilkokulu bitirdikten sonra ortaokulu okuması konusunda bazı sıkıntılar yaşadığını duydum ve ailesiyle iletişime geçtim. Neşe'nin babası ve annesiyle görüştüm. Onlara kız çocuklarının okumasının önemini anlattım. Onlar da tüm samimiyetleriyle kendi evlerinden birisi gibi beni kucakladılar. Neşe ile ortaokul ve lise süreçlerinde de ilgilenebilme fırsatım oldu. Eğitim sürecini başarıyla tamamladı." diye konuştu. "Sonucu görünce gözyaşlarına boğuldum" Öğrencisinin kendisi ve ailesi için bir gurur kaynağı olduğunu vurgulayan Harmankaya, Neşe'ye "İstediğin bölümü kazanacağına bana söz ver, ben de sana söz veriyorum, senin için Muş'a geleceğim." dediğini anlattı. Muş'tan 3 yıl önce görevi nedeniyle ayrıldığını dile getiren Harmankaya, şöyle devam etti: "Görev yaptığım Milas ilçesinden Neşe için buraya geldim. Böylece birbirimize verdiğimiz sözleri de tuttuk. Yıllar sonra çok mutlu bir buluşma oldu. 3 yıl önce Muş'tan Muğla'nın Milas ilçesine atandım. Fakat aramızdaki bağ hiç kopmadı. Neşe ve ailesiyle iletişime devam ettik. Tercihleri yaptıktan sonra sonuçların açıklanmasını heyecanla bekledik. Neşe ile telefonda konuştuğumda sisteme giremediğini söyledi. Sonuç sayfasına ben girdim, Havacılık ve Uzay Mühendisliği'ni kazanmıştı. Sonucu görünce inanılmaz mutlu oldum ve gözyaşlarına boğuldum. 15 yıllık bir öğretmen olarak verdiğimiz emeğin bu şekilde topluma faydalı olması beni inanılmaz gururlandırdı." Öğretmenlik hayatı boyunca kız çocuklarının okula kazandırılmasıyla ilgili birçok projede yer aldığını kaydeden Harmankaya, "Neşe'ye teşekkür ediyorum. Onun için 1650 kilometre öteden çıkıp geldim. Umarım kimsenin emekleri boşa çıkmaz." dedi. "Benim için ailemin ve Tuğba hocanın desteği çok önemliydi" Neşe Balkaya ise ilkokulu köyünde tamamladığını ve ortaokula geçiş sürecinde bazı sıkıntılar yaşadığını belirtti. Öğretmeninin ailesiyle görüşüp ikna etmesiyle tekrar okula başladığını anlatan Balkaya, şunları kaydetti: "Ailem daha sonra bana çok destek oldu. Ailemin sayesinde istediğim bölümü kazandım. Astronomiye ilgim vardı. Tercih dönemlerinde astronomi üzerinde durdum. Havacılık ve Uzay Mühendisliği Bölümü'ne yerleştim. Benim için ailemin ve Tuğba hocanın desteği çok önemliydi. Sonucu öğrendikten sonra Tuğba hocam benim için köye geldi. Bu bizi çok kıymetli hissettirdi. Ailece çok mutlu olduk. Tuğba hoca ilkokul öğretmenim ama bana her zaman bir abla gibi oldu. Hiç iletişimimizi kesmedik. Tercihlerimi de birlikte yaptık. Sonuçlar açıklandığında ikimiz de hem sevindik hem de duygulandık." Kızım gurur kaynağımız oldu" Anne Filiz Balkaya da kızının Tuğba öğretmenin girişimleri sonucu okuduğunu bildirerek, "Allah Tuğba hocadan razı olsun. Evimizin kızı gibi oldu. Kızlar okusunlar, ayaklarının üstünde durabilsinler. Kızım gurur kaynağımız oldu. Tuğba hocanın yardımıyla okudu. Diğer kızımı da okutacağım." dedi.
- İki Genç Mühendis, Yerli ve Milli Taşınabilir Şarj İstasyonu Geliştirdi
Edirne’de iki genç mühendis, tamamen yerli ve milli imkanlarla geliştirdikleri taşınabilir şarj istasyonu ile dikkatleri üzerine çekiyor. Yenilikçi ve çevre dostu bu teknoloji, özellikle elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla birlikte büyük bir ihtiyaç haline gelen şarj altyapısına önemli bir katkı sağlamayı hedefliyor. Geliştirilen taşınabilir şarj istasyonu, kolay taşınabilir yapısı ve yüksek performanslı şarj kapasitesi ile hem bireysel kullanıcılara hem de ticari işletmelere hitap ediyor. İki mühendis, projelerini geliştirirken yerli üretim malzemeleri tercih etti ve Türkiye’nin teknolojik gelişimine katkıda bulunmayı amaçladı. Ürün, kısa sürede yerli otomotiv firmalarının ve büyük teknoloji şirketlerinin dikkatini çekti. Mühendisler, geliştirdikleri bu yenilikçi ürünün özellikle elektrikli araç kullanıcılarının şarj problemlerini büyük ölçüde çözeceğine inanıyor. Şarj istasyonu, aynı zamanda doğa dostu bir yapıya sahip olması nedeniyle çevreye zarar vermeden enerji ihtiyacını karşılamayı hedefliyor. İki genç girişimcinin bu başarısı, Türkiye’nin teknolojik alandaki potansiyelini bir kez daha gözler önüne seriyor. Gelecek planları arasında ürünün seri üretime geçmesi ve ihracat yoluyla uluslararası pazarda da yer alması bulunuyor. Bu yenilikçi şarj istasyonu, hem Türkiye’de hem de dünya genelinde elektrikli araç kullanımının artmasıyla birlikte büyük bir fırsat sunuyor. Geliştiriciler, yerli üretim ve milli teknoloji hamlesiyle ülkemizin global arenada söz sahibi olmasına katkıda bulunmayı hedefliyor. Edirne’de Geliştirilen Yerli ve Milli Taşınabilir Şarj İstasyonu: “Ülkemiz için Yeni Ürünler Üretmeliyiz” Edirne’de iki genç mühendis, tamamen yerli ve milli imkanlarla geliştirdikleri taşınabilir şarj istasyonu ile büyük bir başarıya imza attı. Makine mühendisi Berk Ciravoğlu, projeyi hayata geçirirken kullanıcıların ihtiyaçlarını ön planda tuttuklarını belirtti. Ciravoğlu, “Kullanıcıların hayatını kolaylaştırabilecek bir şarj istasyonu ürettik. İnsanlar evinde, iş yerinde, ofislerinde, yazlıklarında diledikleri yerde araçlarını güvenle şarj edebilecekler. Şarj istasyonu açığını fark ederek bu yola çıktık. İnsanların araçları var, fakat şarj istasyonu bulmakta zorlanıyorlar. Bu nedenle, neden kendi şarj istasyonlarını yanlarında taşıyamayacaklarını düşündük. Ayrıca, ürünümüz güneş paneli destekli olarak da çalışabilmekte,” dedi. Ciravoğlu, projelerini sıfırdan, sadece bir kağıt ve kalemle başladıklarını vurguladı. “Ülkemizin adını duyurmak ve dışa bağımlılığı azaltmak istiyoruz. Şu anda yüzde yüz güvenilir, testlerden geçmiş ve global pazarda yer alacak bir ürün geliştirdik. Fiyatımız 650 dolar civarında, bu da emsallerinden neredeyse yüzde elli daha düşük. Ürünümüz sadece iki buçuk kilo ağırlığında, daha da hafifletmeyi hedefliyoruz. ARGE çalışmalarımız devam ediyor ve teknolojiyi yakından takip ediyoruz. Ülkemiz için yeni ürünler üretmemiz gerekiyor. Herkes elini taşın altına koymalı,” şeklinde konuştu. Proje, sadece elektrikli araç sürücüleri için değil, aynı zamanda elektrikli scooter ve bisiklet kullanıcıları için de büyük bir kolaylık sağlıyor. Araç sürücüsü Cihan Arda Turut, “Bu proje sayesinde elektrikli aracımı rahatlıkla şarj edebiliyorum. Bu imkan, teknoparkta çalışan birçok mühendis arkadaşımıza da sunulmuş oldu,” diyerek memnuniyetini dile getirdi. Edirne’de geliştirilen bu yenilikçi şarj istasyonu, Türkiye’nin teknolojik gücünü bir kez daha kanıtlıyor ve uluslararası pazarda yer almayı hedefliyor. Bu girişim, ülkemizin adını global arenada duyurmak adına önemli bir adım olarak görülüyor.
- Nvidia Dünya’nın en değerli şirketi oldu! Peki ama nasıl ?
Dünyanın en değerli şirketi olan Nvidia, Microsoft’u ve Apple’ı nasıl geride bıraktı? Nvidia çipleri neden bu kadar önemli? Son yıllarda, teknoloji dünyasında yaşanan gelişmeler ve dijital dönüşüm, bu sürecin en büyük oyuncularından biri olan NVIDIA’nın önemini artırdı. 1993 yılında kurulan NVIDIA, başlangıçta grafik işlemcileri (GPU) üretmek amacıyla yola çıkmış olsa da, günümüzde yapay zeka, veri analitiği ve oyun endüstrisi gibi birçok alanda öncü konumda. NVIDIA NELER ÜRETİYOR? NVIDIA’nın başarısının arkasındaki en önemli faktör, yenilikçi teknolojilere öncülük etmesi. Şirket, özellikle GPU’ların yanı sıra, yapay zeka ve derin öğrenme uygulamaları için özel olarak tasarlanmış donanımlar geliştirmekte. Bu sayede, büyük veri kümeleriyle çalışan şirketler ve araştırmacılar için vazgeçilmez bir araç haline geldi. Örneğin, NVIDIA’nın CUDA platformu, geliştiricilerin paralel hesaplama yapmasına olanak tanırken, bu da veri işleme hızını önemli ölçüde artırıyor. OYUN SEKTÖRÜNDEKİ ÖNEMİ NVIDIA’nın bir diğer başarısı ise oyun endüstrisinde sağladığı yenilikler. RTX teknolojisi ile hem grafik kalitesini artıran hem de oyunculara gerçek zamanlı ışın izleme imkanı sunan NVIDIA, oyuncuların favorisi haline geldi. Oyunlarla birlikte geliştiricilere sunulan bu teknolojiler, oyun deneyimini üst seviyeye taşıyarak markanın pazar payını büyük ölçüde artırdı. OTONOM SÜRÜŞ TEKNOLOJİSİ Ayrıca, otomotiv sektöründe de önemli bir atılım gerçekleştiren NVIDIA, otonom sürüş teknolojileri üzerinde çalışarak geleceğin ulaşım sistemlerine katkıda bulunuyor. Bu alandaki yatırımları sayesinde, kendisini sadece bir çip üreticisi olmanın ötesine taşıyarak, mobilite çözümleri sunan bir lider konumuna yükseldi. DÜNYANIN EN DEĞERLİ ŞİRKETİ NVIDIA, son yıllarda teknoloji borsasında önemli bir oyuncu olarak öne çıkmıştır. Grafik işleme birimleri (GPU) alanında lider konumda olan şirket, yapay zeka ve oyun sektörlerindeki yenilikçi ürünleri sayesinde büyüme ivmesini sürdürüyor. Özellikle, yapay zeka ve makine öğrenimi uygulamalarındaki talebin artması, NVIDIA’nın hisselerinde büyük bir yükselişe yol açtı. 2023 yılı itibarıyla, NVIDIA’nın piyasa değeri, teknoloji hisseleri arasında en yükseklerden biri olarak dikkat çekiyor. Şirketin çeyrek dönem finansal raporları, beklenenden daha yüksek gelir ve kar rakamları açıklayarak yatırımcıların gözdesi oldu. Ayrıca, yeni ürünlerle ilgili yapılan duyurular ve stratejik ortaklıklar, borsa performansını daha da güçlendirmekte. Analistler, NVIDIA’nın borsadaki pozisyonunun gelecekteki yapay zeka patlaması ile daha da güçleneceğini öngörüyor. Ancak, rekabetin artması ve piyasa dalgalanmaları gibi faktörler yatırımcılar için dikkat edilmesi gereken unsurlar arasında yer alıyor. Genel olarak NVIDIA, teknoloji borsasında önemli bir konumda kalmaya devam ediyor ve yatırımcıların ilgisini çekmeye sürdürüyor. Nvidia hisseleri 27 Ağustos 2024 tarihi itibariyle NASDAQ’ta 127,50 dolardan işlem görüyor.
- EuPC Yönetim Kurulu’na ilk kez Türkiye’den bir isim seçildi.
Avrupa Plastik Sektöründe Türk Başarısı. Avrupa plastik pazarını yöneten EuPC Yönetim Kurulu Üyeliğine Türkiye’den oy birliği ile Yavuz Eroğlu seçildi. Avrupa Plastik Sektöründe Türk Başarısı: Avrupa Plastik Üreticileri Birliği (EuPC) Yönetim Kurulu’na ilk kez Türkiye’den bir isim seçildi. Avrupalı 50 bin plastik üreticisini temsil eden, 1 milyon 600 bin kişinin çalıştığı, 280 milyar Euro’luk yıllık ciroya sahip EuPC’nın Yönetim Kurulu üyeliğine oy birliği ile yeniden Yavuz Eroğlu seçildi. Avrupa Kararlarında Türk Esintisi Türk plastik sektörünün Avrupa’daki sesi olan Eroğlu, EuPC’de ülkemizi temsil etmeye devam edecek. Plastik sektörünün dünyadaki en büyük kuruluşu olan EUPC, Avrupa Birliği Parlamentosu’nda plastikle ilgili kararların alınmasında etkin rol üstleniyor. Avrupa’daki çevre ve yeni düzenlemeler başta olmak üzere sektörü ilgilendiren tüm konularda söz hakkına sahip EuPC, tarihinde ilk kez Avrupalı olmayan yönetim kurulu üyesi seçmiş oldu. Türk plastik sektörünün çatı kuruluşu PAGEV ve TOBB Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sanayi Meclisi Başkanlıklarını da yürüten Yavuz Eroğlu, İcra kurulu üyeliği yaptığı Avrupa Plastik Üreticileri Birliği’nin Yönetim Kurulu Üyeliği’ne seçilen ilk Türk unvanına da sahip. Türk Plastik Sektörü Lider Olacak Ülke ekonomisinin büyümesine katkı sağlayan Türk plastik sektörünün üretim kapasitesi ile Avrupa’da ikinci, dünyada altıncı sırada olduğunu dile getiren Eroğlu, “Başarılı üretim, ihracat ve büyüme performansına sahip sektörümüzü, Avrupa’da ve dünyada liderlik koltuğuna oturtmak en önemli hedeflerimiz arasında. Yalnızca üretim ve satış odaklı değiliz. Sorumlu Endüstri, Sorunsuz Çevre mottosu ile çalışıyoruz. Türkiye’de yaptığımız çalışmaları ve değişimi gören plastik sektörünün dünyadaki en büyük kuruluşu Avrupa Plastik Üreticileri Birliği, sadece AB üyesi ülke temsilcilerinin yer alabildiği 8 kişiden oluşan Yönetim Kurulu’nda Türk plastik sektörüne temsil hakkı verdi. Bu karar, şahsımın seçilmesinin ötesinde Türkiye’deki dinamizme olan inancın da işareti. EuPC yönetiminde olmamı; Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı olan Avrupa Birliği ile plastik sektöründeki ilişkilerimizin güçlenmesi ve iş birliğimizin artması adına fırsat olarak görüyorum” dedi. Çare Karbon Ayak İzi Yöntemi Oy birliğiyle EuPC Yönetim Kurulu Üyesi seçilen Yavuz Eroğlu, ‘Plastik için Döngüsel Gelecek’ temasıyla yaptığı konuşmasında, “Çevreyi ancak bilimin ışığında, karbon ayak izi hesabına dayanan yöntemle koruyabiliriz. Bu konuya dair en çarpıcı örneği pandeminin akut döneminde, bulaş tehlikesinin önlenmesine yardımcı olan tek kullanımlık plastik ambalajların kullanılmasında yaşayarak gördük. Atık yönetimi, atıkların kaynağında ayrı toplanması, geri dönüşüm, depozito gibi çağdaş çözümleri yaygınlaştırmamız gerekiyor. Atıklar, Yeşil Dönüşümü sağlamak için stratejik hammadde haline geldi. Avrupa’da geri dönüşüm sanayisinin gücü ve yatırımlarıyla öne çıkan Türkiye’de, kurmakta olduğumuz PAGEV Plastik Mükemmeliyet Merkezi ile Avrupa’daki plastik ve geri dönüşüm sektörüne de katkı sunmayı hedefliyoruz. Bu alanda Avrupa ile Türkiye öncü olmalı ve bölgemizi dünyanın geri dönüşüm ve çevre teknolojileri üssü haline dönüştürmeli” dedi. Homokiralite ve Yaşamın Kökeni: Öztürk’ün çözümlediği "homokiralite" denklemi, Louis Pasteur tarafından 1848’de ortaya atılmıştı. Bu kavram, yaşamın temel taşlarından biri olan moleküllerin birbirinin ayna görüntüsü olarak iki farklı formda bulunması durumunu ifade ediyor. Ancak bu özelliklerin kökeni 175 yıldır çözülememişti. Öztürk, bu sorunu çözerek, yaşamın Dünya’da nasıl başladığına dair önemli bir adım attı.
- Manisa'nın Yeni Moda Merkezi Takı Tarzım Mağazası: Modaya Uygun Fiyatlarla Erişin
Manisa'nın Şehzadeler ilçesinde, Çimentepe Caddesi'nde yeni açılan Takı Tarzım mağazası, zengin ürün çeşitliliği ve uygun fiyatlarıyla dikkat çekiyor. Mağaza müdürü Fatih Kanbay, her hafta yenilenen şık takı ve aksesuarlarla müşterilere modayı yakından takip etme fırsatı sunuyor. Müşteri memnuniyetini ön planda tutan mağaza, kısa sürede Manisa'nın popüler alışveriş noktalarından biri haline geldi. Manisa'da modanın yeni adresi Takı Tarzım, şehrin merkezinde, Utku, Çimentepe Cd. 49B, 45000 Şehzadeler/Manisa adresinde kapılarını açtı. Şube müdürlüğünü üstlenen Fatih Kanbay'ın liderliğinde, mağaza açıldığı günden bu yana büyük ilgi görüyor. Moda severlerin uğrak noktası olmayı hedefleyen Takı Tarzım, zengin ürün çeşitliliği ve her bütçeye hitap eden fiyat politikası ile dikkat çekiyor. Manisa'da Takı Tarzım Mağazası Açıldı: Modaya Uygun Fiyatlarla Erişin Manisa'da modanın yeni adresi Takı Tarzım, şehrin merkezinde, Utku, Çimentepe Cd. 49B, 45000 Şehzadeler/Manisa adresinde kapılarını açtı. Şube'nin yetkilisi Fatih Kanbay'ın liderliğinde, mağaza açıldığı günden bu yana büyük ilgi görüyor. Moda severlerin uğrak noktası olmayı hedefleyen Takı Tarzım, zengin ürün çeşitliliği ve her bütçeye hitap eden fiyat politikası ile dikkat çekiyor. Manisa'nın Yeni Moda Merkezi Çimentepe Caddesi'ndeki merkezi konumu sayesinde, Takı Tarzım, Manisa'nın her yerinden kolayca ulaşılabilir durumda. Mağaza, hem yerel halk hem de şehir dışından gelen ziyaretçiler için cazip bir alışveriş destinasyonu olmayı hedefliyor. Açılışının ardından kısa sürede büyük ilgi gören mağaza, uygun fiyatlarla şık ve kaliteli ürünlere ulaşmak isteyenlerin tercihi olmaya aday. Her Hafta Yeni Ürünler, Uygun Fiyatlar Takı Tarzım, sürekli yenilenen ürün yelpazesi ile müşterilerine her hafta modaya uygun, kaliteli ve şık takı ve aksesuarlar sunuyor. Fatih Kanbay'ın özenle seçtiği ürünler, modayı yakından takip edenler için cazip fırsatlar yaratıyor. Mağaza, geniş ürün yelpazesi ile müşterilere hem günlük kullanıma uygun hem de özel günlerde tercih edilebilecek seçenekler sunuyor. Müşteri Odaklı Hizmet Anlayışı Fatih Kanbay’ın yönetiminde, Takı Tarzım mağazası, müşteri memnuniyetini her şeyin önünde tutuyor. Müşterilere sunulan hizmetlerin kalitesi, uygun fiyatlarla birleştiğinde, alışveriş deneyimini benzersiz kılıyor. Kanbay, “Manisa halkına en kaliteli takı ve aksesuarları en uygun fiyatlarla sunmak için buradayız. Her hafta yeni ürünlerimizle müşterilerimize en iyi hizmeti vermeye devam edeceğiz,” şeklinde konuştu.
- Şahin Tuna Vardar: Doğal Temizlikte Küresel Bir Liderin ve Firmasının Yolculuğu
Şahin Tuna Vardar, İzmir’in mütevazi bir atölyesinden başlayarak, temizlik sektöründe yenilikçi bir devrime imza attı. 2012 yılında kurduğu Glint Herbal Clean Kimya A.Ş., yerli sermaye ile doğallığı buluşturarak kısa sürede global bir başarı hikayesi haline geldi. Vardar’ın bu başarısı, sadece Türkiye’de değil, dünya çapında ses getirdi. Vardar, 2012 yılında mütevazı bir atölyede büyük bir hayalle yola çıktı. Amacı, hem sağlığımıza hem de doğamıza zararlı olan kimyasal içerikli temizlik ürünlerine alternatif olarak, tamamen doğal ve daha hijyenik bitkisel temizlik ürünleri üretmekti. Yıllar süren titiz Ar-Ge çalışmalarının ardından, yerli sermaye ile ürettiği bu ürünler, kısa sürede tüketicilerin favorisi haline geldi ve global bir başarı hikayesi olarak dünya çapında ses getirdi. Kimyasalsız temizlik, yalnızca insan sağlığı için değil, insanın içinde yaşadığı doğa için de büyük bir önem taşıyor. Kimyasal temizlik ürünlerinin hayvanlar üzerinde test edilmesi, üretim sonrasında ortaya çıkan kimyasal atıkların doğaya salınması ve bu ürünlerin evlerde kullanılarak çevreye zarar vermesi gibi birçok tahribat söz konusu. Bu nedenle, hem insan sağlığını hem de doğayı korumak adına kimyasalsız temizlik ürünlerine geçiş büyük bir gereklilik haline geldi. Bu farkındalıkla yola çıkan Şahin Tuna Vardar ve eşi, Glint markasını kurarak kimyasal içerikli temizlik ürünlerine alternatif olarak tamamen doğal hammaddelerle üretilen ürünleriyle sektörde fark yaratmayı başardılar. Ancak bu başarıya ulaşmak kolay olmadı. Şahin Tuna Vardar ve ekibi, küresel firmaların zihinlerimize yıllarca kazıdığı 'kimyasal maddeler olmadan temizlik yeterince hijyenik olmaz' yanılgısını aşmakla işe başladılar. Hepimizin reklamlarda ve temizlik ürünlerinin ambalajlarında gördüğü bol köpüklü görseller, temizlik anlayışımızı şekillendirdi. Bu yüzden, bol köpük üretmeyen doğal temizlik malzemelerinin yeterli hijyen sağlamayacağına dair bir şüphe oluştu. Oysa, uzmanların yaptığı araştırmalar, kimyasal ve bitkisel ürünler arasında hijyen açısından hiçbir fark olmadığını ortaya koyuyor. Ancak, küresel firmalar bu gerçeği yaygınlaştırmanın önünü kesiyor. Buna rağmen, Şahin Tuna Vardar korkusuzca bu konuda toplumu bilinçlendirmeye devam etti. Katıldığı TV programları ve etkinliklerde, sadece kendi markası için değil, genel olarak bitkisel temizlik sektörü için de öncülük etti. Vardar, doğallık ve sürdürülebilirliği teşvik eden bu mücadelesiyle, temizlik sektöründe yeni bir dönemin kapılarını araladı. Şahin Tuna Vardar'ın bu çabaları ve çevre dostu ürünler üretme konusundaki kararlılığı, Glint'i ülkemizde sürdürülebilirlik ve yenilikçilikte öncü bir marka haline getirdi. Glint’in doğaya ve insan sağlığına saygılı ürünleri, sektörde rakipsiz bir konum elde etmesini sağladı. Vardar, bu çabasının karşılığını alarak sektörde zirveye yerleşti. Küçücük Atölyeden Global Bir Markaya... 2012 yılında İzmir’de %100 yerli sermaye ile kurulan Glint, temizlik ve hijyen ürünleri üretiminde uzmanlaşarak hızlı bir yükseliş yakaladı. Ürünleri, ülkemizde satış rekorları kırarken, Glint'in adı kısa sürede dünya genelinde de duyulmaya başladı. Şahin Tuna Vardar, teknolojik yatırımlar ve tam otomasyon sistemleri ile üretim süreçlerini optimize ederek, Glint'i dünya standartlarında bir kaliteye kavuşturdu. 2015 yılında, kuruluşundan sadece üç yıl sonra ihracata başlayarak büyük bir başarı elde eden Glint, günümüzde 30’dan fazla ülkeye ihracat yaparak uluslararası arenada adından söz ettiriyor. Markanın bu başarısı, 3. Altın Marka Ödülleri'nde 'Yılın İhracat Çıkışı Yapan Markası' ödülüyle taçlandırıldı. Ancak Vardar’ın başarı anlayışı sadece ticari kazançla sınırlı kalmadı; topluma ve çevreye katkı sağlamak, onun iş dünyasındaki en büyük motivasyon kaynağı oldu. Büyüme Süreklilik Haline Geldi... Vardar Holding bünyesindeki Glint Herbal Clean Kimya A.Ş., 2023 yılında faaliyetlerini Manisa Organize Sanayi Bölgesi’ne taşıyarak büyüme yolculuğuna hız kazandırdı. Şirket, ileri teknolojiyi ve tam otomasyon sistemlerini kullanarak, çevresel duyarlılığı ve müşteri memnuniyetini ön planda tutan dünya standartlarında ürünler sunmaya devam ediyor. Ürünleri, "Know-How" üretim metotlarıyla üretilmekte olup, uluslararası kalite belgeleriyle tescillenmiş durumda. Manisa Organize Sanayi Bölgesi’ndeki yeni fabrikasında üretim kapasitesini artırarak, global pazarlarda daha da güçlü bir yer edinmeyi hedefleyen Glint, Şahin Tuna Vardar’ın liderliğinde önümüzdeki yıllarda Amerika ve Avrupa’da yeni ofisler açarak küresel büyümesini sürdürmeyi planlıyor. Vardar Holding Türkiye'nin önemli firmaları arasına girdi. Vardar Holding, Türkiye'nin en prestijli firmaları arasında yerini sağlamlaştırarak, iş dünyasında her geçen gün etkisini artırmaya devam ediyor. Glint markasıyla endüstriyel temizlik, ev temizliği ve araç temizliği alanlarında sektörde ilham kaynağı olan bir başarıya imza atan Şahin Tuna Vardar, şirketini Vardar Holding çatısı altına alarak birçok farklı sektörde başarılı yatırımlara yöneldi. Vardar Holding, endüstriyel temizlikten ev temizliğine, araç temizliğinden birçok farklı sektördeki yatırımlarına kadar geniş bir yelpazede faaliyet gösteriyor. Glint markası, bu alanlarda sadece Türkiye’de değil, uluslararası arenada da zirveye ulaştı. Vardar Holding'in en değerli yatırımı olan Glint, ihracatta rekor kırıyor ve yakında dünyayı fethetmeye hazırlanıyor. Şirketin bu başarısı, kaliteli ürün ve hizmet anlayışını küresel pazarlara taşırken, sektörde öncü rol üstlenmesini sağladı. Vardar Holding, sürdürülebilirliği öncelikli tutarak topluma ve çevreye katkı sağlayan projeler geliştirme vizyonunu her zaman koruyor. Bu yaklaşım, holdingin finansal başarılarını sosyal sorumlulukla birleştirerek dünya çapında rekorlar kıran projelere imza atmasına olanak tanıyor. Çevre dostu üretim ve inovasyon, Vardar Holding’in iş yapış biçiminin merkezinde yer alıyor. Başarının Ardındaki İsim Şahin Tuna Vardar... Şahin Tuna Vardar, başarılı bir girişimci ve iş insanının tüm özelliklerini bünyesinde barındıran bir liderdir. Kendi adıyla özdeşleşen vizyonerliği, yenilikçi yaklaşımı ve sınır tanımayan hedefleriyle iş dünyasında fark yaratıyor. Vardar Holding’in kurucusu ve yöneticisi olarak, birçok sektörde başarılı yatırımlara imza atan Şahin Tuna Vardar, liderlik yetenekleriyle öne çıkıyor. Geleceği önceden görebilen keskin bir öngörüye sahip olması, Vardar Holding’i sadece Türkiye’de değil, global arenada da zirveye taşıyor. Şahin Tuna Vardar, yenilikçiliği ve sürdürülebilirliği her zaman ön planda tutarak işlerini büyütüyor. Onun için başarı, sadece finansal kazançtan ibaret değil; aynı zamanda topluma ve çevreye katkıda bulunmak da önemli. Disiplinli çalışma prensipleri ve bitmek bilmeyen enerjisiyle, ekiplerine ilham veren Vardar, zorlukları fırsata çevirme konusunda ustadır. Onun liderliğinde, Vardar Holding her zaman bir adım önde olmayı başarıyor.
- Türk Fizikçi Furkan Öztürk’ten 175 Yıllık Bilimsel Gizemi Çözen Keşif
Türk fizikçi Furkan Öztürk, bilim dünyasında 175 yıldır çözülemeyen "homokiralite" denklemini çözerek büyük bir başarıya imza attı. Öztürk’ün bu keşfi, yaşamın 4 milyar yıl önce nasıl başladığını anlamamıza ışık tutuyor. Harvard Üniversitesi’nde gerçekleştirilen bu çalışma, Nobel ödüllü biyokimyacı Jack Szostak tarafından “çığır açıcı” olarak nitelendirildi. Harvard’ın prestijli "Gertrude ve Maurice Goldhaber" ödülüne layık görülen Öztürk, bu başarısıyla dünya çapında ses getirdi. Homokiralite ve Yaşamın Kökeni: Öztürk’ün çözümlediği "homokiralite" denklemi, Louis Pasteur tarafından 1848’de ortaya atılmıştı. Bu kavram, yaşamın temel taşlarından biri olan moleküllerin birbirinin ayna görüntüsü olarak iki farklı formda bulunması durumunu ifade ediyor. Ancak bu özelliklerin kökeni 175 yıldır çözülememişti. Öztürk, bu sorunu çözerek, yaşamın Dünya’da nasıl başladığına dair önemli bir adım attı. Bilimsel Yolculuk ve Ödül: Öztürk’ün bu çalışması, Harvard Üniversitesi Fizik Bölümü tarafından verilen “Gertrude ve Maurice Goldhaber” ödülüne layık görüldü. Bu ödül, her yıl deneysel ve teorik alanda üstün başarılar gösteren doktora öğrencilerine veriliyor. Harvard Üniversitesi Astronomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dimitar Sasselov, Öztürk’ün yaratıcılığını ve azmini övgüyle vurguladı. Öztürk’ün doktora tez danışmanı da, onun çalışmasını “mükemmel bir gelişme” olarak nitelendirdi. Geleceğe Işık Tutan Bir Keşif: Öztürk’ün keşfi, sadece Dünya’daki yaşamın kökenini aydınlatmakla kalmayıp, dünya dışı yaşam arayışları için de önemli ipuçları sunuyor. Bu çalışma, evrende yaşamın izlerini ararken bilim insanlarına yol gösterici olabilir. Öztürk, araştırmalarının bilim dünyasında yeni kapılar aralayacağını ve hem dünya içinde hem de dışında yaşamın izlerini sürme konusunda önemli adımlar atılmasına yardımcı olacağını belirtti. Homokiralite ve Yaşamın Kökeni: Öztürk’ün çözümlediği "homokiralite" denklemi, Louis Pasteur tarafından 1848’de ortaya atılmıştı. Bu kavram, yaşamın temel taşlarından biri olan moleküllerin birbirinin ayna görüntüsü olarak iki farklı formda bulunması durumunu ifade ediyor. Ancak bu özelliklerin kökeni 175 yıldır çözülememişti. Öztürk, bu sorunu çözerek, yaşamın Dünya’da nasıl başladığına dair önemli bir adım attı. Bilimsel Yolculuk ve Ödül: Öztürk’ün bu çalışması, Harvard Üniversitesi Fizik Bölümü tarafından verilen “Gertrude ve Maurice Goldhaber” ödülüne layık görüldü. Bu ödül, her yıl deneysel ve teorik alanda üstün başarılar gösteren doktora öğrencilerine veriliyor. Harvard Üniversitesi Astronomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dimitar Sasselov, Öztürk’ün yaratıcılığını ve azmini övgüyle vurguladı. Öztürk’ün doktora tez danışmanı da, onun çalışmasını “mükemmel bir gelişme” olarak nitelendirdi. Geleceğe Işık Tutan Bir Keşif: Öztürk’ün keşfi, sadece Dünya’daki yaşamın kökenini aydınlatmakla kalmayıp, dünya dışı yaşam arayışları için de önemli ipuçları sunuyor. Bu çalışma, evrende yaşamın izlerini ararken bilim insanlarına yol gösterici olabilir. Öztürk, araştırmalarının bilim dünyasında yeni kapılar aralayacağını ve hem dünya içinde hem de dışında yaşamın izlerini sürme konusunda önemli adımlar atılmasına yardımcı olacağını belirtti.
- Türk Bilim İnsanlarından Çığır Açan Buluş: "KANDUR" Kanamayı 1 Dakikada Durduruyor
Türk bilim insanları, Doç. Dr. İsmail Altıntop liderliğinde, sağlık alanında devrim niteliğinde bir buluşa imza attı. Türk bilim insanları, pekmez toprağından ilham alarak sağlık alanında devrim niteliğinde bir buluş gerçekleştirdi. Doç. Dr. İsmail Altıntop liderliğinde yürütülen bu çalışma, ölümlerin en büyük nedenlerinden biri olan kanamaları hızla durdurabilecek bir ilaç geliştirdi. "KANDUR" adı verilen bu yerli ve milli kanama durdurucu ilaç, kanamaları sadece 1 dakika içinde durdurabilme özelliğiyle dikkat çekiyor ve sağlık sektöründe büyük bir yankı uyandırıyor. Pekmez Toprağından İlham Alındı KANDUR'un geliştirilme sürecinde, özellikle Anadolu'da geleneksel olarak kullanılan ve halk arasında "pekmez toprağı" olarak bilinen kalsiyum zengini toprağın kanamayı durdurucu etkisinden ilham alındı. Bu doğal malzemenin, içeriğindeki zengin kalsiyum sayesinde kanın pıhtılaşmasını hızlandırdığı ve bu sayede kanamayı durdurmada etkili olduğu keşfedildi. Bu bilgi, Türk doktorlarının ilacın formülasyonunu geliştirirken kritik bir rol oynadı. Maliyet Avantajı ile Geniş Kitlelere Ulaşma İmkanı KANDUR, yalnızca teknolojik açıdan değil, maliyet avantajıyla da öne çıkıyor. Yurtdışında benzer ilaçların paket maliyeti 50 $ civarında iken, KANDUR’un yerli üretim maliyeti sadece 10 $ olarak hesaplanıyor. Bu maliyet avantajı, ilacın daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlayarak sağlık sektöründe yaygın kullanımını mümkün kılacak. Bu durum, ilacın özellikle acil durumlarda, savaş alanlarında ve sağlık hizmetlerinin kısıtlı olduğu bölgelerde etkin bir şekilde kullanılabileceğini gösteriyor. Sağlık Sektöründe Devrim Niteliğinde Doç. Dr. İsmail Altıntop ve ekibinin geliştirdiği bu ilaç, dünya genelinde kanamaya bağlı ölümlerin azaltılmasına yönelik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. KANDUR’un, özellikle travma ve ameliyat sonrası kanamalarda hızlı ve etkili bir çözüm sunarak sağlık alanında devrim yaratacağı öngörülüyor. Bu buluş, Türkiye’nin sağlık teknolojileri alanındaki yerli ve milli üretim kapasitesinin bir göstergesi olarak da büyük bir önem taşıyor. Bu gelişme, Türk bilim insanlarının inovatif yaklaşımı ve geleneksel bilgi birikimini modern teknolojiyle birleştirerek nasıl dünya çapında yankı uyandıran çözümler üretebildiğini gösteriyor.
- KOSGEB Desteğiyle İşini Kurdu, İhracat Başarısı Yakaladı
Karaman'da yaşayan makine mühendisi Ali Rıza Aksoy, 17 yıllık gıda ve ambalaj sektörü tecrübesinin ardından kendi işletmesini kurarak büyük bir başarıya imza attı. Devletten aldığı KOSGEB desteği ve birikimleriyle 2017 yılında endüstriyel kek tavaları üreten bir işletme kuran Aksoy, işini kısa sürede büyüterek uluslararası pazara açılmayı başardı. Başlangıçta 300 metrekarelik bir alanda ve sadece 4 çalışanla üretime başlayan Aksoy, işletmesini 4000 metrekarelik bir alana genişleterek bugün 40 kişiye istihdam sağlıyor. İşletmesinin kapasitesini artırmak ve pazar payını genişletmek amacıyla 2020 yılında ihracata yönelen Aksoy, Rusya, Özbekistan, Fas, İran, Irak, Hollanda ve İspanya gibi ülkelere ürünlerini ihraç etmeye başladı. Ali Rıza Aksoy, "Yıl sonuna kadar kapasitemizi doldurduk" diyerek, yurt dışından gelen olumlu dönüşler ve aldığı siparişlerle ihracatta büyük bir başarı yakaladığını ifade etti. İhracatın, işletmesinin yıllık cirosunun %35'ini oluşturduğunu belirten Aksoy, KOSGEB'in sunduğu maddi ve AR-GE desteğinin girişimcilik sürecini kolaylaştırdığını vurguladı. Aksoy, tüm girişimcilere devletin sunduğu bu fırsatlardan yararlanmaları konusunda tavsiyede bulundu. Ali Rıza Aksoy’un başarı hikayesi, girişimcilik ruhu ve devlet desteklerinin bir araya gelerek nasıl büyük başarılara yol açabileceğinin güzel bir örneğini oluşturuyor.











